R a u f R a i f D e n k t a ş Büyük Devlet Adamı, Eşsiz Vatanseveri, Ebedî Âleme İntikalinin 8’inci Yılında Hasretle Anıyoruz: Kıbrıs Gazisi Emekli Yarbay Attila Çilingir Anlatıyor.

73

 

(Birinci Bölüm)

 

 

Oğuz Çetinoğlu: Atilla Bey sizinle; Dostunuz, Cumhurbaşkanınız, Türklük âleminin Cumhurbaşkanı Büyük Devlet Adamı, Eşsiz Vatansever Rauf Denktaş’ı konuşacağız. Girişi siz yapar mısınız?

 

Attila Çilingir: Ebediyete intikalinin 8’inci yıldönümünde; o büyük Hürriyet Mücahidinin, Devlet Kurucusunun, Devlet Adamının, Türk Milletinden aldığı güç ve Kıbrıs Türk’üne olan sarsılmaz inancıyla vermiş olduğu mücadele sonucunda, ata yadigârı ‘o gazi topraklarda’, kan çanağından bir devlet çıkardığı gerçeğinin altını çizerek… Onu; minnet ve hasret duygularıyla anıyorum. 

 

Mekânı cennet olsun.  Vatan ona minnettardır. 

 

Çetinoğlu: Teşekkür ederim. Gönlü vatan sevgisiyle dolu idi. Uzun yıllar yakınında bulundunuz. Az bilinen hasletlerinden üstün vasıflarından bahseder misiniz?

 

Çilingir: O; Toros Dağları’nın yüceliğine, Karkot Deresi’nin hür, şakin ve gür akışına sevdalıydı. Son nefesine kadar Kıbrıs Türklerinin hür yaşaması ve bağımsızlığı için direndi,  mücadele verdi ve sonunda kan çanağından bir devlet çıkardı.  

 

Hayatının hiçbir döneminde Anavatan Türkiye’den, Türk Milletinden ve Mehmetçikten asla vazgeçmedi…

 

Çetinoğlu: O’na pek çok sıfatlar yakıştırıldı. Siz nasıl anıyorsunuz? 

 

Çilingir: Rauf Raif Denktaş. Kıbrıs Millî Davamızın lideridir.   Adı; Türk Dünyası Tarihine altın harflerle yazılan bir devlet adamı, milletinin kazanılmış tarihî ve hukuki haklarını ısrarla savunan bir hürriyet mücahidi, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti (KKTC)’nin Kurucu Cumhurbaşkanıdır. İyi bir hukukçu, şair, yazar, fotoğraf sanatkârı, iyi bir eş, mükemmel bir baba, duygu dolu şahsiyetini tabiata, tabiattaki bütün güzelliklere ve değerlere ve de dostlara yansıtan bir büyük insandır.

 

Sıralamaya çalıştığım ve daha pek çok üstün vasıfları, meziyetleri şahsında toplayabilen, 88 yıllık ömrü boyunca, Türk Milletinin ve onun ayrılmaz parçası Kıbrıs Türkleri için gerçekleştirdiği başarılarıyla; adını tarih sayfalarına, Türk Milletinin, Kıbrıs Türk’ünün başarıları için çarpan yüreklerimize kazıyan bir liderdir. Ata yadigârı Kıbrıs adasının son bayraktarıdır.

 

Çetinoğlu: Yılmaz, yorulmaz çetin bir mücadele adamı idi. Bu hususiyetlerinden de söz eder misiniz?

 

Çilingir: Mücadele yıllarında, Rumların sebep olduğu kan ve ateş bulutlarının sarmaladığı toplumuna umut veren, Türk Milletine olan inancıyla, Mehmetçiğe olan güveniyle, Rum’a asla ve hiçbir dönemde diz çökmeyen bir mücadele adamıydı. En zor durumlarda bile ümidini kaybetmemiş, kendisinin ve milletinin moralini doruklarda tutabilmiş inançlı bir insandı. Toros Dağları kadar heybetli, buna rağmen mütevazı bir gönül adamı idi.

 

Çetinoğlu: Kıbrıs’a ilk defa ayak bastığınız 20 Temmuz 1974 tarihine dönelim. Manzara ve durum ne idi?

