Siyasi iktidarın ağzından düşürmediği “demokrasi-barış-kardeşlik” sözlerinden ibaret güya proje içeriği belli olmayan bir karışıma dönüşmüş durumda…
Ne ararsan, kimi ararsan var içinde…
Öyle bir karışım ki yiyenin midesine oturuyor…
Demokrasiymiş…
Bunu söyleyebilmek için önce demokrat olmak gerek…
Ne demek barış?
Savaşlar devletlerarasında olur, barış ta…
Devlete isyan etmiş terörle barış nasıl olur?
Bizim bildiğimiz, tarihin de yazdığı terör pes edene kadar savaş sürer… Elli yıl da sürse terörle savaş devam eder…
Teröre “taviz” verirseniz hiçbir zaman bitmez…
Terörle “barış” yaparsanız, emsal olur…
Kaldı ki tek taraflı barış da olmaz…
Devlete isyan eden, varlığına saldıran terör örgütüyle barış!?
İlginç olan; siyasi iradenin bu söylemleri ile terör örgütünün söylemleri aynı paralellikte; toplamının bir bütünü…
Dillendirilenlerin tamamı PKK’nın siyasi talepleridir…
Tüm bunlar “demokratik açılım” ile maskelenmiştir.
Açılım pazarlık demektir.
Açılımdan kasıt, üniter devleti-milli devleti-millet bütünlüğünü-kuruluş felsefesini yozlaştırmak için zemin hazırlamaktır…
Etnisiteye göre devlette kurucu ortaklık!
Yöresel muhtariyet!
Anadilde eğitim!
Tüm bunlara devlet “evet” derse terör bitecek mi?
Gaflet!!!
Bakınız 1900’lı yılların Balkanlarına, bakınız Anadolu’daki “Batı Ermenistan” hayaliyle olup biten isyanlara!!!
Terör “okşanmakla” uslanmaz!
Ne diyor Ziya Gökalp; “her ilin (ülkenin, yurdun) bir dili vardır, bundan başka işle uğraşanların başka gayesi vardır.”
Derken, tehlikeli farklılığın nelere mal olacağını vurgulamıştır.
Evet, işte istenen demokratik açılımın şifreleri bunlar…
Soran var mıdır ki; açılım denilen şey, fukara halkın mutfağına fazladan bir lokma getirdi mi?
Hayır!
**
Terör feodalitesi…
Güneydoğuda vatandaş terör örgütüne teslim edildi…
PKK 1978’de devlete değil, rakip örgütlere, aşiret ağalarına saldırıyordu…
Çünkü terörün çıkış kaynağı feodalizmdi, ağalıktı, şeyhlikti, seyitlikti...
Vatandaşı sömüren feodalizme karşı başkaldırıydı…
Şimdilerde feodalizmden bahseden yok!
Çünkü artık terör ağaları var…
Her türlü illegal faaliyetler için yeni ağalıklar-feodaliteler oluştu…
Bunlardan bahseden yok, bu konuda “açılım” yapan yok…
Dünün feodal güçleri, bugün, terör örgütünün “sözcüleri” “ağabaşkanları“!!!
Sonra ne oldu?
1979’de terörist başı “APO” Suriye’ye geçti, orada örgütü kontrol etti, teröristler Filistin’de eğitim aldılar…
Hani bugünlerde uğruna İsrail’le savaş eşiğine geldiğimiz, kurtarıcısı olmaya soyunduğumuz Filistin var ya, işte orada PKK yetişti, filizlendi, dal budak saldı…
Ne denmeli bu duruma?
Anadolu’da böyle durumlarda; “buyurun cenaze namazına” denilir…
**
Etnik kimliğe dayalı bir ayrıştırma yapılmaktadır…
Türkiye Cumhuriyeti Devletinde neredeyse Türk açılımı istenecek! Türkler Lozan’daki azınlık statüsüne sokulacak!
Açılım diye törenler yapılıyor.
Nevruz kutlamalarını gördünüz…
Açılan pankartlara bakılırsa, Türkiye üniter bir devlet mi? diye tereddütler oluşmaktadır; kuşkular var bu konuda…
Yasalar ülkenin her yerinde farklı mı uygulanıyor?
Anayasal bir devlet değil mi Türkiye?!
**
Anayasa mı dediniz?
Devletlerin tabi oldukları yasaların anası vardır…
Nedir bu?
Anayasa…
Anayasa demek, toplumun sözleşme metni demektir; bu yasaların anasına herkesin onay vermesi gerekir ki bir anlamı olsun, toplumu yönetebilirliği olsun…
Öyle mi oluyor?
Hayır; (X) partisi salt çoğunlukta vekile sahip, kendine göre bir anayasa değişikli yapıyor; tüm direnmelere rağmen “dediğim dedik öttüğüm düdük” tekerlemesine uygun olarak istediğini yapıyor…
Sonra, bunun adı milli irade oluyor!
Milli iradeyi temsil etmeyen “millı” yasalar…
**
Sıfır problemle komşuluk!
Ne kadar “sıfır” düzeyde olduğumuzu son olaylar gösterdi…
Göbeğinden bağlı olduğun 3 milyonluk terörist devlet sana kafa tutuyor, gemini basıyor, el koyuyor, 9 vatandaşını öldürüyor…
Hatırlatalım, 2. Dünya Savaşında Osmanlı pasaportlu oldukları için Hitlerin hışmından, soykırımından Türkler tarafından kurtarılan Yahudilerin torunlarıdır bunlar…
Dün acıyarak kurtardığımız, sırtınızda taşıdığımız Yahudilerin torunları, bugün vatandaşlarımızı öldürmekteler…
Sen ne yapıyorsun?
