Türk Kızılay’ı ve Gönüllü Kan Bağışçılığı

47

Kızılay, Osmanlı İmparatorluğu döneminde 1868 de kurulmuş ve Türkiye Cumhuriyeti döneminde bizzat kurucu Devlet Başkanımız Mustafa Kemal Atatürk tarafından himaye edilen ve daha sonra “Türk Kızılayı” adını alan bir kuruluşumuzdur. Kuruluş maksadı başlangıçta harp yaralı ve malullerine hizmet vermektir. Daha sonra yeni görev tanımlamaları ile hizmet sınırları genişletilmiştir.

Resmi Adı Türkiye Kızılay Derneğidir. Eski adı Hilal-i Ahmer Cemiyetidir. Temel ilkeleri ‘insanlık, ayırım gözetmemek, tarafsızlık, bağımsızlık, hayır kurumu niteliği, birlik ve evrensellik’ çerçevesinde çalışan bir yardım kuruluşudur. Logosu açıklığı sola bakan beyaz zemin üzerinde kırmızı hilaldir. Mektebi-i Tıbbiye nazırı Marko Paşa başkanlığında, dahiliye hocası Dr. Abdullah Bey sekreterliğinde, 11 Haziran 1868 ‘ de kurulmuştur. Örnek aldığı Kızılhaç teşkilatının sembolü haç olduğu için başlangıçta sembolü yoktur. Harp yaralılarına bakmak üzere kurulmuştur. Daha sonra Kırımlı Aziz Beyin çalışmaları ile kırmızı hilal amblemi uluslararası alanda kabul edilip onaylanmış ve cemiyetin adı 1877 de Osmanlı Hilal-ı Ahmer Cemiyeti olarak değişmiştir. 1922 de Türkiye Hilal-ı Ahmer Cemiyeti adını almış, 1935 de Türkiye Kızılay Cemiyeti, 1974 de ise Türkiye Kızılay Derneği olarak şu anki adını almıştır.


Kızılay milli mücadele döneminde İstanbul’dan Anadolu’ya geçişlerde önemli görevler yapmıştır. Kurtuluş Savaşı cephelerinde de yaralılara hizmet noktasında çalışmaları vardır. Daha sonra görevleri arasına afetlerde hizmet üretmek, gençlerin eğitimine gençlik kamplarıyla katkı yapmak, kurulan şubeleri vasıtası ile muhtelif yardım faaliyetleri yürütmek de girmiştir. Bazı şubeleri önce yoksul ve muhtaçlara yönelik daha sonra toplumun her kesimine hizmet veren poliklinik  sağlık hizmeti vermiştir. İlimizdeki İzmit Kızılay şubemizin de böyle bir poliklinik hizmeti mevcuttu. Sağlık hizmetindeki birleştirmeler sırasında Sağlık Bakanlığına devredilmiştir.

1980’li yıllardan itibaren Sağlık Bakanlığımız kan bağış hizmetlerini Kızılay’ın sorumluluğuna vermiştir. Bu tarihten önce kan bağışı hizmetlerinde büyük bir boşluk ve kontrolsüzlük vardı. İhtiyaç olan sağlıklı kanın temininde vatandaşlarımız ciddi zorluklarla karşılaşmaktaydı.1980 den itibaren bu alanda çok önemli gelişmeler olmuştur. Bölge kan merkezlerimiz kurulmuş, sağlık sistemimizin ihtiyacı olan kanın kayıtlı donör sistemine dönmesinde önemli mesafeler kaydedilmiştir. Bu donör sistemimizin sivil gönüllü bağışçılardan oluşmasına yönelik ciddi çalışmalar ortaya konulmaktadır. Böylece daha önceleri askeri kurumlar üzerinden birazda zoraki olan bağışçı sisteminden gönüllü bağışçı sistemine geçilmektedir.

2000’li yıların başında %10’larda olan gönüllü bağışçılardan alınan kan şimdi %80’lere çıkmıştır. Sağlık kurumlarımızın şu anda yılda 3 milyon üniteye yakın kan ihtiyacı vardır. Bunun 2 milyon ünitesi halen bu bağış sistemi ile karşılanır hale gelmiştir. Önceki Kızılay genel başkanlarımızdan Sn. Tekin Küçükali zamanında başlayan bu gönüllü bağışçı sistemi çalışmaları, daha sonra önemsenerek geliştirilmiş, Futbol kulüplerinden siyasi partilerimize kadar bir çok sivil toplum kuruluşumuz bu gönüllü bağışçı sistemi ile Kızılay’ımıza yardımcı olmaktadır. Bağışlanan kanlar, kanla bulaşan hastalıklar yönünden de taranmakta, uygun olanlar bağışçı sistemine dahil edilmektedir. Sorunlu olan vatandaşlarımız bilgilendirilmekte, bu sayede Hepatit B, Hepatit C, HIV gibi kanla bulaşan hastalıklardan da korunulmuş olmaktadır.

Diğer önemli bir husus Kızılay’ımızın kandan üretilen tedavi edici ürünlerin üretimine yönelik çalışmalarıdır. Halen bu ürünlerin önemli bir kısmı ithal edilerek temin edilebilmektedir. Bu çalışmalar sayesinde bağışçılarımızın kanlarından elde edilecek bu ürünler önemli bir ihtiyaca cevap verecektir. Bu durum ülke ekonomisine de önemli bir katma değer  sağlayacaktır.

 A-B-O Kan grubu sistemini bulan Nobel ödüllü Ladnsteiner in doğum günü olan 14 Haziran gönüllü kan bağış günüdür. Kan, sağlığımız için önemli olmakla beraber çeşitli durumlarda kullanılan tedavi edici bir maddedir. Çeşitli hastalıklarda, kan kaybı durumlarında, bazı tıbbi müdahalelerde kanın bizzat kendisi veya yalnız kandan elle edilen bileşenleri tedavi edici olarak kullanılır. Kan vücudumuz tarafından üretilen ve yenilenebilen özellikte olduğu için belirli miktarlarda bağışlanabilir. Her sağlıklı insan bağışladığı kanı ile ihtiyaç sahibi insanların hayatını kurtarıcı bir yardımı yapmış olmaktadır. Gönüllü kan bağışçısı olmak bu bakımdan benimsenmelidir.

Gönüllü kan bağışçılarımızın daha çok olması dilek ve temennilerimle.