Türkler ve akraba milletlerin öyküsü onuncu bölümüyle Balkanlar ve Güneydoğu Avrupa’dan devam ediyor…
77 – Batı Trakya Türkleri : Mübadeleye dahil edilmeyen Türkler.. ‘Türk’ kelimesini kullanmadan ve Yunanlılar gibi fanatik ırkçı bir toplumda yaşamaya çalışan insanlarımız. Yarım milyondan fazla Müslüman’ın yaşadığı Başkent Atina’da bile cami yapımına izin vermeyen Yunanlıların Batı Trakya’da uyguladığı politika insanları hayatlarından bezdirmek üzerine.
Sayıları 250 bin civarında.. Doğu Trakya’mızın doğal uzantısı olan Dedeağaç, Gümülcine ve İskeçe illerinde oturuyorlar. Bunun haricinde Selanik, Kavala ve Yanya gibi bölgelerde de Türk ve Müslüman varlığı mevcuttur.
Atatürk zamanında dış politikamızda mütekabiliyet diye bir şey vardı. Şimdilerde biz cemaatsiz boş kiliseleri ihya ettikçe ediyor, Ruhban Okulu’nu açmayı deniyor ve Patrikhane’nin ekümenikliğini / evrenselliğini tanıma aşamasına geliyoruz ama Yunanistan Batı Trakya’da “Nuh diyor, Türk demiyor”. Dostluk ve komşuluk da yemiyor.
78 – Ortodoks Türkler / Turkosporos: 1924 Mübadalesi gereği Orta Anadolu ve Karadeniz’den diğer Grek ve Grekleşmiş unsurlarla birlikte giden Hıristiyan Türkler (Urum / Rum). Yozgat ağzından, Karaman konuşmasından başka bir dil bilmeyen ve kilise ayinlerini, ibadetlerini bile Türkçe yapan gruplardılar.
Din ve mezhep birlikteliğine rağmen Yunanlılarca ‘Türk tohumu’ diye dışlanan bu öz Türk topluluğunun sadece Karadeniz’den gelenleri bile Pontik ismiyle ayrı bir dille ve yarım milyonluk bir kitleyle rakamlandırılmaktadır.
Buna rağmen tarımda ve ticarette kendilerini kabul ettirdiler. Yoz müzik muamelesi gören şarkı ve türküleri ‘rembetiko’ adıyla moda oldu. Futbol, basketbol yaygın sporların ulusal takımlarında -es, -os takısı yanında Perperoğlu gibi, Mitroğlu gibi, Kaymakoğlu gibi Türkopol oğlanlardan geçilmez oldu.
Hatta bir önceki Yunan Hükümeti’nin hem kabine sözcüsü (Kedikoğlu) hem de Makedonya ve Trakya Bakanı (Karaoğlu) onlardandı. Bir ara Başbakan (Solakoğlu) bile çıkarmışlardı. Şimdiki II.Çipras Kabinesinde de Maria Kolya Çaruha ve Elena Kundura var.
Bu birkaç milyonluk kitle hem Türkiye Cumhuriyeti’nin hem Türk Ortodoks Patrikhanesi’nin ilgi alanında olmalı. Hatta sülale birliği gibi ortak hareketler bile planlamaya alınabilir.
79 – Karaylar : Musevilikte Karaim mezhebini kuran ve Hazar Devleti’nin hatırasını yaşatan Türkler.. Musevîlikleri[1] İsrail’den farklıdır ve günlük hayatta halen Türk kültürünü yaşatırlar. Birçok yer adı onlardan türemiştir: Karaim – Kırım (Crimea), Karayna/Karaina – Ucraina, Gara/Garay (Macaristan), Craiova/Krajina/Karay-ova (Romanya).
Yahudi bankerlerin desteklediği Hitler’in öldürdüğü Musevîlerin Hazarların bakiyesi olanlar olduğu kuvvetli bir iddiadır.[2] Nitekim II.Dünya Savaşı’nın bitiminden 3 yıl gibi kısa bir süre sonra bağımsız İsrail Devleti kurulmuştur. Hem ebedî mazlum pozisyonu aldılar hem de Yahudilerin çoğu[3] – korkudan – Filistin’e adeta aktı.
Bugün sayıları 40 bin civarında.. Bu sayıya Kırım’da yaşayan ve Karay’larla karışmış olan Musevî Kırımçaklar da dahil. Litvanya’da Vilnius ile Trakay, Polonya’da Krakovi ve Ukrayna, Dağistan (Cuhutlar), Beyaz Rusya, İsrail, ABD gibi ülkelerde yaşamaktalar.
Türkiye’de de hatırı sayılır Karay göçmeni vardır. Kara(y)köy’ün adının buradan geldiği kabul edilir. Bir de meşhur şahsiyet; Refik Halit Karay. Dünyaca meşhurlar arasında Arjantin Millî Takımı futbolcusu Ezeqiuel Garay; Belarus millî atlet Natalya Karayeva, İngiltere’nin meşhur mankenlerinden Romola Garai, ABD’nin finans ve akademisyen ailelerinden Moşe, Paul ve Aleksander Baran; İsrail Dışişleri Bakanlarından Zippi Livni ile Genelkurmay Başkanlarından Silvan Şalom da var.