 

Çilingir: 46 yıl önce Kıbrıs’ta: Kıbrıs Türklerinin Rumlar tarafından topyekûn imha edilmesini, adanın Yunanistan’a bağlanmasını, Lozan’da kurulan Türk-Yunan dengesinin bozulmasını önlemek adına; 20 Temmuz 1974 tarihinde garantörlük hakkını kullanarak adaya müdahale kararı alan dönemin T.C. Hükümetinin, bu savaşa gönderdiği Türk Silahlı Kuvvetleri (TSK) Birlikleri içerisinde Bölük Komutanı olarak görev aldım. Rahmetli Denktaş’ı o yıldan beri tanıyorum. 

 

Ama o büyük devlet ve Dava adamını, ‘İnsan Denktaş’ı’ iyice tanımam, ona daha yakın olmam; kendisinin Cumhurbaşkanlığı görevindeyken 1994 yılında, bana ait savaş hâtıralarımı yazdığım,  ‘Özgürlük Nefesi’ isimli kitabımı Lefkoşa’da bastırması vesilesiyle oldu. Cumhurbaşkanlığı görevini bırakmasıyla başlayacak, aynı davayı savunmak için yemin eden ‘Kıbrıs Gazileri’ olarak, bu yakınlığımız O’nun son nefesine kadar devam etti. 

 

Çetinoğlu: İlk karşılaşma ânınıza gidelim: Sizde uyandırdığı ilk intiba ve hissettikleriniz nelerdi… Bunları anlatır mısınız?

       

Çilingir: Rahmetliyi ilk defa 21 Temmuz 1974 günü, akşam saatlerinde savaşın devam ettiği Kıbrıs’ın Boğaz bölgesinde görmüştüm. Kendinden emin, insana büyük bir güven veren, cana yakın bir görüntüsü vardı. Savaş ortamına rağmen yüzündeki gülümsemesiyle, ‘Hoş geldiniz be kardaşlar, hürriyetimizi de getirdiniz. Allah sizden razı olsun.’ Cümlesiyle o zaman kesitinde orada bulunan herkesin gönlünü kazanmıştı. Adada görev yaptığım 1985-1987 yılları arasında da görevim gereği çok defa görüştük. Her defasında Gaziliğime vurgu yaparak; ‘Hoş Geldin Gazi Dostum’ diyerek karşılar, büyük bir sevgi gösterirdi. Sâdece bana değil bütün Kıbrıs Gazilerine aynı şefkat ve sevgiyle yaklaşırdı. Ama onu daha yakından tanıdığım, liderlik vasıflarına yakinen tanıklık ettiğim yıllar 2004-2012 yılları arasıdır. Çünkü Cumhurbaşkanlığı görevini Sayın Mehmet Ali Talat’a teslim ettikten sonra; yeniden mücadele yıllarındaki Mücahit Denktaş ruhuna geri döndü. Son nefesine kadar da kurucusu olduğu devletini, Türk Milletinin ‘Millî Davamız’ adını verdiği Kıbrıs konusu savundu. Gerçekleri hiç çekinmeden söyledi. Günü geldi sırf doğruları söylediği için Anavatanı bellediği Türkiye’den ‘çek git kendi davanı Ada’da anlat’ dendiği zaman dahi Türkiye’ye, bu cümleyi kuranlara hiçbir zaman kırılmadı. Çünkü o biliyordu ki, Türk Milleti yavru vatan bellediği Kıbrıs’tan asla vazgeçmeyecekti. Ömrünün son sekiz yılında onunla birlikte geçen her ânım benim için gurur duyacağım zaman kesitidir. Böylesine büyük bir devlet adamını yakinen tanımış olmam aileme bırakacağım en değerli mirastır. O; hayatı boyunca vatanım, Türkiye’m ve Türk Askeri dedi.

 

Çetinoğlu: Sonraki yıllarda…

 

Çilingir: Sanki aramızda özel bir iletişim kurulmuştu. Her yazdığım makaleyi, Türkiye’den çalışma ofisine göndererek, o büyük insanın yorumuna arz ediyor; Kıbrıs konusuyla ilgili güncel ve tarihe ışık tutacak değerli görüşlerini alıyordum. 

