Grameri Olmayan, Bol Problemli Bir Dil: Türkçe
İnsan
kalabalıklarını millet hâline getiren en köklü unsur ‘dil’dir. Bu dil, biz Türkler için Türkçe’dir. Dil olmadan, millet
teşekkül etmez. ‘Millet’ hâline gelmiş insan kalabalıkları, dilini koruyamazsa
zaman içinde erir ve târih sahnesinden silinir. Hazin bir tecellidir ki; Türk
Dili, grameri, bir başka ifâde ile değişmez dil bilgisi kaideleri olmayan, bol
problemli bir dildir. Türk Dili ve Edebiyatı Profesörü bâzı dostlarımız aksini
iddia ediyor: ‘Türkçe’nin grameri vardır,
problemi yoktur.’ Keşke öyle olsa… Kim istemez ki?
Dil, kültür ve
millî varlığın en önemli unsurudur. Dil bilgisi kaideleri de bu unsurun kilit
taşı, koruyucusu, besleyicisi ve sağlıklı gelişmesinin temel kaynağıdır.
Dil, tabîi ve
canlı bir varlıktır. Zaman içerisinde bâzı sebeplerle değişikliklere
uğrayabilir. Dildeki bu değişikliklerin dil bilgisi kaidelerine göre olması
şarttır. Kelimelerin türetilmesi, cümle içindeki yerleri ve mânâsı, dil bilgisi
kaidelerine göre olmalıdır. Türkçe, kelime türetilmesi bakımından dünya dilleri
içerisinde en geniş imkânlara sâhip dildir. Buna rağmen ve ihtiyaç varsa; siyâsî,
ticâri, askerî ve sosyal ilişkilerde bulunduğumuz milletlerden kelime
alabiliriz. Bunun şartları vardır. Alınan kelime Türk fonetiğine göre telâffuz
edilecek ve yazılacak. Türkçe’de karşılığı varken, ihtiyaç söz konusu değilken
yabancı dillerden, ait olduğu milletin söyleyişiyle kelime alınması: kelime
istilasıdır. Kelime istilâsı, kültürü zayıflatır, millî yapımızı zedeler.
Türkçe’de ilk dilbilgisi kitabı 1530 yılında Bergamalı Kadri tarafından yazıldı. ‘Müyessesiretü’l-Ulûm’
isimli eser Kanûnî Sultan Süleyman Han dönemi sadrıâzamlarından, önceleri ‘makbul’, öldürüldükten sonra da ‘maktûl’ olarak anılan Pargalı İbrâhim
Paşa (1523-1536)’ya sunulmuştur. Eser 1946 yılında Besim Atalay (1882-1965)
tarafından Türkiye Türkçesine çevrilmiş ve yayımlanmıştır. Fransız Türkolog
Prof. Jean Deny’nin yazdığı ‘Türk Dil
Bilgisi’ isimli kitap 1921 yılında yazıldı. Eseri Ali Ulvi Elöve
(1881-1975) Türkçe’ye çevirdi, 1927 yılında yayınlandı. Prof. Dr. Tahsin
Banguoğlu’nun (1904-1989) ‘Türkçe’nin
Grameri’ isimli kitabı 1959 yılında, Prof. Dr. Muharrem Ergin’in
(1923-1995) ‘Türk Dil Bilgisi’ isimli
eseri 1962’de yayımlandı. Tâhir Nejat Gencan’ın (1892-1980) ‘Dilbilgisi’ isimli eseri 1979 yılında,
Prof. Dr. Mehmet Kaya Bilgegil’in (1921-1987) ‘Türkçe Dilbilgisi’ isimli eseri 1982 yılında, Prof. Dr. Zeynep
Korkmaz’ın (1921- ) ‘Türkiye Türkçesi
Grameri / Ses Bilgisi’ isimli eseri 2003 yılında, Prof. Dr. Günay
Karaağaç’ın (1949-2021) ‘Türkçenin
Dilbilgisi’ isimli kitabı 2013 yılında yayımlandı.
