Oğuz Çetinoğlu: Milletvekili
genel ve cumhurbaşkanlığı seçiminin en geç 18 Haziran 2023 târihinde yapılması
gerekiyor. Öne alınacağı iddiaları da hayli güçlü.
Konu ile alâkalı tahmininizi ve sizi bu kanaate sevk eden
âmilleri lütfeder misiniz?
Av. Yaşar Topcu: Anayasamıza göre: TBMM
seçimleri ile Cumhurbaşkanı seçimleri beş yılda bir aynı günde yapılır. (Anayasa
77/1 )
Bu, emredici
bir hükümdür. Bu hükme göre: TBMM ve Cumhurbaşkanının seçim süreleri beş yıl
olarak kabul edilmiştir. Savaş sebebiyle, TBMM seçimlerin yapılmasını bir yıl
geriye bırakabilir. (Anayasa 78) Böyle durumlarda, cumhurbaşkanı seçimi de bir
yıl geriye bırakılmış olur. Aynı şekilde, TBMM üye tam sayısının 3/5 çoğunluğu
ile seçimlerin süresinden önce yenilenmesine karar verebilir. Bu durumda da
cumhurbaşkanlığı seçimi TBMM seçimiyle aynı günde yapılır. (Anayasa 116/1) Keza
cumhurbaşkanı da seçimlerin yenilenmesine karar verebilir. Bu kararla da: TBMM
seçimleri, cumhurbaşkanı seçimiyle aynı günde yapılır. (Anayasa 116/2) Ancak,
cumhurbaşkanlığının ikinci yılında cumhurbaşkanı, seçimleri öne almak isterse
tekrar aday olamaz. Kamuoyunda, seçimlerin öne alınıp alınmayacağı yönündeki
tartışma gerçekten çok önemli. Türkiye’nin şu anda içinde bulunduğu ekonomik
kriz ve onun en büyük göstergesi olan enflasyon, bir baştan öbür başa ülkemizi
sarsıyor. Türk parası adeta pul olmuş. Orta gelir grupları dâhil, insanlarımız
çok fakirleşti. Evinin geçimini sağlamakta büyük zorluk içinde. Bunun yanı
sıra, Suriye’ye yapılan askerî müdâhale on milyonla ifâde edilen bir sığınmacı
kitlesinin de, infak ve iaşesi sırtımıza binmiş vaziyette. Bu durumdan çıkışın
tek yolu seçimdir. Muhalefet erken seçim istiyor. İktidar da, seçimin 2023
yılının Haziran ayında yapılacağını her vesile ile tekrarlayıp duruyor. Benim
kanaatim şudur: Seçim takvimini iktidar, Tayyip beyin 2023 Haziran’ında aday
olup olup olamayacağına göre düzenleyecektir. Zamanında (2023 Haziran)
yapılacak seçimde Tayyip beyin adaylığının kabul edileceğinden emin olursa,
seçimi zamanında yapacaktır; aksi halde erken seçim çarelerini arayacaktır.
Çünkü Cumhur ittifakının TBMM deki sandalye sayısı, erken seçim kararı almaya
yeterli değildir. Zamanında seçime 2-3 ay kala adaylığı kurtarmak için seçim
kararı almak isterse, Millet ittifakının, buna sıcak bakıp-bakmayacağı belli
değildir. Kısaca seçimin zamanını Tayyip beyin adaylığı belirleyecektir.
Çetinoğlu: Siyâsette
tecrübelisiniz. Toplumun nabzını tutmak ciddî meşguliyetiniz… Erkene alınmış
veya zamanında yapılmış milletvekili genel seçimleriyle; uygulanmakta olan
sistemi değiştirebilecek (meselâ daha güçlü bir TBMM ve daha etkili bir denetim
sisteminin vazedilmesine imkân sağlayacak yapılanma bekliyor musunuz?
Bekliyorsanız, kaba hatları ile tahminleriniz nelerdir?
Topcu: Benim kanaatim, zamanında veya
erkene alınmış olsun, yapılacak TBMM ve cumhurbaşkanlığı seçimlerini muhalefet
(Millet ittifakı) kazanacaktır.
