‘Siyasetname‘, Arap, Fars ve Türk edebiyatlarında, devlet adamlarına yöneticilik sanatına ait bilgiler veren yazılı eserlerin genel adıdır.
Siyasetnameler İran kaynaklıdır ve Arap edebiyatına İslam dininin nüzulünden sonra girmiştir. Genel olarak hükümdarlar için kaleme alınmış olan siyasetnamelerde onların sâhip olması gereken nitelikler, saltanatın şartları ve kaideleri anlatılır, ideal bir devlet teşkilatının nasıl olması gerektiği belirtilir ve kötü yönetimlerin zararlı sonuçları açıklanarak yöneticilere tavsiyelerde bulunulur. Vezirler ve emirler için de yazılmış siyasetnameler vardır.
Bir ülkenin siyasi ve sosyal hayatını, askerî ve mali teşkilatını kanun ve tüzüklerini, toplumun gelenek ve göreneklerini de tanıtan kitaplar olan siyasetnameler, dinî temellere dayanır. Kur’an-ı Kerim’den, hadislerden ve tarihten de örnekler gösteren bu tür kitaplarda, geçmişteki kötü olaylar, zalim, tecrübesiz ve cahil hükümdarların ve vezirlerin yol açtığı felâketler, hikâyeler ve fıkralar anlatılır.
Farsça yazılmış Siyasetnamelerin en çok bilineni Nizamü’Mülk’ün, Melikşah’ın isteği üzerine kaleme aldığı, ‘Giriş‘ ve ‘Son Söz’ başlıklı kısımlarla birlikte 47 bölümden oluşan Siyasetname isimli eserdir.
Nizamü’l-Mülk’ün Siyasetnamesi nesir, Yusuf Has Hacib’in Kutadgu Bilig isimli eseri manzum olmakla birlikte, aralarında yapı benzerliği vardır. Elbette farklılıklar da vardır: Siyasetnamede ayrıca anlatılan mevzu ile alâkalı hâdislere hikâyelere yer verilmiştir. Kutadgu Bilig’de, hadis olduğu belirtilmeksizin Peygamber Efendimizin buyruklarına atıflar vardır. Siyasetnamede ele alınan konu ile ilgili buyruklar, ‘hadis‘ başlığı altında verilmiştir.
Kutadgu Bilig’de ‘bey‘ olarak anılan hükümdarlar, varlıklı insanlar ve devletin üst kademe yöneticileri ile birlikte hizmetkârlar, aşçıbaşılar ve yardımcıları, meşrubatçılar, askerler, satıcılar, efsuncular, hayvan yetiştiricileri, eczacı ve doktorlarla alakalı öğütler bulunmaktadır. Siyasetnamede ise sâdece saray erkânı ve emrindekilerle alakalı nasihatlere yer verilmiştir.
Bölüm başlıkları şöyledir:
01-Âlemin efendisi padişahın methedilmesi.
02-Padişahın ve meliklerin, yüce Allah’ın nimetinin değerini bilmeleri hakkında.
03-Pâdişahın halkın dert ve şikâyetlerini dinlemesi.
04-Vazifelendirilenlerin dışarı gönderilmeleri, vezirlerin durumunun bilinmesi.
05-Devlet arazisini işleyenlere nasıl davranıldığının araştırılması.
06-Kadıların, hatiplerin, esnafın ve onların işlerinin ve faaliyetlerinin ehemmiyeti hakkında.
07-Şehir idarecilerinin kadıların, reislerin ve subayların, durumunun sorulması.
08-Din ve şeriat işlerinin nasıl olduğunun sorulması ve bilgi alınması.
09-Devlet mallarını koruyanların maaşları, durumlarının kontrol edilmesi.
10-İstihbarat elemanları, gizli haberciler ve memleket işleri için alınacak tedbirler hakkında.
11-Dergâhtan yazılan ferman ve emirlerini saygı gösterilmesi hakkında.
12-Padişahın dergâhtan önemli işler için köle göndermesi.
13-Casuslar gönderilmesi, mülkün iyiliği ve vergi toplanması hakkında.
14-İşlerin yoluna girmesi için elçiler ve postacılar gönderilmesine hakkında. 15-Sözlü emirlerin sıhhati hakkında.
