CB ve AKP Genel
Başkanı Tayyip Erdoğan, cuma günü Diyarbakır’da, AK Parti Genişletilmiş
İl Danışma Toplantısı’na katıldı. Kapalı salon toplantısına katılan partililer “Biji
Serok Erdoğan” (Yaşasın Başkan Erdoğan) tezahüratında bulundu.
Bu “biji serok”
ifadesi terör örgütünün İmralı ve Kandil’deki liderleri için kullandığı bir
slogan. “Serok Erdoğan” sloganına CB ve AKP Genel Başkanı bir tepki
vermedi.
Erdoğan “çözüm
sürecinde” samimi olduklarını ama diğer tarafın (HDP/PKK) süreci sonlandırdığını
anlattı. Erdoğan’ın salondakiler ve TV’ler aracılığıyla HDP seçmenine verdiği
mesajlar “yeni bir çözüm süreci mi geliyor?” sorusunu sordurdu.
Cumhur İttifakının
resmî açıklamalarından “böyle bir şey olmaz” kanaati oluşabilir. Hatta MHP ve
BBP kanadının asla “yeni bir çözüm sürecine” destek vermeyeceği düşünülebilir.
Ama bu tez ne
kadar doğrudur?
MHP ve BBP
liderlerinin daha önceki tavırlarıyla Cumhur İttifakına dahil
olduktan sonraki tutumları yüz seksen derece zıttır. Bence, bu değişimi
yapabilmelerini sağlayan etken ne ise bugün de aynen devam ediyor.
İstanbul Belediye
seçimleri öncesinde teröristbaşı Abdullah Öcalan’ın mesajının okutulması, Osman
Öcalan’ın TRT’de AKP’ye destek veren röportajına bile olumsuz bir kelime dahi
sarf edemediler.
Devlet Bahçeli, 5
seneden beri, Gelecek Partisi Genel Başkanı ve Eski Başbakan Ahmet Davutoğlu’na,
“Serok Ahmet” diyerek O’nu itibarsızlaştırmaya çalışıyordu. Bahçeli’den
“Serok Erdoğan” için henüz bir söz duymadık.
******************************
Yeni Bir Çözüm
Süreci
Ben R.T. Erdoğan’ın
şartlar oluştuğunda yeniden bir “çözüm/açılım süreci” başlatabileceğine
inanıyorum. Bu inancımı da ifade edegeldim.
Çünkü Erdoğan
çok pragmatik bir siyasetçidir. İktidarda kalmak için birbirine
tamamen zıt sözleri aynı inandırıcı üslupla söyleyebilir, çok kısa aralıklarla
birbirine tamamen zıt politikaları izleyebilir.
Son bir yılda
ivmesi artan bir şekilde Cumhur İttifakı oy kaybediyor. Muhtemelen bir
yıl içinde erken seçim olabileceği öngörülüyor. Bütün anketler Cumhur
İttifakının ve Erdoğan’ın kaybedeceğini gösteriyor.
Hem AKP ve hem de
MHP ciddi oy kaybı yaşıyor. Erdoğan Saadet Partisi’nin bir kısım
oylarını Oğuzhan Asiltürk aracılığıyla kazanmaya çalışıyor. Yetmiyor. CHP’den Muharrem
İnce’nin, İYİ Parti’den Ümit Özdağ’ın partilerinden ayrılıp yeni
parti kurmaları da sonucu etkilemiyor.
HDP oyları anahtar
rolünde. Tek çare HDP’yi Cumhur İttifakına çekmek. Ancak HDP’yi kapatma
davası açılmış, partinin eski eşbaşkanı hapiste, kazandığı belediye
başkanlıkları kayyuma devredilmiş, milletvekillerinin dokunulmazlıkları
kaldırılıp yargılanmakta. Böyle iken HDP ile bir anlaşma olabilir mi?
Diyelim ki HDP ile
anlaştılar, HDP kitlesi AKP’ye oy verir mi veya yüzde kaçı verir?