Siyasi kabadayılık nutukları…
Hamaset ifadeler…
Önce yüksek tondan tehditler…
Sonra “ağababa”dan papara…
Ve “..meli” ekiyle biten temenniler!
Sebebi kim? Yine kendiniz!!! Yanlış devlet yönetimi…
Bu kadar gülünç olmak…
Filistin’e yardıma evet, diplomatik desteğe evet…
Fakat ne Filistin ne de Gazze ülkemin bir parçası?
Arap’tan daha çok “Arapçılık”…
Bu hamasetin nedeni?
Dindaşlık mı?
Yalan!!!
Eğer öyle olsaydı, Irakta ölen 3 milyon sivil, yetim kalan 1,5 milyon çocuk, ırzına geçilen 600 bin kadın var…
Bunlar dindaş değil mi?
Üstelik Irak’ın bu hale gelmesine sebep olan BOP eş başkanı olmakla övünmek ortada dururken!!!??
Anadolu’da kaç tane Gazze’nin var olduğunu bilen var mı?
Anadolu’nun fukara insanları nana muhtaç iken bu sözde yardım kuruluşları neredeydi?
İsrail terörist… İsrail katil… İsrail lanetli… Hepsi tamam da…
Bunu bizden başka diyen var mı?
Hani o gemide 36 devletin temsilcileri vardı; niye o devletlerden hiç ses çıkmıyor?!
Nerede onlar; ilk ismiyle hitap edilen, mahdumların nikâh şahitliğini dahi yapan o devler başkanları, başbakanları nerede?
Niye ölenlerin hepsi Türk vatandaşı?
Demek ki palavra, 36 ülkeden insanın varlığı…
Din düşmanlığına, İsrail düşmanlığına dayalı bir politika…
Süper bir yanlış!!!
Devletin onuru beş paralık edilmiş… Buna zemin hazırlanmış… Karşı tarafa koz verilmiş… Şimdilerde meydanlarda vatandaşın manevi inançlarına dayanarak, kışkırtmalar yaparak, lafla gürleyerek, esip savurarak…
Ajitasyon yaparak…
Oy avcılığı yapmak!!!
Bu millet kanar mı artık???
Devletin “kellesine” ağ örülmüş… Kimin umurunda!?
Minberde vaaz verir gibi hamaset nutukları sepetle…
Elin ayağına dolanmış…
Sonra, “terör örgütü” kurmakla suçladığınız, “Ergenekoncu” ilan ettiğiniz Deniz Kuvvetlerinden bir amirali çağırıp akıl danışıyorsunuz!
Hani düne kadar bu TSK mensuplarını “örgütçü” diye bir kısmını içeri tıkıyordunuz, bir kısmını tehdit ediyordunuz, bir kısmını da “yasa” kılıcıyla doğramaya hazırlanıyordunuz!
Ne oldu?
Siyasi getirim (rant) toplamak için yoksa TSK’yi mi kullanmak aklınıza geldi? Yanlış politikalarla sıkışınca yine TSK mi?!
Savaş mı!!!???
Bizim Harput’ta bir deyiş vardır; sıkışıp kıvrananlar için söylenen bir ifade; “ya nassı ya!..”
Laf… Laf… Çok laf hata getirir…
Çok laf enerji boşalması demektir…
Diplomaside çok konuşmak yoktur…
Eldeki kozların, kartların kaybı demektir…
“Gürlediğiniz kadar ya icraat yap, ya da sus” derler!..
Devleti idare edenlerin ağzından çıkan her kelime devleti bağlar…
Bunu bilmeyenler nasıl devleti idare eder?
**
Kimdir postal öpen?
1974 de Mardin Kızıltepe kazasında “Molla Mustafa Barzani’nin adamları” diye işaret edilen insan sayısı 3-4 kişi idi…
Gelinen şu hale bakınız…
Bugünkü siyasi iktidar sözcüsüne ait olduğu söylenen ve dünün Molla Barzani’nin zürriyetinden oğul Barzani içi “postal öpücüsü” dedikleri kişiyi kırmızı halı ile karşılıyorlar…
Mahdum Barzani, PKK terörüne son vermek için “kurtarıcı” olarak davet edilmiş!!!
Özel olarak tahsis edilmiş devletin uçağı gönderilerek PKK destekçisi, himayecisi, dünün “postal öpücüsü” özel olarak getirtilmiş!!!
Dün, “muhatabımız değil” diye görüşmeyi ret ettiğiniz bu zatı devletin en üst makamlarında “kabul” ediyorsunuz!!!
Devletin dış işleri bakanı; PKK destekçisi, Türk milletine her fırsatta hakaret eden dünün “postal yalayıcısı” zat için “kek” (ağabeyim, kardeşim) diye aile nüfusuna dahil ediyor!!!
Böylesine bol tutarsızlıkları hangi devletin idarecileri yapar?
Mesut Barzani’nin gelişi tek de değil, iç işlerinden sorumlu “bakan” sıfatlı ve PKK kampında “teftiş” yaptığı bilinen zat da birlikte Ankara’da!
Irak bayrağı arka fonda yok!!!
Bu hareketler bile başlı başına bir mesaj niteliğinde…
Alan olursa!
Bu ne gaflet???!!!
Türkiye Cumhuriyeti Devletinin düşürüldüğü düzeye bakar mısınız???!!!
Tanrım sen aklıma mukayyet ol…