‘’Mevsimlerin
en hüzünlüsüdür! Renklendir desen bu mevsimi; ona en yakışanı
sarısıyla, kırmızının her türüdür…’’
Hazan mevsimine adını verir, sararmış rüyaları anlatır sonbahar!
En çok da bu mevsimde hatırlanır duygu dolu solgun anılar!
Ama ne hatırlanırsa hatırlansın; çoğu acıyla anılır son demde kalmış nice
sevgiler, nice aşklar…
Vedanın sesidir yankılanan kulaklarda!
Nice ayrılıklar kalır giden yılların ardında. Hayat dersin, dört
mevsim dersin, ilk nefesten sonra bakışlarla, duyuşlarla, dokunuşlarla,
tadışlarla yaşarsın her ne olduysa…
Rengârenk hisler sarar her yanını yumak, yumak. Her yumak
ayrı bir sevgi, ayrı bir acı sunar kucak, kucak. Sanırsın ki, her duygu ayrı
bir güzel, ayrı bir sıcak. Ama o
duyguların rengi de bu mevsimde soluktur. Yakınlaşırlar sanırsın, uzakta
kalırlar çok uzak…
Ağaçların dili olur, gövdesine dolanan ilk rüzgâr. Kalbin derinliklerinde saklanır o aşk dolu
bakışlar. Bedenini bir ürperti
sarar! Anıların canlanır, bir anda gözlerin parıldar. Ama çok geçmeden solar,
sararıp dökülürler yaprak, yaprak…
Bu mevsimde veda eder yaşamın her rengi. Önce yeşili gider,
sonrasında mavisi…
Kirpikleri ıslatır sevdanın ilk hecesi ama bir de bakmışsın ruhuna saplı kalır
vedanın o sapsarı gölgesi…
Baharın ilki bitmiş, yazın sıcağı da gitmiştir artık. Rüzgârın ıslığıdır onu ilk
anlatan. Renklerinin sarısıdır her yanımızı saran. Sonrasında yağmurun sesi
gelir, toprağın kokusuyla hatırlanır, aslında yaprak yağmuruyla başlar, ama düşen her yaprakta bir anı
asılı kalır.
Mevsimlerin en hüzünlüsüdür sonbahar!
Renklendir desen bu mevsimi; ona en yakışanı sarısıyla,
kırmızının her türüdür…
Aylar önce uzayan günün aydınlığına sevinirken
bizler… Uzayan gecelerin hüznü kaplar içimizi. Hüzzam makamına döner günün
coşkusu şimdi.
Acının bir başka adıymışçasına sonbahar, takvimlerden söker
alır nice sevinç çığlıklarını, gömer suskun yüreklere!
Özellikle ülkemizin
son döneminde yaşanan onca gerçeğini acımasızca çarpar yüzümüze…
Bir bakarsınız doğanın feryadına ses verir kırlangıçlar; bir
sonraki bahar yerinde bulamayacağı yeşilin acısını anlatır feryat figan…
Sert bir sonbahar rüzgârının
acılı uğultusu duyulur!
Ormanın yok olan/edilen feryadıdır bu duyulan! Neden, neden
beni kestiniz, yaktınız, yok ettiniz? Dercesine kızgın ve çaresiz…
Yazlıkçıların kapatıp gittiği kimi evlerin verandalarından ‘tekirin’, ‘sarmanın’ miyavlaması, mırıltıları
gelir, yalnızlıklarını anlatırlar; yoksul ve terk edilmiş! Sonrasında onlara
eşlik eder, sokağa bırakılan ‘çomarın’, ‘karabaşın’
acılı havlamaları…
Leylekler, Çulluklar çoktan güneyin sıcağına kanat çırpmışlardır artık… Geride sadece çalı, çırpıyla
bezeli yuvaları, bir de meraklı çığlıklarıdır kalan! Ya sonraki yıl, onlara
kucak açan sulak alanları, yuvaları döndüklerinde
olmazsa diyerek?
Ve…
Bizlerin, ülkemizin
son döneminde yaşadığı onca olaya da eşlik eder sonbahar. Dedim ya, hazan
mevsimidir o, hep acıları anlatır!
Yurdumuzun çevresini savaşın ateşi sarmış! Hayata tutunmak
adına milyonlarca Suriyeli, Afgan göçmen; ülkemizin
çeşitli illerine dağılmış! Kimi göçmenlerin özgürlük
bedeli ise ağır olmuş, binlercesinin hayatı Ege’nin serin sularında sonlanmış!
Kumsalın ıssızında yatan Aylan bebeğin cansız bedeni,
vatanları yakılıp, yıkılan o insanların simgesi olmuş, dünyanın vicdanına kazınmıştır sanırsın! Yerküre hatırlar ama çoğu ülkenin vicdanı dahi
hatırlamaz!
Bitmeyen terör belasının acıları da yansır bu mevsime.
Şehitlerimizin acısı sarmıştır her yanımızı. Yürekleri dağlanmış anaların, eşlerin, çocukların
duyulur acılı feryatları…
Babaların omuzları çökük,
dudaklarında ‘vatan sağ
olsun’ sözleri… Bir daha dönmeyecekler ki o yiğitler, sonsuzluğa çıktıkları
yoldan geri…
Eşlerin, sevgililerin, evlatların, umutları, hepsi yok olup
gitmiştir, kaybolmuştur sevdaları. Sadece yüreklerimize
asılı kalmıştır geride kalan hatıraları…
Ülkemde mevsim sonbahar; aylardan Eylül olmuş, Ekim olmuş ne fark eder? Sonbahar
yağmurlarına eşlik eder acının gözyaşları…
Nedense, çoğu kez bu mevsimde giderler sevenler, sevilenler…
Ama her defasında bu renk armonisinin hüznüyle,
yaşanan onca acının gerçekleri ve sonbaharın o hüzzamlı sesiyle veda ederler.