Konumuz DTP Milletvekillerinden birkaçı ile ilgili yargılama sürecinde yaşanan kriz. Ankara 11. Ağır Ceza Mahkemesince çağrılan bazı DTP milletvekilleri duruşmaya katılmayacaklarını belirtmişler, TBMM Başkanı Mehmet Ali Şahin’de “…bu mecliste hiç kimseye bir tek milletvekili dahi teslim etmem” demiştir. Yargılamanın devamı açısından 29 Aralık 2009 tarihindeki duruşmaya zorla getirilmeleri kararı alınmış. Yargılanma konularıda; Yasama dokunulmazlığı kapsamında olmayan nitelikteki suçlar.
Anayasamızın 14. maddesi birinci fıkrasında “Anayasada yer alan hak ve hürriyetlerden hiçbiri, Devletin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğünü bozmayı ve insan haklarına dayanan demokratik ve lâik Cumhuriyeti ortadan kaldırmayı amaçlayan faaliyetler biçiminde kullanılamaz” denilmektedir.
Anayasamız 83. Maddesinin 2. fıkrasında: “Seçimden önce veya sonra bir suç işlediği ileri sürülen bir milletvekili,Meclisin kararı olmadıkça tutulamaz,sorguya çekilemez,tutuklanamaz ve yargılanamaz. Ağır cezayı gerektiren suçüstü hali ve seçimden önce soruşturmasına başlanılmış olmak kaydıyla Anayasanın 14. maddesindeki durumlar bu hükmün dışındadır…” hükmü vardır.
Yargıtay 9. Ceza Dairesinin 2007/9370 esas, 2008/617 karar ve 15 Ekim 2008 tarihli kararlarında, 3713 sayılı Terörle Mücadele Yasası’nın 7/2. maddesinde tanımlanan “terör örgütünün propagandasını yapmak” suçunun, Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın 14. maddesinde öngörülen “devletin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğünü bozmaya yönelik suçlardan olduğu” na karar vermiştir. Bu kararla birlikte, birkaç DTP milletvekilinin işledikleri suç yasama dokunulmazlığı muafiyeti dışındadır.
Anayasamız 14. maddesinde belirtilen; “Devletin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğünü bozmayı” PKK yandaşı bir tavırla ve açılım cesaretiyle ortaya koyan ve dolayısıyla suç işleyen milletvekili kimlikli hainler, devlete meydan okuyorlar.
İktidar mensupları da açılım sevdasına bu meydan okumalara göz yumarak onların suçlarına ortak olmak için ellerinden gelen her şeyi yapıyorlar. Devlete meydan okuma fiiline ortak oluyorlar.
Mesela Mehmet Ali Şahin… Ne yazık ki, Mehmet Ali Şahin bu memlekette TBMM Başkanı. Ankara 11. Ağır Ceza Mahkemesi’nin bölücü milletvekilleri ile ilgili ihzar kararını dikkate almıyor. Söylediği bir cümle var ki, gerçekten düşündürücü. Cümle aynen şöyle: “İçişleri Bakanlığı ve Emniyet Genel Müdürlüğü ne yapar bilmem. Ama Meclis Başkanı olarak bu mecliste hiç kimseye bir tek milletvekili dahi teslim etmem.” Bu cümle Mehmet Ali Şahin’in alenen suç işlemeye aday olduğunun ve hatta suç işlediğinin göstergesidir. Şimdi çok basit bir mantık kurgusuyla düşünelim; “teslim etmemek” ne demek? Ortada hukuka aykırı bir fiil var,hukuk devleti olmanın gereği olarak bu fiil hukuki bir yaptırım gerektirmektedir.
Yasama dokunulmazlığı kapsamında bir fiil için,milletvekilleri açısından müeyyideyi uygulama, milletvekilliği bitene kadar askıya alınır. Bu yasal bir haktır. Ancak işlenen suç dokunulmazlık zırhını deliyorsa, bu durumda yargılamayı tehir etmek veya sayın meclis başkanı gibi hukuk dışı bir tavır sergileyerek “hukuka rağmen” dediğim dedik mantığı hiç bir anlam ifade etmez.Bu tür tavırlar ancak totaliter devlet geleneklerinde olabilir. Bu söylemlerde söyleyenlerin gelecek için düşündüklerinin ifadesidir.