Milli hadiseler, Milletlerin sinir uçlarıdır. Sinirleriniz sağlam olduğu ölçüde vücudunuz dinamikliğini ve hassasiyetini korur. Yok, sinir tellerinizden birisi dumur’a uğramışsa, artık o sinirin hükmettiği organ felç olur ve duyarlılığını yitirir.
Kocaeli Selçuklu Düşünce Kulübü yöneticilerinin 27 Nisan 2016 günü akşamı Türk Eğitim Sen konferans salonunda ağırlamış oldukları Eskişehir Üniversitesi Profesörlerinden Sayın Hilmi Özden’i dinlerken kendi kendime sorular soruyorum ve acaba hocanın anlattıklarından Türk Milleti’nin yüzde kaçı haberdar demekten kendimi alamıyorum.
Çanakkale Zaferi’nin hemen ardından Irak-Kutül Amare’de Halil Paşa komutasındaki Türk askeri, (Halil Paşa kazandığı muhteşem zaferden dolayı soyadı kanunu çıkarken Kut soyadını alıyor) düşman’ı öyle bir hezimete uğratıyor ki, belki de İngilizler tarihlerinin en büyük yenilgisini burada tadıyorlar. Tam kırk bin İngiliz askeri öldürülüyor. 13 Bin 300 asker, 13 general, 481 de İngiliz subayı esir alınıyor. 29 Nisan 1916 tarihinde İngiliz askerleri Osmanlı Ordusuna teslim oluyorlar. O tarihten sonra her 29 Nisan günü Nato’ya girdiğimiz 1952 yılına kadar Kut Bayramı olarak kutlanıyor. Tabi Nato’ya girdikten sonra İngiliz dostlarımıza! ayıp olmasın diye zamanın Menderes hükümet’i, bu bayramı ve tarihi zaferi tarih kitaplarından çıkarttırıyor.
***
Amerika, Türk askerinin Kore’de gösterdiği kahramanlığı yıllarca öve öve bitiremedi. Ama Irak işgalinde TBMM’den teskere çıkmayınca, Irakta askerimizin başına çuval geçirme hadisesi zuhur etti. İntikamlarını alamamış olacaklar ki, içerdeki işbirlikçileriyle birlikte, Genel Kurmay Başkanı dâhil yüzlerce general ve subayımız, sözde Ergenekon ve Balyoz suçlamalarıyla yıllarca Silivri zindanlarında tutsak edildiler.
***
1991 yılı genel seçimlerinde Milliyetçi Hareket Partisi, Refah Partisi ve Islahatçı Demokrasi partisi birlikte ittifak kurup seçime girdiler ve toplam 62 Milletvekili çıkardılar. Bunun 17 si MHP milletvekili idi. O yıllarda Türk Cumhuriyetleri birer birer bağımsızlıklarına kavuşmuş, hükümetin başında Süleyman Demirel olmasına rağmen, dış Türklerce çok iyi tanınan ve sevilen Alpaslan Türkeş’i yanına almadan yurt dışına çıkmıyordu.
MHP’nin, gurup kuması için 3 milletvekiline ihtiyacı vardı ve bu konuda anavatan partili 3 vekilden söz alınmıştı. MHP, ANAP’tan 3 vekil beklerken bir de baktık ki, Muhsin Yazıcıoğlu, Ökkeş Kenger, Esat Bütün ve Saffet Topaktaş partiden ayrılıp, 29 Ocak 1993 yılında Büyük Birlik Partisini kurdular. Hem de Sıhhıye’de 7 katlı kendi parti binalarını satın alarak. O yıllarda MHP, eski bir binada kirada kalıyordu.
***
MHP’nin başına gelenler bununla bitmiyordu. 1999 genel seçimlerinde Bülent Ecevit’in Demokratik Sol Partisinden sonra ikinci gelen MHP, büyük bir rüzgâr yakalamıştı, bununla birlikte yurt genelinde il ve ilçelerin birçok yerinde belediye başkanlıkları da kazanılmıştı. O günlerde mecliste bulunan DYP, Refah ve ANAP liderleri, hükümeti Sayın Bahçelinin kurması için teklif götürdüler. Bu teklife rağmen nedense Bahçelinin kendisi Başbakan olması beklenirken Ecevit Başbakanlığında üçlü bir koalisyon hükümetine ve başbakan yardımcılığına razı oldu. Cumhurbaşkanlığı seçiminde yaşantısının büyük bölümünü MHP için harcayan Sadi Somuncuoğlu, C. Başkanlığına Aday oldu. Seçilmesi kuvvetli muhtemelken, nedense MHP yöneticileri tarafından kendi milletvekillerinin adaylığı kabul görülüp desteklenmedi Üstelik cumhurbaşkanlığına adaylık dilekçesini verirken tartaklandı ve hakarete uğradı.
Aslında bunları yazmak bizler için pekte kolay gelmiyor lâkin tarihi olayların karanlıkta kalmaması için birilerinin de yazması gerekiyordu.
Selam ve saygılarımla.