Nokta TV’de yapıp sunduğum Geniş Açı programının bu haftaki konuğu Yeniden Aydınlanma Derneği Genel Başkanı Halil Konuşkan’dı. Halil Konuşkan Dünyadaki iç savaşları araştırmış, onlarca iç savaştan ders alabileceğimiz belli özellikleri çıkarmış. Sohbetimiz böyle günlük siyasi çekişmelerin dışında ama ülkemizi de yakından ilgilendiren bir konuda olunca programa ilgi iyi oldu.
Halil Konuşkan’ın bir TV programı içerisinde anlatabildiği örnek iç savaşlardan biri bana çok ilginç geldi.
****
KAMERUN İÇ SAVAŞI
Bir Afrika ülkesi olan Kamerun eski bir Alman sömürgesi idi. Birinci Dünya Savaşı’nda Almanların yenilgisi üzerine ülke, 1916’da Birleşmiş Milletler (BM) tarafından İngiltere ve Fransa yönetimine bırakıldı.
Kamerun, Ocak 1960‘ta Fransız ve İngiliz mandasından kurtularak bağımsızlığını ilan etti.
Osmanlı Devleti hükümdarlığı altında yüzlerce yıl kalan ülkelerde bile yerli diller yaşamaktadır. Fakat İngiliz ve Fransızların kültür emperyalizmi politikaları çok etkin oldu. Sadece 44 sene içinde (1916- 1960), İngiltere’nin payına düşen bölgelerde İngilizce ve Anglo-Sakson kültürü egemen olurken, Fransa’nın payına düşen bölgelerde Fransızca ve Fransız kültürü egemen oldu.
Ülke genelinde iki resmi dil (Fransızca ve İngilizce) sömürge dönemlerinden miras olarak kaldı. Bu resmi dillerden Fransızca on bölgeden sekizini kapsayacak şekilde nüfusun %80’i için resmi dil konumundayken, İngilizce sadece Kuzeybatı ve Güneybatı bölgelerinde resmi dil olmak üzere nüfusun %20’sine hitap etmekte.
Merkezi yönetim tüm ülkede resmi dili Fransızca olarak tutmak isterken, Nijerya sınırındaki Güneybatı Eyaletindeki İngilizce konuşanlar (Anglofon) kendi bölgelerinde resmi dilin İngilizce olmasını istiyorlar.
250’den fazla etnik yapının bulunduğu ve hiçbir yapının çoğunluğa sahip olmadığı ülkede yaklaşık 240 yerel dil ve lehçe kullanılıyor.
Ancak dikkat edilirse her iki taraf da atalarının konuştuğu dili değil, sömürgeci ülkelerin kendilerini erittiği kültür potasının dilini savunuyorlar.
2016’da talepleri kabul edilmeyen Güneybatı Eyaleti’nde başlayan protestoların kanlı bir hal alarak sürmesiyle Eylül 2017’de “Anglofon Savaşı” da denilen Kamerun İç Savaşı başladı.
2017 yılında ülkenin güneybatısındaki 2 eyalette “Ambazonya Cumhuriyeti” ilan edildi. Bir örgüt kuruldu ve bazı bölgeleri ele geçirmeye başladılar.
Güney Kamerun bölgelerinde Kamerun hükûmet güçleri ile Ambazonyalı ayrılıkçı milisleri arasında silahlı çatışmalar halen devam ediyor.
2022 verilerine göre, “Frankofon- Anglofon krizinde” ordu ile ayrılıkçılar arasındaki çatışmalarda en az 3 bin kişi öldü, 679 bin kişi yerinden oldu, 40 bin kişi ise komşu ülkelere sığınmak zorunda kaldı.
*****************************
ABD’de Etnik Yapılar ve Konuşulan Diller
Etnik, kültürel ve inanç açısından dünyanın en karışık ülkelerinden biri Amerika Birleşik Devletleri’dir.
ABD’de İspanyolca konuşan nüfus 41 milyon kişiden fazladır ve ABD nüfusunun %13’ünü oluşturmaktadır. İspanyolca, Amerika Birleşik Devletleri okullarında en çok okutulan yabancı dildir.
ABD’de kökenlerini “German” (Alman/Cermen) olarak belirten 45 milyondan fazla insan var. Bunlardan yaklaşık 1,4 milyonu için Almanca anadil.
Ayrıca ABD’de 3 milyon Çince, 2 milyon Fransızca, 1,5 milyon Vietnamca, 1 milyondan fazla Arapça konuşan var.
ABD nüfusunun beşte biri (%21,6) evinde İngilizce’den başka bir dil konuşmaktadır. Ancak ortak konuşma, yazışma ve anlaşma dili hâkim dil olan İngilizcedir.
Bütün bu karmaşık yapıya rağmen ülkenin herhangi bir bölgesinde “bizim evimizde konuştuğumuz dil (İspanyolca, Almanca, Fransızca, Vietnamca vd) resmi dil olsun” talebi yok.
*****************************
Dil, Millet Olmanın Temel Unsurudur
Osmanlı Devleti, hâkim dilin Türkçe olduğu, farklı milli kimliklerin yaşadığı bir dünya devleti idi.
Anadolu’da ortak dil Türkçe idi ancak Rumca, Ermenice, Lazca ve Kürtçe de konuşulmaktaydı. Balkan Yarımadası’nda çoğunlukla Slav dilleri, Yunanca ve Arnavutça konuşuluyordu. Türkçe ile Rumence azınlıklar tarafından konuşulmaktaydı. Suriye, Irak, Arabistan, Mısır ve Kuzey Afrika’da ise halkın çoğu Arapça konuşurken elit tabaka Türkçe konuşmaktaydı.
Osmanlı Devleti emperyalist devletler tarafından parçalandı. Osmanlı Devleti’nin dün fiilen hükmettiği topraklar üzerinde bugün toplam 45 ayrı devlet var.
Ayrılan devletlerin çoğu varolan, bir kısmı yaratılan “milli kimlikler” üzerinden inşa edildi. Türkiye Cumhuriyeti de bir “milli devlet” olarak kuruldu.
Cumhuriyeti kuranlar şu tespitleri yaptılar: Milli birliğin oluşmasında dil birliği çok önemli bir etkendir. Bir milletin ayırt edici özelliklerinden olan inanç, gelenek ve tüm kültürel değerlerin oluşması ve aktarılmasında dil vazgeçilmez bir öneme sahiptir. Ortak dil toplumu benzer duygu ve fikirler çevresinde toplar. “Ülke içinde farklı dillerin resmi dile alternatif haline gelmesi milli birliği tehdit eder. Hâkim dilin resmi dil haline gelmiş olması vatandaşlık kavramını da güçlendirir.”
Ayrıca Türkçenin tek resmi dil olması aynı dilin farklı lehçelerini konuşan bütün Türk topluluklarında ortak anlaşmayı, ticari, siyasi ve kültürel işbirliğini artıracaktır.
Bu sebeplerle Türkiye’de evlerinde Kürtçe, Arapça, Ermenice, Fransızca veya İngilizce kullananların olması doğaldır. Bunların birer kültürel değerler olarak yaşatılması, bu dilleri öğrenmek isteyenler için “yabancı dil” eğitimlerinin verilmesi doğrudur. Ancak Türkçe dışında bir resmi dil istemek milli birlik için kabul edilemez.