Aydınlar Ocağı Dernekleri 35. Büyük Şurası’na katılmak amacıyla 22 Ekim Cuma – 24 Ekim Pazar tarihleri arasında Sinop’taydık (http://tinyurl.com/kao-sinop). Sinop’u yeniden görmek ve Kocaeli kafilesinin Sinop gezisine rehberlik etmiş olmak benim için büyük mutluluk.
Geçtiğimiz Temmuz ayında bir seminer vesilesiyle Sinop’ta eşim Göksu Özen ile birlikte 15 gün kalmıştık (http://tinyurl.com/yunus-sinop-1). Sinop’un görülmeye değer çok güzel yerleri var. İnceburun ve zindanları biliniyor ama bilinmeyen çok köklü bir tarihi var, Çepni Türkleri var, Selçuklu mirası var. Erfelek var, Boyabat var, daha pek çok güzellik var.
Seminer süresi boyunca fırsat buldukça Sinop’u tanımaya çalışmıştık. İyi ki yapmışız, zira bu ziyaretimizde Kocaeli kafilesini gezdirme görevi bana düştü. Gezilerimizin yiyecek içecek ve gezi mekânları konusundaki tartışmasız üstad ismi Selçuk Arslan işlerinin yoğunluğu sebebiyle 35. Şuraya gelemedi. Şura’larda Kocaeli kafilesinin gidilen şehirdeki gezi ve eğlencesini organize eden Mustafa Toka da katılamadı. Kocaeli’den çıktığımız andan itibaren, tekrar dönünceye kadar kafileye başkanlık eden Hasan Uzunhasanoğlu’nun da son anda acil bir işi çıkınca kafiledeki en genç katılımcı olmam münasebetiyle bütün gözler bana döndü. Mecburen Selçuk Bey, Mustafa Bey ve Hasan Bey’in görevlerini üstlendim. Eksikliklerini hissettirmemeye çalıştım ama muadil aslının yerini tutmuyor.
22 Ekim Cuma gece saat 01.30’da Perşembe Pazarı’ndan yola çıktık. Sakarya’ya uğrayıp Sakarya Aydınlar Ocağı heyetini de kafilemize dâhil ettik. Kaptanlarımız bize rahat bir yolculuk deneyimi yaşattılar.
Kahvaltı için güzel bir mekân bulup durma imkânımız olmadı. Cuma namazına yetişme gayretini hesaba kattığımızda kahvaltı molası programdan çıkarıldı. Kafiledeki maharetli hanımlar bize akşamdan hazırlayıp yanlarına aldıkları böreklerden ikram ettiler. Şura süresince kalacağımız Tepe Otel’e öğle saatlerinde vardık. Cuma namazı ve akabinde başlayacak olan Panel’de Meral Akşener’in ilk sıralarda konuşacak olması öğle yemeğini de imkânsız hale getirdi. Otelde Sinop’un yöresel yiyeceği olan nokul ikramlarını atıştırıp çıkmak zorunda kaldık. Bu duruma biz razı olsak da Dr. Gülden Sönmez’in sivil itaatsizliğine mani olamadık. Çoğunluk rağbet etmese de Gülden Hanım, içimizden bazılarını yandaşları arasına katmayı başardı. Demokratik muhalefet çerçevesinde yaşadığımız bu hoş gelişmeyi de demokrasinin bir gereği kabul edip Cuma namazını müteakip panele katılmak amacıyla Polis Evi’ne geçtik.
Sinop küçük bir şehir olduğu için Şura katılımcılarının tamamını misafir edecek büyüklükte bir otele sahip değil. O yüzden katılımcıların diğer bölümü Diyojen Otel’de misafir edildiler. Panel öncesi, Şura için Türkiye’nin dört bir yanından gelen diğer Aydınlar Ocağı temsilcileriyle görüşüp hasret giderdik. Yerel izleyicilerle birlikte salon tamamen doldu.
Sinop Aydınlar Ocağı’nın çiçeği burnunda başkanı Yrd. Doç. Dr. Şennan Yücel’in ev sahipliğinde gerçekleştirilen Şura, Sinop Aydınlar Ocağı Kurucu Başkanı Prof. Dr. Recep Bircan, Aydınlar Ocağı Genel Başkanı Prof. Dr. Mustafa Erkal ve TBMM Başkanvekili Meral Akşener’in açılış konuşmalarıyla başladı.
