1-Ermeniler Ve Dış Politikamız
Ermeniler ve Dış Politikamız isimli 16 X 24 santim ölçülerindeki, 172 sayfalık eserde; Emekli Büyükelçi Şükrü Elekdağ’ın ‘Târihi Gerçekler ve Milletlerarası Hukuk Işığında Ermeni Soykırım İddiası’ başlıklı makalesi, Gazeteci Uğur Dündar’ın Sayın Elekdağ ile yaptığı mülâkat, Sayın Elekdağ’ın Gazeteci Taha Akyol’a verdiği cevap, TEKAR VAKFI’nın Ermeni meselesi ile alâkalı 6 adet belgesi, son bölümde ise yine belgelere dayalı olarak ‘Soykırım’dan (!?) 2 yıl sonra hâlâ hayatta olan 1.586.000 Ermeni ile alâkalı (9 adet) belge’ yer alıyor.
Eserin Editörü TEKAR Vakfı Başkanı Mehmet Ârif Demirer’dir. ‘Sunuş Yazısı’, Emekli Büyükelçi Nûman Hazar tarafından kaleme alınmıştır. Sayın Hazar, Şükrü Elekdağ’ın Amerika’da, Türk-Amerikan Dernekleri Kurulu’nun ve Türkiye’nin Amerikalı Dostları Derneği’nin kurulmasına öncülük ettiği ve bu kuruluşların, Ermenilerin yalana dayalı beyanlarını çürüterek Amerikan toplumunu aydınlattığını belirtiyor. Ayrıca Sayın Elekdağ ‘soykırım kavramı’nı, Ermeni iddiaları karşısında hukûkî boyutları çerçevesinde gerçek yönleriyle açıklıyor. Daha da önemlisi ABD Başkanı Joe Biden’ın 2021 yılında. 1915 olaylarını ‘Ermeni Soykırımı’ olarak târif etmesinin ABD Anayasası’na ve kanunlarına aykırı olduğunu ispatlıyor.
Büyükelçi Elekdağ eserinde; ‘Ermeni tarafının sâhip olduğu milletlerarası siyâsî ve moral üstünlükler her geçen gün daha da artmaktadır. Türkiye bu tabloyu değiştiremezse haklı dâvâsını kaybetme ve bunun ciddî neticelerine katlanma durumunda kalabilecektir’ diyor.
Müellif sonraki sayfalarda ‘Soykırımın Hukûkî Boyutu’nu belirtiyor ve Ermenilerin ispatlayamadıkları iddialarının hiçbir hukûkî değerinin bulunmadığını, iftiradan ibâret kaldığını dile getiriyor. Birleşmiş Milletler Teşkilâtı Genel Kurulu tarafından oybirliği ile kabul edilen İnsan Hakları Bildirgesi’nin 11. Maddesindeki şu satırlara dikkat çekiyor:
1-Bir suç işlemekten sanık herkes, savunması için kendisine bütün tertibatın sağlanmış bulunduğu açık bir yargılama ile kanunen suçlu olduğu tespit edilmedikçe mâsum sayılır.
2-Hiç kimse işlendiği sırada millî veya milletlerarası hukuka göre suç teşkil etmeyen fiillerden veya ihmallerden ötürü mahkûm edilemez.
Şükrü Elekdağ 1915 olaylarının yaşandığı dönemin şartlarına atıfta bulunarak: ‘kanunsuz suç olmaz’ ve ‘kanunsuz cezâ olmaz’ şeklindeki beynelmilel hukuk kaidesini hatırlatıyor. Dikkate değer bir başka hatırlatma daha var: ‘Milletlerarası Adâlet Divânı’nın 26 Şubat 2007 târihli Bosna Hersek-Yugoslavya ile alâkalı kararı tam da bizim tezimizle yüzde yüz örtüşüyor.’
Karar özetle şöyle:
*İlke olarak devlet, soykırımı önlemekle mükelleftir: Devletin sorumluluğu, soykırımı önlemek için gerekli tedbirleri almakta açıkça ihmalde bulunması durumunda doğar.
*Devlet, şartlar ne olursa olsun, bir soykırım suçunun işlenmesini önlemeye mecbur değildir. Devlet, yalnızca, mantıken elinde bulunan her türlü imkânı, bir soykırım suçunun işlenmesini önlemek için, mümkün olduğu ölçüde uygulamaya koymakla yükümlüdür. (Paragraf: 430)
*Devlet, soykırımının önlenmesi için her türlü tedbiri almasına rağmen başarılı olamamış ise, neticeden sorumlu olmaz.