16-Özel temsilci ve onların vazifelerinin kontrolü hakkında. 17-Padişahın nedimlerinin, yakınlarının ve işlerinin düzenlenmesi.
18-Padişahların devlet işlerinde âlimlerle istişare etmeleri hakkında.
19-Muhafızların yiyecek ve teçhizat işlerinin düzenlenmesi hakkında.
20-Altın işlemeli, mücevher kakmalı silahlar imal edilmesi ve bargâh düzenlenmesi…
21-Elçilerin durumu ve işlerinin düzenlenmesi…
22-Konaklama yerlerinde ot hazır bulundurulması hakkında.
23-Padişah ordusunun alacağı ücret hakkında.
24-Her soydan ve her kavimden ordu teşkil edilmesi.
25-Rehin alınması ve padişahın dergâhında ikamet ettirilmesi.
26-Türkmenlerin ve her türlü adamların hizmette tutulmaları hakkında.
27-Bendegânın toplanması, hizmetlerinin ve işlerinin düzene konması…
28-Saray kölelerinin derecelenmesi ve işlerinin düzenlenmesi…
29-Sarayın ve umumi işlerinin esası hakkında.
30-Kölelerin ve uşakların padişah dergâhında duruşlarının düzenlenmesi…
31-Askerlerin ihtiyaçları, istekleri ve buna benzer işleri hakkında.
32-Teçhizat, silâh, cenk ve sefer âletlerinin hazırlanması…
33-Yüksek makam sâhipleri hatâ yaptıklarında azarlanmaları hakkında.
34-Yüce dergâhın gece bekçileri, kapıcıları ve nöbetçileri hakkında.
35-Padişahın ziyafet yermesi ve bu işin nasıl tertip edileceği hakkında.
36-Kölelerin ve hizmetkârların haklarının teslim edilmesi…
37-Kiraya verilen arsalarla alakalı ihtiyat tedbirleri alınması ve halkın mülkü hakkında.
38-Saltanat ve padişahlıkta acele edilmemesi…
39-Saltanat için siyaset işi hakkında.
40-Aziz ve Celil olan Allah’ın kullarına bağışta bulunulması…
41-Lakaplar ve Düzenlemeleri hakkında.
42-Memuriyetin temiz dinli ve asil insanlara verilmesi…
43-Padişahın hazine sâhibi olması ve onun düzene konulması prensibi…
44-Zulme uğrayanlara cevap verilmesi ve onlara adâlet dağıtılması hakkında.
45-Vilayet gelirlerinin hesabının tutulması hakkında.
Kitabın bitimindeki ‘Son Söz‘ başlıkla yazı:
Meliklerin Siyasetinin yazılması bitti. Bu kitabın yazılmasını bana Âlemin Efendisi -Allah mülkünü daim etsin- emretmişti. Bundan önce bu hususta yazıldı, gönderildi, beğenildi. Fakat o çok kısa idi. Genişlettim, boş zamanlarımda bölümler ve her bölüme lâyık olan hikâyeler koydum. Mümkün olduğu kadar kolay anlaşılabilecek şekilde izah ettim. Bağdat’a gideceğim için 485 (1092) yılında saray kitapları yazıcısı Muhammed b. Nâsh’a verdim ve açık bir yazı ile yazmasını; eğer ben bu seferden dönemezsem, bu kitabı Melikşah’a götürüp teslim etmesini söyledim. Böylece uyanıklığının artması, bu sadık bendesinin inancının özünü ve bağlılığını bilmesi için Melikşah her zaman okusun. Ona kulak versin. Başkalarının sözüne kulak vermesin ve daima bu kitabı okusun. Okusun ki, canı sıkılmasın. Çünkü bu kitapta hem nasihat, hem hikmet, hem atasözü, hem peygamberlerin hikâyeleri vardır. Hem velilerin faaliyetleri, hem âdil padişahlarla ilgili hikâyeler bulunmaktadır. Bütün uzunluğuna rağmen, kısadır ve âdil padişahın siyasetini söz konusu eder.
Allah’ın yardımı, iyi lûtfü ile bu kitap Allah’ın kullarının en zayıfı, Yüce Allah’ın rahmetine ve affına muhtaç Ali b. Hasan İbn Ahmed eliyle 727 yılı, 7 Cemâziye’l-âhir Pazar günü 1 Mayıs 1327’de tamam oldu.