 

Öylesine nazik, öylesine öğretici ve öylesine bilgi doluydu ki, O’nun yanında geçen zamana unutamayacağım hâtıralar sığdırarak, böylesine tarihe mal olmuş bir devlet adamının çok yakınında bulunabildiğim için kendimi çok şanslı addediyorum. 

 

Kıbrıs konusunda kendisinden öğrendiğim doğruları, Kıbrıs Millî Davamıza damgasını vuran olayları, tarihe yazan ve tarihe mal olmuş bir Türk Büyüğünden dinlediğim için, can liderimle birlikte geçirdiğim yılları, bu süreçten bana kalan hâtıraları,  ömrümün en önemli, en değerli kazancı olarak görüyorum. 

 

Unutulmasın ki, Kıbrıs Adası elimizden kayıp gitmemiş, hâlâ üzerinde ay yıldızlı bayraklarımız şan ve şerefle dalgalanıyorsa; Kıbrıs Türkleri adada hür ve bağımsız bir devlet olgusu içinde yaşayabiliyor ise; bu millî ve ulvî değerleri,  öncelikle bu uğurda hayatlarını seve, seve feda eden şehitlerimize, 50’li yıllardan son nefeslerine kadar, Kıbrıs’taki tarihî ve hukuki haklarımızın korunması ve geliştirilmesi için yılmadan çalışan, çabalayan; tarihin hiçbir döneminde Rum tarafına taviz vermeyen…

 

Daima anavatanı Türkiye’ye ve Türk Milletine güvenen Kıbrıs Davasının simge isimleri Dr. Fazıl Küçük, Rauf Raif Denktaş ve Dava arkadaşlarına… 

 

Ve tabii ki, bu uzun süreçte Kıbrıs konusunu Türk milletinin vazgeçilmez en önemli meselesi olarak gören, bu konuyu millî menfaatlerimize uygun bir şekilde her platformda yılmadan savunan siyasetçilerimize borçluyuz. 

 

Çetinoğlu: Cumhurbaşkanlığı sırasındaki tavır ve davranışlarını tahlil eder misiniz?

 

Çilingir: Rahmetli Denktaş, kurucusu olduğu KKTC Cumhurbaşkanlığında görev aldığı yıllar boyunca etmiş olduğu yemine sadâkatle bağlı kaldı. Daima Kıbrıs Türk Halkının adadaki kazanılmış tarihî ve hukuki haklılıklarını savundu. Hiçbir zaman kazanılmış bu haklardan asla vazgeçmedi, bu hakların sulandırılmasına hiçbir zaman müsaade etmedi Hele ki Türk askerinin adadaki varlığı ve Türkiye’nin garantörlüğünün Ada’da olmaması gerektiğinin müzâkere masasına gelmesini değil kabul etmek, görüşmeler sürecinde söz edilmesine dahi müsaade etmedi. Görevde kaldığı sürece daima Kıbrıs Türk’ünün müreffeh geleceği için gayret gösterdi. Anavatan yöneticileriyle her zaman iyi geçindi.

 

Çetinoğlu: Batılı ülkeler ve ‘uzak batı’ diyebileceğimiz ABD’li siyasetçiler, devlet adamları, Sayın Denktaş’ın uzlaşmaya kapalı bir insan olduğu iddiasındaydılar.