Kocaeli Aydınlar Ocağı’nın da üyesi olan, Türkiye’nin ilk kadın İçişleri Bakanı olarak görev yapmış, halen MHP İstanbul Milletvekili olarak TBMM Başkanvekilliği görevini yürüten Dr. Meral Akşener’in konuşması çok güzeldi. Dinleyen herkes konuşmadan kendi hissesine düşen dersi ve ibreti çıkardı. Kocaeli Aydınlar Ocağımızın İlim ve İstişare Kurulu üyesi ve http://www.kocaeliaydinlarocagi.org.tr başyazarı, Kimya Yüksek Mühendisi, Hukukçu Ruhittin Sönmez’in değerlendirmelerini okumanızı tavsiye ederim (http://tinyurl.com/ruhittin-sonmez-sinop).
Prof. Dr. Hasan Onat Hocamızın panel konuşması ve Prof. Dr. Özcan Yeniçeri Hocamızın nevi şahsına münhasır üslubu da Şura’nın unutulmazları arasında yerini aldı. Hasan Hocamın konuşması Kocaeli Aydınlar Ocağı web sitesinde yazı olarak yayınladı (http://tinyurl.com/hasan-onat-sinop). Okuyup değerlendirmenizi tavsiye ederim.
Panel sonrası otellerimize geçip akşam yemeği yedik. Dr. Gülden Hanım’ın öncülüğünde sivil itaatsizliğe kalkışan grup da yemek sonrası dağıldı.
Kocaeli kafilesinin en renkli katılımcısı Dr. M. Şefik Postalcıoğlu; liseden arkadaşı olan, yıllardır görüşemediği Dr. Ömer Kolsarıcı ile görüşme imkânı buldu. Kolsarıcı ailesi akşam bizim kafileyi Sinop Karadeniz Yelken İhtisas Kulübü bahçesinde çay içmeye davet etti. Ömer Bey ve ailesi bizim kafileye sıcak ilgi gösterdiler ve biz de onlarla çok çabuk kaynaştık.
Sahil gezisi sonrası Diyojen Otel’e geçip lobide Dr. Meral Akşener’le sohbet ettik. Karikatüristimiz Murat Yılmaz’ın Meral Hanım için özel çizdiği güzel karikatürünü ve hediyelerimizi takdim ettik. Meral Hanımın konuşması kadar, sohbeti ve entelektüel birikimi de gördüğüm kadarıyla dinleyenler üzerinde büyük etki bıraktı. Ruhittin Bey bu konuları tafsilatıyla anlattığı için onun ilgi sahasına girmemek adına Meral Hanımla ilgili bahsi kapatmak istiyorum.
Meral Hanımı dinledikten sonra otelimize geçtik. Bizi yüksek tempolu bir cumartesi bekliyor. Sinopta, Yeminli Tercüman Cemal Barış’la oda arkadaşı olduk.
Cemal Bey, Şura’ya eşi Harita Mühendisi Hatice Nur Barış, kayınvalidesi ve iki çocuğu ile birlikte katıldı. Barış ailesi Kocaeli kafilesinin en fazla katılım gösteren ailesi olarak geniş aile ünvanını kazandı. Çocuklar da seyahatimize ayrı bir renk kattılar. Rahmetli Milli Eğitim Müdürümüz Hayrettin Gürsoy’un kızı olan Hatice Hanım, babasının geçmiş görevi vesilesiyle Sinop’ta daha önce de bulunduğu için özellikle yer isimleri ve yön tayini konusunda seyahat sırasında bana yardımcı oldu.
Cumartesi günü Ocak Başkanları ve serbest konuşma için hazırlığı olanların konuşmalarını Diyojen Otel toplantı salonunda dinledik. Otelin denize sıfır, güzel bir salonu var. Cumartesi toplantıları bizim hediyelerimizi ve 6 ayda bir hazırladığımız “medya’da Kocaeli Aydınlar Ocağı” kitabımızı ilgililerine dağıtmak için en çok tercih ettiğimiz bölüm oluyor. Özellikle web sitemizin yazarlarına kendi yazılarının da olduğu kitaplarımızı ulaştırdık. Şura kitabında resimleri yer alanlara ya da Ocak etkinliğine konu olanlara ulaştırdık. Bütün Ocakların başkanlarına ulaştırdık.