Ancak, millet
ittifakının seçimi kazanmakla, çoğunluğu sağlamakla beraber, vadettiği
güçlendirilmiş parlamenter sisteme dönüş için yeterli milletvekili sayısını
olan 360 sayısını bulabileceklerini sanmıyorum. Anayasa değişikliği için TBMM
de en az 3/5 çoğunluk yâni, 360 milletvekili gerekmektedir. (Anayasa 175/1)
‘Seçimi kazanan tarafın TBMM başkanlığını da
alacağı düşünülürse, Millet ittifakına 361 milletvekili gerekmektedir. Meclis
başkanının oy kullanma hakkı yoktur. (Anayasa 94/son) Bu sayıyı sağlamadan
güçlendirilmiş parlamenter sisteme doğru anayasa değişikliği yapma gücüne sâhip
olamayacaktır. Bu sebeple: anayasa değişikliği için Cumhur ittifakının oyuna
ihtiyaç duyacaktır. Cumhur ittifakının güçlendirilmiş parlamenter sisteme geçiş
için oy desteği vermemesi hâlinde, tekrar seçime gitmek ve halkın daha güçlü
desteğini istemek mecbûriyeti doğacaktır’ diye düşünüyorum. Kısacası
güçlendirilmiş parlamenter sisteme geçişin yolu biraz uzayacaktır.
Çetinoğlu: Görevdeki
Cumhurbaşkanımız, 9 Haziran 2022 târihinde, Cumhurbaşkanlığına tekrar aday
olacağını açıkladı. Cumhurbaşkanlığı için 2 defa mazbata almış olması, üçüncü
defa aday olmasının ve dahi Cumhurbaşkanı olarak görev üstlenmesinin önünde,
aşılması mümkün olmayan bir engel olarak görülebilir mi?
Topcu: Görevdeki cumhurbaşkanı ikinci
defa seçilmiştir. Anayasamızın 101/2 maddesi çok açık ve net bir âmir hüküm
taşımaktadır. Bu hüküm anayasaya 2007 değişikliğinde girmiştir. O günden bu
yana yapılan, anayasa değişikliklerinde 101. maddenin 2. fıkrası hiç değişmeden
korunmuştur. 2017 yılında yapılan ve cumhurbaşkanlığı sistemi diye adlandırılan
son değişiklikte de; bu hüküm değişmeden aynen korunmuştur. Kısaca, bu hüküm bu
gün itibâriyle, on beş yıldır yürürlüktedir. Bu sebeple: Tayyip beyin erken
seçim dışında yeniden aday olma hakkı bulunmamaktadır.
Bu kadar açık
hükme rağmen TBMM Başkanı ve Adalet Bakanı ‘Tayyip
beyin önünde adaylık için bir sorun yoktur’ diye beyanat vermekte ve sözüm
ona anayasayı yorumlayarak ‘Tayyip beyin
cumhurbaşkanlığı, cumhurbaşkanlığı sisteminin birinci dönemidir’ türünden
tespitler yapmaktadır. Belirttiğimiz gibi anayasa 101/2 deki hüküm
cumhurbaşkanlığı sistemi olarak bu devreyi ayırsanız bile bu devrede yeni
gelmiş bir hüküm değildir. Üstelikte anayasa 101/2 deki hükümde kullanılan
ifâdede sınırlama en keskin şekliyle yapmıştır. Bu hükümde kullanılan ifâde aynen
şöyledir: ‘Bir kimse EN FAZLA iki defa
cumhurbaşkanı seçilebilir.’ Bu ifâdenin yoruma açık tarafı var mı?
Bu hüküm,
bütün devlet yetkilerinin partili tek bir kişinin elinde toplandığı rejim için
olağanüstü önemli bir hükümdür. Bu hükmü uygulanmaz hale getirmek yanlıştır.
Tek adam rejimine dönüştürülen yapının, hayat boyu devam ettirilip gitmesine
sebep olacaktır.
Bu kesin hükme
rağmen, cumhurbaşkanlığında ikinci dönemini doldurmakta olan Tayyip beyin,
seçimlerin zamanında yapılacağını defaatle tekrarlayarak aday olacağını
açıklamasının bir dayanağı olabilir. YSK’nun adaylığına yapılacak itirazı red
edeceğinden şimdiden emin olmasıdır. Kısaca, önündeki engeli YSK ile aşmak…
Anayasa karşısında başkaca bir yol görünmemektedir.
