Suya Vermemiz Gereken Önem Git Gide Artıyor

52

İnsanlar ve canlılar yaşamlarını sürdürebilmek için suya ihtiyaç
duyarlar. Su, insanın temel ihtiyacı olmasının yanı sıra üretimde de
vazgeçilmez unsurdur. Su başta tarım olmak üzere endüstride, park ve
bahçelerde, dinlenme tesislerinde ve daha birçok alanda
kullanılmaktadır. Su, bizim için ve doğa için bu kadar önemli iken ona
gereken önemi verdik mi? Ya da onu yeterince verimli kullanabildik mi?
Bu soruların cevabını şimdi daha iyi verebiliyoruz en azından artık ne
yapmamamız gerektiğini, küresel ısınmanın etkilerini gördükten sonra,
biliyoruz.

Dünyanın toplam su miktarı 1,4 milyar km3’tür [1 km3=1 milyar m3
(ton)]. Bu suyun % 97,5’u okyanuslar ve denizlerde tuzlu su olarak, %
2,5’u da derelerde, göllerde, yeraltında ve kutuplarda (buzul olarak)
tatlı su olarak bulunmaktadır. Tatlı suyun % 68,9’u kutuplarda ve
yüksek bölgelerde sürekli buz ve kar olarak, % 30,8’i ise toprak nemi
ve yeraltı suyu olarak bulunur. Bu suyun da dünya genelinde yaklaşık
olarak yüzde 67‘si tarımda, yüzde 23‘ü endüstride ve yüzde 10‘u
konutlarda kullanılmaktadır. Görüldüğü gibi mevcut suyun büyük bir
kısmı tarımda kullanılmaktadır. Yağan yağmur miktarı bazı bölgelerde
tarım ürünlerin yetiştirilmesinde yeterli olmadığı için nehirler,
göller veya barajlar gibi yerüstü sularından pompalar veya kanallarla
sürekli su çekilmektedir. Sulamada yerüstü sularının yetmediği
durumlarda ise yeraltı suları kullanılmaktadır. Yeraltı sularının çok
fazla çekilmesi, tatlı su kaynaklarının dengesinin bozulmasına sebep
olacağı için, gelecekte ciddi su sıkıntısının başlıca sebebi olacaktır.

Suları bilinçsiz ve dengesiz kullanmak ilerde ne gibi sorunlara yol
açabileceğini şu zamanda kendini hissettiriyor. Dünyadaki su sorunları
ile ilgili olarak yapılan araştırmalarda, halen 26 ülkede 350 milyon
kişinin susuzluk çektiği, 1,2 milyar civarında insanın ise yeterli su
kaynağına sahip olmadığı ve her yıl çoğunluğu çocuk 5 milyon kişinin su
yetersizliğinden ve kirli sulardan kaptığı hastalık sonucu, yaşamını
yitirdiği belirtiliyor. 2050 yılına gelindiğinde dünya nüfusunun 9,3
milyara ulaşmasının beklendiği ve iklim değişiklikleri yüzünden 60
ülkede toplam 7 milyar insanın su kıtlığı yaşayacağı belirtiliyor.
Günümüzde bile 6 milyar insanın yaklaşık yüzde 26‘sının güvenli su
kaynaklarından yoksun olduğu biliniyor.