“medya’da Kocaeli Aydınlar Ocağı 17”kitabımız da kütüphanenizde muhakkak bulunması gereken güzel bir çalışma oldu. Kitapta, 52 farklı gönül dostumuz tarafından üretilmiş yazı, şiir ve karikatürler yer aldı. http://www.kocaeliaydinlarocagi.org.tr/medyadaKAO/17.zip adresinden kitabın pdf sürümünü indirebilirsiniz.
medya’da Kocaeli Aydınlar Ocağı kitaplarımızın nasıl oluştuğundan biraz bahsetmek istiyorum. Katıldığımız Şura Toplantılarına bir önceki Şura’dan o güne kadar geçen sürede yapılan Kocaeli Aydınlar Ocağı faaliyetleri ve basındaki yansımalarını içeren bir kitapla gideriz. Şura’lar 6 aylık periyotlarda yapıldığı için bizim kitapta da 6 aylık faaliyetlerimiz yer alır. Kocaeli Aydınlar Ocağı kurulduğu günden bugüne kadar istikrarlı bir şekilde toplam 17 tane kitap hazırlandı.
15. sayıya kadar bu kitapları Başkanımız Ahsen Okyar, kendisi gazete kupürlerinden toparlayarak hazırlamış. Eskiden baskı imkânları günümüzdeki kadar gelişmiş değilmiş. Kitapta yer alan fotoğraflar analog fotoğraf makinaları ile çekilip tab edilirmiş. Bu zor şartlar altında dahi Ahsen Bey, bin bir özveri ile hazırlayıp sizlere ulaştırmış. Kocaeli Aydınlar Ocağı bir faaliyet yaptığı zaman Kocaeli’de yayınlanan hemen hemen bütün gazetelerde yer alır. Etkinliğin durumuna göre ulusal basında yer alır, televizyonda yayınlanır. Son 4 yıllık bölümüne benim de şahit olduğum kadarıyla Ahsen Bey, her gün bütün yerel gazeteleri alır, faaliyetimiz yer almışsa ulusal gazeteleri alır, Ocak faaliyetlerinin bulunduğu kupürleri keser ve nizami bir şekilde arşivler. Bütün bunları kendi imkanları ile ve mesaisinden zaman ayırarak yapar. Her etkinlik ortalama 4 gazetede yer aldığı için, içlerinden birini ya da ikisini seçerek kitapta yer verir.
1 Kasım 2006 tarihinde faaliyete geçen web sitemizde etkinlik haberleri, duyuru ve bildirilerimizin yanında yazılara da yer vermeye başladık. Zamanla şiir ve karikatür de gelmeye başladı. Şu anda 117 tane yazar, şair ve çizerimizin 2.000’in üzerinde eseri sitemizde yer alıyor. Biz de kitabımızın son sayılarında web sitemizden seçtiğimiz son 6 ayda yayınlanmış eserlere de yer vermeye başladık. Basılı yayın dizgisi konusunda deneyimleri olan Bilgisayar Öğretmeni Emrah Porgalı’nın da katkıda bulunmaya başlaması ile birlikte 15, 16 ve 17. kitaplarımızda başkanımızın üzerindeki yükü bir nebze olsun hafiflettik. Kitabın dizilip baskıya hazırlanmasında Başkanımızla birlikte Genel Sekreterimiz Hasan Uzunhasanoğlu’nun ve Emrah Porgalı’nın gayretleri, benim de âcizane katkılarım var.
