İyi Parti Manisa milletvekili Tamer Akkal’ın, geçtiğimiz günlerde partisinden istifa edip ardından da Ak Parti’ye geçmesi siyasetin gündemine oturdu. Akkal’ın Ak Parti’ye katılması kendi partisinde doğal olarak büyük tepki doğururken iktidar kanadında memnuniyet uyandırdı.
Akkal, İyi Parti’nin CHP ile ittifak yapmasını doğru bulmadığını, HDP’nin bazı büyükşehirlerde aday çıkarmayarak zımnen Millet İttifakı’nı desteklediğini, aslında uzun süreden beri partisinden zaten istifa etmeyi düşündüğünü ve nihayet tüm bu saydıkları nedenlerden dolayı istifa kararını hayata geçirdiğini açıkladı.
Bir insanın partisinden istifa etmesi son derece normal ve anlaşılabilir bir durumdur. Hatta istifa etmek, yerine ve zamanına göre son derece ilkeli bir hareket tarzı olarak görülebilir. Doğru yerde ve doğru zamanda istifa etmek son derece erdemli bir davranıştır. Peki Akkal’ın istifası ilkeli bir hareket mi?
Âlây-ı Vâlâ İle..
Akkal’ın hareketi sadece istifa etmekle sınırlı kalsaydı ve Akkal faaliyetlerini bağımsız bir milletvekili olarak devam ettirseydi bu soruya tamamen “sübjektif” şartlara göre evet cevabını verebilirdik. Hatırlarsanız İyi Parti İstanbul milletvekili Mehmet Fatih Şeker de seçimden 2 ay sonra partisinden istifa etmişti. Ancak Şeker’in istifası Akkal’ın istifası kadar tepki çekmedi. Çünkü Şeker, siyasi hayatını bağımsız olarak devam ettirirken Akkal’ın hareketi istifa ile sınırlı kalmadı. Daha istifa dilekçesindeki imzasının mürekkebi kurumadan üstelik âlây-ı vâlâ ile iktidar partisine katıldı. Akkal için özel katılım töreni düzenlendi ve rozetini yeni partisinin genel başkanı Erdoğan bizzat taktı.
Akkal, Ak Parti’ye yıllardır muhalefet eden bir isim. Seçim döneminde Ak Parti hakkında kullandığı olumsuz ifadeler henüz tazeliğini yitirmedi. O yüzden Akkal’ın İyi Parti’den istifa etmesi normal karşılanabilir ama Ak Parti’nin Akkal’ın gözünde nasıl olup da birden bire bu kadar sevimli hale geldiğinin bir açıklaması yok. Akkal’ın istifa sürecini bir bütün olarak değerlendirdiğimizde ilkeli bir hareketten söz edemeyiz.
Ak Parti’ye Başka Geçişler Olacak mı?
Ak Parti şu an Meclis çoğunluğuna sahip değil. Dolayısıyla eski dönemlerindeki gibi tek başlarına yasal düzenleme yapamıyorlar. Akkal’ın da katılımıyla Ak Parti’nin Meclisteki sandalye sayısı 291 oldu. Ak Parti 10 vekil transferi daha gerçekleştirebilirse Mecliste artık tek başına kanun çıkartma gücüne kavuşmuş olacak. İşte bu durum ister istemez “Ak Parti’ye başka geçişler olacak mı?” sorusunu akıllara getiriyor. Çünkü tek başına kanun çıkartabilme gücü Ak Parti’yi MHP desteğine muhtaç olmaktan ve dolayısıyla MHP’yi yedeğinde gezdirmekten kurtaracaktır. Başka bir şekilde ifade edecek olursak, Ak Parti’nin tek başına kanun çıkartabildiği bir senaryoda Cumhur İttifakı sona erecek veya belirsiz bir süre için askıya alınacaktır.
Kişi Kendine Yakışanı Giymezse
24 Haziran seçimleri öncesinde, YSK’nın İyi Parti’yi tamamen hukuka aykırı bir şekilde seçimlere almama oyununu bozmak için CHP’den İyi Parti’ye 15 vekil geçtiği zaman Ak Partililer ortalığı ayağa kaldırmışlardı. Bu 15 vekilin geçişini ilkesizlik olarak niteliyor ve yeni bir Güneş Motel Olayı olarak adlandırıyorlardı. Peki, o zaman 15 vekilin CHP’den İyi Parti’ye geçmesine bu kadar tepki gösteren Ak Parti, 10 vekil daha transfer eder mi? Ak Parti’nin kurulduğu günden bu yana herhangi bir konuda ilkeli bir tavır göstermemesi, bu soruya “hayır” cevabını vermemizi bir hayli zorlaştırıyor.
Yerel seçimler yaklaşıyor. Seçimden sonrasının planları yapılıyor. Siyasette taşlar yerinden oynuyor, kartlar yeniden dağıtılıyor. Saflar sıklaştırılıyor. Siyasetle iştigal eden herkes kendini yeni stratejilere göre yeniden konumlandırıyor. Çünkü herkesin bildiği üzere, siyaset insanın kendine yakışanı giymesidir ve kişi kendine yakışanı giymezse başkaları ona giydirir..