“Biri vardı geldi, geçt
Yüreğimi deldi geçti
Şu bahtımın göç kervanı
Kimleri götürmedi ki”
Delikanlı milletiz vesselam. Diklenmeden dik duranları severiz. Önce karlı dağlara, sonra da milletin bağrına gömeriz.
Delikanlılığımız, Bahçecik kahvehanelerinde “Ben var ya ben…” ve “Üç numaralı bakışımla bir baktım…” giriş taksimli racon cümlelerini dinlemekle eskidi. Ama siyasette delikanlı üslubu hiç eskimedi.
Zamanla analizci olduk ya bizimkilerle ecnebilerin siyasal duruşlarını mukayeseli mütalaa edelim dedik. Demez olaydık; biz söylüyoruz ama yapmıyoruz, adamlar yaptıklarını bile söylemiyorlar.
Alın 2 müşahhas örnek: İlki, RASMUSSEN. Adamın NATO‘ya Genel Sekreterliğine veto hakkımızı özür ve Roj TV karşılığında kullanmadık. Adam geldi, ne özür diledi ne de Roj TV kapatılır dedi.
Diklenmeden dik duruş bu olsa gerek. Geceyarısı 03‘te ne yaparken omuzunun incindiğini göremediğim için delikanlılık payesini çok görürüm. Lakin elin Danimarkalısı harbi çetin cevizmiş.
İkinci dik duruş ve deplasmanda vuruş örneğimiz ise OBAMA. Türkiye Cumhuriyeti‘nin kurucu iradesinin kalbi ve kıblegâhı olan TBMM‘de ilelebet payidar kalmasını dilediğimiz 86 yıllık devletimizin adeta tabutuna 4 çiviyi çaktı, gitti.
1-) Ermeni sınırı açılacak; aç!
2-) Tarihle yüzleşilecek; yüzleş!
3-) Heybeliada Ruhban Okulu açılacak; aç Obama’m aç.
4-) Kürtlere azınlık hakkı verilecek, azınlıklara iyi davranılacak.
Boyuna baksalar basketçi derler, çevirdiği oyuna baksalar siyasetçi derler. Rengini sevdiğimin Obama’sı, hangisine yanayım? Patrik Barthelemeos‘u yeke yek kabul edip ekümenik / evrensel olarak tanımana mı? Cumhuriyeti beraber kurduğumuz Kürt kökenli insanımızı asli çoğunluktan azınlığa indirgemene mi? Dedeleri Kenya’dan koyunlar gibi gemilere tıkılıp Amerika‘da kamçıyla çalıştırılanların torunlarından birinin bizi tarihimizle yüzleştirmesine mi?
N’ayır, bunlar olabilir. Zira adamlar devlet. Tek kişilik çadır tiyatrosu değil. Civciv çıkacak, kuş çıkacak; oyundan Buş çıkacak ama oyun boşa çıkmayacak. Bizim “n’olamaz” dediğimiz yine biziz. Eloğlu dış politikasının kalıp çivilerini çakıyor, bizimkiler okşadığı kediye bakıyor. Yok yakışıklıymış, yok Hz.Hüseyin‘in adaşıymış.. Beyinlere turp, akıllara pırasa..
Yine de delikanlı lügatinin hatırına Başbakan‘dan kardeşi kardeşe düşürecek bir adım atmamasını diliyoruz. Cumhurbaşkanımız sağolsunlar, pragmatikdirler; açılımda sınır tanımazlar. Soyadları gibidirler; esneklikleri gülümsemelerinden bellidir.
Davos seferiyle monşerlere belkıran bir çalım atan Sayın Başbakanımızdan bu tuzağı boşa çıkarmasını bekliyoruz. Yoksa dış politikanın iflasını ilandan öteye yol yok. Yoksa Hillary Clinton bizim de Dışişleri Bakanımız mı?
Van munit – tek ümit !