Bir resim sergisi
Toplamış başına herkesi
Duvarda çeşit çeşit resim
Bakıyor, izliyor her kesim
Hayran hayran her birini
Ağızları açık inceliyor
Muştulayarak birbirine
Kimi onu, kimi bunu
Daha çok beğeniyor
En çok da Yapanı
Fırçayı mâhirâne tutanı
Ressam’ın fırça vuruşu
Renkleri yerli yerine koyuşu
Resme verdiği derinlik
Hayâl dünyasında gezdirişi
Belli ki bu; Ressam’ın işi
Ediyor ziyaretçileri
Ressam’a meftûn
Ressam ise izliyor onları
Sessiz sâkin
Resimlere bakışlar
Ediyor Ressam’ı memnûn
Resimler hakkında konuşup
Önünde duruşlar
Ressam’ın kulaklarında
Oluyor birer alkış
Bu haz, bu duyuş, bu his ve idrâk
Resimlerin gelirini
İndiriyor hiçe
Oluyor dünyalar, sanki onun
İşte budur, büyük onur
X
Fakat aynı insan,
Görünce hakiki bir Gül
Hele bir de, dalında
Âşık Bülbül
Güzelliği, kokusu
Narin yapısıyla Gül’ün
Veriyor oluşunu;
Toprak, gübre ve suya
Ve sanıyor ki,
Fikir yürüttü güya
Cansız, ruhsuz, kokusuz
Gül resmini;
Verirken Ressam’a
Hakikî Gül’ün Yaratıcısını
Hiç getirmiyor yâda!
Gül resmine bakarken,
Hayran hayran
Ressamı öğüp duruyor,
Durmadan
Ama gelince,
Gerçek Gül’ü anmaya
Bocalıyor, sebepler arasında
Ederek kem küm
Sebepler meydana getirdi Gül’ü
Diyerek ediyor tahakküm
Cansızın yapımını
Verirken Ressam’a
Hakikîsi için Yaratanı
Koyuyor bir yana
Bularak Taş, Toprak ve Su’dan
Bir Fâil
Ederek aklını, fikrini
Yok yere zâil!
X
Çünkü:
X
İnsan geçer nice ummanları
Boğulur bazan, bir ufacık derede!
Ne yaman çelişki bu Ya Rab!
Sapıtan bu insanların aklı nerede?
X
Gül resminde, Ressam’ı gören insan
Gül’ün aslında, şaşırıyor pusulayı!
Resim gösterirken Ressam’ı
Gül göstermez mi hiç, Allahı?
X
Gökte Yıldız ararken, nice müneccim
Önündeki kuyuyu, görmez imiş!
Akıllı geçinen nice insanın meğer
Zuhurun şiddetinden, gözleri kamaşmış!