Kısaca özetlemeye çalıştığım bu sürecin sonunda ortaya çıkan kitabımızı cumartesi günü ilgililerine ulaştırdık. Kitaplar kitlesel dağıtımdan ziyade ilgililerine ulaştırılmak üzere hazırlandığından dolayı belirli sayıda basılıyor. Hasan Uzunhasanoğlu’nun eksikliğini hissederek kitaplarımızı ve hediyelerimizi dağıtırken bir köşede duran kutudan birkaç tane kitap ve hediye bizim kontrolümüzün dışında Şura katılımcılarımız tarafından alınmış. İyi de olmuş. Zaten onlara dağıtıyoruz. Ama bu plan dışı gelişmeyi bir şekilde haber alan Hasan Bey “Biz sana güvenip emanet ettik. Birkaç kitap ve hediye irade dışı elden çıkmış… Görevini yerine getiremedin.” diye Şura dönüşü Kocaeli’de serzenişte bulundu. “Koskoca Genel Sekreter. Böyle diyorsa bir bildiği vardır” düşüncesiyle “Haklısın Abi. Acemiliğime ver. İlk defa sensiz böyle bir operasyonu yürüttük.” diyerek işin içinden sıyrılmaya çalıştım.
35. Şura’nın bence en güzel tarafı, Aydınlar Ocaklarından birçok yeni ve genç katılımcının olmasıydı. Konuştuk, sohbet ettik, hasret giderdik. Yeni katılanlarla tanıştık. Katılan herkesin irtibat bilgilerini aldık. Sunumları dinledik. Sunumlar oldukça kaliteli ve zevkliydi.
Şura’nın biz Kocaelililer olarak mutluluk sebebi olan diğer bir yönü de Kocaeli Aydınlar Ocağı’nı takdir eden, örnek gösteren konuşmaların yapılmasıydı. Cumartesi günü yapılan bir çok konuşmada Kocaeli Aydınlar Ocağı’na atıfta bulunuldu. TBMM Başkanvekili Meral Hanım’ın panelde “Ben Kocaeli Aydınlar Ocağı’nda yetiştim.” Diye başlayıp Ocağımız ve Başkanımız hakkında güzel sözler söylemesi ile başlayan övgü sözlerini Şura sonuna kadar duymaya devam ettik.
34. Şura’da Malatya’da tanıştığımız ve Sinop’ta beraber olduğumuz Doç. Dr. Taner Tatar ve eşi Doç. Dr. Hüsniye Canbay Tatar da Şura dönüşü Kocaeli Aydınlar Ocağı sitemizin yazarları arasına katıldı. Çok mutlu olduk. İlk yazıları bugünlerde yayınlandı zaten.
Panelde konuşması en çok beğenilenlerden Prof. Dr. Hasan Onat Hocamız da kitabımızı ve yazarlarımızı inceledikten sonra bizim web sitesinde yazmaya karar verdi. Hasan Hocam bence hedef kitlesine ulaşmak için doğru bir adres seçti. Hasan Hocamızın da güzel yazılarını sitemizden okuyabileceksiniz.
Öğle yemeğini Sinop’un en güzel yerlerinden birisi olan Akliman’da yedik. Akliman gerçekten görülmeye değer, doğa harikası bir mekân. Arkasından dünyaca ünlü, bir benzeri sadece Norveç’te bulunan, dünyanın iki fiyordundan birisi olan Hamsilos’u gezdik.
Sinop’a gelip de zindanlarını gezmeden dönülür mü? Sinop tarihi cezaevini gezdik. Alaattin Camii ve Pervane Medresesi’ni gezdikten sonra otobüsle ada turu yaptık. Nursel Ablanın ve Melek Yengenin kenarları uçurum olan yollardan geçerken kötü etkilendiklerini bilmediğim için onların korku dolu anlar yaşamasına sebep oldum. Kafiledeki diğer katılımcılar ada turunu sevdiler. Turu tamamladıktan sonra Seyyid Bilal Türbesi’ne uğradık. Emir Tayboğa’nın mezarı başında dua ettik. Otele döndük.
Cumartesi akşamı şiir ve halkoyunları gösterileri izledik. Bize böyle güzel bir etkinliği hazırladıkları için Sinop Aydınlar Ocağı mensuplarına teşekkür ediyoruz. Şiir okuyan ve halkoyunları gösterisi sunan gençlere ayrı ayrı hediyeler takdim edildi. Bizler ayrıca Kocaeli Aydınlar Ocağı’nın hediyelerini takdim ettik. Sinop Aydınlar Ocağı’nın çiçeği burnunda Başkanı Yrd. Doç. Dr. Şennan Yücel’e ve Sinop Aydınlar Ocağı Kurucu Başkanı Prof. Dr. Recep Bircan’a Ocağımızın plaket ve hediyelerini takdim ettik.
