Türk Dünyasının Hocası

68

Kısa adı İKDER olan İstanbul İktisatçılar Derneği’nin, İstanbul Üniversitesi Rektörlük binasında hazırladığı programa yetişmek için Şerifali’deki evimden üç saat önce çıktım. 4 vesait değiştirdim. Enver Paşa’nın(1881-1922) Harbiye Nazırı (genel kurmay başkanı) olduğu Osmanlı Erkan-ı Harbiyesi olarak görev yapmış olan tarihi binanın ikinci katında bulunan Mavi Salondaki toplantıda yerimi aldım. Kalabalıktı. Konuklara sabah kahvaltısı biçiminde ikram yapılıyordu.

Girişin önünde kocaman “Prof. Dr. Sayın Nevzat Yalçıntaş’ı Anma ve Anlama Toplantısı” yazılı bir poster vardı. Bitişiğindeki masada ise İKDER’in açtığı bir kitap sergisi hazırlanmıştı.

Toplantıya iştirak edenlere Sabahattin Zaim Araştırma Merkezinin hazırladığı İslam ve Ekonomi Sempozyumu’nun üç ciltlik tebliğler kitabı, Küresel Kriz Sonrası İktisat Politikaları adlı çalışmalar katılımcılara ücretsiz veriliyordu. Öte yandan bir vasiyet ve vefa gereği Prof. Dr. Nevzat Yalçıntaş’ın İngilizceye tercüme edilen ve Hayat Yayınlarınca neşredilen; İslam, Life AndTerror adlı turkuaz renkler içindeki itibar baskılı kitap da hediye edildi. Kitabın ilk baskısı Almanca, İtalyanca ve Arnavutçadan sonra Moskova’da Rusçaya da tercüme edilerek neşredilmişti. Kitabın özeti ise referanslarıyla “terör İslam’da yoktur, teröristler Müslüman olamazlar.” Biçimindeydi.

Toplantıda yurtdışından gelen üç aziz dostum da vardı. Almanya’dan BİG Partisi Genel Başkanı Haluk Yıldız,Özbekistan’dan Prof. Dr. Muhammed Babahan Şerif ve Tataristan’dan Prof. Dr. Ferit Yusupof.

 

Yarım Asırlık Dostluk

Haluk Yıldız eyaletlerdeki yerel yönetimlerde partilerinin temsilcileri olduğunu ve oy yüzdelerini artırdıklarını belirterek Almanya’daki bütün azınlıkların haklarını koruduklarını söyledi. Prof. Dr. Muhammet Babahan Şerif, Devlet Başkanı İslam Kerimof’un vefatından sonra Özbekistan’da mutlu gelişmeler olduğunu belirtti, sevindim. Prof. Dr. Ferit Yusupof ise bir soruma şöyle cevap verdi;

-Rusya Tarihi’nde iki defa Hıristiyan Tatarlar devlet başkanı oldu. BorisGodumof ve FelixYusupof.

Prof. Ferit Yusupof, hatırlatmam üzerine FelixYusupof ile bir yakınlığının bulunmadığına dikkat çekti.

Prof. Dr. Nevzat Yalçıntaş ailesi toplantıda hazır bulundu. Eşi Meliha Hanım, çocukları Murat ve Mehmet Beyler ve sonra torunları. Toplantıya yurt içinden ve dışından gelenler salonu doldurmuştu. Önce Prof. Dr. Nevzat Yalçıntaş ile alakalı kısa bir film izledik. Her karede hatıralarım canlındı. Hocam beni 1980 yılında Endonezya’ya birlikte yaptığımız seyahatte tanıdığını belirtirken, bendeniz Prof. Yalçıntaş’ı 1967 yılından beri tanıyordum. MTTB Sosyal İlimler Enstitüsü’nde ders verdiğinde bendeniz aynı kuruluşun basın yayın müdürlüğünü yürütüyor ve Milli Gençlik Dergisi’ni  çıkarıyordum.1970-1974 yılları arasında Tercüman Gazetesi’nde çalışırken Prof. Dr. Yalçıntaş neredeyse her gün sahibi Kemal Ilıcak ve Yazar Ahmet Kabaklı’ya gelirdi. Özel bir hukukumuz yoktu ama, tanırdım. 1996 yılında Fazilet Partisi’nden milletvekili olunca  Ankara’da her gün birlikte oluyorduk. Yurtiçi ve yurtdışı seyahatlerimiz oldu. Ortak sempozyumlara katılıp bildiriler sunduk, konferanslar verdik, dost ziyaretlerinde bulunduk. Nereden bakılırsa bakılsın yarım asırlık bir dostluğumuz vardı. Acılarımız ve sevinçlerimiz ortaktı.

