Ümmet Soslu Yeni Türkiye Oyunu

47

Bir yazı gözüme ilişti. Bir dönem gazete logosundan ayyıldızı çıkarmakla Yeni Türkiye’ye uymaktan mutluluk duyan, milliyetçi değil; ama sağ cenahta yer alan bir gazete vardı. Bugün aynı gazetede Ayyıldız yine logoda yer alıyor. Gazetede bir yazar Suriyelilerle ilgili bir yazı kaleme almış. Suriyelileri istemeyenlere çok kızıyor ve hatta yargılanmalarını istiyor. Bu yazarın sorunu bizim alanımızın tamamen dışında olup tıpçıları ilgilendirebilir. Yazar Suriyelilere olan sempatisini ve beklentisini ortaya koyarak yazısında “Türkiye sadeceTürklerin değildir” ifadesine sığınıyor. Bu kişi anlaşılan kendisini Türk olarak da hissetmiyor.Türkiye’ye yeni sahip ve ortaklar arayan bu çarpık zihniyet bir bütünün bir parçasıdır. Yukarıdaki ifadeyi bazı siyasetçiler de kullandı. Anadolu coğrafyasını sözde var olan ama gerçekte varlığı tartışılan ümmete parsellemek isteyenler de görüldü. Yabancılar tarafından önümüze sürülen Türkiye’yi milli ve üniter devlet olmaktan uzaklaştırıcı Yeni Osmanlıcılık tuzağını unutmuş değiliz. Osmanlı’nın bir bakıma devamı olan Cumhuriyet Türkiyesi Müslüman kardeşlerine ağabeylik yapacak, çevresindeki otonom bölgeleri bünyesine ithal ederek federalleşecek ve ümmeti canlandıracaktı.Bu ümmetin liderini de aramaya gerek yok. Yapılması gereken Anadolu coğrafyasını ezogelin çorbası gibi alt üst etmek, Müslüman ithali yolu ile Türk Vatanını vatan olmaktan çıkarmaktır. Bu anlayışın arkasında olan ve bize tavsiye eden dış güçler, emperyal çevreler, Irak’ta “Irak Arap Cumhuriyetini” günümüzde “Irak Federal Cumhuriyeti” ne dönüştürüverdiler. Ortadoğu’da onlara göre, yapıyı bozan ve birer kambur teşkil eden Türkiye ve İran’a da sıra gelmelidir. Bir dönem ABD ile beraber İŞİD’e karşı bölücü terör örgütü PKK/PYD’yi desteklediğimiz unutulmamalıdır. Ayn-El Arap’a (Kobani) milli sınırlarımız içinden geçen silahlı peşmerge sürülerini İŞİD ile savaşmaya ikramlarla yolcu etmiştik. Ortadoğu politikamızda yaptığımız yanlışlar bugünŞam yönetimini PYD/YPG ile işbirliğine zorlamaktadır. Oysa Irak ve Suriye’ye karşı olan, bunların toprak bütünlüklerini bozmaya dönük ABD güdümlü projelerTürkiye’nin çıkarlarına da tamamen tersti.Anadolu’da dört milyona yaklaşan, çoğu Suriyeli olan mültecilerin yerleşik hale gelmeleri onlara vatandaşlık hakkının verilme gayretleri, yaşadığımız coğrafyayı milletten sözde ümmete geçirme çabalarıdır. Ümmete mensubiyet şuurunu milli sınırlarımız dışında geliştirmek ve Türkiye merkezli bir dayanışma sağlamak yerine; ülke içini hedef alıyoruz. Anadolu’da sanki Osmanlı sosyal yapısına uygun bir ümmet gerçeği varmış gibi Türk Milleti yerine İslam Milleti kavramını kullananlar var. Bunlar sağ eğilimli ama hiçbir zaman milliyetçi olamamışlardır. Zaten sorun günümüzde milliyetçi ile sağcı arasında ortaya çıkan sosyal mesafeyi kavrayamamaktır. Bazıları hala klasik ideolojik çatışma dönemini, 1960 ve 1970’leri yaşıyor. Anlaşılan Suriyelileri pek geri göndermek niyeti yoktur. Bazılarına göre, bu Suriyelilere ihtiyacımız varmış. Bunları o kadar şımarttık ki, açtıkları işyeri ve dükkanların isimlerinde Türkçe bulamıyorsunuz. Türk toplumuyla sosyal bütünleşme kanalları tamamen kapalı olan bu insanlara birer dindaş olarak tabii ki destek olmak yanlış bir şey değildi. Ancak bu destek ev sahibinin evini terk etmesi yabancılara açması şekline de bürünmemeliydi. Devletin açtığı kurslarda Arapça eğitim ve öğretim görenler Türk toplumuyla nasıl bütünleşebilir? Ticari alanda her türlü vergi ve harçlardan muaf tutulanlar, sağlık hizmetlerinden ücretsiz faydalananlar, istedikleri okula sınavsız girenler, mafya bile kuranlar yerli insanlarımızın kanına girenler, onları yaralayanlar ülkemizle sosyal bütünleşme yolunda mıdırlar? Bu imtiyazlı hale getirilen mültecilerin ülkelerine dönmelerini yapılan araştırmalar büyük ölçüde desteklemektedirler. Ancak 2023’te eyalet sistemine geçilebileceğini iddia edenler için bunlar birer can simididir. İşin enteresan tarafı, bazı Avrupa ülkeleri mültecileri Türkiye’de kalıcı kılma ve sözde Türk toplumuyla bütünleştirme yolunda teşvik edici projeler vermekte ve desteklemektedirler. Türkiye Doğu Akdeniz’de ve güney sınırlarında kıskaca alınmak, Kıbrıs dahilmilli politikalarından uzaklaştırılmak istenirken; sosyal yapısı üzerinde de dış kaynaklı tezgahlar kurulmakta ve bazılarınca içerden de desteklenmektedir.