Bunların çoğu,
çok kıymetli, kaynak kitaplardır. Fakat hiçbiri, ders kitabı olmanın ötesine
geçememiş, ihtiva ettiği sağlam esâsa dayalı bilgiler, mevzu ile alâkalı devlet
kuruluşları tarafından ‘yok’ hükmünde
kalmıştır. Bu sebeple de kalem erbabı, bu kitaplarda yazlı kaideleri rehber
edinmemiştir.
***
Diğer taraftan
Türkçe sevdâlısı birkaç idealist; feryat-figan, Türkçe’mizi itelenmekte olduğu
uçurumun kenarından kurtarmaya çalışmaktadır. Bu çalışmalara Türkolog Geoffrey
Lewis (1920-2008) ‘Türk Dil Devrimi:
Trajik Bir Başarı’ isimli eseriyle Amerika’dan katıldı.
İdealist
Türkçe sevdâlılarından biri olan Lise
Edebiyat Öğretmeni C. Yakup Şimşek
(1962- ), 2013 yılında yayımladığı ‘Dilin
Tetiği Bozuldu’ isimli eserinden sonra kaleme aldığı, 2022 yılında
yayımlanan ‘RİT (Resmî İkameli Türkçe
LÜGATİ’ isimli muhteşem eseri ile Türkçeyi taammüden katledenlere ağır bir
darbe indiriyor.
Yakup Şimşek, ‘Resmî İkameli Türkçe’ tâbirini şöyle
açıklıyor:
Türkçe konuşan insanlar (millet, kavim, halk, topluluk vd.) tarafından dilin tabîî
seyri içinde benimsenip kullanılan dil unsurlarının (ek, kelime, kelime grubu
vd.) yerine geçmek üzere -dilin tabîî yapısına ve kānunlarına aykırı
olarak- devletin karârı,
kuvveti ve faâliyetiyle ikāme edilmiş unsurlarla şekil verilen Türkçe”dir.
TDK tarafından ve resmî metinlerde bu dile “Öz Türkçe”, bu faâliyete “dil
inkılâbı, dil devrimi” vs. denmiştir.
Meseleyi
ele alıp dikkatle araştıran kişiler, yakıştırılan ve yapıştırılan “Öz Türkçe” etiketinin bu dile
aykırı durduğunu ve eğreti oturduğunu görmüşler, bu
yüzden farklı adları uygun bularak ileri sürmüşlerdir: “TDK Lehçesi, Uydurukça, Uydurca, Düzme Devlet Dili, Resmî
Argo, Devlet Argosu, Kurbağaca, Çitakça” vb…
(Bunlardan “uydurukça” kelimesi en çok rağbet görendir. Fakat bu “uydurukça” ismini târif etmek
zordur. TDK
lügatinde de yer verilmeyen bu “uydurukça”
kelimesi, lastik gibi her yöne çekilen bir söz
olmaktan öte gitmiyor. Ayrıca, bu “uydurukça,
uydurukçacı” tâbirleri birtakım siyâsî ve ideolojik sınıfların diğer
bâzı grupları suçlarken kullandığı bir işâret hâline de gelmiştir.)
Başka isimler de verilmiş olabilir. Fakat bu yeni
dilin temel vasfı “resmî ikāme”
olduğu için bizce hepsinden daha doğru isim “Resmî İkāmeli Türkçe: RİT”tir.
Aslen
Türkçe olsun veyâ olmasın, dilimize meşrû ve doğru yollardan girip yerleşmiş
dil unsurlarının yerine, resmî karar ve faâliyetlerle ikâme edilen her kelime
RİT kelimesidir. RİT kelimelerini diğerlerinden ayırt eden unsur, “ikâme”
olması ve bu ikâmede “resmî güç” faktörünün bulunmasıdır. Meselâ “sayrı”nın
yerine “hasta”nın yerleşmesinde resmî karar ve güç yoktur; fakat “mekteb”in
kaldırılıp yerine “okul”un
getirilmesinde vardır.
RİT’in
Türkçeye -hattâ bütün dillere- aykırı olan tarafı, ikâme karârının millet
değil, devlet tarafından verilmiş ve yerine getirilmiş olmasıdır.