Diyelim ki HDP ile
AKP anlaştılar, diyelim ki bu anlaşmayı Devlet Bahçeli ve Mustafa Destici de
destekledi. MHP ve BBP kitlesinin yüzde kaçı bu durumda Cumhur İttifakı içinde
kalır? Erdoğan Dimyat’a pirince giderken evdeki bulgurdan olmakla mı
karşılaşır?
Erdoğan her hafta
anketlerle halkın nabzını tutan ve anket sonuçlarına göre tavrını değiştiren
bir liderdir. Anketlerde bu soruları sordurduğunu ve cevaplarına göre
tavrını belirleyeceğini düşünüyorum.
******************************
ABD Baskısı
ABD Irak ve
Suriye’de uzun vadeli bir projesini uygulamaya devam ediyor. Büyük Ortadoğu
Projesi (BOP) denilen bu proje ile hedefi İsrail’in güvenliğini sağlamak
ve bu ülkelerin enerji kaynaklarını kontrol etmektir.
Irak’ta ABD’nin
istediği Kürt Devleti (Barzani devleti) kuruldu. Suriye’nin bir
bölümünde YPG/PKK güçleri devletleştirilmekte.
ABD Türkiye’nin bu
projeyi aksatacak hamlelerinden rahatsızdır. Türkiye’nin bu alanda geri adım
atması için zorlayacaktır.
ABD’nin Erdoğan’ın
serveti davası, Halkbank davası, Sezgin Baran Korkmaz davası gibi araçlarla
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı köşeye sıkıştırması bekleniyor.
ABD Türkiye’nin
Suriye’de vereceği tavizlerle YPG/PKK devletinin kuruluşunu
hızlandırabilir. Türkiye’de yeni bir çözüm süreci ile ülkemiz sınırları
içinde kurulacak bir Kürt devletinin tohumlarının atılmasını sağlamaya
çalışabilir.
Erdoğan ABD ile
ilişkilerini düzeltmek istiyor. Ama ABD’nin taleplerini kabul etmek, Türkiye
için “Beka sorunu” yaratır. Erdoğan ABD’nin taleplerine ne kadar
direnebilir bilemiyoruz. Trump’ın Erdoğan’ın serveti davasını açma
tehdidine karşı, Erdoğan’ın Rahip Brunson’u ABD’ye göndermiş olması
ümidimizi kıran bir örnek.
Bakalım ABD’nin
yeni Başkanı Biden bu kozları kullanacak mı, kullanırsa Erdoğan
ne yapacak?
******************************
Bu Defa İşi Daha
Zor
Son dönemde “Kürt
sorunu yoktur, terör sorunu vardır” anlayışı içinde olan Erdoğan’ın işi bu defa
daha da zor. Çünkü “yeni bir çözüm süreci” başlatırsa yeniden “Kürt
Sorununun” olduğunu kabul etmesi gerekecek.
Etse bile HDP/PKK’nın
taleplerine uygun bir çözüm için kamuoyu hazır değil.
“Yeni Çözüm Sürecini”
Erdoğan, bir çözüm üretmek için değil, ancak seçim kazanmak ve ABD ile
ilişkileri düzeltmek için başlatacaktır. Böyle bir süreçte HDP’yi muhatap
alamaz. PKK ile direkt görüşmesi zor. Sadece Abdullah Öcalan ile
müzakere olursa Kandil, YPG ve ABD ciddiye almayabilir.
Bu yüzden
Erdoğan’ın “Biji Serok Erdoğan” sloganları eşliğinde verdiği mesajlar
ile bir nabız yoklaması yaptığını düşünüyorum. Ancak söylediklerinin HDP
seçmenini kazanmaya yetmeyeceği kanaatindeyim. Diyarbakır toplantısı iktidarın
çaresizliğinin dışavurumundan ibaret bir tablo olarak kalabilir.