80 – Sabataylar : Delilikle dahilik arasında tarif olunan ve biraz da her devre farklı görevler almasından kaynaklanan bilgi bolluğuyla tuğla kitaplar yazan Yalçın Küçük, her taşın altında bir Sabataist-Dönme-Gizli Yahudi[4] arama geleneğini başlatarak Türk Milleti’nin diz bağlarını gevşetme operasyonunun koçbaşılığını yaptı. Ve spordan sanata, kültürden siyasete her şeyimizi hatta bayrağımızı, başkentimizi, marşımızı hep onlar belirlemişti. Oysa Yahudilikle Musevîliği eşdeğer göstermek bile başlı başına büyük bir aldatmacaydı.
Sabataizm de Karaim gibi Musevîlikte ayrı bir mezheptir. Ve 17.yy Osmanlı’sında yaşayan Sabatay Sevi’nin[5] ardılları olarak bilinirler. Fakat bize Yeniçağda Kırım Hanlığı’ndan, Leh Krallığı’ndan, Rus Çarlığı’ndan gelenlerin ve yakınçağda da Polonya, Ukrayna, Beyaz Rusya ve Rusya gibi yerlerden gelenlerin içinde mühim miktarda Musevî Türk vardı.
Bunlar arasında Türkçülüğün kitabını yazan Moiz Kohen (Tekin Alp), hem Leh Ordusunda dövüşen hem de Osmanlı Ordusunda dövüşerek şehit düşen Mahmut Celalettin Paşa (Konstantin Borzeçki)[6] gibi Türk Kurtuluş Savaşı’nda ve yeni Türkiye Cumhuriyeti’nin yaşatılmasında görev alan pek çok Sabataycı mevcuttur.
Türkiye’deki her Musevî Sabataycı değildir. 15 ve 16.yy İspanya’sından kaçan Seferadlar çoğunlukla Yahudidirler fakat Doğu Avrupa ve Sovyetler tarafından gelen ve Eşkenaz olarak isimlendirilenler ise genelde Yahudi olmayan Musevîlerdendirler. Ernest Renan’dan Wittmayer’e, Samuel Krauss’dan Firkoviç’e Subbotniklerin (Rusça Sabataistler) Hazar-Türk bakiyesi olduğu fikri paylaşılır.[7]
Sabataycılardan millî ülküye hizmet edenler de olmuştur, düşmanla işbirliği edenler de.. Tıpkı diğer Türkler gibi. Sayısal bir tasnif çok akıllıca olmasa da birkaç yüzbinlik bir kitleden söz etmekteyiz.
81 – Goralılar ve Boyaşlar : Kosova, Makedonya, Sırbistan, Karadağ ve Hırvatistan gibi ülkelerde yaşayan Dağ-lı / Gora-lı Türkler. Kafkasya’da da Karaçay’lara Tağ-lı, Cuhut’lara Dağ Musevîsi deniliyor. Boyaşlar / Bayaşlar ise Osmanlı bakiyesi olarak daha çok Romanya’da yaşarlar ve diğer isimleri ‘madenci’ anlamında Rudari’dir.
Sayıları ise Macaristan, Hırvatistan, Bulgaristan ve Amerika, Avustralya, Güney Afrika’ya göçenlerle birlikte tahminî olarak 50 bin civarındadır. Goralılar Müslüman, Boyaşlar Hıristiyandır.[8]
Goralılar, Türkçe-Sırpça-Arnavutça-Bulgarca-Makedonca-Boşnakça ile karışık Torlakyan[9] lehçesinin bir dalını konuşurlar ve sayıları 60 bin kadardır. Yağlı güreş ve pehlivanlık (pelivano) festivalleri, evde rakı (rakıca) ve Türk kahvesi içme gelenekleri, kahve falı; millî geleneklerindendir.
Horon’a “Oro” ve Çiftetelli’ye de “Çiftelice” diyerek davul-zurna eşliğinde oynarlar. I.Dünya Savaşı’nda birçoğu Türkiye’ye göç etti.[10] GORA ve AROG filmlerini çeken komedyen Cem Yılmaz da muhtemelen Goralıların torunlarındandır.
[1] Musevîlik (din) başka Yahudilik (soy ve din) başkadır.
[2] Arthur Koestler (13. Kabile), Kevin Alan Brook (Hazar Yahudileri)
[3] Hatta Yahudi olmayan Musevîlerden de önemli bir kısım
[4] Avdetî yada Converso / Konverso
[5] Sabatay / Subutay da, Sevi de Orta Asya Türkçesinden isimler
[6] Nazım Hikmet’in dedesi
[7] en.wikipedia.org
[8] A.g.y. (Etnik Gruplar maddesi)
[9] Muhtemelen Şeyh Bedrettin’in halifesi olarak Balkanlarda örgütleme çalışmaları yapan TORLAK Kemal’den kalma
[10] en.wikipedia.org