İnsan için organları ne ise, siyasi partiler için de teşkilatı odur. Siyasi partiler, seçmen-parti ve taban-tavan arasındaki ilişkiyi teşkilatlar vasıtasıyla yürütürler. Teşkilatları vasıtasıyla sahada varlık gösterirler. O nedenle teşkilatı ne kadar organize ve ne kadar dinamikse siyasi parti de başarıya o kadar yakın olur.
Teşkilatın önemi özellikle de seçim dönemlerinde kendini gösterir. Teşkilat faaliyetlerinde kendini gösteren, tanınırlık sağlayarak öne çıkan isimler, seçimlerde partileri tarafından sahneye sürülme ihtimali en yüksek olan adaylar olarak karşımıza çıkarlar. Siyasi partiler zaman zaman konjonktürel sebeplerle teşkilat dışından isimleri aday olarak düşünebilirler. Ama bu teşkilat dışından aday gösterme durumunun istisna olması ve aday gösterilecek ismin son derece iyi belirlenmesi gerekir. Zira teşkilat dışından aday göstermek, o seçimde sahada çalışacak olan teşkilatın motivasyonunu olumsuz etkileyebilir. Çünkü insanlar doğaları gereği, parti hiyerarşisi içerisinde sarf ettikleri emeklerinin karşılığını seçimde aday gösterilerek görmek isterler.
Teşkilat dışından aday gösterme meselesi siyasi partiler açısından çok sancılı bir durumdur. Zira bir yanda seçmende bir karşılıklarının olduğu dolayısıyla da kendilerine seçim kazandırma ihtimalinin daha yüksek olduğunu düşündükleri teşkilat dışından isimler, diğer yanda da partilerinden vefa bekleyen kendi evlatları vardır.
Siyasette vefa olur mu? Olmalıdır. Siyasi vakıaları, ekonomik vakıalarda olduğu gibi tamamen kapitalist ve tamamen matematiksel kâr/zarar hesabına göre değerlendiremezsiniz. Siyasi partiler bugün kendilerinden vefa bekleyen evlatlarına vefa göstermezlerse, hem o vefa bekleyen isimlerin hem de teşkilatın diğer üyelerinin partilerine duydukları aidiyet hislerinin zedelenmesine sebep olurlar. Çünkü partinin bütün fertleri bilir ki, bugün o kişi ve/veya kişilere gösterilmeyen vefa yarın kendilerine de gösterilmeyecektir.
Vefa bekleyen bu isim hiç kimsenin olmadığı bir zamanda öne çıkmış, partisinin kuruluşunda fedak’arlık göstermiş, emek sarf etmiş, sıfırdan ortaya bir şeyler koymuş, partisini temsil etmiş bir isimse şayet, böyle bir ismin partisinden vefa görmemesinin meydana getireceği hayal kırıklığı ve motivasyon kaybı şüphesiz ki daha fazla olacaktır. Bu ismin eksikleri ve hatta büyük hataları olsa bile, kimsenin ortalıklarda olmadığı bir zamanda ortaya çıkıp partisi adına bir şeylerin temellerini atması, bu kişiye vefa gösterilmesi için tek başına yeterli bir sebeptir.
Siyasette isimler önemlidir evet. Ama siyasi partilere oy kazandıran asıl faktör o partinin kurumsal kimliğidir. 2009 yerel seçimlerinde Şanlıurfa’da Eşref Fakıbaba’nın Ak Parti tarafından aday gösterilmediği için bağımsız aday olarak seçimlere girmesi ve açık ara seçimi kazanması örneğinde olduğu gibi, kişinin isminin partinin isminin önüne geçtiği istinai durumları saymazsak seçmenin büyük bir kısmı genel / yerel seçim ayrımı yapmaksızın isme değil siyasi partinin kurumsal kimliğine oy verir. Bu durum özellikle de büyükşehirler için böyledir.
Önümüzde yerel seçimler var ve siyasi partiler büyük bir titizlikle aday belirleme çalışmalarını yürütüyorlar. Şüphesiz ki her siyasi parti en doğru adayı belirlemek ister. Ama bazen öyle durumlar vardır ki, en doğru isim göz önünde durmasına rağmen görmezden gelinmeye çalışılır. O siyasi partinin yöneticilerine yakışan, görmezden gelmeye çalıştıkları kişiye vefa göstermek ve aday olarak o ismi ilan etmektir. Dosta vefa göstermek bugün seçim kazandırmasa bile, uzun vadede başarı kapılarının ardına kadar açılmasını sağlayacaktır.