“SOYAĞACI” – 5

141

Dünya nüfusunda erkek ve kadın oranı büyük bir denge içinde bulunmaktadır Bu dengeyi erkeklerin cinsel arzularının taşkınlığı lehine bozmak kimsenin hakkı değildir. Özellikle bu dengeyi bozan Arap Dünyasından örnek vermek gerekirse: “Suudi Arabistan Genel İstatistik Kurumu, ülke nüfusunun son bir yılda %2,27 artış göstererek 35 milyonu aştığını açıkladı. Kurum tarafından yayınlanan ön tahminlere göre, 2019 yılının ilk yarısında ülke nüfusuna 795 bin 245 kişi eklenerek vatandaşlar ve sakinler dâhil toplam nüfus 35 milyon 13 bin 414 milyon kişiye ulaştı. Nüfusun, 20 milyon 314 bin 25 kişi ile %57,78’ini erkekler oluştururken 14 milyon 819 bin 89 kişi ile %42,22’sini kadınlar oluşturuyor[1]”.

 “Tarih boyunca savaşlarda milyonlarca erkek öldüğü doğrudur ve bu savaşlar cinsiyet dengesini etkileyebilir. Ancak, bu savaşlar sırasında ölen erkeklerin sayısı, herhangi bir cinsiyet dengesizliğine neden olacak kadar yüksek değildi. Bunun yanı sıra, savaş dönemleri genellikle doğum oranlarını da etkilediği için, savaş sonrasında kadınların daha fazla doğum yapmasıyla doğal bir dengelenme meydana gelmiştir”[2]. Diğer taraftan tarih boyunca Türk Milleti kadın/erkek birlikte savaşlara gitmiştir.

Günümüzde ise savaşların seyri değişmiş kadınlar da cephede bulunan erkeklerden daha fazla ölmeye başlamıştır. Asker olarak görev yapan kadınlar da bütün dünyada artmaktadır. “BM’nin 2021 yılında yayınladığı verilere göre dünya nüfusu 90 milyon artarak 7,8 milyara yükseldi. Dünya genelinde ise erkek nüfusu kadınları geçti. Bu rakamlara göre her 100 kadına düşen erkek sayısı dünya genelinde 101.7  olarak kayda geçmiştir[3]”. Demek oluyor ki erkekler için çok evliliğe meşruiyet kazandırmak isteyenlerin her savı çürütülebilecektir.

         Beynin Eğitilmesi

Binlerce yıldır erkek egemen toplumların ortaya koyduğu anlayış çocuklarına verdikleri eğitim erkek ve kadının farklı cinsiyet kabullerinin toplumda yerleşmesi sonucunu doğurmuştur. “Soyağacı” romanında her ne kadar büyük anne Hanife’nin aldatması söz konusu ise de toplumda çoğu kez erkeklerin eşlerini aldattıklarının  yaygın olduğu sosyolojik bir gerçektir. İnsanlar ister kadın ister erkek olsunlar, kendilerinin nöro-endokrin sistemlerini dengeli tutmalarıyla her türlü aşırılığı eğitilebilir.  Bu eğitim sonucunda “beynin elektrokimyasal ırmakları[4]”nın sağlıklı olması sağlanacaktır. Aksi halde hangi dünya görüşü ve dinî inanca sahip olursa olsun beyin ve vücut nöro-endokrin sistemi ile “elektrokimyasal ırmakları”nda taşkınlıklar görülecektir.  İnsan (canlı) vücudunun iç ortamındaki tüm süreçler açısından sağlanan; nero-endokrin, biyokimyasal vd. dengelerinin yani homeostasis’in sağlanması zor değildir. İnsanın davranış ve alışkanlıkları arasındaki uyum ile düşünce ve zihin dünyasının derinliğinin artırılmasıyla kişilik ve karakter (ahlak) gelişecek ve olgunlaşacaktır. Bu önemli husus göz ardı edilirse ahlak yani karakter sadece kitaplarda okunan hikâye ve masallardan ibaret kalacaktır. Bu takdirde cinsellik gerçeği medulla spinalis’in (omurilik) lumbo-sakral seviyesinde (bel bölgesi) kalacaktır. Bu Otonom sinir sistemi ya da özerk sinir sistemi (parasempatik ve sempatik) dediğimiz cinsel uyarılma gibi istemsiz yapılan hareketleri ve organ fonksiyonlarının kontrolünü gerçekleştirir. İnsan neslinde cinsellik sadece diğer canlılardaki gibi haz denilebilecek alt sistemlerle açıklanmamalıdır. Tabiî ki cinsel davranışın hormonal ve nöral kontrolü vardır. Bununla birlikte beyin mekanizmaları bu fonksiyonları hem uyarma hem de baskılama gücüne sahiptir. Erkeklerde hipotalamusda  konumlanmış olan medial preoptik bölge (MPA) bulunur. Kadınlarda da tıpkı MPA’nın erkek cinsel davranışında önemli bir rol oynaması gibi Hipotalamus’un ventromedial (VMH) çekirdeği benzer bir rol oynar[5].

