Tek tekbirde / 22 takvim devrildi dağlardan
Zemheride / Devlet-i Âliyenin şanı için
İleride / Ödensin diyeti vakit kalbe dayandığı an
Ve haczedilsin yaşamak / 76 bin civanın canı için
Bir kardelen gülümsemesi gibi
Çekildik doruklardan denizlere
Ipıssız mermiler yaktı ağıdımızı
Karlı – mayınlı sevgiler döküldü benizlere
Ben Urfa’nın Halfeti köyünden Viran Osman
Mavzer sırtıma maraz
Ben ninnisiz doğdum anam / Ölüm hüznümü saramaz
Karla karışık hasret dokunamaz göğsümüze
Ki biz Hızır’ın boz güvercinleriyiz
Siz günü yaşarsınız, güneş değer içinize
Bizimse gecemiz yok, kıyamet habercisiyiz
Çorum Osmancık’tan Halil oğlu İsmail
Rütbesi er, kınalanmış asker
Emret kurbanınım / Kumandanım bunu bil
Ağıdımız henüz bestelenmedi
Destanımız kaldı yetim
Kafiyelerin zincirine sığmaz ki
Benim bu beyaz mahkûmiyetim
Sarıkamış’tayım ağam, sararmış bir yaştayım
Yüreciğim üşüyor çavuş / Bir garip telaştayım
Bilinmese de kıymeti sevdamız dağlarcadır
Ki beyaz bir örtüden başka süsümüz yok
Konuşursak karışmayın lisanımız karcadır
Kabir aramayız, kefen lüksümüz yok
Kardelenlerin açmaya korktuğu rakımlarda
Zemherinin avuçları bir titreme nöbetiydi
Bir dağ gölgesi gibi beliren bir damla kanda
Çığ düşüren bir şehidin heybetiydi
Aydın’ın Çine kazasından Sarı Cemil
Konuşamam paşam / Beni gözyaşlarıma bağışla
Ben sana ne diyeyim güzelliği gölgeleyen er
Gel ey bizim heyecanımıza da bir top kar düşür
Ey merhamete kumandan ey sonsuz nefer
Kardelenler üşür ama bu bir diriliş düşüdür
Ayaklarımı hissetmiyorum dizime kadar
Dürbünün demirleri gözüme yapıştı ağlayamam
Gece 3-5 nöbetçisi Keşanlı Satılmış / Yüzbaşım, görev tamam
Allahuekber Dağlarında her kış
Tüter hüzünsoylu kardelenler
Gün susar, ağaçlar alkış tutarmış
Kalktıkça karlar altından ölenler
Bizi anlatacak tablo boydan boya ak olacaktır
Ipıssız destanımıza 100 yıl sonra bakılacaktır
Dağlar ayağa kalksın, denizler göğe aksın!
Dalgalar sussun, toprak bu yana baksın!
Dur bre Mevlâna’nın müridi dünya;
Kar şehitlerine fâtihalarla selâm duracaksın!