Pazar sabahı kahvaltı ve basın açıklamasının ardından otellerimizden ayrıldık. Sinop limanını gezdik. Kotro ve nokul almak isteyenler alışverişlerini yaptılar. Limanda çay içmek için yer ararken İzmit’le de irtibatları olan, aynı zaman da Recep Bircan Hocamızın bir öğrencisi olan bir çifte rastladık. Sahilde çay içerken bize eşlik ettiler. Bu arada bizi Şura boyunca hiç yalnız bırakmayan Dr. Ömer Kolsarıcı ve ailesi de uğurlamak için geldiler. Alışverişleri tamamlayıp Kolsarıcı ailesi ile vedalaştıktan sonra dönüş yolculuğuz başladı.
Sinop’a giden Kocaeli kafilesinde daha önce görmeye alışık olmadığım iki aile vardı. İlki, Ocağımızın eski başkanlarından, Meral Akşener’in de ağabeyi olan Sigortacı Nihat Gürer ve eşi Melek yenge. Diğer aile de Ocağımızın en eski üyelerinden Nuri Ertan İrfanoğlu ve eşi Filiz yenge. Hem Nihat Abi hem de Nuri Abi ile birlikte Şura’ya katılmak çok güzeldi. Allah her ikisine ve eşlerine de sağlıklı, uzun ömür versin.
Dönüş yolunda kafile rehberliğini Sakarya Aydınlar Ocağı Başkanı Yrd. Doç. Dr. M. Kemal Cerrahoğlu Hocama devrettim. Cerrahoğlu Hocam, dönüşte Kastamonu üzerinden dönüp Şeyh Şaban-ı Veli Hazretleri’nin türbesini ziyaret etmeyi uygun gördü. Yemek için de Kastamonu’nun çıkışındaki İzbeli Çiftliği’nde mola verilmesine karar verdi.
Hanönü ilçesine girmek üzereyken otobüsümüzün tekerleği patladı. Bir süre mola verdik. Neyse ki herhangi bir sıkıntı olmadan kenara park edildi, tekerlek değiştirildi ve yolumuza devam ettik.
Kastamonu şehir merkezini daha önce görmemiştim. Gerçekten görülmeye değer, düzenli ve temiz bir şehir. Şeyh Şaban-ı Veli Hazretleri’ni ziyaret edip dua ettikten sonra İzbeli Çiftliği’ne doğru yola çıktık. Kastamonu’da karşımıza çıkan İstanbul Avrupa Yakası Aydınlar Ocağı Başkanı Av. Hidayet Gümüşsoy ve beraberindekiler İzbeli Çiftliği’nde de karşımıza çıktılar. Yemekte, bizim resim ve video çekimlerinin bir kopyasını Şura’da kamerasını kaybeden Hidayet Bey’e verdim.
Giderken aç kalmaktan şikâyetçi olan Dr. Gülden Sönmez, kahvaltının üzerine hiçbir şey yemeden yatsıya kadar yolculuk yapınca, giderken isyan ettiği için üzüldüğünü, yeni kafile rehberinin daha kötü olduğuna kanat getirdiğini söyledi. Biz Cerrahoğlu Hocamın rehberliğinden şikayetçi olmadık, aksine memnun olduk. Sakarya Aydınlar Ocağı Yönetim Kurulu Üyesi İnşaat Mühendisi Cengiz Arslan dönüş yolunda bize fıkralar anlattı, şiirler okudu. Türklerin yaşadığı hemen hemen her coğrafya ile ilgili biriktirdiği gezi hatıralarını bizlerle paylaştı. Yolculuğumuzun neşeli geçmesine vesile oldu.
Pazar akşamı saat 23.30 civarında Sinop yolculuğumuzu sağ salim tamamlayıp evimize ulaştık. Bütün Kocaeli Aydınlar Ocağı seyahatleri gibi unutulmaz bir seyahat oldu.
Çok uzun bir yazı oldu, farkındayım… Seyahat o kadar dolu geçti ki, hiçbir şey unutulmasın diye aklımda kalan her şeyi yazdım.