Terliksi Hayvanlar.

76

Biyoloji
dünyası harika olaylarla dolu.

Doğanın
güzelliklerini, mikroorganizmaları incelemeden, sadece gözümüzün gördüğü kadarıyla, kabullenirsek,

Bu
durum, yaratanın ilmine haksızlık olur diye düşünüyorum!

Bunun
içindir ki her köşe yazarı, yazı alanı ne olursa olsun “siyaset, spor, sanat vs…”

Belirli
aralıklarla alanının dışına çıkıp,

Doğa,
tabiat, evren, kâinat ve biyoloji dünyası ile ilgili yazılar yazmasının, okuyucularına
farklı şeyler düşündürmesi açısından faydalı buluyorum.

***

Hele,
benim gibi, imkân bulanlar, mikroskop
altında o muhteşem mikroorganizmaların büyüleyici özelliklerini gözlemlemeye
başlayınca
, ne demek istediğimi daha iyi anlayacaklar.

İşte
o zaman yaratıcının çıplak gözle görülmeyen eserlerinin ihtişamı ile bir kez
daha büyülenecek, evrenin sadece bizden
ibaret olmadığını daha net anlayacak
hatta iman tazeleyecekler.!

         İşte bende size bu yazımda da o büyülü
dünyanın bir üyesi olan Paramecium’dan
bahsedeceğim.

Paramecium
hayvanı, canlı organizmalar grubuna ait bir tür!

Gözleri,
kulakları, beyini ve kalbi yok!

Gözle
görülemeyecek kadar da küçük, sadece
mikroskop ile görülebilir.

Yaşıyor
mu, yaşıyor!

Yiyor, içiyor ve ürüyor!

Aklı
da yok, fikri de!

***

Ama
kendi kendine yetiyor!

Kimseye
de muhtaç değil!

Hatta
biz ona muhtacız!

Dünyamızın
dengesi sürdürülebilirliği ve yaşam formlarımız onların varlığına bağlı!

 

Yani
demem o ki!

Teknik
boyutu mm’nin bile yüzde bilmem kaç kat
altında bir ölçü birimi ile
boyu yaklaşık
50 μm olan
bir organizma bile olmadan olmuyorsa!

Yaratanın
tüm yarattıklarını kabullenmek, hoş görmek ve birlikte yaşama imkânları aramak,
imanın şartlarından biri olsa gerek!

Birlikte
yaşamak derken de, nasıl olduğunu bininci kez yazmamak için, bu sefer de böyle değil!

Diyeyim.

***

Dünya
zıtlıklar ve dengeler üzerine kurulu.

Tahammül
şart.

Nedendir
bilmem bu aralar, çok ihtişamlı ibadethanelere girince aklıma “sizi Allah’ı düşünmekten anmaktan alı
koyacak her şey haramdır!”
Sözü geliyor.

İbadethane
derken, sadece cami değil, cami, kilise, havra hepsi!

Konu
ile ilgisi yok ama içimden yazmak sizlerle paylaşmak geldi.

Birde
Hazreti Ali’nin “harcadığın senindir,
sakladığın miras!”

Sözünü
paylaşarak sözlerime son vereyim.

Mesele
sadece kazanıp biriktirmek değil, Allah
herkese kazancını yemeyi de nasip etsin inşallah.

Birde
bazen, eş dost arkadaş siyasi içerikli
Cuma hutbeleri hakkında ne düşündüğümü soruyor
!

İnanın
bilgim yok, duymadığım için fikir beyan etmek de yanlış olur, rahatsız
olanların dinlememesini tavsiye etmekten başka bir şey diyemem, bu hafta da hal
böyleyken böyle…

Okuduğunuz için teşekkür
ederim.

Selam
ve dua ile.