En doğrusunu Allah bilir. Dönüş yeri ve kaynağı O’nadır.
Türkiye’de Siyasetnamenin 6 ayrı yayınevi tarafından Türk alfabesi basılmış nüshaları bulunmaktadır.
NİZÂMÜ’L-MÜLK:
Selçuklu öneminin büyük ve mahir devlet adamlarının en önemlisidir. İran’ın Horasan bölgesinde bulunan eski kültür merkezlerinden olan Tus şehrine bağlı Nukan kasabasında 10 Nisan 1018 tarihinde doğdu.
Kardeşi ile birlikte devrin meşhur fakihlerinden Ebu’l Kasım Abdullah’ın yanında mükemmel bir tahsil gördü. Öyle ki Nizam-ül Mülk henüz 11 yaşında iken Kur’an-ı Kerim’i ezberlemiş ve yine çok genç yaşta iken fıkıh âlimleri arasında adı zikredilir olmuştur. Dinî ve edebî kültürü ile temayüz eden Nizam-ül Mülk idarecilikte de büyük muvaffakiyet göstermiştir. Babası ile birlikte Gaznelilerin maiyetinde çalışmış, 24 Mayıs 1040’taki Dandanakan Savaşı’ndan sonra Selçuklu hizmetine girmiştir.
Belh valisi Ebu Ali bin Şadân’ın yanında bulunduğu esnada şehrin idaresinde gösterdiği maharetten dolayı tanınmış ve daha sonra Merv’de bulunan Alparslan’ın yanına gitmiştir. O tarihten sonra da Alparslan’ın yanından ayrılmamıştır. Alparslan Selçuklu tahtına oturur oturmaz Nizamü’l – Mülk’ü kendine vezir tayin etti. Halife Kaim bi Emrillah tarafından kendisine Nizamü’l-Mülk ve Kıvâmü’d Devle ve’ddîn lakapları verildi.
Büyük Selçuklu Devleti’nin, idari, malî ve askerî teşkilatını kurdu. Kurduğu bu teşkilat bütün Müslüman devletlerce örnek alındı.
Selçuklu İmparatorluğu’nun önemli merkezlerinde ‘Nizamiye Medreseleri’ isimli eğitim kurumlarını hizmete. Nizamiye Medreseleri, sistemli bir şekilde kurulmuş olan ilk üniversite olarak tarihlere geçmiştir. Bu okullar, devlet adamı yetiştirmekle birlikte, Sünniliği yaymak ve geliştirmek maksadına da hizmet ediyordu. O dönemlerde Şiîlik yayılma sürecinde idi. Bu sebeple Sünniliğe önem verilmesi ihtiyacı hissedilmişti. Medreselerde, tanınmış âlimlerden oluşan bir öğretim kadrosu dersler veriyordu. Alp Arslan ve Melikşah devirlerinde (1064’ten vefat ettiği 1092’ye kadar) 29 yıl fasılasız devam eden vezirliği esnasında yaptığı icraatlarla bütün Müslümanların gönlünde taht kurmuş değerli bir âlimdir.
Nizamü’l-Mülk, Malazgirt Savaşı hâriç devletin bütün fütûhat savaşlarına katılmıştır. Alparslan ve Melikşah ile birlikte olmuş, cesareti ve isabetli kararları ile zafere giden yolu göstermiştir. Malazgirt Savaşına, Sultan Alparslan tarafından her ihtimale karşı, devleti idare etmek vazifesi ile Hemedan’a gönderildiğinden katılamadığı kayıtlarda belirtilmiştir.
Devlet teşkilatında, askerî, idarî ve malî sahalarda yapmış olduğu yeniliklerle devletin sağlam temeller üzerine kurulması için çalışmış ve bunda da muvaffak olmuştur. Kurmuş olduğu idarî sistem bütün İslâm ülkelerine ve Osmanlı Devletine örnek olmuştur.
Fatımilerin yaymış olduğu Şiî-Bâtıni düşüncelerin ve Hasan Sabbah’ın sapık fikirlerinin Selçuklu Devleti bünyesinde yer tutmaması ve İslâm akidesinin halk tarafından her yönüyle öğrenilip yaşanması için gayret sarf etmiştir.
