Türkiye’nin Bağışıklık Sistemi Zayıf

99

Koronavirüs tecrübesiyle iyice
öğrendik ki, etrafımızda her an bizi hasta edebilecek mikrop, virüs gibi
varlıklar, çeşitli kimyasal ve biyolojik etkenler var.

 

Fakat bu etkenlerle muhatap
olduğumuzda, mücadele edebilecek güçlü bir bağışıklık sistemine sahipsek, hasta olmuyoruz. Bağışıklık sistemimiz kısmen
etkili ise hasta olsak da ağır hasta
olmuyoruz. Fakat bağışıklık sistemimiz yok veya çok etkisiz ise ölüme kadar giden sonuçlarla karşılaşıyoruz.

 

Devletler veya milletler de
bünyelerini hasta edecek ve hatta onları tarihten silecek çok sayıda iç
ve dış tehdit ile karşı karşıyadır.

 

Hele Türkiye gibi “üç
tarafı denizlerle, dört tarafı
düşmanlarla kuşatılmış” bir ülke iseniz ve
tarihi mirasınız sebebiyle, “hain kontenjanı en yüksek” toplumlardan
biri iseniz tehdit ve riskleriniz çok
yüksektir.

 

ABD Başkanı Biden’ın 1915
olaylarını “soykırım” olarak
nitelendiren ve İstanbul yerine “Constantinopol” olarak bahseden açıklamasını da bu açıdan
değerlendirmek lazım.

 

Önceki dönemlerde ABD
Başkanları Türkleri “soykırım” yapmakla suçlamaya cesaret edemezken, şimdi
Biden’ın bu düşmanca tavrını açığa vurması, “bağışıklık sistemimizin”
çökertilmiş olduğunu görmelerindendir.

 

******************************

Güçlüysen Kimse Seni Suçlayamaz

ABD Başkanı Biden uluslararası bir mahkemenin hâkimi değil. ABD
Başkanının açıklamasının “hukuki bir değeri yok.” Yapılan açıklama Türklere bir iftira, Türklerin Ermenilere soykırım yaptığı iddiası tarihi
gerçeklere aykırı.

 

ABD bize soykırım iddiasında
bulunabilecek en son ülke. Soykırım suçlusu aranacaksa ABD en başta sorumlu
tutulacak bir devlet.

 

Koca kıtanın sahibi 15
milyon Kızılderili’nin soyunu kurutup,
folklorik küçük bir topluluk haline getirdiler. Hiroşima ve Nagazaki’de attıkları atom bombaları; Vietnam, Kore,
Afganistan ve Irak’ta milyonlarca insanı
katletmelerini de unutmadık. Afrika’dan taşıyıp köleleştirdikleri
siyahilere yaptıkları insanlık dışı
muameleleri de.

 

Amerikalı yöneticilerin, Osmanlı
döneminde Ermenilerin Türklere yaptığı
katliamı da, Hocalı’da daha dün kadar taze katliamı da görmezden geldikleri de doğrudur.

 

Ama ABD hakkında bu konularda
bir suçlamada bulunmak ve uluslararası camiada hukuki ve siyasi olarak
sıkıştırmak hiçbir devlet veya kuruluşun aklına bile gelmez.

 

Çünkü ABD dünyanın en güçlü
emperyal devletidir. Bağışıklık sistemi o kadar güçlüdür ki ABD düşmanları dahi bu konuları gündeme getiremiyor.

 

******************************

Şiddetli Tepki Gösteremiyoruz

Biden’ın bizi “soykırım”
yapmakla suçlamasından sonra -haklı olarak- birçok vatandaşımız isyan ediyor.

 

“Ne pahasına olursa olsun, radikal tepkiler gösterelim.”

 

“Biz de Amerikalıların
Kızılderililere yaptığı soykırımı dünya
kamuoyuna mal edelim.”

 

“ABD üslerini kapatalım. İlgili şahıs ve şirketlere yasak getirelim.
PYD’ye silah taşıyan ABD kamyonlarını vuralım”
gibi tepki türleri teklif ediyorlar.

 

Bir hukukçu olarak en çok
beğendiğim teklif Prof. Dr. Yusuf Halaçoğlu’ndan geldi: “Uluslararası bir mahkeme kararı olmadan, keyfi bir
şekilde Türk Milletini soykırım yapmakla suçlamak ‘nefret suçu’ oluşturur. Biden’ın uluslararası
mahkemelerde nefret suçundan mahkûm olması için dava açalım.”

 

Ama ABD bütün bu konuları
elbette hesap etmiştir ve Türkiye’nin bu konularda bir tepki gösteremeyeceğini
görerek bu hamleyi yapmıştır.

 

“Eski Türkiye” denilen dönemde,
Ermeni diasporasının bütün gayretlerine rağmen, hiçbir ABD Başkanı “Türkler
soykırım yaptı” demeye cesaret edememişti.

 

Nasıl oldu da “dünya
liderinin” tek yetkili olduğu “yeni
Türkiye”nin tepkisinden çekinmediler?

 

******************************

Milli Bağışıklık Nasıl Çökertildi?

Bugün Türkiye’nin bağışıklık
sistemi son derece zayıftır. Ekonomide durum çok kırılgan, çöküşe gidebilecek kadar ağır riskler altında. Dış
borçları çevirmek için dünyanın en yüksek
faizini verdiğimiz halde borç bulmakta zorlanıyoruz.