Parasempatik lifler medula spinalis’in (omuriliğin) sakral 2, 3 ve 4.  segmentlerinden çıkmaktadır. Sempatik lifler medula spinalisin lumbal 1 ve 2. segmentlerinden ayrılır. Psişik faktörler, hem erkek hem de kadın cinsel eyleminde son derece önemlidir. “Psişik faktörler, erkekte eylemi başlatır ya da baskılayabilirler. Erkekte cinsel eylem omuriliğin lomber ve sakral (bel) bölgelerinde kontrol edilen, kalıtsal refleks mekanizmalar sonucunda oluşmaktadır. Bu mekanizmalar ya beyinden gelen psişik uyaranlarla ya da cinsel organlardan gelen gerçek cinsel uyaranlarla, ama genellikle de ikisinin kombinasyonu ile başlar[6]. Kadında ise özellikle beyinden gelen uygun psişik koşulların sinyalleriyle desteklendiğinde, kadında cinsel refleksler başlar. Bu büyük bir olasılıkla, ovumun (yumurtanın) döllenmesine yardım eder. Gerçekten de, kadının normal cinsel birleşmesindeki üretkenliği, yapay yöntemlere oranla daha yüksektir[7].

Kadında beyinin fonksiyonu daha baskın olduğuna göre erkeklerin de dikkatlerden kaçmaması ve unutmaması gereken; kadın olsun erkek olsun, insan en gelişmiş prefrontal kortex alanına (ön beyin) sahiptir. Bu nedenle ön beyin bölgesi insanın kişiliğini ve toplum içinde nasıl davranacağınızı kontrol eden sinir devrelerini içerir. İlave olarak kortexte farklı yerlerde bulunan asosiyasyon alanları (Asosiyasyon-İlişkilendirme-Bağlantısallık Alanları) diğer primatlara (iri beyinli memeliler) göre insanlarda oldukça fazla gelişmiştir. Bu alanlar birden fazla duyunun koordine edildiği ve motor hareketlerin planlandığı yerlerdir. Düşünme, planlama, sonuç çıkarma, önlem alma, çevreden haberdar olma, öğrenme, hafıza, lisan ve emosyonel davranışlar gibi üst düzey fonksiyonları düzenlerler.  Farklı alanlardan gelen algısal fonksiyonları “bilinç” adı altında bütünleştiren ve bireyin bu süreçlerin sonuçlarının algılamasını sağlayan korteksteki yani beyin kabuğundaki birleştirici bu sahaları (Loblara göre;  posterior parietal, prefrontal assosiyasyon ve temporal assosiyasyon bölgeler)[8] dikkate almak gerekir.


[1] Bu kaynağı tarafıma ileten Kıdemli (E) Albay Öznur Yılmaz’a teşekkür ederim. https://turkish.aawsat.com/k%C3%B6rfez/4902896-saudi-aramco-k%C3%BCresel-ekonomik-zorluklara-ra%C4%9Fmen-%C5%9Fimdiye-kadarki-en-y%C3%BCksek-ikinci-net

[2] https://evrimagaci.org/soru/dunyada-erkek-kadin-nufusu-esit-mi- Erişim Tarihi: 4.03.2024.

[3]https://www.google.com/search?q=D%C3%BCnya+erkek+kad%C4%B1n+n%C3%BCfus+oran%C4%B1 Erişim Tarihi: 4.03.2024.

[4] Türker Kılıç, Yeni Bilim: Bağlantısallık Yeni Kültür: Yaşamdaşlık, Ayrıntı Yay. İstanbul, 2020, s.25.

[5] Neil R. Carlson, Fizyolojik Psikoloji Davranışın Nörolojik Temelleri, Bölüm Çevirmeni: Gülnaz Tatlıcı, Çeviri Editörü: Muzaffer Şahin, Nobel Yayınları, 2011, s. 264,266

[6] John E. Hall, Guyton ve Hall, Tıbbi Fizyoloji, Çeviri Editörü: Berrak Çağlayan Yeğen, Güneş Tıp Kitapevleri, Ankara, 2016, s. 1027.

[7] John E. Hall, a. g. e., s. 1052.

[8] Reha Erzurumlu, Gülgün Şengül ve Emel Ulupınar, Nöroanatomi, Güneş Tıp Kitapevleri, Ankara, 2019., Kaplan Arıncı, Alaittin Elhan, Anatomi 2. Cilt, Güneş Tıp Kitapevleri, Ankara, 1995., Hasan Ozan, Ozan Anatomi, Klinisyen Tıp Kitapları, Ankara, 2014., Yüksel Aydar, Gül Güven, Ferruh Yücel, Hakan Ay,  Hilmi Özden, Anatomi Ders Notları, ESOGÜ. Tıp Fakültesi.