 

Geleceği Şekillendirmek

Toplantıda ilk konuşmayı İKDER Başkanı Hüseyin Usta yaptı. Usta 10 yıldır faaliyet gösteren kuruluşlarının İktisat Fakültesi öğrencileri, mezunları ve öğreticileriyle ilgilendiğini, insanların faydalısının hayırlı faaliyetler yapan kimseler olduğu düsturundan hareket ettiklerini belirtti ve şöyle dedi;

-Nevzat Yalçıntaş Siyasi yelpazenin her kanadında hep akil adam olmuştur. Aydın sorumluluğu içinde sorunlara çözüm üretmiştir. Aksiyoner bir devlet adamıydı.

 

Çalışma Ekonomisi ve Endüstri İlişkileri Bölümü Başkanı Prof. Dr. Halil İbrahim Sarıoğlu da Prof. Nevzat Yalçıntaş’ın geleneklere ve çağın gelişmelerine saygılı bir akademisyen olduğunu söyledi.

İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Haluk Alkan ise Nevzat Yalçıntaş’ın ilim ve inancı için hayatını vakfettiğini, çok sayıda insana yatırım yaparak onların yetişmesini sağladığını belirtti.

İstanbul Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Mahmut Ak da, Prof. Dr. Sabahattin Zaim ile Prof. Dr. Nevzat Yalçıntaş’ın birlikte öğrencilere ve üniversiteye çok emek verdiklerini, memlekete değerler kazandırdıklarını, hatta geleceği şekillendirdiklerini anlattı.

 

Diplomatik Bir Zekâya Sahip İlim Adamı

Son konuşmayı eşi Prof. Dr. Sevgi Kurtulmuş ile birlikte gelen Başbakan Yardımcısı ve Nevzat Yalçıntaş’ın öğrencilerinden Prof. Dr. Numan Kurtulmuş yaptı. Numan Kurtulmuş özetle şunları söyledi;

-150 yıllık siyasi ve fikri hayatımızdaki  mücadelede Türkiye’nin kendi değerleri üzerinde yeniden yükselebileceğine inananların safında yer almış ve milli fikir, milli siyaset geleneğinin önemli simalarından biri olmuştur. Nevzat Yalçıntaş bir devrin ve mensubu olduğu yerin özetidir. Çoğu şeye şahit oldu. Milli siyaset geleneğini sürdürdü. İki defa birlikte oldum kendisiyle. Birincisinde öğrencisiydim. Sonrasında  Fazilet Partisi’nde il başkanı olarak seçim kampanyaları yürüttük. Türkiye yeniden oluşuyordu o yıllarda. Nevzat Yalçıntaş aydın olmayı gelenekleriyle birlikte modernizmin bir gereği gibi anladı. Siyasi ve fikri platformlarda alanını, yerini ve tarzın belirledi. Kendisini, geçmişini, toprağını, insanını tanımayı hep öne çıkardı. Öyle yaşadı. Doğu-batı geçişlerinin milletimiz için faydalarını gösterdi. Türk dünyası ve İslam coğrafyasının gelişmesinde öncü oldu. Bunun gereklerini ve ilişkilerini hayata geçirdi.

Başbakan Yardımcısı Prof. Dr. Numan Kurtulmuş şöyle devam etti irticalen konuşmasına;

-Nevzat Yalçıntaş beşeri ilişkilerde kapsayıcı ve kuşatıcıydı. Herkesle iyi geçinir, fikirlerini savunurdu. Diplomatik bir zekaya sahipti. Sivil Toplum kuruluşlarında görev aldı, insanın ruhunu harekete geçirdi. Prof. Dr. Sabahattin Zaim hocamız ile birlikte muhafazakar ve milliyetçi görüşleri birbirine yaklaştırdı.

