Resim ve Ressam

61

Bir resim sergisi

Toplamış başına herkesi

Duvarda çeşit çeşit resim

Bakıyor, izliyor her kesim

Hayran hayran her birini

Ağızları açık inceliyor

Muştulayarak birbirine

Kimi onu, kimi bunu

Daha çok beğeniyor

En çok da Yapanı

Fırçayı mâhirâne tutanı

Ressam’ın fırça vuruşu

Renkleri yerli yerine koyuşu

Resme verdiği derinlik

Hayâl dünyasında gezdirişi

Belli ki bu; Ressam’ın işi

Ediyor ziyaretçileri

Ressam’a meftûn

Ressam ise izliyor onları

Sessiz sâkin

Resimlere bakışlar

Ediyor Ressam’ı memnûn

Resimler hakkında konuşup

Önünde duruşlar

Ressam’ın kulaklarında

Oluyor birer alkış

Bu haz, bu duyuş, bu his ve idrâk

Resimlerin gelirini

İndiriyor hiçe

Oluyor dünyalar, sanki onun

İşte budur, büyük onur

X

Fakat aynı insan,

Görünce hakiki bir Gül

Hele bir de, dalında

Âşık Bülbül

Güzelliği, kokusu

Narin yapısıyla Gül’ün

Veriyor oluşunu;

Toprak, gübre ve suya

Ve sanıyor ki,

Fikir yürüttü güya

Cansız, ruhsuz, kokusuz

Gül resmini;

Verirken Ressam’a

Hakikî Gül’ün Yaratıcısını

Hiç getirmiyor yâda!

Gül resmine bakarken,

Hayran hayran

Ressamı öğüp duruyor,

Durmadan

Ama gelince,

Gerçek Gül’ü anmaya

Bocalıyor, sebepler arasında

Ederek kem küm

Sebepler meydana getirdi Gül’ü

Diyerek ediyor tahakküm

Cansızın yapımını

Verirken Ressam’a

Hakikîsi için Yaratanı

Koyuyor bir yana

Bularak Taş, Toprak ve Su’dan

Bir Fâil

Ederek aklını, fikrini

Yok yere zâil!

X

Çünkü:

X

İnsan geçer nice ummanları

Boğulur bazan, bir ufacık derede!

Ne yaman çelişki bu Ya Rab!

Sapıtan bu insanların aklı nerede?

X

Gül resminde, Ressam’ı gören insan

Gül’ün aslında, şaşırıyor pusulayı!

Resim gösterirken Ressam’ı

Gül göstermez mi hiç, Allahı?

X

Gökte Yıldız ararken, nice müneccim

Önündeki kuyuyu, görmez imiş!

Akıllı geçinen nice insanın meğer

Zuhurun şiddetinden, gözleri kamaşmış!

 

Önceki İçerikDevlet Adamlığı
Sonraki İçerikÜçüncü Çekmece
Avatar photo
1944 yılında İstanbul'da doğdu. 1955'de Ordu ili, Mesudiye kazasının Çardaklı köyü ilkokulunu bitirdi. 1965'de Bakırköy Lisesi, 1972'de İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümünden mezun oldu. 1974-75 Burdur'da Topçu Asteğmeni olarak vatani vazifesini yaptı. 22 Eylül 1975'de Diyarbakır'ın Ergani ilçesindeki Dicle Öğretmen Lisesi Tarih öğretmenliğine tayin olundu. 15 Mart 1977, Atatürk Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümünde Osmanlıca Okutmanlığına başladı. 23 Ekim 1989 tarihinden beri, Yüzüncü Yıl Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümünde Yakınçağ Anabilim Dalı'nda Öğretim Görevlisi olarak bulundu. 1999'da emekli oldu. Üniversite talebeliğinden itibaren; "Bugün", "Babıalide Sabah", "Tercüman", "Zaman", "Türkiye", "Ortadoğu", "Yeni Asya", "İkinisan", "Ordu Mesudiye" ve "Ayrıntılı Haber" gazetelerinde ve "Türkçesi", "Yeni İstiklal", "İslami Edebiyat", "Zafer", "Sızıntı", "Erciyes", "Milli Kültür", "İlkadım" ve "Sur" adlı dergilerde yazıları çıktı. Halen de yazmaya devam etmektedir. Ahmed Cevdet Paşa'nın Kısas-ı Enbiya ve Tevarih-i Hulefası'nı sadeleştirmiş ve 1981'de basılmıştır. Metin Muhsin müstear ismiyle, gençler için yazdığı "Irmakların Dili" adlı eseri 1984'te yayınlanmıştır. Ayrıca Yüzüncü Yıl Üniversitesi'nce hazırlattırılan "Van Kütüğü" için, "Van Kronolojisini" hazırlamıştır. 1993'te; Doğu ile ilgili olarak yazıp neşrettiği makaleleri "Doğu Gerçeği" adlı kitabda bir araya getirilerek yayınlandı. Bu arada, bazı eserleri baskıya hazırlamıştır. Bir kısmı yayınlanmış "hikaye" dalında kaleme aldığı edebi yazıları da vardır. 2009 yılında GESİAD tarafından "Gebze'de Yılın İletişimcisi " ödülü kendisine verilmiştir.