Ülke Güvenliği ve Özgürlük

136

2008 Pekin Olimpiyatları geride kaldı. Çin, hem sportif alanda, hem tanıtımda ve propagandada, hem de iktisadi bakımdan bu işten oldukça kârlı çıktı. Olimpiyatlar zaman zaman istismar edilmiştir. Soğuk Savaş dönemlerinden günümüze siyasi tesirler (meselâ 1980 Moskova Olimpiyatları), misyonerlik faaliyetleri (Barcelona Olimpiyatları) ön plâna çıkmıştır. Ancak, bu defa Çin pazarını ele geçirmek için uğraşan küresel sermaye kendini iyice hissettirdi. Küresel sermayeye yeni alan ve pazarlar açmak, önü açılmış milli devletlere karşı küreselleştirilmeyi pekiştirme, onları bastırma, bu Olimpiyatların dikkat çeken bir özelliğiydi.


Olimpiyatlara katılmak tabii ki önemlidir. Ancak, başarısız değil; başarılı olmak da gerekir. Türkiye’de basın ve yayın kuruluşları, demokrasinin gerektirdiği hürriyete sahip olmadıklarından bizim için hüsran olan sonuçları tartışmadılar bile. En fazla dalda ve sporcuyla katıldığımız bu Olimpiyatlarda toplam 8 madalya ile 37. olabildik. Çoğu yayın kuruluşu Türkiye’nin önüne geçmiş ülkeleri fark ettirmemeye çalıştı. Nedense ilk ona girenlerin dışındakileri öğrenemedik. Özelleştirmeler ve devletin elini ayağını spordan çekmesi, faydalı veya zararlı bazı destekçilere (sponsor) alan açılması ve federasyonların özerkleştirilmesi alınan sonuçlar karşısında tartışılmalıdır. Sporda izlenen politika Anayasamızın 59. Maddesine ters düşmektedir. Ancak, dışarıdan liberal ve sözde yeni bir Anayasa dayatıldığına göre; bu da önemli sayılmayabilir.


Spor kafilemizde dikkat ve ilgi dağılması (konsantrasyon bozukluğu) oldukça yüksek seviyedeydi. Halter ve bazı branşlarda “sıfır çekmeler” sıkça görüldü. Milli duygu ve hassasiyetin, mensubiyet şuurunun yıpratıldığı, milli kimliğini tartışan ve mutabakatsızlıkların kol gezdiği bir ülke spor dahil birçok alanda istenen sonucu alamaz. Çin rüyasında yeni ve çok farklı bir Dünyayı müşahade etmeye çalışan sporcularımız, rüya ve hayal âlemi ortamında sportif yarışmalara adeta yabancılaştılar; dikkatler dağıldı. Birçok sakat sporcunun Olimpiyata neden götürüldüğünü de anlayamadık. Madalyalarımızın çoğunu da son yıllarda vatandaş yaptığımız sporcular aldı.


Olimpiyatlar ve Avrupa Futbol Şampiyonası asıl yönelmemiz ve düşünmemiz gereken noktalardan bizi ayırmamalıdır. Türkiye’nin; milliyetçiliği önemsemeyen, milli menfaatlere sarılmayı, milli davaları kucaklamayı, küreselleşmeye ters gören zihniyet tarafından yönetildiği artık bir gerçektir. Geçenlerde bir haber dikkatlerden kaçmış olabilir. Buna göre; Almanya yabancı yatırımcıları sınırlamak için bazı düzenlemelere gidiyordu. Aynı işi Rusya Devlet eski başkanı Putin de başkanlık görevini bırakmadan önce yapmıştı. Putin, önemli bir karar alarak yabancıların Rusya’nın enerji, doğalgaz, iletişim gibi stratejik sektörlerine yatırım ve hatta araştırma yapmalarını engellemişti. Almanya da ülke güvenliği açısından önem taşıyan sektörlerdeki yabancı payını %25 ile sınırlamaya kararlıdır.


Ülke güvenliğini özgürlüklerin genişlemesine feda eden Türkiye’de ise; bunların tersi yapılıyor. Rusya ve Almanya sınır koyarken; biz sınırları kaldırmayı demokratikleşme ve çağdaşlaşma zannediyoruz. 1995 tarihli yasada yer alan “Özelleştirmelerde sadece Türk vatandaşları hak sahibi olur” ibaresini 2004 yılında değiştirdik. Limanların özelleştirilmesinde yabancı yatırımcı payının üst sınırı olan %49 da değiştirildi.  