Önceki İçerikToplumsal Müslümcülüğün Psikanalizi
Sonraki İçerikBaşka Açıdan Milletvekilleri
Avatar photo
1944 İstanbul doğumludur. Orta Öğrenimini Maarif Kolejinde, yüksek öğrenimini İktisadî ve İdari Bilimler Yüksek Okul'unda tamamlamıştır. 1967'de İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi'ne asistan olarak girmiştir. Ord. Prof. Dr. Z.F. Fındıkoğlu'na asistanlık yapmıştır. 1972'de "Bölgelerarası Dengesizlik" teziyle doktor, 1977'de "Orta Teknik Eğitim-Sanayi İlişkileri" teziyle doçent, 1988'de de profesör olmuştur. 1976 Haziranında yurt dışına araştırma ve inceleme için giden Erkal 6 ay Londra ve Oxford'ta inceleme ve araştırmalar yapmış, Doçentlik hazırlıklarını ikmal etmiştir. 1977 yılında hazırladığı "Orta Teknik Eğitim-Sanayi İlişkileri" isimli Eğitim Sosyolojisi ve Eğitim Ekonomisi ağırlıklı tezle Doçent olmuştur. 1988'de Paris'de, 1989'da Yugoslavya Bled'de yapılan milletlerarası UNESCO toplantılarında ülkemizi birer tebliğle temsil etmiştir. 1992 Yılında Hollanda'da yapılan Avrupa Konseyi'nin "Avrupa'da Etnik ve Cemaat İlişkileri" konulu toplantısına tebliğle katılmıştır. İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi dışında dönem dönem Harp Akademilerinde, Gazi Üniversitesi'nde, Karadeniz Teknik (İktisadi ve İdari Bilimler Yüksek Okulu) ve Marmara Üniversitelerinde de derslere girmiştir ve konferansçı olarak bulunmuştur. İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi İktisat Bölümü ve İktisat Sosyolojisi Anabilim Dalı Başkanı, Metodoloji ve Sosyoloji Araştırmaları Merkezi Müdürü, İstanbul Üniversitesi Senato Üyesi, Aydınlar Ocağı Genel Başkanı ve İstanbul Türk Ocağı üyesi olan Prof. Dr. Erkal'ın yayımlanmış ve bir çok baskı yapmış 15 kitabı ve 700 civarında makalesi vardır. Halen Yeniçağ Gazetesi'nde Pazar günleri makaleleri yayımlanmaktadır. Prof. Dr. Erkal evli ve üç çocukludur. Dikkat Çeken Bazı Kitapları : Sosyoloji (Toplumbilimi) (İlaveli 14. Baskı), İst. 2009 Orta Teknik Eğitim-Sanayi İlişkileri, İst. 1978 Bölgelerarası Dengesizlik ve Doğu Kalkınması,(2. Baskı), İst. 1978 Sosyal Meselelerimiz ve Sosyal Değişme, Ankara 1984 Bölge Açısından Az Gelişmişlik, İst. 1990 Etnik Tuzak, (5. Baskı), İst. 1997 Sosyolojik Açıdan Spor, (3. Baskı), İst. 1998 İktisadi Kalkınmanın Kültür Temelleri, (5. Baskı), İst. 2000 Türk Kültüründe Hoşgörü, İst. 2000 Merkez Binanın Penceresinden, İst. 2003 Küreselleşme, Etniklik, Çokkültürlülük, İst. 2005 Türkiye'de Yolsuzluğun Sosyo-Ekonomik Nedenleri, Etkileri ve Çözüm Önerileri (Ortak Eser), İst. 2001 Ansiklopedik Sosyoloji Sözlüğü (Ortak Eser), İst. 1997 Economy and Society, An Introduction, İst. 1997 Yol Ayrımındaki Ülke, İst. 2007 Yükseköğretim Kurumlarının Bölgelerarası Gelişme Farklılıkları Açısından Önemi ve İşlevleri, İTO, İst. 1998 (Ortak Araştırma)