“Topraklarımızı alamazlar”

119

Herkese Merhaba… Herkese Merhaba… Herkese Merhaba…
İşte hemen kıssadan hissemiz geliyor sevgili okur.

İki şey ‘Kalitesiz İnsan’ın özelliği: 1-Şikayetçilik  2-Dedikodu

İki şey çözümsüz görünen problemleri bile çözer:

1-Bakış açısını değiştirmek.  2-Karşısındakinin yerine kendini koyabilmek

İki şey yanlış yapmanı engeller:

1-Şahıs ve olayları akıl ve kalp süzgeçinden geçirmek.  2-Hak yememek

İki şey kişiyi gözden düşürür:

1- Demagoji (Laf kalabalığı) 2-Kendini ağıra satmak (övmek, vazgeçilmez göstermek)

İki şey insanı ‘Nitelikli İnsan’ yapar: 1-İradeye hakim olmak.  2-Uyumlu Olmak.

İki şey ‘Ekstra Değer’ katar:

1-Hitabet ve diksiyon eğitimi almak.  2-Anlayarak hızlı okumayı öğrenmek.

İki şey geri bırakır: 1-Kararsızlık  2-Cesaretsizlik

İki şey kaşif yapar: 1-Nitelikli çevre. 2-Biraz delilik

İki şey ömür boyu boşa kürek çekmemeni sağlar:

1-Baskın yeteneği bulmak. 2- Sevdiğin işi yapmak

İki şey başarının sırrıdır: 1-Ustalardan ustalığı öğrenmek. 2-Kendini güncellemek

İki şey başarıyı mutlulukla beraber yakalamanın sırrıdır:

1-Niyetin saf olması. 2-Ruhsal farkındalık

İki şey milyonlarca insandan ayırır:

1-Sorunun değil, çözümün parçası olmak.
2-Hayata ve her şeye yeni (özgün, orijinal, farklı) bakış açısıyla yaklaşabilmek.

İki şey gelişmeyi engeller: 1-Aşırılık (mübalağa, abartı, ifrat). 2-Felakete odaklanmış olmak

İki şey çözüm getirir: 1-Tebessüm (gülümseme)  2-Sükut (susmak)

İki şeyin değeri kaybedilince anlaşılır: 1-Anne  2-Baba

İki şey geri alınmaz: 1-Geçen zaman. 2-Söylenen söz

İki şey ulaşmaya değerdir: 1-Sevgi. 2-Bilgi

İki şey “hayatta önemli olan her şey” içindir: 1-Nefes alabilmek. 2-Nefes verebilmek.

Bu kısa alıntıyı yaşamımıza geçirebilmemiz dileğiyle sizinle paylaştım… Onu da ancak şöyle yapabiliriz… Yazının çıktısını alıp, gidip gelip okuyabileceğimiz bir yere asarak, mesela buzdolabının üstüne… Deneyimledim… Bir de bakıyorsunuz ki yaşamınıza geçirmişsiniz… Size de tavsiye ederim…

Hadi artık köşeme geçelim ve gelelim bugünkü konumuza sevgili okur…

Ender bir haftasonu evimde oturuyorum… Dışarıya çıkmakla çıkmamak arasında gelgitler yaşarken, cep telefonuma bir mesaj… Avatar filmine özel bir gösterimle gidiyoruz… Sizi de bekleriz… Saat 17.15… Gösterim 18.15… Aydınlar Ocağı…

İşte diyorum ben de bunu bekliyordum… Hemen hazırlanıp kendimi sokağa atıyorum… Yıldırım hızıyla Özdilek Sinemaları’nın önünde buluyoruz kendimizi kardeşimle…

İşte diyorum organizasyon budur Ahsen Bey… 1 saat içinde bu hızla toplanabilme kabiliyetimize hayran oldum sayın başkan ve değerli üyeler…

Eee zaten Aydınlar Ocağı’ndan farklı birşey beklemiyordum… Çünkü yıllar önce Aydınlar Ocağı’yla görevli gittiğim GAP Gezisi’nin nasıl bir deneyim olduğu anlatılmaz ancak yaşanır…  

Neyse sevgili okur… Keyfime diyecek yok… Dostlar arasındayım… Biraz da sinemadan bahsedeyim…

Dünyadaki ve Türkiye’deki en iyi ve yeni sinema teknolojisi olan 3 boyutlu sinema keyfi Kocaeli’de ilk ve tek olarak Özdilek Alışveriş Merkezi’nde izleyicilerle buluştu.
İşletme müdürü Ayhan Okyar Bey güleryüzlü konukseverliğiyle ağırlıyor bizleri… Kentin ilgisinden oldukça memnun olduklarını belirtiyor ve ekliyor… “Bu ilgi karşısında sinemamızı yenileme ve salon sayımızı 5’e çıkarmak için yatırım kararı aldık. Kocaeli Özdilek Alışveriş Merkezi olarak 12 yıldır olduğu gibi müşterilerimizin her türlü ihtiyaç ve isteklerine uygun olarak yeniden dizayn edeceğiz. Bu keyfi yaşamaya Kocaeli’yi davet ediyorum.”

Şimdi de gelelim filmin konusuna… Yunan mitolojisinde Pandora’nın öyküsü şöyle anlatılır: Eskiden insanoğulları bu dünyada dertlerden, kaygılardan uzak yaşarlardı, bilmezlerdi ölüm getiren hastalıkları. Pandora açınca kutunun kapağını, dağıttı insanlara acıları, dertleri. Bir tek umut kaldı dışarı çıkmadık, kapağı açılan dert kutusundan.

Umut tam çıkacakken Pandora kapatmıştı kapağını, böyle istemişti bulutlar devşiren Zeus. Gündelik dilde Pandora’nın Kutusu “bütün kötülükler”i ifade etmek için kullanılırken James Cameron Pandora’ya umut açısından bakıyor. Na’viler ise ona göre bizim sahip olmak isteyip de doğadan uzaklaştıkça kaybettiğimiz beceriklilik, maneviyat ve bilgeliğin simgesi.

Daha fazla anlatmayayım… Filmden çıktığımda kulaklarımda şu cümle çınlıyordu… Sevimli mavi canlılar Na’viler “Topraklarımızı alamazlar” diyorlardı… Duyduk duymadık demeyin…

Anlayana sivrisinek saz… Anlamayana “Her Şeye Maydanoz”unuzun davulu az sevgili okur… Güm be de güm güm… Güm be de güm güm güm… Güm güm güm…

Şimdilik benden bu kadar sevgili okur… Yeniden görüşünceye kadar en çok beni özleyin… En çok beni özleyin… En çok beni özleyin… Hatta bir tek beni özleyin…