Başak sarısı saçlar dağılmış dalga dalga,
Gözler ebemkuşağı boyanmış bölge bölge.
Yüzü bayrak hilâli, haddeden geçmiş eli;
Tebessümü bir gonca, gülüşü bahar gülü.
Masumiyet gölgesi düşmüş asil yüzüne,
Kirpikler asker gibi korumadır gözüne.
Dünyada bir benzeri yok diye biliyorum,
Ben bu ölümsüz aşkı tek onda buluyorum.
Yaratmış Ulu Tanrı’m bana yâr olsun diye,
Olsun bana ömrümce emsalsiz bir hediye.
Nereden bakarsan bak cezbediyor insanı,
Diyor gönül dilince: Bak, beni iyi tanı!
Duruşunda bir başka asalet var gör diyen,
Bedeline razıysan gel sineme gir diyen!
Narsist değildir amma yine benden can ister,
Susamış bir gül gibi âşığından kan ister!
Sinesinde tek bana dilerim yer ayırsın,
Bütün güzelliğiyle gözlerimi doyursun.
Ondan uzakta kalmak gönlümde ateş yakar,
Ruhum ateş içinde yanarken ona bakar.
Göz rengini zeytinden, tenini gülden almış;
Endamı servi misal, sesi bülbülden almış.
Varlığı ömre bedel, yokluğu ölüm demek;
Ona yakışan hitap, bir ömür “gülüm” demek.
İsmini merak ettim, sordum birden adını;
Hem adını söyledi hem dedi soyadını:
Adım Anadolu’dur, soyadım da Türkiye!
Bana yâr olmak için sarıl millî ülküye.
İşte benim sevgilim, varlığına can feda,
Ey Yüce Tanrı’m ondan, bırakma beni cüda!