*Divan, Bosna Sırplarının, katliamlarla zulüm ve işkence yaptıklarını tespit etmesine rağmen, bu suçların işlenmesinde kastın varlığını tespit edemediğinden dolayı Sırpları soykırım suçundan dolayı mahkûm etmiyor.
*Divan, Serebrenika’da Bosnalı Sırpların soykırım yaptığını kabul etse de Sırp ordusunu bütün ihtiyaçlarını karşılamış olmasına rağmen Yugoslavya Devleti’ni suçlu bulmuyor.
Selçuklular ve Osmanlı Devleti Yönetiminde Ermeniler:
Bilindiği gibi 1071’den önce Doğu Anadolu’da, Bizans yönetiminde yaşayan Ermeniler, Malazgirt Savaşı’nda Türk ordusu saflarında Bizans kuvvetleri ile çarpıştılar. Fâtih Sultan Mehmed Han onları İstanbul’a getirtti ve cemaat hâlinde toplanmalarını, bu suretle kimlik kazanmalarını sağladı. Türk mûsıkîsine çok mükemmel eserler verdiler. Osmanlı bürokrasisinde en yüksek rütbe olan ‘paşa’ unvanına lâyık görüldüler. Türklerle Ermeniler o kadar iç-içe geçmişlerdi ki, Ermenilerin ‘Hıristiyan Türkler’ olarak anıldığına sıkça rastlanıyordu.
Ruslar, Boğazlardan açık denizlere açılamayınca, Karadeniz’in doğusundan Akdeniz’e inmeyi tasarladılar. Ermenilere bağımsızlık vaat ederek Osmanlıya karşı ayaklandırdılar. Ermeni fâciası böyle başladı. Ermeni Devleti’nin temellerini atarken, geleceklerini kararttılar. Bu gerçeği en doğru şekilde yorumlayan ABD vatandaşı Justin McCarthy oldu.
Osmanlı yönetimi, gelişme döneminde fethettiği bölgelere ‘sevk ve iskân’ projesiyle Müslüman Türkleri yerleştiriyordu. Osmanlı ordusunu arkadan vurmaya çalışan, orduyu iki ateş arasına alan, eli silah tutan erkekleri cepheye gönderilmiş, küçük yaşta çocuklar, ihtiyarlar ve kadınlardan oluşan bölgelere baskınlar düzenleyen Ermenilere, Osmanlı yönetimi sevk ve iskân projesini uyguladı. Bu tehcir veya sürgün değildir. Ermeniler, sevk ve iskân edildikleri yerlerde, Anadolu’daki durumlarının çok üstünde bir hayata kavuşmuşlardı.
Tehcir ve sürgün kavramının en çarpıcı örnekleri Kırım Türklerinin 1944’te Sibirya’ya gönderilmeleri ile İsrâil’in 1946 yılından başlayarak gönümüzde devam devam eden Filistinlilerin vatanlarını terk etmeye zorlanmalarıdır. Ermeni isyanları ve orduyu arkadan kuşatıp vurma, korumasız köylülerin evlerini yakıp yıkma, silahsız insanları, en vahşî usullerle katletme hareketleri hangi ülkede yapılırsa yapılsın cezâsı mutlaka idamdır. Osmanlı Devleti, bu suçları işleyen hiçbir Ermeni’yi cezalandırmamıştır.
Sevk ve iskân iddia edildiği gibi ‘topyekûn’ olmamıştır. Sâdece Doğu ve Güneydoğu Anadolu’da. Hâinlikleri tespit edilen Ermenilere uygulanmıştır. Orta ve Batı Anadolu’da yaşayan Ermenilere ilişilmemiştir.
Şükrü Elekdağ, Ermeni meselesini en doğru şekilde ve geniş kapsamlı olarak kamuoyuna duyuran münevver ve vatansever kahramanımızdır. Gönül arzu eder ki yazdıkları batı dillerine çevrilip milyonlarca bastırılarak dış ülkelerde okunması sağlansın. Her sene Nisan ayında dünyanın her tarafında orta ve yüksek tahsil öğrencilerinin katılacağı yarışmalar açılsın, Ermeni meselesini en doğru anlatanlar ülkemize dâvet ve misâfir edilsin, kendilerine armağanlar verilsin…
Değerli Büyükelçimiz Şükrü Elekdağ TEKAR Vakfı ve Başkanı Mehmet Ârif Demirer mükemmel bir hizmeti gerçekleştirmişler Ermeni yalanlarına Osmanlı tokadı vurmuşlardır.