***
“Kelimelerin
devlet tarafından değiştirilmesi” şeklinde bir müdâhale dile uygun mudur?
TBMM’nin
ismi bütün resmî literatürde “TBUK: Türkiye Büyük Ulus Kamutayı” yapılsa doğru olur
mu?
Böyle bir değişikliğe mâkul bir gerekçe bulunabilir mi?
Evet,
devletimiz buna benzer binlerce kelimeyi değiştirse dile uygun bir tasarrufta
bulunmuş sayılır mı? Türkçe üzerine çalışan gramerciler, lügatçiler,
etimologlar vb. bunun cevâbını açıkça vermelidir.
39 sayfa hacimli ‘Mukaddime’
bölümünde yer alan tâli başlıklarından örnekler:
*Türkçede RİT’in Yol Açtığı Haller. *RİT Kelimeleri, Yerinde Kullanılıyor
mu? *Öz Türkçecilik Türkçeye Aykırıdır. *RİT’in Kıstas ve Esasları Nelerdir?
*RİT Lügati Nasıl Hazırlandı? *Bu Sâhada Daha Önce Yazılmış İki Eser. *RİT
Kelimelerinin Tasnifi. *RİT Lügatinin Kullanılışı Hakında.
Eserin 47 – 383. sayfalar
arasındaki ‘Sözlük’ bölümünden birkaç
örnek:
ACIMASIZ: Türk Dil Kurumu
(TDK)1935’te ‘gaddar, zâlim’ yerine ‘gücemen’ kelimesini, 1945’te ‘merhametsiz’
karşılığında ‘acırganmaz’ kelimesini uygun görmüş ve ileri sürmüştür. Ali Püsküllüoğlu’nun
Türkçe Sözlük’te merhametsiz: katı yürekli, pek yürekli, seng-dil, saht-dil;
Allah’tan korkmaz, insafsız; gaddar, zâlim. Kuşku: en acımasız, en güçlü
düşman. Orhan Külkülü (OÜ) eserinde: kıyıcı, amansız, aman vermez, bîaman.
BEĞENİ: (TDK 1935’te ‘zevk’
yerine ‘mez, tadı’ kelimelerini uygun görmüş ve öne sürmüştür. 1945 lügatine
‘beğeni’yi almayan TDK, sonradan yine sâhiplenmiştir.
CİNSEL: (TDK ‘bâhî, şehvânî
yerine 1935’te kösnül kelimesini uygun görmüştü.
ÇABA: TDK 1935’te ‘cehd, himmet’
yerine ayrıca ‘dürüş’ kelimelerini; mücâhede, gayret, himmet yerine ‘dürüşme’
kelimesini uygun görmüştü. TDK tarafından ‘sa’y. Cehd, himmet, gayret’ yerine
ikame edilmiştir.
DENEYİM: TDK tarafından ‘tecrübe
yerine 1935’de ‘deneç, denev’ 1945’te ‘deney’ kelimesini uygun görmüştür.
EDİMSEL: TDK daha sonraki yıllarda
‘fiilî’ yerine ‘eylemli’ kelimesini ileri sürmüştür.
FİZİKSEL: Fizikî, hikemî, bedenî,
cimânî, maddî.
……………
ZORUNLU: 1935’te ‘mecbûrî yerine
‘yükümel, yükümü altında, sözlerini ileri sürmüş, ‘vâcib’ yerine zorunlu’nun
yanı sıra sıkınçlı kelimesini sunmuştur.
***
Türkçemizi doğru ve güzel konuşup
yazmak isteyenler için başucu / el kitabı olan eser 16,5 X 23,5 santim
ölçülerinde 383 sayfadır
ÖTÜKEN
NEŞRİYAT A. Ş.
İstiklal Caddesi, Ankara Han Nu: 63/3 Beyoğlu
34433 İstanbul Telefon: 0.212- 251 03 50
Belgegeçer: 0.212-251 00 12 e-Posta: otuken@otuken.com.tr www.otuken.com.tr