Şeriat Nedir?

180

     Çok zaman siyasete âlet edilen Şeriat’ın, çok güzel ve yerinde bir izahı:

   “Şeriatin yüzde doksan dokuzu kişiye bakar. Bizzat kişinin kendisine hitap eder. Bizzat kişiyi muhatap alır.

     Şeriat, kişinin Kur’an’la ve Resulullah’la başbaşa olmanın adıdır.

     Şeriat, Allah’ın razı olacağı bir hayat yaşamanın adıdır.

     Şeriat, kulluğuna dikkat etmenin adıdır. Allah’a karşı görevlerini yani sorumluluklarını yerine getirmenin adıdır.insanlara karşı da sorumluluklarını yapmanın adıdır. Hatta diğer varlıklara karşı da sorumlu davranmanın adıdır.

     Şeriat, elinden, dilinden insanların emin olmanın, güven duyduğu insan olmanın, Müslüman olmanın adıdır. Güvenilmeyen, elinden, dilinden insanların ve canlıların zarar gördüğü Müslüman, kötü bir Müslümandır. Yani şeriatı yaşamayan bir Müslümandır.

     Şeriat, insanların canlarını, mallarını, namuslarını, şahsiyetlerini korumanın, kollamanın adıdır.

     Şeriat, komşusu açken tok yatmamanın adıdır.

     Şeriat, anne-babaya gözü gibi, evinde en güzel bir şekilde bakmanın adıdır.

     Şeriat, insanın değil yüzüne, arkasından bile lâf etmemenin, dedikodu yapmamanın, söz taşımamanın adıdır.

     Şeriat, herkese adaletli davranmanın adıdır. Anne-babanın aleyhine bile olsa, zengin aleyhine bile olsa doğru şahitlik yapmanın adıdır.

     Şeriat, düşman olduğu, öfkelendiği, kin bağladığı, bir kaşık suda boğacak kadar kızdığı insana, insanlara bile adaletli davranmanın adıdır.

     Şeriat, insanlarla alay etmemenin, insanları, toplumları küçük görmemenin, tahkir etmemenin, küçük düşürücü tavırlarda bulunmamanın, kızacağı, güceneceği lâkaplarla çağırmamanın adıdır.

     Şeriat, karşıdaki küfretse bile küfretmemenin, hidayetine dua etmenin adıdır.

     Şeriat, namaz kılmanın, oruç tutmanın, hacca gitmenin, şeriatın ölçülerine göre zengin sayıldığında malından fakir fukarayı gözetmenin, zekâtını vermenin adıdır.

     Şeriat, belediyede veya devlette, işe alımlarda öne geçmek için torpil aramamanın, partisinin adıyla, cemaate bağlılığıyla girmemenin, hakkıyla kazanacak olanların hakkını çiğnememenin, çiğnetmemenin adıdır.

     Şeriat, devletin imkânlarını kullanma sorumluluğu taşırken eşini- dostunu, partisini cemaatini kayırmamanın adıdır. Bütün bir milletin hakkının-hukukunun emanetçisi olduğunu bilmenin ve ona göre davranmanın adıdır.

     Şeriat, ihalelerde şeffaf davranmanın, adil davranmanın el altından, gizliden kendine yöneltmemenin, kendi kazanacağı şekilde ayarlamamanın, düzenlememenin, işi bilenin, hakkı olanın kazanmasını sağlayacak şekilde idare etmenin, yönetmenin adıdır.

     Şeriat gelmesini isteyenler, önce kendilerine şeriatı uygulamalıdırlar. Sonra yine kendisi yaşamalıdır. Çünkü Şeriatın yüzde doksan dokuzuna fert olarak kendisi muhataptır.

     Devleti ilgilendiren kanunlar ise devlet adamlarının işidir. Sorumluluk onlarındaır. Onlar düşünsünler. Yüzde biri öne çıkarıp “şeriat isteriz” demek, şeriata kötülüktür.

     Şeriatı isteyen Müslümanlar önce yaşamlarıyla şeriatın güzelliğini göstermelidir. Önce haliyle, tavrıyla şeriatı istediğini göstermelidir. Haliyle, tavrıyla şeriatı anlatmalıdır. Görevi budur.

     İnsanların dini, şeriatı kabul edip-etmemeleri ise bizim görevimiz değildir. Allah’a aittir. Hidayet Allah’tandır…

x

      (Büyük bir İslâm âliminin dediği gibi:)

      ‘Şeriatta, yüzde doksan dokuz; ahlâk, ibadet, âhiret ve fazilete aittir.

      Yüzde bir nispetinde, siyasete mütealliktir (siyaset hakkındadır);

      Onu da ulü’l-emirlerimiz (iş başındakiler) düşünsünler.’ ”

      (Zekeriyya Kocalan)

Önceki İçerik03 MAYIS TÜRKÇÜLÜK GÜNÜ
Sonraki İçerikKuzey Kıbrıs’ta Bir Mücahit Sanatçı; Oktay Öksüzoğlu
Avatar photo
1944 yılında İstanbul'da doğdu. 1955'de Ordu ili, Mesudiye kazasının Çardaklı köyü ilkokulunu bitirdi. 1965'de Bakırköy Lisesi, 1972'de İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümünden mezun oldu. 1974-75 Burdur'da Topçu Asteğmeni olarak vatani vazifesini yaptı. 22 Eylül 1975'de Diyarbakır'ın Ergani ilçesindeki Dicle Öğretmen Lisesi Tarih öğretmenliğine tayin olundu. 15 Mart 1977, Atatürk Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümünde Osmanlıca Okutmanlığına başladı. 23 Ekim 1989 tarihinden beri, Yüzüncü Yıl Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümünde Yakınçağ Anabilim Dalı'nda Öğretim Görevlisi olarak bulundu. 1999'da emekli oldu. Üniversite talebeliğinden itibaren; "Bugün", "Babıalide Sabah", "Tercüman", "Zaman", "Türkiye", "Ortadoğu", "Yeni Asya", "İkinisan", "Ordu Mesudiye" ve "Ayrıntılı Haber" gazetelerinde ve "Türkçesi", "Yeni İstiklal", "İslami Edebiyat", "Zafer", "Sızıntı", "Erciyes", "Milli Kültür", "İlkadım" ve "Sur" adlı dergilerde yazıları çıktı. Halen de yazmaya devam etmektedir. Ahmed Cevdet Paşa'nın Kısas-ı Enbiya ve Tevarih-i Hulefası'nı sadeleştirmiş ve 1981'de basılmıştır. Metin Muhsin müstear ismiyle, gençler için yazdığı "Irmakların Dili" adlı eseri 1984'te yayınlanmıştır. Ayrıca Yüzüncü Yıl Üniversitesi'nce hazırlattırılan "Van Kütüğü" için, "Van Kronolojisini" hazırlamıştır. 1993'te; Doğu ile ilgili olarak yazıp neşrettiği makaleleri "Doğu Gerçeği" adlı kitabda bir araya getirilerek yayınlandı. Bu arada, bazı eserleri baskıya hazırlamıştır. Bir kısmı yayınlanmış "hikaye" dalında kaleme aldığı edebi yazıları da vardır. 2009 yılında GESİAD tarafından "Gebze'de Yılın İletişimcisi " ödülü kendisine verilmiştir.