Konuşması dikkatle izlenen ve Prof. Dr. Nevzat Yalçıntaş’ın vefat haberini ilk defa TRT Televizyonunda açıklayan Prof. Dr. Numan Kurtulmuş noktayı şöyle koydu;

-Nevzat Yalçıntaş hocamızın farklı özelliklerini yeni nesile aktarmalı ve yaşatmalıyız.

 

Türkiye’nin Hocasına Vefa

Prof. Dr. Nevzat Yalçıntaş FETO’cu grubun darbe yaptığı gün Çatalca’daki yazlık çiftlik evinde vefat etmişti. Numan Kurtulmuş o geceyi teyakkuz ve diken üzerinde geçirdiklerini, yurtdışında bulunan Murat Yalçıntaş’ı arayarak başsağlığı dilediğini belirtti”Darbe tarihin çöplüğüne atılmıştır” diye de ekledi.

 

İKDER vefa gösteriyor hocalarına. Bu toplantıdan sonra Prof. Dr. Metin Kutal’a Saygı programı gerçekleşecekti. Dolayısıyla Prof. Dr. Nevzat Yalçıntaş’ı Anma ve Anlama Programında vakit geçirmeden oturumlara geçildi.

Birinci oturumu Prof. Dr. Salih Aynural yönetti. Prof. Aynural Hocaların Hocası, ve vefa öğreticisi, yaşatıcısı Nevzat Yalçıntaş’ın aynı zamanda bütün Türkiye’nin hocası olduğunu, İÜ İktisat Fakültesi Çalışma Ekonomisi bölümünün ülkemize çok önemli isimler kazandırdığını anlatarak şöyle dedi;

-Üniversitemizde Nevzat Yalçıntaş adına bir çalışma merkezi kuruldu. 1960’lı yıllarda Türkiye’de grevler yapılırdı. Bu grevlerde fabrikalar çalışmaz, üretim durur, taraflar hem işveren ve hem de emekçiler zarar görürdü. Buna bir çözüm olarak Prof. Dr. Nevzat Yalçıntaş Japonya’daki işçi grevlerini örnek gösterdi. İşçiler hem fabrikada çalışmalarını sürdürüyor, üretimi aksatmıyor, ancak başlarına bağladıkları kırmızı bez bantlarla çalışma şartlarını kınıyorlar.

 

Tedbir, Teenni ve Tekamül

Prof. Dr. Salih Aynural ilk konuşmayı eski Sanayi ve Ticaret Bakanı Ali Coşkun’a verdi. Ali coşkun Prof. Dr. Nevzat Yalçıntaş’ın en kadim dostuydu.

-Nevzat Yalçıntaş milli ve manevi değerlere bağlı, inançlarından taviz vermeyen, dinin özünü yaşamaya çalışan, aynı zamanda evrensel değerlere saygılı canlı bir kütüphane, güçlü bir kültür hazinesiydi. Güvenilir bir yol arkadaşıydı. Milli kültüre sahipti. Bilge adamdı. Öğrenci kuruluşları MTTB, TMTF, sivil toplumun önde gelenlerinden Türkocağı, TGTV ve Birlik Vakfı, kamu kuruluşlarından DPT ve TRT’de örnek çalışmalar yaptı. TBMM’nde yaptığı konuşmalarla siyasete yol gösterdi.

Ali Coşkun şöyle devam etti değerlendirmesine;

-Herkes ile yıldızı barışıktı. TOBB başkanlığı için bana “Görev almazsan vebal altında kalırsın” diye uyarınca kendisine birlikte çalışmayı teklif ettim. O günlerde Başbakan Turgut Özal da Nevzat Hoca’ya Dışişleri Bakanlığı teklif etmişti. Ayrıca da YÖK Üyeliğini. Ancak Prof. Dr. Nevzat Yalçıntaş imkanı çok daha fazla olan bakanlığı ve YÖK üyeliğini değil de benimle birlikte olmayı tercih etti. Türk Cumhuriyetleriyle ortak ticaret ve sanayi odalarını kurduk. Ülke menfaati her şeyin önündeydi. Görüşünü kimseyi incitmeden söylerdi. Benim ve arkadaşlarımın ölçülü şakalarına tahammül ederdi. Öyle ki “Meğer bunların şakalarına tahammül ederek şeyh olunurmuş” biçiminde bir hatırlamada bulunmuştu bizlere. Tedbir, teenni ve tekamül ölçüsüydü. Hoş görülüydü. İstişareyi önemserdi. Kitle iletişim araçlarının ve bankaların özelleştirilmesine karşı çıkmıştı.

