Suriye’deki Ecdadımız: Süleyman Şah

116

Süleyman Şah Türbesi,Türkiye’nin kendi sınırları dışında sahip olduğu tek toprak parçasıdır.

Bu durum ülkeler arası anlaşmalar sonunda da kabullenilmiş bir sonuçtur. Bugünlerde, Halep ilinin KARAKOZAK köyü yakınlarında bulunan Süleyman Şah Türbesi’nin  de, sıkça gündeme geldiğini görüyoruz.

Osmanlı Devletinin kurucusu Osman Bey’in dedesi Süleyman Şah, Malazgirt Zaferinden sonra 1071’de Ahlat, Erzurum ve Erzincan bölgesinde yedi sene kalıp bilahare bu bölgelerden güneye inmeye karar vermiştir.

Fırat kıyılarını takiben Elbistan ve Halep üzerinden Caber Kalesi önlerine beraberindekilerle gelir. Yol boyunca da Türkmenler, bu bölgeleri yurt edinirler. Erzurum, Erzincan, Malatya, Maraş ve Antep civarları başta olmak üzere.

Türkler, Anadolu’da büyük devletlerini kurmadan öncede zaten; Musul, Kerkük ve Halep’te Türk yönetimleri vardı. Atabeylikler olarak yönetiliyorlardı.

Süleyman Şah ve aşireti Fırat önlerine geldiğinde, nehirden geçerken üzerindeki zırh ve ağırlıklarının da etkisiyle boğuldu. 5 Haziran 1078’de vefat eden bu Türkmen Bey’i Süleyman Şah, Caber Kalesi önüne defnedilmiştir.

20 Ekim 1921 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi Hükümeti ile o günlerde Fransa kontrolünde olduğu için, Fransız hükümeti ile imzalanan Ankara anlaşmasının sonucunda, Osmanlı Devletinin kurucusu Osman Bey’in dedesi ( büyükbabası ) Süleyman Şah’ın Caber kalesindeki, Türk mezarı, kabri müştemilatı ile beraber, Türkiye’nin malı sayılmıştır.

Dolayısı ile Türkiye’ye orada muhafızlar bulundurma ve Türk bayrağı çekme hakkı tanınmıştır. Türbe olarak değerlendirilen bu büyük Türk beyinin mezarını, daha iyi korumak ve kollamak içinde, 30 Mayıs 1938’de o günkü şartlarda modern bir karakol da yapılmıştır.

Bu Türbe (mezar), Türkiye’ye çok uzakta değil. Akçakale’nin 10 Km güneyindedir. Daha sonraları 1956 yıllarında, Türkiye ve Suriye heyetleri bir araya gelerek Türbe için gönderilecek ihtiram kıtasının her ayın yedisinde değiştirilmesini kabul etmiştir.

Suriye hükümeti tarafından Fırat nehri üzerinde yapılan barajlar dolayısıyla, zaman zaman görüşmeler yapıldı ve karşılıklı anlaşmalar sonunda da şu kararlar alındı;

a) Türbe daha sonra, müştemilatı ile birlikte KARAKOZAK köyü yakınında ki yere nakledilecek,

b) Barajın yakınında uygun bir yere mermerden bir kitabe dikilecek.

c) Türbenin geçmişteki gerçek yerini tespit amaçlı da gölde bir samandıra konacak.

Türbe, TABKA Baraj gölünün suları altında kalması nedeniyle de, anlaşmada belirtildiği gibi, mezarı karakol binası ve ek tesisleriyle birlikte bugünkü KARAKOZAK köyünde 8797 m2‘lik bir alan üzerinde konuşlandırılmıştır.

Süleyman Şah türbesi Kara Kuvvetleri Komutanlığı tarafından bir manga asker tarafından korunmaktadır.

Suni devlet ve kukla yönetimler tarafından idare edilen bu bölgenin entrikaları bitmez. Dün Suriye yönetimi bu mezardan çok rahatsızdı ve yeni barajlar yaparak Türkiye’ye bu mezarı naklettirme planları peşindeydi, bugünde oranın yerli ve yabancı güç odaklarını maşası olan sözde İslami grupların tehdidi altında olduğunu görüyoruz.

Bu aynı zamanda da Türkiye’yi, Suriye olaylarının içine daha da çok çekmek anlamını taşımaktadır.

Hadi hayırlısı…

Ecdadım, dedem Süleyman Şah sen rahat uyu ruhun şad ve rahmetin bol olsun. Mezarının yeri, bir yerden sonra da önemli değil. Önemli olan inançlı ve asil bir milletin gönlünde yer bulmandır.

Bu da fazlasıyla var ve var olacaktır.