Türkiyedeki Kavga Paylaşım Savaşı mı? (2)

86

Yazımızın birinci bölümünde Cüneyt Ülsever’in Hürriyet Gazetesinde yayınlanmış olan “Türkiye’ye Ne Oluyor?” başlıklı yazısında dile getirdiği tezi üzerinden düşünmeye başlamıştık. Ülsever’in, Cumhuriyet dönemi boyunca devlet aygıtı, ekonomik, sosyal ve siyasal hayattan uzaklaştırılan “muhafazakâr hayat tarzını benimseyen” kitlenin, bu gücü kullanmakta olan “laiklik hassasiyeti yüksek” “modern hayat tarzını benimseyen” elitlere karşı bir “paylaşım savaşı verdiği” tezini değerlendirmeye devam edelim.

  • Ø Devlet, siyaset ve ekonomik hayatta “muhafazakâr hayat tarzını benimseyenlerindaha etkili hale gelmesi demokrasi ve sermayenin tabana yayılmasının tabii bir sonucudur. Ancak gücün kullanılmaya başlamasıyla hayat tarzının muhafaza edilip edilemeyeceği ayrı bir konudur.
  • Ø Muhafazakâr sermaye tabanında içki ve kapalı giyim konusunda hassasiyet oranı hâlâ yüksekse de, “modern hayat tarzına” özenen, “lüküs hayat” ve israfta modern hayatı yaşayan sosyeteyi aratmayan, “kuaföre ciple giden” muhafazakâr sosyete oluşmaya başladı.
  • Ø “Ne zaman ki, paylaşım savaşı sona erer, taraflar aldıkları paya rıza gösterirler, işte o zaman optimum noktada ‘bir arada yaşamak’ için demokrasi aranır” tezi bu kesim için şimdiden gerçekleşmek yolunda. Bu yeni sosyetede ikinci, üçüncü nesilin mevcut şeklî hassasiyetlerden de uzaklaşıp, eski sosyete ile aynı mekânları, değerleri ve hayat tarzını paylaşmaya başlaması da sürpriz olmayacak. Başlangıçta aldığı reklamlara ve spikerlerin kıyafetlerine bile özen gösteren bazı muhafazakâr nitelikli medya gruplarının yaşadığı dramatik değişim düşündürücüdür. Bu durumu ise güç dengesinin oluşması ile değil, değerler erozyonu veya kültürel asimilasyonla açıklamak daha doğru olacaktır.
  • Ø Demokrat Parti ve Adalet Partisi tabanı da aynı muhafazakâr hayat tarzını benimseyen kitle idi. Hatta eski MSP adayı olan Turgut Özal’ın ANAP’ ı da aynı kitleden beslenmişti.

Menderes’in, Demirel’in, Özal’ın hayat tarzı ne kadar muhafazakârdı?

İsmet İnönü, Erdal İnönü, Bülent Ecevit’in “modern hayat tarzını” benimsediğini kabul edersek, bu sağ liderlerin hayat tarzı nasıl muhafazakâr sayılabilir?

Yeterli sermaye gücüne kavuşamamış bir kitleye dayanınca değerler erozyonu veya kültürel asimilasyon mu söz konusu oluyor? Yoksa büyük sermaye gücü bizatihi yozlaşmanın sebebi mi olacak? Bir paylaşım savaşı değil de, değerler mücadelesi söz konusu ise dejenerasyon/ yozlaşma yakın zamanda gerçekleşmez. Bunu zaman gösterecek.