 

türk birliğinin lokomotifi

Prof. Dr. Nevzat Yalçıntaş’ın hizmetlerini de şöyle sıraladı Ali Coşkun;

-Amerika’nın Büyük Ortadoğu Projesi BOP’un tuzaklarla dolu olduğunu söylerdi. Arap Baharının bir iç savaş kışkırtıcılığı olduğunu çok önceden sezmişti. Terörle bölgenin bölünmek istendiğini, ikinci bir İsrail devleti kurulması için batının çabalarının farkındaydı ve bizlere hatırlatırdı. Türk Birliği’nin kurulmasına katkı verdi, önde oldu. 1 Mart Tezkeresinin TBMM’nden geçmemesine çok üzülmüştü. Bunun için Türkiye’nin çok ağır bir fatura ödediğine dikkat çekerdi. Başbakan benim ve Nevzat Yalçıntaş Hoca’nın Jakarta’daki Asya-Afrika Toplantısına katılmamızı istedi. Bu toplantıda Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’ne geçici üye statüsüne ülkemizi dahil ettik.

 

Ali Coşkun’dan sonra Tataristan’dan gelen Kazan Devlet Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ferit Yusupof konuştu;

-Rusya’da yaşayan 30 milyonu aşkın toplumun dostuydu. Onların hukukunu korurdu. Çünkü Kırımlı İsmail Gaspıralı’dan sonra bölgede en fazla tanınan Türkçü Nevzat Yalçıntaş idi. Türk ve Türklerin Tarihini çok iyi bilirdi. İlişkilerimizin güçlenmesinde çok katkısı olmuştur. Nevzat Yalçıntaş’ın ismi bir üniversiteye verilerek adı yaşatılmalıdır. Rahmet ve minnetle anıyorum.

 

Prof. Dr. Ferit Yusupof daha sonra Nevzat Yalçıntaş için yazdığı şiirini okudu.

İÜ Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Sedat Murat da Nevzat Yalçıntaş’ın ilim sahasına katkılarıyla, yetiştirdiği ilim adamlarıyla, teoriyi pratik ve uygulama ile birleştirdiğini belirterek şunları söyledi;

-Sosyal bilgileri ve uygulaması ile Kur’ani bilgileri çok genişti. Türk İslam Sentezi tezini geliştirdi. Milli gelir, ücretler konusunda ilmi çalışmaları vardı. Sonra sosyal konulara girdi. Sosyal siyasette önemli gelişmeler sağladı. Ancak kendisinden sonra(1984) söz konusu gelenek fazla sürdürülemedi.

Prof. Dr. Sedat Murat bir anısını da anlattı. Bir yandan asistan iken ilmi çalışmalarını sürdürüyor, bir yandan da askerlik onu düşündürüyordu. Ancak verecek parayı bir türlü bulamayınca, sorunu Prof. Dr. Nevzat Yalçıntaş’ın katkıları çözüyordu.

 

Aile İlişkileri

Birinci oturumun son konuşmasını büyük oğlu İstanbul Ticaret Üniversitesi Dış Ticaret Enstitüsü Müdürü Doç. Dr. Murat Yalçıntaş yaptı. Murat Yalçıntaş’ın bu üniversitenin kurulmasında, gelişmesinde, Sütlüce’deki yerinin alınmasında büyük katkıları olmuştu.  Murat Yalçıntaş şöyle dedi Nevzat Yalçıntaş’ın aile ilişkilerini anlatırken;

-Hayatı dolu dolu yaşadı. Her anında hizmet için vardı. Ailesiyle fazla vakit geçiremedi. Oğlunun doğumunda bile Amerika’daydı. Babam ailesiyle birlikte olunca bize bir şeyler öğretmek isterdi. Her haliyle bizlere tebliğ yaptı. Bir defasında Fransızca bir kelimeyi anlamamıştım. Kendisine sordum. “Lügate bak” dedi. Önce üzülür gibi oldum ama, sonra bu kelimeye bakar iken başka kelimelerin de manası öğrenmenin yolunu bana açtığını gördüm. Bana tavsiyesi “büyüklerle arkadaşlık et, bir şeyler öğren.”