ŞÜKRÜ ELEKDAĞ Emekli Büyükelçi, târihçi-yazar ve siyâset adamı Şükrü Elekdağ 1924 yılında İstanbul’da dünyaya geldi. Galatasaray Lisesinden mezun olduktan sonra İstanbul Yüksek İktisat ve Ticâret Okulu’ndan diploma aldı. Doktorasını Fransız Hükümeti devlet bursu ile Paris Hukuk ve İktisadi İlimler Fakültesi’nde yaptı. Eğitim hayatının ardından Japonya Büyükelçiliği, Dışişleri Bakanlığı Müsteşarlığı, ABD Büyükelçiliği, Milliyet ve Sabah Gazeteleri Köşe Yazarlığı, Bilkent Üniversitesi Öğretim Görevliliği ve Milletlerarası Güvenlik ve Strateji Seminerleri Başkanlığı, Stratejik Bakış Programı TV Sunuculuğu, Türkiye-AB Karma Parlamento Komisyonu Üyeliği ile 22. ve 23. Dönem İstanbul Milletvekilliği yaptı. 22. ve 23. Dönem meclislerini en yaşlı üye sıfatı ile açan isimdir. |
MEHMET ÂRİF DEMİRER (12 Aralık 1939) Ankara Koleji’nden 1957 yılında mezun oldu. Cambridge Üniversitesi Mühendislik Fakültesi’ni 1961 yılında tamamladı. 1964 yılında aynı üniversiteden İleri Mühendislik Diploması, 1979 yılında Gazi Üniversitesi’nden MBA derecesi aldı. 1983-1986 yıllarında ODTÜ’de Akademik Çalışmaları oldu. Türkiye’de özel sektörde yöneticilik, temsilcilik, proje yürütücülüğü görevlerinde bulundu, Suudi Arabistan’da aracısız müteahhitlik yaptı. 1993-2011 yılları arasında Demokrat Parti’de üst kademelerde siyâsî faaliyetleri oldu. Basın sektöründeki faaliyetleri: Adâlet ve Anayurt gazetelerinde köşe yazarlığı, Forum Dergisi’nde Yayın Kurulu üyeliği ve yazarlığı, Demokrat Türkiye Dergisi ile Kemalist Demokrat Türkiye Dergisi sâhibi ve yazarlığı yaptı. Bu görevlerin bir kısmı devam ediyor. 76 kitabı yayınlandı. |
2-ABD’de Ermeni Lobisi ve Lozan Antlaşması Kavgası
TEKAR Yayınları’nın 4. Kitabı Emekli Büyükelçi Bilâl Şimşir tarafından kaleme alınmıştır: 16 X 24 santim ölçülerindeki eser, birinci hamur kâğıda basılı 112 sayfadır. ‘ABD’de Ermeni Lobisi ve Lozan Antlaşması Kavgası 1923-1927’ ve ‘Los Anceles Ermenileri’ başlıklı iki bölümden oluşuyor.
TEKAR Yönetim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Sâdık K. Tural’ın kaleme aldığı ‘Sunuş’ başlıklı yazıda dikkate şayan pek çok bilgi var:
*1877-1878 yıllarındaki 93 Harbi’nden sonra Rusya ile imzalanan Berlin Antlaşması’nda ‘Hangi suçtan hükümlü olursa olsunlar, Ermeni ve Rum mahpusların salıverilecekleri’ne dâir hüküm vardır.
*Türk devletine ve milletine yüz yıldan uzun süren iddia ve iftira sağanağı şudur: ‘Ermenilere Osmanlı Devleti, toplu zulüm sayılacak politik uygulamalarda bulunmuş…’ Türk milleti ve yöneticileri 107 yıldır bu yalan rüzgârının yaydığı virüslerle uğraşmaktadır. Bu iddiaya dayanan iftira, emperyalist-kapitalist propaganda ve baskıların desteğiyle 2023 yılında 34 ülkede resmî karara dönüştürülmüştür. Birçok ülkenin gerçekleri araştırmayan bu politik sağırlığı karşısında ülkemizdeki ilgili kişi ve kurumların yeterince etkili olamadığı söylenebilir.
