Yazılarımızı genelde hep siyasi ve devletin bütünlüğü konusunda yazıyoruz.
Bugün Ramazan birazda sevgiden bahsedelim. Sevgi insanın en ince hassas vicdan hislerinin meydana getirdiği merhamet ve şefkat duygularının bir eseridir. Vicdan hükmü kalpteki iyi ve kötü bütün varlığı yakarak silip atmış ve orasını ayna gibi tertemiz bir hale getirmiş olduğundan Cenabı Hak o kalbe tecelli tahtını kurmuştur. Böylece bütün benliği Hak sevgisi kaplamış ve o kimse artık sevgiden ibaret olmuştur. O her şeyi her şeyde onu sever olmuştur.
Bu nedenle o kimse Cenabı Hakkın dostluk intibak ve esenlik sıfatları ile sıfatlanıp seçkinler sınıfına girmiştir. Artık o insanın her iki dünyada da yeri Cennet makamı ise sefa ve dostluktur.
İslamiyet sekiz esasa dayalıdır. Bunlar;
1-Merhamet ve şefkat,
2- Doğruluk,
3- Sadakat,
4- Cömertlik,
5- Sabretmek,
6- Sır tutmak,
7- Fakirliğini ve acizliğini bilmek,
8- Rabbine şükretmek.
İşte bunlar olmadan her iki dünyada da huzur mutluluk ve cennet olmaz.
Bu güzel huylarla huylanan ve benliğine maleden bir insan, gereği gibi bir Müslüman ve Resulüne layık bir insan demektir. Çünkü bu güzel huy ve ahlaklar Peygamberimize ait güzel huy ve sıfatlardır. Ve keza İslamiyet’in temel unsuru haline gelmiştir.
Bunun içinde İslamiyet kelime-i şahadetle Camide Cennet aramaktan ibaret değildir. Bunlardan biri eksik olursa insan gerçek Müslüman sayılmaz. Çünkü Allah’ın vahyindeki sırların sağlamlığı bunlarla ayakta durur. Bunun içinde hayatın devamı huzur ve mutluluğu bu esaslara bağlıdır. İnsan yaşamında daima iyiye güzele ve doğruya dayalı olmalıdır. Ölümsüzlük ve edebilik bu gerçeklerle mümkündür.
İşte bu yüzdendir ki yukarıdaki esaslar insanlığın ve hak yolcularının elinde daima bir ışık ve meşale olmuştur. İnsan nasıl ki karanlıkta önünü göremez ve yol alamazsa, aynı şekilde Yaradan’ına da varamaz. Cenabı Hak “Işık olun, ana gelin sırrıma erin” diye bizlere hitap ediyor işte bu hitabın anlamını o yüce peygamber Miraç yaparak bizlere anlatmak istemiştir. Şu halde bu hakikat ışıkları olmadan bu cehaletin karanlığından, Rabbimize nasıl yol bulup onun rızasına layık olacağız? Demek oluyor ki gerek Şeriatta, gerek tarikatta ve gerekse hakikatte olsun değerli olan bu güzel huy ve sıfatlardır.
Bir insan ister Peygamber, isterse veli olsun bu gerçeklere sahip olmadan Rabbine laik olamaz. Çünkü 4 kitabın sırrı budur. İnsanlığa ve beşeri vicdanlara hayat kaynağı olan neşe, huzur ve mutluluk bahşeden sekiz esastır.
Dünyada ne kadar güzel huy ve ahlak varsa hepsi bunların içindedir. Bu nedenle bunlara ” 8 Cennet kapısı ” denmiştir. Bunlara sahip olanlar zaten bu âlemdeyken Cennet hayatı sürerler. Yedi tamuya gelince bu Cehennem kapılarının açan huylarda şunlardır.
1-Gurur,
2-Hırs,
3- Kıskançlık,
4- Bölücülük,
5- Dedikodu,
6- Şehvet,
7- Öfke.
İşte dünyada ne kadar kötü huy ve ahlak varsa onlar da bunların içindedir. Onun için her kim iyiyi güzeli ve gerçeği kabul etmezse, kişiliği ne olursa olsun ve ne kadar sureti Haktan görünürse görünsün onun gönlünde bunlar yatıyor demektir. İsterse başı secdeden kalkmasın hiçbir önemi yoktur.
Gerek insanlık ve gerekse İslamiyet gerçeklere dayanmakla olur. Keyfine göre hareket edip benliğe kapılarak riya göstermiş ve “desinler” diye İslamiyet olmaz o takdirde yedi tamunun gurur ve isyan kapılarını insan kendine açmış olur.