Nizamü’l-Mülk’ün bu çalışmaları sâyesinde Bid’at ehlinin propagandası kırılmıştır. Bütün çalışmalarının sonuçsuz kaldığını gören sapık görüşlü Hasan Sabbah, bu büyük devlet adamını ortadan kaldırmak için plânlar yapmaktaydı. Nizamü’l-Mülk, bir Batını fedaisi tarafından hançerlenmek suretiyle 14 Ekim 1092 tarihinde şehid edildi. Naaş İsfahan’a getirilerek oradaki türbesine defnedildi.
KUŞBAKIŞI:
TÜRK TÂRİHİNDE YANLIŞ BİLİNENLER, YANLIŞ YORUMLANANLAR:
Erdoğan Aslıyücenin yazdığı bu eserde Türk’ün şanlı tarihinden ilgi çekici detaylar bulacaksınız.
Bunları okurken derin derin düşüneceksiniz.
Bu tarihî olayları günümüzde meydana gelen olaylarla karşılaştırdığınızda farklı bir bakış açısı yakalayacaksınız.
Kültür değerlerimizin, madden ve manen nasıl dumura uğratıldığını görüp üzülürken, Malazgirt’ten başlayıp Osmanlı Türk Devleti’nin ihtişamlı dönemden nasıl zillete düştüğünü, Türk’ü yok etmek isleyen emperyalist güçlere karşı verilen Mustafa Kemal Paşa önderliğindeki İstiklal Savaşı’nı yaşayacaksınız. (Tanıtım bülteninden iktibastır)
YESEVÎ YAYINCILIK:
Küçük Ayasofya Mahallesi, Küçük Ayasofya Caddesi, Hüseyin Ağa Medresesi Nu: 13. Sultanahmet, Fatih, İstanbul. Telefon: 0.212-638 50 12, Belgegeçer: 0.212-638 35 47 e-posta: e_asliyuce@yahoo.com
TÜRKLERİN TÂRİHİ
Ural-Altay ırklar grubunun Altay dalından olan ecdadımız, Ötükenden yola çıkıp bozkıra yayıldılar. Sonra Çin içlerine, daha sonra da batıya doğru ilerlediler. Batılılar tarafından ‘barbar‘ olarak nitelendirilmiş olsalar bile Türkistan bölgesinin ve batılıların ‘Orta Asya‘ olarak andıkları Uluğ Türkistan’ın yüksek medeniyetlerinden birinin kurucusudur. Kendilerine has kültürü gittikleri yerlere götürdüler, insanlığın istifadesine sundular. Mazluma destek, güçlülere tahdit edici oldular. Cihan devletleri kurdular ve hep bağımsız yaşadılar. Üç kıt’a üzerinde atlarının nal izi bulunmayan toprak yoktur.
16 büyük devlet kurdukları söylenirse de bu sayı, kabul edilebilir sebeplere dayanarak azaltılabilir de artırılabilir de. Netice itibariyle her biri, bir öncekinin devamıdır. Hanedanlar değişmiş, aynı kültür ve medeniyet devam etmiştir.
Türkler arasında, bütün Bozkır halklarında görüldüğü gibi Şamanizm yaygındı. Ancak Şamanizm din değildir. Türkler Gök Tanrı’ya inanırlar, O’na taparlar, O’na sığınırlardı. Gök Tanrı, tek ve en güçlüydü. Ancak bu Tanrı, İslâm’ın ‘Allah’ı gibi, ‘Rabbü’l-Âlemin – âlemlerin, bütün kâinatın tanrısı‘ değildi. Türklerin Tanrısı idi. Hakanlar ve kağanlar, yetkilerini O’ndan alırlardı.
Cihana sığmayan Türkler, Umay Türkeş Günay’ın 16 X 23,5 santim ölçülerinde 662 sayfalık kitabına bütün haşmetiyle sığdırılabilmiş. Eserin beşinci baskısı Haziran 2018’de kitapçı raflarındaki yerini almıştır.
Müellifi eserini; el kitabı niteliğinde ve uzmanlık alanı tarih olmayan aydınlar için hazırladığını belirtiyor. Uzun insanlık tarihi içinde M.Ö. dördüncü binden, M.S. 2000’li yıllara kadar takip edilebilen Türk tarihini özetleyen bu çalışma insanların hayatının kısa, milletlerin hayatının ve serüvenlerinin çok uzun ve karmaşık olduğunu sergilemektedir.