Önceki İçerikÖLÜMÜNÜN ÜZERİNDEN 8 YIL GEÇTİ VE KIBRIS’TA DENKTAŞ NE DEDİYSE O ÇIKTI.
Sonraki İçerikParti Kursaydık Logosu Ne Olurdu?
Avatar photo
28 Kasım 1938 tarihinde Bafra’da doğdu. İlk ve ortaokulu doğduğu şehirde bitirdikten sonra Ankara Ticaret Lisesi ve Ankara İktisadi ve Ticari İlimler Akademisi’nde okudu. İş hayatına Ankara’da muhasebeci olarak başladı. Ankara ve Karabük’te; muhasebeci, mali müşavir ve profesyonel yönetici olarak devam etti. İstanbul’da, demir ticareti ile meşgul oldu. SSCB’nin dağılmasından sonra Türk Cumhuriyetlerinde sanayi yatırımları gerçekleştirmek üzere çok ortaklı şirket kurdu. Şirketin murahhas azası olarak Azerbaycan’da ve Kırım’da tesis kurup çalıştırdı. 2000 yılında işlerini tasfiye etti. İş hayatı ile birlikte yazı hayatı da devam etti. İlk yazısı 1954 yılında Bafra’da yayımlanmakta olan Bafra Haber Gazetesi’nde başmakale olarak yer aldı. Sonraki yıllarda İlhan Egemen Darendelioğlu’nun Toprak Dergisi’nde, Son Havadis ve Tercüman gazetelerinde yazıları yayımlandı. Türk Ocakları Genel Merkezinin yayımladığı Türk Yurdu dergisinde yazdı. İslâm, Kadın ve Aile, Yörünge, Ufuk, Emelimiz Kırım, Papatya, Tarih ve Düşünce, Yeni Düşünce, Yeni Hafta, Sağduyu, Orkun, Kalgay, Bahçesaray, Türk Dünyâsı Târih ve Kültür, Antalya’da yayımlanan Nevzuhur, Kayseri’de yayımlanan Erciyes ve Yeniden Diriliş, Tokat’ta yayımlanan Kümbet, Kahramanmaraş’ta yayımlanan Alkış dergilerinde, Dünyâ ve Kırım’da yayımlanan Kırım Sadâsı gibi gazetelerde de imzasına rastlanmaktadır. Akra FM radyosunda haftanın olayları üzerine yorumları oldu. 1990 – 2000 yılları arasında (haftada bir gün) Zaman Gazetesi’nde köşe yazıları yazdı. Hâlen; Önce Vatan Gazetesi’nde, yazmaktadır. Oğuz Çetinoğlu; Türk Ocağı, Aydınlar Ocağı, ESKADER / Edebiyat, Sanat ve Kültür Araştırmacıları Derneği ve İLESAM / Türkiye İlim ve Edebiyat Eseri Sâhipleri Meslek Birliği Üyesidir. Yayımlanmış Kitapları: 1- Kültür Zenginliklerimiz: (2006) 2- Dört ciltte 4.000 sayfalık Kronolojik Tarih Ansiklopedisi: (2008 ve 2012), 3- Tarih Sözlüğü: (2009), 4- Okyanusa Açılan Kapılar / Tefekkür Mayası Röportajlar: (2009). 5- Altaylardan Hira’ya Türk-İslâm Dostluğu: (2012 ve 2013), 6- Bilenlerin Dilinden Irak Türkleri: (2012), 7- Türkler Nasıl ve Niçin Müslüman Oldu: (2013), 8- Türkmennâme / Irak Türkleri Hakkında Bilmek İstediğiniz Her Şey: (2013). 9- Türklerin Muhteşem Tarihi: (Nisan 2014 ve Nisan 2015) 10- 115 Soruda Türk İslâm-Âlimi Mâtüridî (Röportaj): 2015) 11- Cihad – Gazi – Şehid: Kasım 2015. 12-Yavuz Bülent Bâkiler Kitabı (2016 Mehmet Şâdi Polat ile birlikte) 13-Her Yönüyle Kâzım Karabekir (2017 Mehmet Şadi Polat ile birlikte) 14-Dil ve Edebiyat Dergisi / İlk 100 Sayı Bibliygorafyası (2017 Mehmet Şâdi Polat ile birlikte) 15-Büyük Türk İslâm Âlimi Serahsî (2018), 16-Âyetler ve Hadisler Rehberliğinde Kutadgu Bilig’den Seçmeler (2018), 17-Edib Ahmet Yüknekî ve Atebetü’l-Hakayık (2018), 18- Büyük Türk İslâm Âlimi Mâtürîdî (2019), 19-Kâşgarlı Mahmud ve Dîvânu Lugati’t-Türk (2019). 20-Duâ / Huzura Açılan Kapılar. (2019) 10-Yesevi Yayıncılık, 12-Yakın Plan Yayınları, 13-Boğaziçi Yayınları, 14-Dil ve Edebiyat Dergisi, diğer kitaplar Bilgeoğuz Yayınları tarafından yayımlanmıştır.