Murat Yalçıntaş babasının kendisini toplantılara götürdüğünü, arkadaşları ve dostlarıyla tanıştırdığını, aynı çevreyi solukladığını hatırlatarak şunları söyledi;

-Kimseye kızmazdı. Kavga etmezdi. Bir defa hariç bana kızdığını hiç hatırlamıyorum. O da şöyle oldu. 5 yaşında falan idim. Yemek yemiyordum. Bakıcı kadınımız ısrarla bana yemek yedirmek istiyordu, Ben de geri çeviriyordum. Israrı karşısında “Sen bir hizmetçisin, bana zorla yemek yediremezsin” deyince babam bana ilk defa çok kızdı “O nasıl söz evladım” dedi.

İkinci bir olayı da şöyle anlattı Murat Yalçıntaş.

-Annem yabancı biriyle evlenmeme çok kızmıştı. Babam ise öyle değil. Sadece “iyi düşündün mü.” diye sordu. Ben de düşündüğümü söyledim. Ben olsam aynısını yapamazdım. Bana tavsiyeleri vardı. Bunu bazen yaşayarak gösterirdi.

 

Bir Vefa Abidesi

Bir defasında 12 Eylül Darbesi olmuş, Başbakan Süleyman Demirel de Zincirbozan’dan tutuklanmıştı. Babam saatlerce telefonun başından ayrılmayarak Süleyman Demirel’e ulaşmaya çalıştı. Telefon bağlandığında konuşurken “Her zaman emrinizdeyim  Başbakanım” dedi. Babama bunu nasıl söylediğini, zor günlerden geçtiğimizi hatırlatınca “Beni işe alan, ilk maaşımı veren, müdürlüğümü yapan birine vefa göstermeliyim. Vefalı olmam gerekiyor” dedi. Düğün, ölüm ve zor günlerde hep arkadaşlarının, dostlarının yanında oldu.

 

Murat Yalçıntaş babasının arkadaşlarının çocuklarıyla Yıldırım Coşkun, Murat Aksu ile de arkadaş olduğunu belirtti. Babasının bir vasiyet olarak gösterdiği  önce Rusça olarak da basılan “terör” isimli kitabının batı kütüphanelerine girmesini çok istediğini de hatırlatarak İngilizceye de tercüme edilen “İslam Life AndTerror” adlı eserin böyle bir hizmet göreceğini anlattı.

 

Doç. Dr.Murat Yalçıntaş, babası Prof. Dr. Nevzat Yalçıntaş Suudi Arabistan’da İslam Kalkınma Bankası’nda çalışırken yaz tatillerinde oraya gittiğini anlattı.

-Ankara’dan CHP’li bir konuk gelmişti. İsmini vermeyeceğim. Babam onunla ilgilenmemi söyledi. Mekke’de  zemzem suları kuyularının olduğu yere indik. CHP’nin üst yönetimindeki bu konuk zemzem suyu ile gusül abdesti aldı. Ben de ona tas ile su taşıdım. Yorulmuştum da. Babam ile buluştuklarında olayı anlattı ve “Bana CHP’li olduğumdan dolayı sataşanlara artık “Ben zemzem suyu ile gusül aptesti almış bir adamım” diyeceğim!” biçiminde konuşmuştu.

Bu anektod mavi salonda çok alkış aldı.

Bu olayı hazırladığım ve Doğan Kitapta  yayınlanan “Prof. Dr. Nevzat Yalçıntaş’ın Yürüyüş Yolu” çalışmamda yazmıştım. Söz konusu CHP’li kurmay Ankara Belediye Başkanı Vedat Dalokay (Elazığ 1927-Kırıkkale 1977) idi. 1973’te Başkent’te kazandığı belediye başkanlığını dört yıl sürdürdü. Kırıkkale’deki bir trafik kazasında eşi ve oğlu ile birlikte hayata veda etti. Ankara Kocatepe Cami için açılan yarışmada modern tasarımıyla birincilik kazandı. Ancak muhafazakar cephelerden tepki görmesi üzerine temeli atılan camiden vaz geçilerek Kocatepe Camii için klasik mimariye dönülmüştü. Kocatepe Camii  bu tarzda inşa edildi. Vedat Dolakay’ın yaptığı projede Pakistan’da İslamabad’da Faysal Camii olarak hayata geçirilmiştir.

