Türkiye’deki Kavga Paylaşım Savaşı mı? (1)

187

 

Hürriyet Gazetesinde Cüneyt Ülsever “Türkiye’ye Ne Oluyor?” başlığı altında 3 günlük yazısında dikkat çekici değerlendirmeler yaptı. Ülsever öncelikle şu tespitleri yapıyor:

“Cumhuriyet’i kuran elitler, 600 yıldır muhafaza edilen hayat tarzını adeta bir gecede değiştirmeye kalktı. Kitleden “muhafazakâr hayat tarzı”ndan vazgeçip, kendilerince artık yaşanması şart olan “modern hayat tarzı”na uyum göstermesi istendi.”   

“Uzun seneler devlet aygıtı elitlerin elinde kaldı ve muhafazakârlar, modern hayat tarzına teslim olmadıkça; ekonomik, siyasal, sosyal hayattan dışlanmaya razı olmak durumunda kaldılar.”

“Farklılaşma, hayat tarzı farkından oluştuğu ve muhafazakâr hayat tarzı temelinde din kurumu tarafından şekillendirildiği için, paylaşma savaşında siyasi ayrışım giderek dini hassasiyeti yüksek olanlar ile bu hassasiyete tepkiyi ifade eden laiklik hassasiyeti yüksek olanlar arasında oluşmaya başladı.

Taraflardan “Birisi siyasette “laiklik hassasiyeti yüksek” kitleyi, diğeri ise “dini hassasiyeti yüksek” kitleyi oluşturuyor.”

***********************

Sosyal olaylar tek boyutlu bir bakış açısıyla açıklanmaya çalışıldığı zaman hata ve yanlışlara, en azından eksikliklere duçar olmamak mümkün değil. Cüneyt Ülsever’in yaptığı değerlendirmeler de, içinde epeyce değerli tespit ve doğruları barındırsa da, birçok sosyal durum ve gelişmeyi açıklayamıyor.

Cumhuriyeti kuranların asker- bürokrat bir elit zümreye dayandığı, özellikle tek parti döneminde CHP’nin geniş halk kitlelerine yeni bir hayat tarzı ve dünya görüşünü dayatmaya çalıştığı doğrudur. Ancak bir “paylaşım savaşı” yaşandığı görüşünün üzerinde düşünmemiz lazım. İlk bakışta meseleyi özünden yakalamış izlenimi veren bu yaklaşımın açıklayamadığı hususlar olduğu da muhakkak. Şöyle ki,

  • Ø Bu “paylaşım savaşının” bugünkü siyasi aktörleri bir tarafta AKP, diğer tarafta CHP gibi gözüküyor. Oysaki dini hassasiyetleri itibariyle MHP ve BBP kitlelerinin AKP’lilerden daha geride olduğunu söylemek insafsızlık olur. Ülsever, bu kitleler neyin paylaşımının peşinde sorusuna cevap aramıyor. Eğer “savaş, paylaşımdan yeteri kadar pay almadıklarını düşünenler ile cumhuriyetin kuruluşundan beri aldıkları payın elden gitmesinden korkanlar arasında” ise MHP ve BBP kitleleri bu savaşın neresinde? BDP’nin paylaşımdan anladığı ise herhalde daha farklı.
  • Ø AKP destekçileri içinde Ahmet ve Mehmet Altan kardeşler, Emre Aköz vd neo-liberallerin dini hassasiyet içinde olup, bugün AKP’ye en az CHP kadar karşı olan milliyetçi- muhafazakâr kitlelerin ve onları temsil eden aydın ve siyasilerin dini hassasiyet içinde olmadıklarını söylemek hakikati ters yüz etmek olur.
  • Ø Turgut Özal döneminden sonra muhafazakâr hayat tarzını benimseyenlerin ellerine ilk kez siyaseti finanse edecek çapta para geçmeye başlamasıyla dengelerin değişmeye başladığı” tezi de kısmen doğru bir tespittir.

ANAP döneminde olduğu gibi AKP döneminde de “kendi zenginini yaratmak” politikaları ile “serbest piyasa ekonomisi kuralları” birlikte uygulanmaya çalışılıyor. Anadolu sermayesinin gelişmesi, İstanbul dukalığına karşı yeni güç odaklarının oluşmaya başlaması “muhafazakâr hayat tarzınıbenimseyenlerin “modern hayat tarzına” karşı bir zaferi değil, sermayenin (ve demokrasinin) tabana yayılmasının tabii bir sonucudur.  Bu değişim sağlıklı bir gelişmedir. Anadolu kaplanları arasında muhafazakârlar olduğu gibi, “modern hayat tarzını” benimseyenler de bulunmaktadır. Tabii ki oran, muhafazakâr hayat tarzını benimseyenlerin lehinedir.  