*1912 yılında iki ayrı hükümette Hâriciye Nâzırlığı yapan Gabriel Noradunkyan, 1912 Uşi Antlaşması’nda Ege Denizi’ndeki adaları İtalyanlara veren metni hazırlayıp imzalamıştı. Bu türden hâinliklerinin herkes tarafından anlaşılması üzerine 1916’da sessizce Paris’e gidip yerleşti. O târihten sonra Taşnakların Avrupa merkezi/lideri gibi bir işlev üstlenmiştir.
*Türk kökenli Müslüman topluluklar, yaklaşık dokuz yüz yıldır Anadolu’da, Trakya’da ve Balkanlarda vatanlaştırma çilesi yaşadılar; bunu hazmedemeyen Hıristiyan öfke merkezlerinin kışkırtmaları sonucunda, bir haçlılık şartlandırılmışlığı ve kini oluşturuldu. Müslüman Türk kavramına bağlı olarak zaman zaman şiddeti artan çeşitli yollarla yapılan fıkrî-siyasî saldırılara Türk aydınları ve yöneticileri tarafından gerekli önemin verilmediği söylenmelidir.
*Amasya Genelgesi’nden başlayarak işgalcilere ve onlara yardım ve yataklık yapanlara karşı bir Millî Mücâdele başlatıldı. Zaferin ardından Mustafa Kemal Atatürk liderliğinde kurulan Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ni hazmedemeyen emperyalist öfke, yüz yıldır farklı görünümlü, fakat yıkmak esaslı projelerle saldırmaktadır. Türkiye’yi parçalamak üzere, yerel yönetimlerin idârî ve iktisâdî özerkleştirilmesi iddiasına kadar varan bu saldırıların arkasında, Ermeni ve Rum lobilerinin Avrupa’daki ve özellikle ABD’deki ısrarlı faaliyetleri bulunmaktadır.
Bilâl Şimşir’in kitaba adını veren makalesi, eserin 19-64. sayfalarında yer alıyor.
Makale ‘Bu yazıda, Amerika’daki Ermeni lobisinin Türkiye-ABD diplomatik ilişkilerini etkilemesi üzerinde durulacak, tarihten çarpıcı bir örnek verilecektir’ cümlesiyle başlıyor. 45 sayfalık makaleden özet bölümler:
*Amerika’da Türk düşmanlığı kampanyasını başlatanlar; Ermeni örgütlerince satın alınan James W. Gerard, Ermeni Avukat Vahan Kardaşyan ve Senatör William H. King idi. Bu militanların baskıları sebebiyle ABD senatosu, Lozan Anlaşması’nı imzalamadı. Militan üçlü Sevr Antlaşması’nın yürürlükte olması için çalıştı Türkiye, bu üçlünün kampanyalarını önleyebilecek durumda değildi. Elçiliği, konsoloslukları yoktu. Ermeniler, meydanı boş bulup söz konusu üçlüyü destekleyerek, ABD’nin tamamında Türk düşmanlığını yaygınlaştırdılar.
Bir müddet sonra beklenmeyen bir durum oldu. Türkiye’de görevlendirilen Amerikalı misyonerler, ABD olarak Lozan Antlaşması kabul edilmezse, Türkiye’de çalışma imkânı bulamayacaklarını belirttiler. Misyonerlerin faaliyeti ağır bastı ve 3 yıl 6 ay sonra Antlaşma tasdik edildi. Fakat Ermenilerin Türk düşmanlığı eksilmiyor, artmaya devam ediyordu. 50 yıl sonra ABD’de; Atina, Beyrut, Brüksel, Burgaz, Cenevre, Lahey, Lizbon, Madrid, Ottava, Paris, Sidney, Vatikan ve Viyana da görevli diplomatlarımız şehit edildi.
Büyükelçi Bilâl Şimşir’in, kitapta yer alan ikinci makalesinin bölüm başlıkları:
*27 Haziran 2022 California Courier’in Başyazısı. *Başyazının Tercümesi ve Sasunyan’ın e-posta cevapları. *Prof. Türkkaya Ataöv Dosyası. *Taner Akçam Dosyaları ve Makalesi *Köşe Yazıları. *Mustafa Kemal Paşa İle Üç Söyleşi. *TEKAR Vakfı’na Kaliforniya’dan Mesaj. *Taner Akçam, Mustafa Kemal Paşa ve Bir Los Angeles Gazetesi. *Türkiyeli İki Amerikalı. *Türk’ün Aklı İle Alay Etmek. * ‘Var” Olmayanı İspatlamak. *Çıkarımlar. *27 Mart 1921 Tarihli Public Ledger-Philadelphia. *Dizin.
