Rüzgâr Eken, Fırtına Biçer

24

African Stream adlı dijital medya kanalından bir video düştü sosyal medya hesabıma. Yer, İsrail’de bir okul. Öğrencilerin tamamı resmi formalı, erkek ve 12-13 yaşlarında. Sınıfa gelen üç erkek müfettiş, öğretmenin yanında öğrencilere sorular soruyorlar:

-Birkaç yıl içinde tapınağın inşa edileceğini kimler düşünüyor?

(Bütün sınıf parmak kaldırıyor)

Müfettiş: Şu an, inşa edilecek tapınağın yerinde ne var?

-Mescid-i Aksa

Müfettiş: Camiye ne olacak?

-Çökecek, patlayıp kaybolacak.

Müfettiş: Geçen sene aranızdan kimler Arap bir çocukla tanıştı?

(Çocuklardan birkaçı parmak kaldırıyor.)

Müfettiş: Nerede tanıştınız onunla?

Çocuklardan biri: Tapınağın orada.

Müfettiş: Onunla konuştunuz mu?

-Hayır, beni itti ve gitti.

Müfettiş: Arap çocuklarla tanıştığın zaman ne olur? Neler hissediyorsun?

-Öfke… Onları öldürmek istediğimi hissediyorum.

Müfettiş: Seküler Yahudi bir çocukla tanıştığında neler hissediyorsun?

-Seküler olduğu için, onun için üzülüyoruz.

Müfettiş: Neden onun için üzülüyorsunuz?

Cevap: Doğru yolda ilerlemediği için…

Müfettiş: Önümüzdeki 10 yıl içinde Kudüs’ü nasıl görüyorsunuz?

Çocuklar topluca cevap veriyor: Herkes dindar birer Yahudi olacak. Ve Araplar olacak, ancak onlar köle olacaklar.

Sınıftaki öğretmen: Oh, Çünkü Mesih burada olacak.

Öğrenci: Anladım.

Bir başka çocuk: O zaman büyük bir savaş olacak ve Arapların çoğu ölecek, geriye kalanlar ise köle olacaklar.

Müfettiş: Aferin size, bütün bilgilere hâkimsiniz. Eğitiminize böyle devam edin.

……

Dünyanın en fundamentalist (köktendinci) eğitimi İsrail’de yapılmaktadır. Sekülerlik, laiklik, demokrasi, özgürlük gibi kavramlar onların elinde, kendi dışındaki toplumları uyutma aparatıdır. İki bin yıllık kinleri, ilk günkü canlılığını korumaktadır.

İsrail’in Arz-ı Mev’ud davası güttüğünü, bütün ilişkilerini bu idealine ulaşmak üzerine kurduğunu bilmek zorundayız. İsrail, bu niyetini zaten gizlemiyor. Nedense İsrail sevicileri görmezden, duymazdan geliyor.

İsrail, çocuklara uyguladığı eğitimle, geliştirdiği siyasetle kendi ayağına kurşun sıkmaktadır. Keskin sirke küpüne zarar verir, öfkeyle kalkan zararla oturur. Onların keskinliği ve öfkesi, on binlerce insanın ölümüne yol açmıştır. İsrail soykırımcıdır, katildir.

Dünya insanlığı, fitne fesat üreten bu zalim topluluğa daha fazla tahammül edemez, etmemelidir. İnsanlık kendi onurunu korumak istiyorsa tez zamanda İsrail’in Gazze’deki, Lübnan’daki, Filistin’deki katliamına “Dur” demelidir.

Başta İngiltere ve Amerika, bizzat desteklediği için suçludur. Haksızlık karşısında sessiz kalan Batılı diğer ülkeler de suçsuz sayılmaz. Onurlu ölüm yerine onursuz yaşamayı tercih etmiş görünen pek çok Arap ülkesi de gafletten uyanmalı, katledilme sırasının bir gün kendilerine de geleceğini akıllarından asla çıkarmamalıdır.

İsrail, insanlık adlı bedende çıbandır, bu çıban insanlığın huzuru için derhal temizlenmelidir. Siyasetine yön verenler görevden el çektirilmeli, eğitimciler rehabilite edilmeli, din adamlarının inançları, algıları sorgulanmalı, insani değerler üzerine oturtulmuş öğretiler geliştirilmelidir.

İnsanlık, adı İsrail olan yükü daha fazla taşıyamaz. İsrail, sıtma sineği üreten bataklık hükmündedir. İsrail’in, bütün insanlığı sürüleştirip kendilerinin efendi olacağı dünya kurma ham hayali küllenmiş kor olmaktan çıkmış, Ortadoğu’da çıra gibi yanmaya başlamıştır. Bu çıra, bugün söndürülmezse yakın gelecekte büyük ihtimalle meşaleye dönüşecek, bütün dünyayı ateş olarak saracaktır. İsrail’in ütopyası, insanlık aleminin gafleti yüzünden dünyanın cehennem olması kaçınılmazdır.

Her şiddet hareketinin, yapana dönerek kendisini bitirmesi doğasının gereğidir. Çivi çiviyi söker. Rüzgâr eken, fırtına biçer. Neticede dairevi bir yörünge takip ederek başlangıç noktasına gelen bumerang gibi, Siyonist fikriyat ve onun sembol ismi İsrail, kendini tüketecektir, yakmış olacaktır.  Bu yıkım harekâtında, bizim hangi tarafa destek verdiğimiz, hangi tarafta yer aldığımız önemlidir. İmtihanımız, budur.

İsrail, sapkın inancını masum çocuklara enjekte ederek uzun vadede insanlığı bitirmeye kararlı görünüyor. Sevgi, hoşgörü, barış medeniyetinin temsilcisi olan bizler, en azından onların kini kadar uyanık ve bilinçli olmalıyız. Sevgi, aysbergleri eriten güneş gibi sabırlı, şiddetli olmalıdır. Kini yok etmek, kindarları yaşatmamak da sevgi medeniyetinin ve ahlakının gereğidir. Def-i mefasid, celb-i menafiden evladır. (Zararlıyı yok etmek, faydalı olanı inşa etmekten öncedir)

İnsanlık, kötüler karşısında çaresiz değil, gafil. Gaflet uykusu bitmeli, barış medeniyetine giden yoldaki bütün taşlar kaldırılmalı, çukurlar kapatılmalı, dikenler kurutulmalıdır. Kötüler, kin medeniyetini okullarında kökleştiriyorlar, biz de aynı zemini barış medeniyetini inşa etmek için kullanmalıyız.

Kişinin, ömrünün sonunda, geriye bakarak yaptıklarının veya yapamadıklarının pişmanlığını duymayıp bilakis huzurunu ve mutluluğunu duyması, sonraki dünyamız için ne kıymetli sermaye…