Bugünlerde herkes Genelkurmay Başkanlığının internet sitesinde yayınlanan “Hükümete uyarı”, “muhtıra” veya “e-muhtıra” şeklinde nitelendirilen bildirisini konuşuyor, yazıyor. TV ve gazeteleri izleyen herkes, her kesimden insanların bu konudaki fikrini öğrenmiş durumda. Böyle günlerde rahatlamak için biraz mizah denemesi yapmak ve bir fıkra anlatmak belki daha iyi olabilir.
Fıkra bu ya, karga ile tavşan bir uçak yolculuğunda, yan yana koltuklarda seyahat ediyorlarmış. Karga bir ara, hostesi çağırma düğmesine basar, gelen hostese soğuk bir gazoz istediğini söyler. Hostesin getirdiği soğuk gazozdan bir yudum içen karga “bu ne biçim gazoz, ben buz gibi bir gazoz istiyorum” diyerek tersler. Gelen ikinci gazozun da gayet soğuk olduğu bardağın buğulanmasından bellidir. Ancak karga yine benzeri ifadelerle daha soğuk gazoz istediğini söyleyerek gazozu iade eder. Yine soğuk olarak gelen üçüncü gazozu ise söylene söylene içer.
Karganın yanında seyahat eden tavşan “karga kardeş, gelen gazozların hepsi de soğuk olduğu halde neden böyle davrandın?” diye merakla sorunca, karganın cevabı kısa ve nettir: “Hiç! Pislik olsun diye böyle yaptım.”
Bunun üzerine tavşanda da aynı şekilde davranma arzusu uyanır. O da hostesi çağırır, soğuk gazoz ister, gelen gazozu beğenmeyerek tersler, yenisini ister. İkincisinde de aynı davranış biçimini sergiler. Bu arada hostesin tahammül edecek hali kalmamıştır. Uçağın güvenlik amirine giderek karga ve tavşanın “pislik yaptığını” anlatarak şikâyet eder. Güvenlik amiri, derhal kapının açılarak bu iki yolcunun dışarı atılması talimatını verir.
Kapıya götürülmekte iken karga tavşana sorar: “Tavşan kardeş sen uçmayı bilir misin?” Tavşan büyük bir korku ve endişe içinde “hayır” diye cevaplar. Karganın cevabı: “Tavşan kardeş, uçmayı bilmiyorsan, pislik yapmayacaksın.”
Bu arada karga ile tavşanın davranışlarından rahatsız olan yolculardan bir kısmı güvenlik görevlilerine tezahürat yapmaktadır: “Atın bu pislikleri aşağıya.”
Yolculardan diğer kısmı ise endişeli bir itiraz içindedirler: “Arkadaşlar bu keyfi bir uygulamadır. Bu görevlilerin canının istediğini böyle aşağıya atmasını destekler veya göz yumarsak bir müddet sonra içimizden başkalarını da aşağıya atmayacağını kim garanti edebilir?”
Bir grup yolcu ise orta yolu bulma telaşındadır: “Sayın yolcular böyle meseleler fevri bir şekilde çözülmez. Bakın içimizde çok tecrübeli bir hukukçu yolcu var. İsterseniz önce O’nun fikrini alalım, yanlış bir iş yapmayalım.”
Tecrübeli hukukçu, “durun bakalım, bu zannettiğiniz kadar basit bir mesele değil. Herkes sakin bir şekilde beni beklesin, bir müddet düşünüp, değerlendirdikten sonra karar vereceğim” der.
Bu arada yolcuların büyük çoğunluğu içlerinden samimi bir tarzda: “İnşallah hemen en yakın hava limanına bir iniş yapsak da, bu meseleyi ayağımız karaya basarken, sağduyu ile ve daha geniş bir katılımla çözsek” diye dua etmektedir.