Dış politika milletlerin tarihî geleneğidir. Maç – magazin kafasıyla ve ortalama zekâyla anlaşılmaz. Ülkelerin iç politik dengelerini okumak isteyenler dış dengeleri çözümlesinler, yeterli.
Meselâ; Kırgızistan. Asker Akayev‘in bağımsız ve kalkınma temelli politikası Amerikan destekli turuncu bir darbeyle devrildi. Yerine yolsuzluk ekonomisi eksenli Kurmanbek Bakiyev geldi. Sonrasında Rusya bir halk ihtilâliyle mevcut iktidarı kanlı bir biçimde devirdi ve kendine yakın Roza Otunbayeva‘yı başa geçirdi.
Meselâ; Polonya. ABD, o işin kontrasını NATO’cu ama Rusya‘yla yakınlaşma eğilimleri gösteren Polonya Devlet Başkanı Kaczynski‘yi ve üst düzey askeri-sivil bürokratların bulunduğu uçağı Rusya sınırları içinde düşürerek attı. Bir taşla çok kuş: 1-Kırgızistan‘ın rövanşı, 2-Sorumluluk ihalesi Rusya‘ya, 3-Rus Büyükelçisi de uçakta (Rusya’ya mesaj), 4-Diğer ülkelere ‘şakam yok‘ ihtarı.
Şu Polonya‘nın dış devletlerden çektiğini Süleyman Efendi nasırından, ‘Sivas Sivas olalı‘ Devlet operasından çekmemiştir. 1795‘te Rusya, Avusturya ve Almanya tarafından paylaşılan Lehistan tam 123 yıl sonra 1918‘de Polonya adıyla ancak kurulabilmiştir. Sonrasında Komünist Rusya‘nın kahrını çektiler onyıllar boyu, şimdilerde de Kapitalist Amerika‘nın.
Ne der bir Polonya atasözü; “Vistül Nehrinin sularına Türk atlarının nalları değmedikçe Polonya gerçek bağımsızlığına eremez“. Atatürk dönemi gibi millî dış politika uygulayamazsanız bırakın size umut bağlayanları, siz kendi bağımsızlığınıza bile dış devletleri ortak koşarsınız. Sonrada hem ‘lâ şerike lek‘ dersiniz hem de Allah’ın emirlerinden evvel Amerika’nın emirleriyle amel etmeye başlarsınız.
Sizi uyaran, ikaz eden ve eleştirenleri de bozgunculukla suçlarsınız. Bakara 11-12‘deki gibi; “Onlara yeryüzünde bozgunculuk çıkarmayın dendiğinde -Biz ancak ıslah edicileriz derler. Oysa onlar bozguncuların ta kendileridir.” Sam Amca‘nız Irak ve Afganistan‘a Pakistan‘ı da eklemiş, doğraya doğraya gidiyor. Siz de zaten ‘tek‘ olan birliğimizin yapı taşlarını “Sen Kürt’sün“, “Sen Roman’sın“, “Sen Alevî’sin” diye ayırma bozgunculuğuyla ateşe benzin taşıyorsunuz.
Biz bu filmin senaristini, rejisörünü, sponsorunu biliyoruz da siz bu figüranlığı neyin karşılığında kabul ettiniz? Turuncu devrimlerin en sessiz ve derinden geçeni 28 Şubat‘tı. Şimdi Amerika’nın yatak arkadaşıyız. Demek ki ‘Our Boys’ dizisi 1980’den kesintisiz 2010’a 30 bölümdür reyting kralı.
Hüseyin Kıvrıkoğlu‘na sıkılan kurşunu, vurulan Muavenet‘in kumanda odasını, Süleymaniye‘de askerimize geçirilen çuvalı ve zamanlı otomobil – helikopter kazalarını unutmadık. Rahmetli Özal, Türkeş ve Ecevit‘in ölümleri üzerine hala çokça spekülasyon var. Peki, size karşı ABD‘nin bu ihtiraslı sevgisi karakaşınız ve gözünüzden mi? Hiç mi ters düşmediniz şu adamlarla? Hiç mi ‘tık‘ yok 10 yıl boyunca?
Gölcük‘teki meşhur yöneticinin atamalarla ilgili tavrına benziyor ‘seviyeli ilişki‘niz. “Bir sorun var mı, abi? -Yok kardeşim, ne diyorlarsa yapıyorum.“
Ne diyorduk; dış kurgulara bakın iç burguları anlarsınız.
Meselâ Türkiye!