Çetinoğlu: Cumhurbaşkanlığı
seçiminin ilk turuna, Millet İttifakı tek adayla mı girmeli, çoklu adayla mı?
Topcu: Doğrusu, Millet ittifakının
cumhurbaşkanı seçimine tek adayla girmesidir. Ayrıca şunu da ilave etmeliyim
ki; Millet ittifakı cumhurbaşkanlığı seçimini birinci turda alacak bir adayla
girmelidir. İkinci tura kalırsa, seçimi kaybetme ihtimâli, kazanma ihtimâlinden
fazladır.
Çetinoğlu: ‘Görevdeki Cumhurbaşkanımızın siyâsî
kabiliyeti her türlü tartışmaya kapalıdır’ Deniliyor. Ancak ‘öküzün altında buzağı aramakla’ itham
edilen kişi ve çevreler bir ‘diploma
belirsizliği’nden bahsediyor. Bu belirsizliğin ortadan kaldırılmayışını
veya kaldırılamayışını nasıl değerlendiriyorsunuz? Diploma ile alâkalı durumun
araştırma konusu yapılması, ‘özel hayat’la
irtibatlandırılabilir mı? ‘Özel hayat’
kavramının sınırları belli mi?
Topcu: Anayasamız ‘milletvekili seçilme yeterliği’ni, cumhurbaşkanı seçiminde de ‘cumhurbaşkanı adayı’ olmayı ayrı ayrı
diploma şartına bağlamıştır. Milletvekili seçilme yeterliğindeki düzenlemeye
göre: ‘en az ilkokul mezunu
olmayanlar……. aday olamazlar ve milletvekili seçilemezler.’ (Anayasa
76/2)
Cumhurbaşkanı
adaylık ve seçimini düzenleyen Anayasanın 101/1 maddesine göre; cumhurbaşkanı…..
YÜKSEK ÖĞRENİM YAPMIŞ…… Türk vatandaşları arasından…. SEÇİLİR. Anayasanın
açık ifâdesinden de anlaşılacağı üzere YÜKSEKÖĞRENİM YAPMIŞ olmak adaylık ve
seçilme şartıdır. Diploma şartının özel hayatla hiçbir ilişkisi yoktur. Kamu hizmeti
yapan kişilerin özel hayatı ‘yatak
odalarından’ ibârettir. Söz konusu olan kişi ülkenin cumhurbaşkanı ise,
hayatının her aşaması kamuoyuna açıktır. Diploma konusu ayrı bir önemi de
haizdir. Her vatandaş cumhurbaşkanı sıfatıyla kendisini yöneten kişinin öğrenim
durumu hakkında bilgi sâhibi olma hakkını haizdir. Bunun yadırganacak
gizlenecek bir yanı yoktur.
Diploma
adaylık şartı olduğuna göre; YSK, adaylığı kabul ederken diplomanın da anayasaya
uygunluğunu kontrol etmek mecbûriyetinde ve görevindedir.
Tayyip beyin
diploması üzerine yazılıp çizilenler mezun olduğunu söylediği okulla ilgilidir.
Tayyip beyin mezun olduğunu söylediği okul, İstanbul’da Aksaray İktisadî Ticarî
İlimler Akademisi adıyla bir üniversiteye bağlı olmadan (sanıyorum Millî Eğitim
Bakanlığına bağlı olarak) faaliyet göstermiş ‘yüksekokul’dur. Tıpkı o tarihlerde Ankara’da açılan Yükseliş
İktisadî ve Ticarî İlimler Akademisi gibi. Bunlar, o tarihte yüksekokul olarak,
bir üniversiteye bağlı olmaksızın açıp faaliyet göstermiş okullardır.
Tekrar anayasanın
adaylık şartını düzenleyen 101. maddesine dönecek olursak; bu maddedeki ifâde
ve düzenleme: ‘yüksekokul’ değil, ‘YÜKSEKÖĞRENİM
YAPMIŞ’ olmak, olarak anayasada yer almaktadır. Bu iki deyim birbirinden farklı
mıdır? Evet farklıdır. Anayasanın 130. maddesi ‘yüksek öğretim kurumları’nı tarif etmektedir. Bu tarife göre: ‘yüksek öğretim kurumları’….. orta öğretime
dayalı çeşitli düzeylerde eğitim-öğretim, ilmî araştırma, yayın ve danışmanlık
yapmak, ülkeye ve insanlığa hizmet etmek üzere çeşitli birimlerden oluşan kamu
tüzel kişiliğine ve ilmî özerkliğe sahip ÜNİVERSİTELER devlet tarafından
kanunla kurulur.
