Son yüzyılın en büyük belası,
Vatanımızın bitmeyen çilesi,
Milletimizi sırtından vuran ihanet hançeri,
Nice kınalı kuzuların hayallerine son veren,
Ana yüreklerini kavurup dağlayan vahşet.
Bitmedi, bitirilemedi, 33 yıldan beri.
Ülkemin dağlarında yakılan ağıtların sesi de dinmedi.
Neden, nedendir diye soruyor?
Sesi sesime karışan yanık yürekler…
Ben, sen, o değil miyiz hepimiz?
Anlatmaz mı bu seslerin dili barışa, kardeşliğe olan hasretimizi.
Unutulur mu hiç?
Beni, seni biz yapan Türk milletinin o muhteşem tarihi.
Şehitlerimizi, Gazilerimizi ‘Önce Vatan’ deyip de, kendini feda eden nice yiğitleri unutmak ne mümkün?
Ya onların ardında kalanların acıyla kavrulan yürekleri?
Ülkemizi özellikle 2000’li yılların ilk çeyreğinde yeniden sarmalına alan terör belaları,
Belalıları;
PKK’SI, DEAŞ’I, FETÖ’SÜ; ardındaki işbirlikçileri…
Pek çok kınalı kuzuyu elimizden çekip aldı,
O yiğitlerin hayallerini de, hayatlarını da söndürdü…
Pek çok ailenin ocağını yakıp kül etti.
Anaların, babaların eşlerin yürekleri yandı,
Nice sevdalıların kalpleri kavruldu,
Çocukların boynu bükük kaldı.
Neden?
Ne uğrunaydı bu yakıp yıkılan yıllarımız?
Niçin kazıldı silah, patlayıcı dolu hendekler?
Hâlbuki o vatan parçamıza, o bereketli topraklara sevgi tohumu ekilseydi, ekilebilseydi;
O verimli ovalarda silahların patlayıcıların yerini, sapsarı buğday başakları alsaydı; ne de güzel olacaktı…
Olmadı bırakmadılar; hep kargaşaya, hep teröre çalıştılar.
Devlet çözüm adına elini uzattı; uzatılan eli kesmek istediler!
Dağları, taşları bile kana boyadılar,
Binlerce askerimizin, polisimizin acımadan canına kıydılar.
Yetmedi kendilerinden olana dahi silah sıktılar!
Bebek, kadın, yaşlı, genç demediler;
Binlerce sivil yurttaşımızı da katlettiler.
Dedik ya, adı terör belası.
Sadece ülkemizin değil,
Dünyanın en ölümcül hastalığı, vebası…
Adeta binlerce insanımızın enkazı kaldı o süreçten geriye,
Hala devam ediyor bu mücadele.
Vatan için, birlik ve beraberliğimiz için.
Nicelerimiz vatan uğruna can verdi,
Şehit oldular.
Nicelerimiz vatan için feda etti her bir uzvunu hiç tereddüt etmedi,
Gazi oldular,
Ama vatan topraklarımızı asla parçalatmadılar.
Kimi zaman görürüz onları!
Yüreklerimizi dağlar,
Şehitliklerde bayrak olmuş, nice kınalı kuzular.
Her birinin başında Ay ile Yıldız;
Dualar mırıldanan analar,
Babalar, eşler, çocuklar,
Kardeşler, bacılar.
Türk milletinin onlara minnet borcu var.
An olur,
Onları da görürüz;
Kimilerinin görmez gözleri,
Kimilerine ayak olmuş tekerlekli sandalyeler;
Kimilerinin kopmuş elleri…
Geride kalan;
Sadece o dimdik bedeni…
Göğsünde bir madalya,
Onur onun, şan onun.
Çünkü O bir terör gazisi…
Hala devam edecek bu mücadele,
Son terörist kalmayıncaya kadar da sürecek besbelli.
Çünkü devletimizi yönetenler,
Her defasında bu yönde kararlılık mesajları verdi.
Ama şu sözler var ya şu sözler;
Bir ok gibi saplanır yüreklerimize
Hiçbir zaman unutulmaz, unutulamaz ki…
”Fakat biliyoruz ki, görmeden ümit ettiğimiz bu vatan için ölürsek; yazılsın kabrimize vatan mahzun, biz mahzun…” (Emekli Jandarma Binbaşı Gazi Mehmet Bedri Aluçlu – 19 Eylül 2014 Gaziler Günü konuşmasından)