  • Ø Demokrasi ve sermayenin tabana yaygınlaşması devam ettikçe, Muhafazakâr hayat tarzını, değerleri ve inançları sebebiyle benimsemiş ana kitlenin siyasi ve ekonomik gücü artacaktır.
  • Ø Bu arada her iki hayat tarzını benimseyen kitleler arasında siyasi tercihlerde de, hayat tarzını seçmede de geçişler olacaktır.
  • Ø Her iki kitleden de paylaşımdan pay alanlar olduğu gibi alamayanlar da olacağına göre karşılıklı rızanın oluşacağı bir denge hali hiçbir zaman oluşmayacak demektir. O halde kavganın durulması mutabakatların artması yani çoğunluğun ortak değerler üzerinde anlaşmaları ile mümkün olabilecektir.
  • Ø AKP’nin yasama, yürütme ile YÖK gibi özerk kuruluşlarda kazandığı mevzilerden sonra, güç alanını sınırlandıran Yargı, TSK gibi kurumlarla giriştiği mücadele, gücünün kalıcı olmasını sağlamaya yöneliktir. “Kendi zenginini yaratma” yönünde uyguladığı politikaları ise zannederim AP, CHP, ANAP gibi partilerin uyguladığından nitelik olarak farksızdır. Ancak nicelik olarak yani yaratılan zengin ve aktarılan kaynak olarak çok daha ileri boyutta olduğu kanaatindeyim. Kendi zenginini yaratırken gözetilen hususun muhafazakâr hayat tarzının varlığı değil, “bizden” olması ölçütü olduğunu düşünüyorum.
  • Ø Kavganın sebebi, ferdi menfaatlerin maksimize edilmesini öngören liberal bir bakış açısıyla açıklanınca, sadece güç paylaşımıyla izah edilmeye çalışılıyor. İç kavganın şekillenmesinde dış politikanın, “Kürt Açılımı” gibi kitleleri sarsan politikaların etkisini görmezden gelemeyiz. Önümüzdeki seçimlerde sırf “Kürt ve Ermeni açılımlarına” karşı olduğu için AKP’den diğer partilere kayacak kitlelerin paylaşımdan anladığı, ülkenin bölünmesine ve paylaştırılmasına isyandan ibarettir.

Ekonomik sıkıntılar içinde olan, işsiz kalan ve fakirleşen geniş muhafazakâr kitlelerin iktidar partisi AKP’den tamamen desteğini çekmeyişini de “paylaşım teorisi” açıklamamaktadır.

Önceki İçerikLeyla
Sonraki İçerikİpliği(ni) Pazara Çık(ar)mak
Avatar photo
Doğum 20.07.1956 BUCAK-BURDUR Eğitim Cumhuriyet İlk Okulu, Bucak Lisesi (Mezuniyet 1973) İstanbul Üniversitesi Kimya Fakültesi - Kimya Yüksek Mühendisliği (Mezuniyet 1978) İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi (Mezuniyet 1995) Çok sayıda şirket içi ve şirket dışı eğitim programlarına iştirak. (ISO 9000, Toplam Kalite Yönetimi, Verimlilik, İş İdaresi, Pazarlama, İstatistiksel Proses Kontrol, Kişisel Gelişim, Kişisel İmaj ve diğer konularda onlarca eğitim programı) 1978-1980 Akyazı/Sakarya Yonca Süt Fabrikası İşletme ve Laboratuar Şefi 1980-1995 Petkim A.Ş. Yarımca Kompleksi (İşletme Mühendisi, İşletme Şefi, Başmühendis.) 1995-2001 Satış Müdür Muavini 2001-2004 Tüpraş Körfez Petrokimya ve Rafinerisi Ticaret Müdür Yrd. 2004 - 01.02.2007 Tüpraş Körfez Petrokimya ve Rafinerisi Ticaret Müdürü. 01.02.2007 - 30.09.2007 Tüpraş Körfez Petrokimya ve Rafinerisi İnsan Kaynakları Müdürü. 01.01.2008 - 30.10.2008 Yantaş Yavuzlar Plastik A.Ş. Genel Müdür Yardımcısı. 8. Beş Yıllık Kalkınma Planı Kauçuk Ürünleri Sanayii Özel İhtisas Komisyonu Başkanlığı yaptı. (2001) 03.03.2010- Serbest Avukat Medeni Hal :Evli ve İki Çocuklu Lisan : İngilizce (İntermedite level) Sosyal Faaliyetler :İstanbul Üniversitesi Korosu, Kubbealtı Musiki Cemiyeti ve halen Tüpraş Türk Sanat Müziği Grubunda korist. 250 mühendis üyesi bulunan Petkim Mühendisler Derneği'nde 4 yıl başkanlık yaptı. Kocaeli Aydınlar Ocağı'nda Başkan Yardımcısı, Yönetim Kurulu Üyesi olarak görev yaptı. Halen Yönetim Kurulu Başkanı. 2001-2002 yıllarında Kocaeli TV' de, "Geniş Açı" adlı siyasi, sosyal, kültürel tartışmaların yapıldığı programın yapımcılığı ve sunuculuğunu yaptı. Halen Kocaeli Gazetesinde haftada bir köşe yazısı yayınlanmaktadır. Bu yazıların tamamı kocaeliaydinlarocagi.org.tr sitesinde yer almaktadır.