Kanunda
gösterilen usul ve esaslara göre, kazanç amacına yönelik olmamak şartı ile
vakıflar tarafından, devletin gözetim ve denetimine tâbi yükseköğretim
kurumları kurulabilir.
Görülüyor ki;
yükseköğretim kurumları ancak üniversiteler içinde ve ilmî özerkliğe sâhip
olarak kurulabilmektedir. Bu statüye göre, bir yüksekokul diplomasını, okulun bağlı
olduğu üniversite rektörlüğünün damgası ve imzası, yükseköğrenim diploması
hâline getirmektedir.
Tayyip beyin
YSK ya verdiği diploma Marmara Üniversitesi rektörlüğünün mühürünü
taşımaktadır. Oysa, bu üniversite 1982 yılında kurulmuştur.
Tayyip beyin
mezuniyetinde henüz kurulmamış bir üniversitenin diploma düzenlemiş olması, bu
konu üzerindeki tartışmaların devam edip gitmesine sebep olmuştur.
Bu konu
açıklığa kavuşturulmak suretiyle, cumhurbaşkanın anayasanın aradığı yükseköğrenim
diplomasına sâhip olduğundan vatandaşın emin olması sağlanmalıdır.
Çetinoğlu: Amerika
Birleşik Devletleri Temsilciler Meclisi 30 Ekim 2019’da kabul ettiği kararla
Cumhurbaşkanımızın mal varlığı için soruşturma açmıştır. Söz konusu meclisin
böyle bir karar alma yetkisi var mı? Bu karara tepki gösterilmemiş olması ne
mânâ ifâde ediyor?
Topcu: ABD Temsilciler Meclisinin 30
Ekim 2019 tarihinde Tayyip beyin mal varlığı için açtığı soruşturma ABD’nin iç
hukukunu bağlayan bir soruşturmadır. Başka bir ifâde ile Tayyip beyin ABD’eki
mal varlığını araştırmak için geçerli bir karardır. Uluslararası bir hükmü
yoktur. Bu karara karşı bir tepki verilmeyişinin sebebi de önemsenmiş
görünmemek için olsa gerektir. Tepki verilmeliydi.
Çetinoğlu: Sorularla
sınırlı kaldığınız için veremediğiniz mesajınız varsa, söz sizin buyurunuz…
Topcu: Sorduğunuz sorulara doğru
bildiğim her yönüyle cevap vermeye çalıştım. Son olarak okuyucuya şunu ifâde
etmek isterim:
23 Nisan 1920
den itibaren adım adım egemenliği tek adamdan alarak 1 Kasım 1922’de saltanatın
kaldırılmasıyla egemenliğin Büyük Türk Milletine verilmesinin üzerinden 95 yıl
geçtikten sonra padişahtan daha yetkili bir kişiye egemenliğin devri yanlıştan
öteye büyük hatâ olmuştur. Büyük Türk Milleti bu yetkileri hiç kimseye
vermemeli idi. Büyük milletler egemenlik yetkilerini hiç kimseye vermezler. Hiç
kimseyi üzerlerine çıkarmazlar. Devletin bütün kurumları bir kişiye göre dizayn
edilerek yapılan bu anayasa düzenlemesinden hiç vakit kaybetmeden geri dönüp
egemenliğin yeniden Büyük Türk Milletine kazandırılması sağlanmalı ve içine
düşülen bu ağır tablo millete bir ders olmalıdır.
Av.
YAŞAR TOPCU:
1941 yılında Sinop’un ilçesi
Boyabat’ta dünyaya geldi.
Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi’ni bitirdi.
Serbest avukatlık, 18., 19., 20. ve 21. dönem Sinop
milletvekili, 20 Kasım 1991 – 25 Haziran 1993 târihleri arasında Ulaştırma
Bakanı olarak görev yaptı. 21. Dönemde Anavatan Partisi milletvekili ve 30
Haziran 1997 – 11 Ocak 1999 târihleri arasında Bayındırlık ve İskân Bakanı oldu.
Evli ve 3 evlât babasıdır. Ankara’da ikamet etmektedir.