Petrol zengini ülkelere ait trilyon dolarlık bağımsız fonların gittiği ülkelerde güvenlik bakımından sorun oluşturması, kara para aklaması karşısında tedbirler alınması OECD tarafından kabul edilmesine rağmen; cari açığı sıcak parayla karşılama gibi yanlış bir yol seçen Türkiye’de olmaması gerekenler oluyor. İktidar günü kurtarmakla uğraşıyor. Düşük kur, sıcak para, yüksek faiz ihracatı ve ülke ekonomisini perişan ediyor. Tüketim ve kredi kartı her şeyin önüne geçiyor. Sosyal sorunlar doğuyor. Yolsuzluklar hayat tarzı oluyor. Kimi vatanı için şehit olup genç yaşında vatan toprağına gömülüyor. Kimi ise; topraktan türlü oyunlarla ve desteklerle gökdelen gibi yükseliyor.       

Önceki İçerikCer Hocası ve İncir Ağacı
Sonraki İçerikRamazan Ayı Muhasebesi
Avatar photo
1944 İstanbul doğumludur. Orta Öğrenimini Maarif Kolejinde, yüksek öğrenimini İktisadî ve İdari Bilimler Yüksek Okul'unda tamamlamıştır. 1967'de İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi'ne asistan olarak girmiştir. Ord. Prof. Dr. Z.F. Fındıkoğlu'na asistanlık yapmıştır. 1972'de "Bölgelerarası Dengesizlik" teziyle doktor, 1977'de "Orta Teknik Eğitim-Sanayi İlişkileri" teziyle doçent, 1988'de de profesör olmuştur. 1976 Haziranında yurt dışına araştırma ve inceleme için giden Erkal 6 ay Londra ve Oxford'ta inceleme ve araştırmalar yapmış, Doçentlik hazırlıklarını ikmal etmiştir. 1977 yılında hazırladığı "Orta Teknik Eğitim-Sanayi İlişkileri" isimli Eğitim Sosyolojisi ve Eğitim Ekonomisi ağırlıklı tezle Doçent olmuştur. 1988'de Paris'de, 1989'da Yugoslavya Bled'de yapılan milletlerarası UNESCO toplantılarında ülkemizi birer tebliğle temsil etmiştir. 1992 Yılında Hollanda'da yapılan Avrupa Konseyi'nin "Avrupa'da Etnik ve Cemaat İlişkileri" konulu toplantısına tebliğle katılmıştır. İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi dışında dönem dönem Harp Akademilerinde, Gazi Üniversitesi'nde, Karadeniz Teknik (İktisadi ve İdari Bilimler Yüksek Okulu) ve Marmara Üniversitelerinde de derslere girmiştir ve konferansçı olarak bulunmuştur. İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi İktisat Bölümü ve İktisat Sosyolojisi Anabilim Dalı Başkanı, Metodoloji ve Sosyoloji Araştırmaları Merkezi Müdürü, İstanbul Üniversitesi Senato Üyesi, Aydınlar Ocağı Genel Başkanı ve İstanbul Türk Ocağı üyesi olan Prof. Dr. Erkal'ın yayımlanmış ve bir çok baskı yapmış 15 kitabı ve 700 civarında makalesi vardır. Halen Yeniçağ Gazetesi'nde Pazar günleri makaleleri yayımlanmaktadır. Prof. Dr. Erkal evli ve üç çocukludur. Dikkat Çeken Bazı Kitapları : Sosyoloji (Toplumbilimi) (İlaveli 14. Baskı), İst. 2009 Orta Teknik Eğitim-Sanayi İlişkileri, İst. 1978 Bölgelerarası Dengesizlik ve Doğu Kalkınması,(2. Baskı), İst. 1978 Sosyal Meselelerimiz ve Sosyal Değişme, Ankara 1984 Bölge Açısından Az Gelişmişlik, İst. 1990 Etnik Tuzak, (5. Baskı), İst. 1997 Sosyolojik Açıdan Spor, (3. Baskı), İst. 1998 İktisadi Kalkınmanın Kültür Temelleri, (5. Baskı), İst. 2000 Türk Kültüründe Hoşgörü, İst. 2000 Merkez Binanın Penceresinden, İst. 2003 Küreselleşme, Etniklik, Çokkültürlülük, İst. 2005 Türkiye'de Yolsuzluğun Sosyo-Ekonomik Nedenleri, Etkileri ve Çözüm Önerileri (Ortak Eser), İst. 2001 Ansiklopedik Sosyoloji Sözlüğü (Ortak Eser), İst. 1997 Economy and Society, An Introduction, İst. 1997 Yol Ayrımındaki Ülke, İst. 2007 Yükseköğretim Kurumlarının Bölgelerarası Gelişme Farklılıkları Açısından Önemi ve İşlevleri, İTO, İst. 1998 (Ortak Araştırma)