Dr. BİLAL N. ŞİMŞİR: 1933 yılında Balkan şehirlerinden Osmanpazarı’nda doğdu. Türkiye’ye göç eden bir ailenin oğludur. 1957 senesinde Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Milletlerarası İlişkiler/Hariciye kürsüsünden) mezun oldu. Eski harfli belgeleri okuyabilen, Bulgarcaya hâkim ve diğer Balkan dillerine de âşinâ olan Bilal Şimşir, hocalarının dikkatini çektiği için, SBF’nde Diplomasi Târihi Kürsüsünde araştırma görevlisi (asistan) olarak çalıştı. Bakanlığın ısrarlı teklifleri üzerine, hariciye memuru olmayı seçip 1960 senesinde Türk Dışişleri Bakanlığına geçti. Fransızcasına İngilizceyi de ekleyen Bilal Şimşir, hem çok aktif bir temsilci, hem de çok ciddî bir araştırmacı olarak şehret kazandı. Paris, Şam, Londra, Lahey Türk Büyükelçiliklerinde çeşitli unvanlarla çalıştı. Türk Dışişleri Bakanlığı’nda, şube müdürü, dâire başkanı, genel müdür yardımcısı ve genel müdür olarak görev yaptı. Arnavutluk’ta, Çin’de, Avusturalya ve Güney Pasifik ülkelerinde büyükelçi unvanıyla Türkiye’yi temsil etti. 1998 senesinde Türk Dışişleri Bakanlığında 38 senelik hizmetinin ardından emekliye ayrıldı. Yakın târih üzerine 100’ü aşkın araştırma kitabının yanında 200’e yakın makalenin de yazarıdır. Elli beş yıl önce Türk Kültürü Araştırma Enstitüsü Yayınları arasında yer alan ‘Türk Göçleri’ adlı eseri, belgelere dayalı çok önemli ve çok değerli çalışmadır. Aynı eser daha sonra, Türk Târih Kurumu tarafından da yayınlandı: Rumeli’den Türk Göçleri. Diplomat ve târihçi Bilal Şimşir, gizlilik süresi dolan İngiliz belgeleri üzerinde yaptığı araştırmaları ve bunlarla ilgili kitapları ile tanındı. Malta Sürgünleri, Osmanlı Ermenileri, Ermeni Meselesi, ve Azerbaycan adlı ve diğer araştırmaları da Aydınlarımız tarafından mutlaka okunması gereken eserlerdir. |
TEKAR – TÜRK ERMENİ KONUSUNU ARAŞTIRMA VAKFI 21.06.2022 târihinde kuruldu. Maksadı: Târihin, hukukun ve sosyolojinin gerçekleri: Ermeni Diyasporası ile onları bilerek veya bilmeyerek destekleyenlerin iddialarının ilmî dayanağının bulunmadığını göstermektir. Bu alandaki kavram kargaşasının giderilmesini sağlamak ve yaygın aldatıcı yorumları geçersiz kılmak maksadıyla, tarafsız Rus, Alman, Fransız ve İngiliz kaynakları yanında, ortaya çıkan Ermeni itiraflarını, bilgi ve belgelerden de faydalanılarak araştırmalar yapmak; bunların neticelerini akademik vasıfla yayın ve faaliyetlerle kamuoyuna duyurmak ve vakıf senedinde belirtilen diğer gayeleri gerçekleştirmektir. Vakfın iletişim kanalları: TEKAR – TÜRK ERMENİ KONUSUNU ARAŞTIRMA VAKFI Kâzım Özalp Mahallesi, Reşit Galib Caddesi Nu: 101/10 Çankaya, Ankara. E-posta: tekar@tekarvakfi.org // www.tekarvakfi.org Vakfın Yayınladığı Eserlerden Bâzıları *Osmanlı Ermeni İlişkileri. *Osmanlı Devleti’nde Ermeni Olayları. *Mâverâ-yı Kafkasya’da Türkler ve Ermeniler. *Mütâreke Döneminden Millî Mücâdeleye Ermeni Meselesi. *Ermenistan Cumhuriyeti’nin Kurucularından Hatisyan Kitabı. *Atatürk ve Ermenistan 1917-1930. *The Bird and evelopment of the Repoblic of Armenia. *The ‘other’ Treaty of Lausanne. |