Zaman hızla geçiyor. Ramazanın bugün dokuzuncu günü. Daha Ramazan girmeden neredeyse yarısına geldik. Bir kaç gün sonra Bayramı konuşmaya başlayacağız. Ramazan hızla geçerken acaba ramazan kültürünü yaşıyor muyuz? Elimizde fırsat varken, ramazan kültürünü doya doya yaşayalım. Çocukluk yıllarımızı yeniden hatırlayalım.
ÇOCUKLUK YILLARIMIZDAKİ RAMAZANLAR
Sahur’a kalkmak, 16 saatten fazla hiç bir şey yiyip içmeden oruç tutmak, akşam iftar sofrasında manevi duygular yaşamak, teravih namazı kılarak, Ramazan sohbetlerinde güzel dost ve arkadaşlarla paylaşmak ne kadar keyifli. Bu keyfi ve ramazan kültürünü fırsat bilerek, doya doya yaşayabiliyor muyuz?
Ben kendi adıma Ramazan kültürünü doya doya yaşamak çocukluk yıllarımdaki Ramazan coşkusunu kendi benliğimde yaşatmaya çalışıyorum. O çocukluk yıllarımda Ramazan’a hazırlık, babamın katırla pazardan ramazan alışverişi yapmasını daha dün gibi hatırlıyorum. Ramazan için hazırlık bam başka olurdu. Bütün işler ev hayatı ramazanın gelişine hazırlanır, Ramazan doya doya yaşanırdı.
SAHURA KALKMAK TEMCİD PİLAVI YEMEK
Sahura kalkmak ve temcid pilavı yemek o yıllarda sahur sofraların en önemli yemeği olan üzüm hoşafı ve benim deyimimle düdüklük yani tereyağlı makarna ve bölgemize özgü yoğurtlu ve yufkadan yapılan siron yemekleri yemek çok önemli ayrıcalıktı. Sahura kalkmak için büyüklerimize yalvarmamız ve eğer çağırılmamışsa yorganın altından sahur sofrasını izlediğim o günler ne güzel günlerdi.
İlk oruç tutma denememi daha dün gibi hatırlıyorum. Rahmetli halamın şefkatli ve sevecen tavrı ile sahura kalktığım o geceyi hiç unutmam. Sahur yemeğini yiyip, yattığımda gördüğüm rüyalar ve ertesi gün herkese ben oruç tutuyorum diye caka sattığım gün gözlerimin önünden bir sinema şeridi gibi geçiyor. Oruç tuttuğumu unutarak, hurma ağıcında afiyetle hurma yemem ve rahmetli halamın ‘Oğlum sen oruç tutmuyor musun?’ dediğini duyar gibi oluyorum.
Sahur sofraları ise bir başka güzellik sunardı. Oruç tutanlar için ayrı sofra, oruç tutmayan biz çocuklar içinse sofranın kenarında yenen yemekler. Oruç tutanların yanında yemek yemek ayrı bir ayrıcalıktı. İftar sofrasındaki Buğday’dan ve mısırdan yapılan yöreye özgü sebze den yapılan yemekler. Meyve hoşafları, nar gibi kızarmış böreklerin kokusu halen hisseder gibi oluyorum. İftar yemeğinden sonra, her evde mahallenin en geniş evinde kılınan teravih namazları, ramazan gecesi oynadığımız oyunlar tabi bayram hazırlıkları. O günler ne güzel günlerdi. Onlar artık mazi oldu, hatıralarımızda yaşıyor. Herkesin az veya çok ramazan hatıraları vardır. Bu hatıraları canlı tutmak için Ramazan kültürünü ben doya doya yaşamaya çalışıyorum.
İFTAR YEMEĞİ DAVETLERİ
Şartlar ne olursa olsun, ramazanın başı ve sonundaki günü mutlaka evimde ailemle iftar yapmaya ayırırım. Yapılan iftar davetlerini mümkün mertebe katılır dost ve arkadaşlarla sohbet etme imkanın olur. İftar sofraları dostlar geçidine dönüyor. İftar öncesi ve sonrası bir çok dostla sohbet ediyoruz.
Teravih namazları ise ayrı bir mutluluk kaynağı. Teravih namazlarını mümkün mertebe değişik camilerde kılmaya çalışıyorum. Önceki akşam Mustafapaşa Camii’nden kıldığım Teravih namazı bana farklı duygular yaşattı. Selvi ve çınar ağaçlarının altında kuş seslerinin cıvıltıları, imam efendinin güzel sesli okumalarıyla Mustafapaşa Camii’nde 9 yaşında ki oğlum Emirhan ile kıldığım teravih namazının manevi hazzı hala gönlümde yaşıyor. Mustafapaşa Cami’nde teravih namazı kılmak insana farklı duygu yaşatıyor. Sizlerde mutlaka bir Teravih namazını Mustafapaşa Camii’nde kılmalısınız.
GEBZE KENT MEYDANI’NDA RAMAZAN COŞKUSU
Mustafapaşa Camii’nde Teravih namazını kıldıktan sonra Gebze Kent Meydanı’nda oğlumun elinden tutarak birlikte tur attık. Geçmişte mezbelelik, minibüslerin kalktığı alan, İnönü okulunun beton binasının bulunduğu Kent meydanı, emvaye çeşit çiçeklerle düzenlemiş. Havuzda ki fıskiye suları adeta renklendirip, desen desen işleyerek su oyunları sergiliyor. İnsanlar birbirleriyle sohbet edip çocuklar Kent Meydanı’nda cirit atıyorlar. Belediye’nin sanat grubu tasavvuf musikisinden Sanat müziğine eserler terennüm ediyor. Kent Meydanı’nı gezerken Gebze’nin geçmişi ve özellikle Çamlık park’ın tarihi mezarlık oluşunu düşünmeden edemedim. Yemyeşil otlarla kaplı geçmişte mezarlık olan çamlık parkın karşısına geçerek bu mezarlıkta yatanların ruhlarına da Fatiha okumayı ihmal etmedim.
İSTANBUL’DA TORUNUMLA İFTAR
İstanbul hemen yanı başımızda. Ramazan kültürünü İstanbul’da da doya doya yaşamak istedim. Ailecek İstanbul’a gidip, Sultanahmet Meydanı’nda bir ramazan kültürü özellikle, iftar ve teravihi doyasıya görmek, binlerce İstanbullu ile iftar açmak arzu ettim. Ailemizin en küçük ferdi torunum Asım Eymen’i kucağıma alarak Sultanahmet Meydanı’nda Ramazan coşkusunu ve iftar heyecanını yaşadım. Siz değerli okurlarıma tavsiyem İstanbul’da doya doya Ramazan kültürünü yaşamanız. İstanbul’da gerçekten Ramazan bir başka güzel.
GEÇMİŞ ZAMAN OLURKİ
Evet sonuç olarak, Ramazan hızla geçiyor. Çocukluğumuzdan bugüne Ramazan Kültürü hepimiz için ayrı anlamlar ifade edebilir. Fırsatı değerlendirerek, Ramazan kültürünü doya doya yaşayalım. Çocukluk yıllarımızdaki ramazanları da hatırlayarak, çocukluk yıllarımızı bir kez daha yaşayalım.
“GEÇMİŞ ZAMAN OLURKİ HAYALİ CİHAN DEĞER…”