 

Dış politikada her alanda
sıkıştık. ABD, 1,5 milyar dolar para
vererek satın aldığımız, F-35’leri
vermiyor. Rusya’dan aldığımız 2 milyar dolarlık S-400’leri, ABD baskısıyla kullanamıyor, hangara çekiyoruz. Doğu
Akdeniz’de gemilerimizi dolaştıramıyor, “6
aylık bakıma” alıyoruz.

 

ABD, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın malvarlığı ve Halkbank
davalarıyla Türkiye’yi adeta rehin aldı.

 

****

Bütün bu belalar karşısında, ortak
akıl ve milli direniş duygularıyla, iktidar ve muhalefetin birlikte
hareket etmesi gerekiyor. Ortak kararla milli
bir refleks göstermemiz gerekiyor.

 

Fakat milli birliğin
sağlanmasından sorumlu Cumhurbaşkanı muhalefet liderleriyle istişare yapmayı ve TBMM’ni devreye sokmayı düşünmüyor.

Tam tersine, AKP Genel
Başkanı şapkasıyla, muhalefet liderlerine
hakaret ediyor; dokunulmazlıklarının kaldırılmasına çalışıyor, davalar açıp
astronomik tazminatlar kazanmaya çalışıyor.

 

Böyle kritik bir dönemde hata
yapılmaması için Montrö Sözleşmesinin
önemini hatırlatan emekli amiraller hain ilan ediliyor. Günlerce gözaltılar, ifade almalar ve elektronik
kelepçelerle aşağılanıyorlar.

 

Böylece Türkiye’nin
bağışıklık sistemi çökertilmiş olunca en küçük
mikrop veya virüs saldırısında hasta oluyoruz.

 

Ermeni diasporası yaklaşık yüz
yıldır bıkmadan usanmadan, iğneyle kuyu kazar gibi, sabırla ve büyük fedakârlıkla
çalışmakta. 3T olarak formüle edilen
hedeflerinin birinci kademesinde (soykırım iddiasının Tanınması konusunda) çok mesafe aldılar. Bundan sonra 2T
yani Tazminat ve Toprak talepleri olacağı
biliniyor.

 

Bizim yapmamız gereken de
sabırla, istikrarlı ve stratejik bir plan çerçevesinde haklı olduğumuz meseleyi
dünyaya anlatmak.

 

Ama her şeyden önce milli
bağışıklık sistemimizi güçlendirecek tedbirler
almak zorundayız.

Önceki İçerikKapana Girdiğimizin Farkında mıyız?
Sonraki İçerikDede Korkut Hikâyeleri
Avatar photo
Doğum 20.07.1956 BUCAK-BURDUR Eğitim Cumhuriyet İlk Okulu, Bucak Lisesi (Mezuniyet 1973) İstanbul Üniversitesi Kimya Fakültesi - Kimya Yüksek Mühendisliği (Mezuniyet 1978) İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi (Mezuniyet 1995) Çok sayıda şirket içi ve şirket dışı eğitim programlarına iştirak. (ISO 9000, Toplam Kalite Yönetimi, Verimlilik, İş İdaresi, Pazarlama, İstatistiksel Proses Kontrol, Kişisel Gelişim, Kişisel İmaj ve diğer konularda onlarca eğitim programı) 1978-1980 Akyazı/Sakarya Yonca Süt Fabrikası İşletme ve Laboratuar Şefi 1980-1995 Petkim A.Ş. Yarımca Kompleksi (İşletme Mühendisi, İşletme Şefi, Başmühendis.) 1995-2001 Satış Müdür Muavini 2001-2004 Tüpraş Körfez Petrokimya ve Rafinerisi Ticaret Müdür Yrd. 2004 - 01.02.2007 Tüpraş Körfez Petrokimya ve Rafinerisi Ticaret Müdürü. 01.02.2007 - 30.09.2007 Tüpraş Körfez Petrokimya ve Rafinerisi İnsan Kaynakları Müdürü. 01.01.2008 - 30.10.2008 Yantaş Yavuzlar Plastik A.Ş. Genel Müdür Yardımcısı. 8. Beş Yıllık Kalkınma Planı Kauçuk Ürünleri Sanayii Özel İhtisas Komisyonu Başkanlığı yaptı. (2001) 03.03.2010- Serbest Avukat Medeni Hal :Evli ve İki Çocuklu Lisan : İngilizce (İntermedite level) Sosyal Faaliyetler :İstanbul Üniversitesi Korosu, Kubbealtı Musiki Cemiyeti ve halen Tüpraş Türk Sanat Müziği Grubunda korist. 250 mühendis üyesi bulunan Petkim Mühendisler Derneği'nde 4 yıl başkanlık yaptı. Kocaeli Aydınlar Ocağı'nda Başkan Yardımcısı, Yönetim Kurulu Üyesi olarak görev yaptı. Halen Yönetim Kurulu Başkanı. 2001-2002 yıllarında Kocaeli TV' de, "Geniş Açı" adlı siyasi, sosyal, kültürel tartışmaların yapıldığı programın yapımcılığı ve sunuculuğunu yaptı. Halen Kocaeli Gazetesinde haftada bir köşe yazısı yayınlanmaktadır. Bu yazıların tamamı kocaeliaydinlarocagi.org.tr sitesinde yer almaktadır.