 

Öğrencileri Anlatıyor

Toplantıda bu hatırlatma ile birlikte Prof. Dr. Nevzat Yalçıntaş’ın sosyal ilişkilerde aranılacak vasıflarda sıraladığı 5 husus aklıma düştü; 1)İman, 2)Dürüstlük, 3)Merhamet ve şefkat, 4)Vefa ve 5)İyilikseverlik.

Prof. Dr. Nevzat Yalçıntaş’ın bundan başka hayata bağlı olunacak bir de 5 İ formülü vardı. O da şöyleydi; 1)İman, 2)İlim(mezara kadar öğrenme), 3)İbadet, 4)İş(amel, uygulama) ve 5)İttihat(birlik).

 

Birinci oturum bitince yine Prof. Dr. Nevzat Yalçıntaş’ın öğrencilerinden Prof. Dr. Halis Yunus Ersöz başkanlığında ikinci oturum hemen başladı. İlk konuşmayı Prof. Dr. Nevzat Yalçıntaş’ın talebelerinden İstanbul Gedik Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Berrak Kurtuluş yaptı.

-Hocam Nevzat Bey, ailesine ve dostlarına çok düşkündü. İnsanları başarılı olmaya teşvik ederdi. Nazik bir insandı, gönül almasını çok iyi bilirdi. Hem devlet ve hem de yer sofrasının adabını en iyi bilenlerdendi. Kişi ve kuruluşlara zarf içinde verdiği yardımları kimseye  hissettirmezdi. Konuklarını çok önemser, karşılanmasına ve uğurlanmasına duyarlıydı. Toplantılara mutlaka ikinci bir  arkadaşımızla gitmemizi tavsiye ederdi. Her yıl düzenlediği iftar programında bizleri buluştururdu.

 

İktisat Fakültesinde öğrencisi olan Alaattin Büyükkaya da Nevzat Yalçıntaş’ın nezaket içinde bir ilim adamı olduğunu belirterek, bağımsızlığını kazanan Azerbaycan’da Şehitler Tepesindeki camiinin yapılmasına katkı verdiğini söyledi.

Türkiye’nin Hocası Prof. Dr. Nevzat Yalçıntaş ile hatıralarının paylaşılması bölümünde Prof. Dr. Süleyman Özdemir de hocasının iyi bir aydın, önemli bir akademisyen, örnek bir model, yüce şahsiyet olduğunu belirterek derste tatlı-sert olduğunu belirtti. Prof. Yalçıntaş’ın iyi bir dinleyici ve değerlendirme ustası olduğunu hatırlatan Prof. Dr. Süleyman Özdemir hocasının bir akil adam olduğunu, 28 Şubat gelişmesinde herkese uhuletle yol gösterdiğini, öğrencilerine ahlaklı ve ilkeli olması gerektiğini tavsiye ettiğini söyledi.

 

Dünyaya Türkiye’yi Sevdiren İnsan

Prof. Doğan Kargül, Prof. Nevzat Yalçıntaş’ın sınırsız bir erdeme sahip olduğunu ilmelyakin, aynelyakin ve hakkelyakin,  yani üç şekilde gözle, ilimle ve her şeyi bilen bir ilim adamı olduğunu anlattı. Özbekistan’da birlikte seyahat ettiklerini hatırlatan Prof. Dr. Doğan Kargül Buhara’da Prof. Nevzat Yalçıntaş’ın muhtaç bir din adamına yardım ettiğini bizzat yaşadığını belirtti ve “Nevzat Yalçıntaş vatansever, iyiliksever, hoşgörülü bir insandı. Hatır da harcandıkça tükenir” dedi.