AKÇAĞ BASIM ve YAYIM PAZARLAMA ANONİM ŞİRKETİ:
Tuna Caddesi Nu: 8/1 Kızılay-Ankara. Telefon: 0.312-432 17 98 Belgegeçer: 0.312-432 28 52 www.akcag.com.tr e-posta: akcag@akcag.com
MİLLİYETÇİ CEPHE HÜKÜMETLERİ:
Dr. Fuat Uçar, 14 X 24 santim ölçülerinde, 474 sayfalık eserinde Türk Siyasi Hayatında Milliyetçi Cephe Hükümetleri’ni inceliyor ve Koalisyonlar ülkeyi kurtarır mı?, Koalisyonlar zararlı mıdır?, Sağ koalisyonlar topluma ne kazandırır?, Koalisyon başarısız olursa, ne olur? Gibi soruların cevaplarını veriyor.
Tarih bölümünde doktora tezi olarak hazırlanan bu kitapta yakın dönem Türk siyasi hayatında Milliyetçi Cephe Hükümetleri’nin ortaya çıkmasına yol açan faktörleri ve bu dönemi, çeşitli yönlerden üç bölüm hâlinde mercek altına yatırıyor.
Giriş Bölümünde; cepheleşme olgusu, Türk siyasi ve sosyal hayatındaki sağ ve sol kavramlarının gelişim süreçleri incelenmiştir.
Birinci Bölümde; Türk siyasetinde cepheleşmenin başlangıcı olarak İttihatçı-İtilafçı Cepheleşmesi, Millî Mücadele Dönemi, Cumhuriyet’in ilk yıllarında ve tek parti döneminde yaşanan cepheleşmeler ve çok partili dönemde yaşanan Vatan Cephesi’nin ortaya çıkması ve koalisyon hükümetlerinin gelişim süreci gibi cepheleşmenin safhalarına yer verilmiştir.
İkinci Bölümde; Birinci Milliyetçi Cephe öncesi siyasi durumu meydana getiren 14 Ekim 1973 Seçimleri, CHP-MSP Koalisyon dönemi, Birinci M. C.’yi oluşturan siyasi partiler ve bunların milliyetçilik anlayışları ile Birinci M. C.’nin kuruluşu, uygulamaları ve koalisyon içerisinde yaşanan belli başlı anlaşmazlıklar ele alınmıştır.
Üçüncü Bölümde; İkinci M. C. öncesi dönemi hazırlayan 5 Haziran 1977 seçimleri, CHP’nin azınlık hükümeti dönemi, İkinci M. C.’nin kuruluşu, uygulamaları ve koalisyon içerisinde yaşanan çeşitli anlaşmazlıklar incelenmiştir.
Kitap ayrıca dönemin önde gelen siyaset adamları ile yapılan görüşmelerin yanında okuyucuya kolaylık sağlaması maksadıyla hazırlanmış olan dizin bölümlerinden oluşmaktadır.
BERİKAN YAYINEVİ:
Kültür Mahallesi, Kızılırmak Caddesi Nu: 61 Gonca Apartmanı Daire: 6 Kızılay, Çankaya, Ankara.
KISA KISA / KISA KISA…
1-DEDE KORKUT KİTABI: Prof. Dr. Muharrem Ergin / Türk Dil Kurumu Yayınları.
2-ÜLKEM İÇİN ÇÂRE: Ece Güner Toprak / Palme yayınevi.
3-İSLAM METAFİZİĞİNDE TANRI VE İNSAN: Ekrem Demirli / Kabalcı Yayınevi.
4-Bir Akdeniz Üçlemesi / MAVİ KITA / 3. KİTAP / İSTANBUL: Nicholas Woodsworth- Aslı Mertan / Everest Yayınları
5-SON SULTANLARIN İSTANBUL’UNDA: Mary Mills Patrick- / Ayşe Aksu Dergâh Yayınları.
DERKENAR:
SAYI SIFATI KİME AİT?
Türkçenin ‘problemli bir dil’ olduğunu söyleyenler, problemleri artırmanın dayanılmaz hazzını yaşıyorlar.
Medya dünyasındaki devir-teslim törenine ait bir yazının başlığı şöyleydi:
‘İki köklü aile arasında…’
Ailenin iki kökü mü vardı?
Yoksa
‘Köklü iki aile’den mi bahsediliyordu?