Tatlı suların ülkelere dağılımı ise çok dengesizdir. Ekvator kuşağı,
Avrupa, Amerika‘nın belirli bölgeleri su kaynağı yönünden çok zengin,
Büyük Sahra, Orta Asya, Avustralya gibi geniş kurak alanlar ise su
yönünden çok fakir olan bölgelerdir. Ülkemizin toplam yenilenebilir su
potansiyeli yaklaşık 234 milyar m3‘tür. Ancak, günümüz
teknik ve ekonomik şartları çerçevesinde, çeşitli amaçlara yönelik
olarak tüketilebilecek yüzey suyu potansiyeli 98 milyar metreküp, yer
altı suyu potansiyeli ise 12 milyar metreküp olarak hesaplanmaktadır.
Bu durumda, tüketilebilir yüzey ve yeraltı suyu potansiyeli yılda
ortalama toplam 110 milyar metreküp olmaktadır. Türkiye, su kaynakları
ve bu kaynakların kullanımı ve değerlendirilmesi konusundaki
faaliyetleriyle bulunduğu coğrafi bölgede ender sorunsuz ülkelerden
biri ya da su miktarı açısından yeterli bir ülke olarak görünmesine
rağmen, özellikle kişi başına kullanılabilir su potansiyeli incelendiği
zaman gerçeğin farklı olduğu anlaşılmaktadır. Uluslararası kriterlere
göre kişi basına düşen 10 bin m3 kullanılabilir su “su zengini ülke”ye,
3 bin ile 10 bin metreküp arasındaki su “yeterli suyu olan ülke”ye, bin
ile 3 bin metreküp arasındaki su “su sıkıntısı olan ülke”ye, miktar
1000 metreküpün altında ise, su fakiri ülkeye karşılık gelmektedir.

Nüfusu yaklaşık 70 milyon olan ülkemizde kişi başına düşen
kullanılabilir su miktarı yılda yaklaşık 1570 metreküptür. Nüfusumuzun
sürekli artışına ters orantılı olarak, kullanılabilir su miktarının
değişmemesi, hatta kırsal alanlardan büyük şehirlere göç, yüksek
düzeyde ekonomik büyüme gibi etkenler ile nitelik ve niceliğinin
azalması göz önüne alınırsa, önümüzdeki yıllarda bu miktarın daha da
azalacağı ve uluslararası kriterlere göre “su fakiri” ülkeler arasına
gireceğimiz açıkça görülmektedir.

Doğal Hayatı Koruma Vakfı (WWF- Türkiye) verilerine göre, Türkiye’nin su ile ilgili genel görünümü şöyle:

  • Tarımsal sulamanın yüzde 88’i vahşi sulama şeklinde yapılıyor.
    Suyun verimli kullanımını sağlayan yağmurlama ve damla sulama
    uygulaması son derece yetersiz.
  • Kentsel kullanımda kaçak ve kayıpların oranı yüzde 40 civarında.
  • Belediyelerin sadece yüzde 8’inde arıtma tesisi var, Organize
    Sanayi Bölgeleri’nde atık suların yüzde 25’i arıtılmıyor. Bir litre
    atık su, 8 litre tatlı suyu kirletiyor.
  • Sulak alanlar kuruyor ve kirleniyor. Son 40 yılda sulak alanların
    yarısı kaybedildi. Kaybedilen sulak alanlar arasında Amik Gölü, Avlan
    Gölü, Kestel, Gavur, Yarma, Aynaz, Hotamış, Eşmekaya sazlıkları var.
    Beyşehir Gölü, Tuz Gölü, Akşehir-Eber Gölleri, Bafa Gölü, Eğirdir Gölü
    ve Sultansazlığı ise giderek kuruyan ve kirlenen sulak alanlardan
    sadece birkaçı.
  • Yeraltı suları da tükeniyor. Konya Havzası’ndaki 50 bin kuyunun yarısı kaçak, her sene su seviyesi birkaç metre düşüyor.
  • 2025’te Türkiye’de yağışların yüzde 25 azalması bekleniyor.
  • 2030 yılında nüfusu 100 milyona ulaşması beklenen Türkiye, kişi
    başına 1100 metreküp kullanılabilir su miktarıyla, su sıkıntısı çeken
    ülke durumuna gelmesi bekleniyor.

Günümüzde artan nüfus, sanayileşme, ekonomik gelişmeler ve şehirlere
göç nedeniyle, zaten sınırlı olan su kaynakları üzerindeki baskı
giderek artıyor ve mevcut su kaynaklarının en verimli şekilde
kullanılması önemi giderek artmaktadır. Bu konuda mevcut su kullanım
yöntemlerinin daha ekonomik olan yöntemlerle değiştirilmesinin yanı
sıra zorunlu ve/ya gönüllü su tasarrufu yapılması da artan su
ihtiyaçlarının karşılanabilmesinde büyük yarar sağlayacaktır.

