Her Cumhuriyet Bayramı geldiğinde inanmadan ve içlerine sindirmeden tören milliyetçiliğine benzer şekilde “tören Cumhuriyetçiliği” yapanlardan tiksinir olduk. Cumhuriyet’e sadece 29 Ekim günleri şeklen bağlı kalan, ama hayatları boyu onunla kavgalı olanlar, ikinci, üçüncü Cumhuriyet arayışı içinde olanlar ve kendilerine değişik kesimlerden ortak bulanlar utanmadan ve sıkılmadan Cumhuriyet’i kutlarlar. Acaba bugünkü Türkiye’nin manzarası Cumhuriyet’i kutlamaya ne ölçüde uygundur? Milli Mücadeleyi küçümseyenler, dünün mandacılarının devamı olanlar, bugünün teslimiyetçi, küreselcileri, dıştan yönetilenler, demokrasiyi Cumhuriyetsiz düşünenler, Türk kimliği ile kavgalı olanlar ne yüzle Cumhuriyet’i kutladılar?
Bir taraftan ülkenin toprak bütünlüğünü, Devlet şekli ve üniter yapısını, Anayasanın değiştirilemez maddelerini demokratikleşme adı altında tartışmaya açacaksınız; “çok uluslu, çokkültürlü, çok dilli” yapay bir devlet modeli arayacaksınız; milli egemenliği paylaştırmak için yerli ortak arayacaksınız; açılım adı altında insanları birbirinden uzaklaştırıp ötekileştireceksiniz; bize yabancı olan etnik soruna çanak tutup zihinlere etnik fitneyi sokacaksınız; terör örgütü ile mücadeleden çok müzakereyi düşüneceksiniz; daha sonra da Cumhuriyet’in 87. yılını kutlayacaksınız.
87. yılında Cumhuriyet ve Türk Milleti hiçbir zaman bugünkü kadar iç ve dış tehdit ve tehlikelerle karşı karşıya kalmamıştır. Biz çocuklarımıza ilelebet yaşayacak ve yaşatılacak Türk Devletini ve Cumhuriyetimizi emanet bırakmak istiyoruz. Bir kısır döngü şeklinde Devleti ele geçirme, Yargı dahil önemli kurumları üzerinde hesaplaşma yarışını, birbirinden rövanş alma kısır mücadelelerini gelecek nesillere kötü bir miras olarak bırakmak istemiyoruz. Hukuk devletinin parti devletine dönüştürülmediği, bastırma, sindirme ve yargısız infazların yer almadığı, temel hak ve hürriyetlere saygılı bir demokrasiyi özlüyoruz.
Cumhuriyet’in 87. yılında hâlâ istikrar ve mutabakatların geliştirilmesini arıyoruz. Osmanlıdan milli devlete ve Cumhuriyet’e geçiş bize ikram edilmedi. Bedel ödeyerek Milli Mücadeleyi başardık ve onu Cumhuriyetle taçlandırdık. Geliniz 87. yılda milli bağımsızlığın ve milli egemenliğin değerini bilelim. Ona yerli yabancı ortak aramayalım. Milli bağımsızlık ve milletleşme olmadan gerçek demokrasi de olamaz. Batılı işgalcileri tekrar davet etmeyelim. Cumhuriyet’i açık arttırmaya çıkarmayalım. “Allah bu Millete bir kere daha İstiklâl Marşı yazdırmasın” temennisinde bulunan Mehmet Akif’e kulak verelim.
87. yılındaki Cumhuriyetimiz; reel sektörün önemsenmediği, tarımın perişan edildiği, “üretme ithal et, borçlan ve tüket” anlayışının zihinlere sokulduğu, dış ticaret açığının bir yılda %67 arttığı, cari açığı kapamanın ve hafifletmenin tehlikelerle dolu sıcak para girişlerine bağlandığı, işsizliğin kol gezdiği, devlet baba anlayışının yerine bize yabancı tüccar devlet anlayışının, ekonomik değerlerinin yabancıların eline geçtiği bir dönem yaşıyor. 1923’te iktisadi bağımsızlığı siyasi bağımsızlığın garantisi olarak görmüştük. 2000’li yıllarda kötü huylar edindik. Sorun çözme ve karar alma mekanizmalarının milletüstü yapılara yerini bırakması yolunda küresel baskılar var. Mahallilik ve millilik kavramlarından evrenselleşmeye doğru yönlendirilen bir Dünyada yaşıyoruz. Önü açılmış milli devletler her yönden kuşatılıyor; kaynaklarına küresel reçetelerle el konuluyor. Kamuoyu uyuşturuluyor ve asıl gündem dışı konularla meşgul ediliyor. ***
Geçen hafta Bartın Belediyesi’nin düzenlediği 14. Kitap Fuarına katıldık ve küreselleşme üzerine bir konuşma yaparak kitaplarımızı imzaladık. Daha sonra Sinop’a geçtik. Aydınlar Ocaklarının Sinop’ta yapılan 35. Şurası dolayısıyla Sinop Aydınlar Ocağı yöneticilerini ve katılanları tebrik ediyoruz. TBMM Başkan Vekili Sayın Meral Akşener’e, açık oturuma katılan Prof. Dr. Hüseyin Peker, Prof. Dr. Hasan Onat, Prof. Dr. Özcan Yeniçeri ve Doç. Dr. Kâmil Kaya’ya teşekkür ediyoruz.
NOT: Kayınvalidemizin vefatı dolayısıyla ilgilerini esirgemeyen Trabzon MHP milletvekili Süleyman Yunusoğlu’na, İl Başkanı Nihat Bey ve arkadaşlarına, Aydınlar Ocağımızın Başkanları Prof. Dr. Orhan Değer ve Doç. Dr. Yüksel Ali Yazıcıoğlu’na, ülkücü kardeşlerimize, telefon ederek, mesaj göndererek acımızı paylaşan vefalı bütün dostlarımıza teşekkür ederim. Allah razı olsun.