Özbekistan’dan sırf bu program için teşrif eden Prof. Dr. Muhammet Babahan Şerif de şöyle konuştu:

-Nevzat Yalçıntaş hocamızın kalbi  sevgiyle doluydu. Dünyaya ve Türk Coğrafyasına Türkiye’yi sevdiren insandı. Bağımsızlığımızı kazandıktan sonra Taşkent’e geldi. Kutladı.  Dersler verdi ve bizim pazar ekonomisine geçmemizi sağladı. Çünkü Moskova bizden bir kilo pamuğumuza karşılık bir kilo buğday veriyordu. Oysa normalde bir kilo pamuğun 13 kilo buğday yaptığını hocamızdan öğrendik. Bu hatırlatmayı Özbekistan yönetimine anlattı, kabul ettirdi. Türk işadamlarını Özbekistan’a gönderdi. İlişkilerimizi geliştirdi. Türk dünyasının geleceğiyle alakadar oldu.

Prof. Dr. Muhammet Babahan Şerif’e göre Prof. Dr. Nevzat Yalçıntaş hem iktisadı, ve ekonomiyi bilen, hem de edebiyatı, sanatı, kültürü bilen bir ilim adamıydı. Türk Dünyasının Nevzat Yalçıntaş hocasıydı. Prof. Dr. Muhammet Babahan Şerif bir de öneride bulundu; “Prof. Dr. Nevzat Yalçıntaş adına uluslararası bir iktisat-ekonomi ödülü tertip edilmelidir.”

 

Vefa Devam Ediyor

Prof. Dr. Sayın Nevzat Yalçıntaş’ı Anma ve Anlama Programı belirlenen süresi içinde tamamlandı. Bu vesileyle onlarca dostu bir araya gelerek hasret giderdi. Öğle yemeği ise İstanbul Üniversitesi’nin tarihi binasındaki lokantasında çok sayıda konuğun katılımıyla yenildi.

Sonra konuklar gruplar halinde Prof. Dr. Nevzat Yalçıntaş’ın Topkapı’daki mezarını ziyarete gittiler. Rahmetli Başbakan Adnan Menderes ile karşılıklı  yatıyorlar. Mekanları cennet olsun. Prof. Dr. Ferit Yusupof ve Prof. Dr. Muhammet Babahan Şerif  dua ettiler.  Prof. Dr. Nevzat Yalçıntaş’ın Aile Kabristanına her gün insanlar ziyaretle dualarda bulunuyor, hakka yakarıyorlar.

Prof. Dr. Ferit Yusupof Şanlıurfa’yı görmemişti. Her İstanbul’a gelişinde konu edilirdi. Prof. Dr. Nevzat Yalçıntaş da ilk fırsatta böyle bir seyahat yapmayı programlayabileceklerini belirtirdi. Ömrü kafi gelmedi, hakka yürüdü. Bu arzuyu çocukları yerine getirdi. Rahmetli Prof. Dr. Nevzat Yalçıntaş’ın özel kalem müdürü Nevzat Gökalp mihmandarlık yapmak üzere görevlendirildi ve ikisi birlikte Şanlıurfa’ya uçtular. Prof. Dr. Ferit Yusupof ve Nevzat Gökalp’i Şanlıurfa’da da yine Nevzat Yalçıntaş’ın dostları karşıladı. Harran Üniversitesi Öğretim Üyesi Aziz İlgazi, Eyüp Azlal ve Hasan Mısır ilgilendi misafirleriyle.

Prof. Dr. Muhammet Babahan Şerif ise Türkiye’de yayınlanan bir kitabının imzalamak üzere Malatya kitap Fuarına uçtu.

 

Prof. Dr. Nevzat Yalçıntaş’ın 15 Temmuz 2017 günü aramızdan ayrılışının sene-i devriyesi olacak. Mekanı cennet olsun. Peygamberimize komşu bulunsun, nurlar içinde yatsın. Her geçen gün yokluğunu hissediyoruz. Ne zaman hızlı gelişmeler ve konjonktür konusunda bir sorunumuz olsa kendisine koşardık. Anlatırdı yorulmak bilmeden, defalarca sorulsun defalarca anlatırdı. Üstelik bu anlattıklarının tümü hem Kurani, hem edebi, ilmi, sosyal, kültürel bilimlerle örtüşürdü. Algılamada hiç yabancılık çekmezdiniz. Rabbim rahmet etsin muhterem hocamız Prof. Dr. Nevzat Yalçıntaş’a. Bir defasında bana ettiği duayı anlattı “Yarabbim beni ahirette ailemle, dostlarımla, arkadaşlarımla birlikte haşret!” Amin diyorum bütün yüreğimle; Amin.