  • Ø Cüneyt Ülsever’in paylaşım teorisini en doğrulayan gelişme Fethullah Gülen Hareketidir. Bu cemaat sistemli, planlı ve istikrarlı bir strateji içerisinde devlet teşkilatında, sivil toplum kuruluşları alanında, medyada ve ekonomik faaliyetlerde ciddi bir pay edinme mücadelesi veriyor. Bu mücadelenin cemaate kazanımlarının varabileceği boyut, ABD’nin ılımlı İslam projesini sürdürme iradesine ve dolayısıyla bu cemaate verdiği mevcut desteğin devamına bağlı olacak. Bir de tabii ki cemaatin Gülen sonrası birliğini muhafaza edip edememesi ve hareketin liderliğine geçecek şahsın kişiliği belirleyici olacaktır.
  • Ø Sermaye ve siyasal güce kavuşmanın bir önemli parametresi de uluslararası sermaye ve büyük devletlerle entegrasyon becerisi(!) olsa gerektir. “Bizim çocukların” yaptığı darbeler de, en önemli projesine “eşbaşkan” olana sağlanan destek ve krediler de “hayat tarzı” tercihinden daha önemli etkiler yapmaktadır.

(Devam edecek) 

 

Önceki İçerikDeğerlerimiz ve değer kırılmaları üzerine (4)
Sonraki İçerikTahayyül
Ruhittin sönmez
Ruhittin Sönmez 1956 Bucak/ Burdur doğumludur. 1980’den itibaren Kocaeli’de yaşamaktadır. EĞİTİM: İlkokul, orta okul ve lise eğitimlerini Bucak’ta yaptı. 1973’te İstanbul Üniversitesi Kimya Fakültesi - Kimya Yüksek Mühendisliğinden ve 1995 yılında İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesinden mezun oldu. İŞ HAYATI: 1978-1980 Akyazı/Sakarya Yonca Süt Fabrikası İşletme ve Laboratuvar Şefi 1980-1995 Petkim A.Ş. Yarımca Kompleksi (İşletme Mühendisi, İşletme Şefi, Başmühendis.) 1995-2001 Satış Müdür Muavini 2001’de 8. Beş Yıllık Kalkınma Planı Kauçuk Ürünleri Sanayii Özel İhtisas Komisyonu Başkanlığı yaptı. 2001-2004 Tüpraş Körfez Petrokimya ve Rafinerisi Ticaret Müdür Yrd. 2004 - 01.02.2007 Tüpraş Körfez Petrokimya ve Rafinerisi Ticaret Müdürü. 01.02.2007 - 30.09.2007 Tüpraş Körfez Petrokimya ve Rafinerisi İnsan Kaynakları Müdürü. 01.01.2008 - 30.10.2008 Yantaş Yavuzlar Plastik A.Ş. Genel Müdür Yardımcısı. 03.03.2010’den itibaren Serbest Avukat 2018’den itibaren Arabulucu Sosyal Faaliyetler: Yaklaşık 16 yıl Türk Sanat Müziği korolarında korist olarak çalıştı. (İstanbul Üniversitesi Korosu, Kubbealtı Musiki Cemiyeti ve Tüpraş Türk Sanat Müziği Grubu) 250 Mühendis üyesi bulunan Petkim Mühendisler Derneği'nde 4 yıl başkanlık yaptı. Kocaeli Aydınlar Ocağı'nda Başkan Yardımcısı, Yönetim Kurulu Üyesi ve 7 yıl Yönetim Kurulu Başkanı olarak görev yaptı. 2001-2002 yıllarında Kocaeli TV' de "Geniş Açı" adlı siyasi, sosyal, kültürel tartışmaların yapıldığı programın yapımcılığı ve sunuculuğunu yaptı. Ocak 2023’ten itibaren aynı programı noktaTV’de devam ettirmektedir. Halen Kocaeli Gazetesinde haftada 2 gün köşe yazısı yayınlanmaktadır. Bu yazıların tamamı kocaeliaydinlarocagi.org.tr sitesinde yer almaktadır.