Su ve sabun, bu ikili aslında hayatın en önemli veli nimetidir. Kirlerden arınmak adına sık sık suya sabuna dokunmak kâfidir.
Ülkemin halat-ı ruhiyesi ortada derbederken, elini ıslak mendille temizlemeye çalışan din adamlarını, akademisyenleri, sözde aydınları, aydınlanamayanları, yazarları çizerleri, gözlerini kapatıp kulaklarını tıkayanları kınıyorum. Bunca suyun bolluğunda, suyun olmadığı hallerde farz kılınan teyemmümle abdestlenip pusulasız kıble tayin edenler! Bilesiniz ki arkanızda mevcut cemaatiniz her an farklı kıblelere yönelebilir ki tarihte tekerrürden ibarettir. Kalem ehli diye düşünülen dini bütün birinin yazısı heyecanla okunmaya başlandığında şaşırmayasınız. Farz ve vaciple işi kalmamıştır artık. Şimdilerde nafilelerden bahsetmek farzların üzerini kalın urbalarla örtmek, günceli şiirsel sofistlik akıma bağlamak nede uygun bir terapidir.
Ey halkın karşısında “Allah razı olsun ” söylemlerini dilinden düşürmeyenler, Allah sizlerden razı mıdır? Siz devam ede durun söylemlerinize; çiçek beslemek sevaptır, böcek öldürmek günahtır… Ya insan? İnsanı beslemek de sevap mı? Öldürmek günah mı? İnanmayanlarla işbirliği yapmak?….
“İnandığı gibi yaşamayanların yaşadığı gibi inanmaya başladığı” asrın ganimetleri ihalelerin, bir tutam bal olduğu parmaklar! Gözleri gerçeklere millenip, doğruyu haykırmaya mühürlenen dudaklar! Ülkemin her yanında mantar gibi çoğalan ilahiyatlar! Neden fikir yoksunudur zincirli yürekleriniz? Yoksa Kerbela çölünde Yezidi askeri misiniz? Bir damla su çok mudur Ehli Beyte, yönünüz neden aşrı aşrı kıtaların kerametine?
Ya gövdenin üstünde baş olacaksım emme basma tulumba gibi sallanmayan, ya da taş olacaksın ipekli kumaşlara kanmayan! Su ve sabun bütün kirleri arıtır, bir milletin bekası coğrafyasında huzuru aratır, suya sabuna dokunmamak, kaos hizipçilik nifak yaratır. Bolca köpürsün zeytinyağlı sabunlar, musluklardan sonuna dek akıtılsın berrak sular!