Su kaynaklarında azalma meydana geldiğinde insanların bütün
ihtiyaçlarını karşılayabilecekleri kadar suyun temini mümkün olamaz.
Eğer nehirlerdeki sular sulamaya yönlendirilecek olursa akıntı seviyesi
düşecektir. Rezervuarlarda bulunan ve zaten düşük seviyedeki sular da
giderek azalacak ve belki de yetmeyecektir. Nehirler, göller ve
rezervuarlardaki su seviyesinin düşmesi, suya bağlı yaşam sürdüren
balıklar ve diğer canlılar için de büyük sorunlar yaratacaktır.

Su kaynaklarının yönetiminde su tasarrufu çok önemlidir. Su
tasarrufu; suyun ihtiyacımızı karşılayabilecek ölçüde en verimli
biçimde kullanılmasıdır. Bu konuda da en önemli adım, halkın
bilinçlendirilmesi ve her alanda nasıl tasarruf yapılabileceğinin
anlatılmasıdır. Bir kişinin tasarruf ettiği miktardaki su, bir diğeri
için hayati önem taşıyabilir. Sulama yöntemleri değiştirilmeli ve daha
az suya ihtiyaç duyan bitkiler ekilmelidir. Şehirler ve kasabalar suyu
paylaşabilir, fabrikalar üretim metotlarını değiştirebilir ve bireyler
tüketimi azaltmak için su tasarrufuna gidebilirler. Banyo yaparken,
yüzümüzü yıkarken, traş olurken, dişinizi fırçalarken, sebze ve
meyveleri yıkarken su tüketimindeki alışkanlıklarımızı değiştirmemiz
gerekir. Temiz su boşa akıtıldığı zaman atıksuya dönüştüğü
unutulmamalıdır. İçme suyu ve atık su arıtma maliyetinin yüksek olduğu
unutulmamalıdır Herkes su kullanımını azaltırsa, paylaşılacak su
miktarı da artacaktır. Suyun büyük oranda ihtiyaç duyulduğu tarımda
etkin kullanılmasının yollarından biri Damlatma ile Sulamadır. Damlama
sulamayla bitkilere saatte 1 ile 20 litre arasında su vermek mümkün. Bu
miktar, toprağın yapısına ve bitkinin türüne göre ayarlanabiliyor. Bu
sistem, tuzlu ve acı sularla sulamayı da mümkün kılıyor. Ayrıca
boruları toprağın 50 cm altına gömerek de sulama yapılabiliyor. Bu
yöntemin bir avantajı da, fosforlu gübreleri doğrudan bitkinin
köklerine ulaştırmasıdır. Bu ve benzeri yöntemlerin kullanılması
tarımda ki su israfının önüne geçilmesine yardımcı olacaktır.

Su tasarrufunda bir diğer yol mevcut sularımızı olabildiğince az
kirletmektir. Bunun için bir kenara bırakıp arıtma tesislerini en
verimli şekilde çalıştırılmalıdır.

Gerek iklim değişikliğinin bir sonucu olarak gerekse de iklimin
kendi doğal değişebilirliğinin bir sonucu olarak ülkemizdeki mevcut su
kaynakları sınırlıdır ve bu sınırlı kaynakların en verimli şekilde
değerlendirilmesi zorunluluğu vardır.

Suyun verimli kullanılması ve mevcut su kaynaklarından her sektörün
eşit olarak yararlanabilmesi için, bir yandan su tasarrufu sağlayan
teknolojik gelişmelerin yakından takip edilmesi ve uygulama alanlarının
tespit edilmesi, diğer yandan da gönüllü su tasarrufu konusunda
toplumun her kesiminin bilinçlendirilmesi gerekmektedir.

KAYNAKLAR

  1. http://www.emo.org.tr/genel/bizden_detay.php?kod=53086&tipi=5⊆=15
  2. http://www.cevreorman.gov.tr/moz_03.htm
  3. http://www.trakmak.com.tr/yaren/edition/08/index.asp?view=08
  4. www.ekolojimagazin.com.tr
  5. Sızıntı Dergisi, Mart 2007 , Yıl 29, Sayı 338
  6. http://dunyasugunu.org/2005/Abdullah_Ceylan.doc