Ak Parti ile Cemaat savaşı konusunda PKK/BDP kanadından gelen açıklamalardan, bu kesimin AKP’nin kazanmasını istediği anlaşılıyor.
Teröristbaşı Öcalan, 17 Aralık yolsuzluk operasyonunu ‘Çözüm sürecine darbe‘ olarak nitelendirdi. Öcalan’a göre paralel devletin hedefi ‘Başbakan’ı götürmek’. Sebebi ise Kürt sorununu diyalogla çözme ve bunu da ABD gibi uluslararası unsurları by-pass ederek yapma girişimi.
BDP eşbaşkanı Demirtaş da “Böyle bir ‘darbe girişiminin’ Başbakan’ı götürmesine BDP evet demez” diyerek tercihini AKP’den yana koydu.
*****
AKP İLE CEMAATİ UZAKLAŞTIRAN SEBEPLER
AKP ile Cemaat çatışmasının başlamasının şu konularda farklı görüşlere sahip olmalarından kaynaklandığı görüşü hâkim:
Mavi Marmara olayı; MİT Müsteşarı’nın yargılanmak istenmesi; PKK ile müzakere (çözüm) süreci; Yurtdışında cemaatin Türk okullarına karşı, AKP’ye yakın çevrelerin okullar oluşturmaya başlaması ve hükümet denetimindeki TİKA ve Diyanet aracılığıyla cemaate alternatif faaliyetler yürütülmesi; Dershaneler; Cumhurbaşkanlığı seçimi.
Bu sıralamayı yapanlardan eski müftü CHP Milletvekili İhsan Özkes‘e göre, “Güneydoğu’da cemaatin dershanelerinden PKK’nin rahatsızlık duyduğu ve hatta Oslo görüşmelerinde örgüte bölgede dershanelerin kaldırılacağı sözü verildiği şeklinde iddialar var. Bölgede cemaate mensup üç imamın öldürülmüş olması da bu iddiaları kuvvetlendiriyor.”
*****
CEMAAT PKK İLE MÜZAKEREYE KARŞI MIYDI?
BDP/PKK’ya göre, “Paralel devlet/ Cemaat, ‘Barış Süreci’nde’ PKK’nın muhatap olmasını istemedi, Oslo’yu bu nedenle deşifre etti, KCK tutuklamaları da Cemaat’in paralel devletinin işi.”
Meseleyi “17 Aralık operasyonu” öncesinden ele almakta fayda var. Mesela Ruşen Çakır‘ın 20 Eylül 2013 tarihli “PKK’nın Gülen Cemaati ile kavgasının sebebi” başlıklı yazısına bir göz atalım.
“Gülen cemaatiyle PKK’nın yıldızlarının hiçbir şekilde barışmadığı, aralarında özellikle Kürt gençlerini kazanma konusunda kıyasıya bir rekabet olduğu ve bu nedenle sık sık ihtilaf yaşandığı biliniyor.”
PKK’nın Kandil’deki başı Cemal Bayık Cemaate sert eleştirilerde bulunmuştu: “Çözümden yana gözüküp, çözümü engelliyorlarsa bunu uluslararası kapitalist sistemle bağlantılı olmalarına bağlıyorum.”
“Bayık, cemaatle sorunların çözülmesi için Öcalan’ın da Gülen’e mesaj gönderdiğini söyledi.”
“Öcalan da BDP heyetiyle yaptığı ilk görüşmenin Milliyet Gazetesi tarafından yayınlanan zabıtlarında da görüldüğü gibi, Gülen ve hareketi hakkında suçlamalarda bulunmuştu. Murat Karayılan da, Bayık’ınkine benzer sözler söylemişti.
Öncelikle şunu vurgulamak lazım. Gülen ve hareketinin, Bayık’ın ileri sürdüğü gibi “çözüm sürecine karşı” olduğu tespiti fazlasıyla zorlama. Bilindiği gibi Gülen, 7 Ocak günü, yani süreç başlar başlamaz, “Sulh hayırdır, hayır sulhtadır” başlığıyla haberleştirilen sohbetinde hiç tartışmaya yer vermeyecek bir biçimde hükümetin başlattığı yeni girişime destek vermiş, hatta angaje olmuştu.”
Gülen’in haziran ayında Erbil’de Kürtçe yayınlanan Rudaw Gazetesi’nde yayımlanan mülakatında Kürtçe eğitimi “devletin vatandaşlarına karşı adil olmasının gereği” olarak tanımlamıştı. Güneydoğu’da ilk Kürtçe okul’a da Cemaat talip olmuştu.
Buradan şunu anlıyoruz ki “çözüm süreci” denilen konuda Cemaat ile Hükümet arasında böyle bir çatışmaya yol açacak kadar ciddi görüş farkı yoktu. Ancak uygulamada Cemaat daha aktif rol almak istemekteydi. MİT Müsteşarına karşı açılmak istenen soruşturmanın muhtemel sebebi, sürecin işlemesini durdurmak değil, kendi kontrolünde devam etmesini sağlamak olabilir.
Polisin yürüttüğü KCK operasyonlarının hükümete rağmen Cemaat operasyonu olduğunu söylemek pek gerçekçi olamaz. PKK ile yapılan müzakerede hükümetin elini kuvvetlendirmeye yönelik yapılan bu operasyonların hükümetin iradesi ile yapılmamış olması mümkün değil.
*****
PKK İLE CEMAAT UZLAŞMA ZEMİNİ ARAMIŞ
Ruşen Çakır PKK ile Cemaat arasında da bir uzlaşma zemini arandığını yine 20 Eylül tarihli aynı yazısında ifade etmişti.
“Öcalan ve PKK yöneticilerinin Gülen’e ve hareketine yönelik kışkırtıcı olarak tanımlanabilecek çıkışlarının asıl hedefinin onlarla savaşmak değil, tam tersine uzlaşmak olduğunu sanıyorum. Nitekim başta sözünü ettiğimiz söyleşide Bayık, cemaatle aralarındaki sorunları çözmek istediklerini, zaten taraflar arasında bazı görüşmeler olduğunu belirtmiş.
Bildiğim kadarıyla Gülen ve cemaatin temsil etme durumundaki bazı isimleri Kürt siyasi hareketinin “yasal” koluna dâhil bazı isimlerle diyalog içindeler. PKK ve Öcalan’ın, konjonktüre göre taraflardan birine daha fazla yanaşacağını ve hiç tereddüt etmeden tuttuğu tarafı değiştirebileceğini öngörebiliriz.”
*****
BÜYÜK OPERASYONLARIN KARAR MERKEZİ
Esasen Ergenekon davası ile başlayan büyük hareketlerin ana kaynağını Fehmi Koru 1 Şubat 2008 tarihli Yeni Şafak gazetesindeki köşesinde açıklamıştı: “5 Kasım 2007 tarihinde Beyaz Saray’da yapılan Tayyip Erdoğan-George W. Bush görüşmesi ile Ergenekon operasyonu arasında bir irtibat olduğuna inanıyorum.”
“PKK ile Müzakere sürecinin” de aynı kapalı kapılar altında görüşülerek kararlaştırılmadığını söyleyemeyiz.
Hükümetin de Cemaatin de alınan bu kararlara çok aykırı davranması da beklenemez.
O halde PKK’nın Hükümet ile Cemaat arasındaki kavgada taraf tutmasının sebebi tarafların görüş farkından veya ilkesel bir yaklaşımdan kaynaklanmamaktadır.
PKK bu kavga sonucunda AKP’nin, Cemaatin gücünü (devlet içindeki yapılanmasını pasifize ederek) büyük ölçüde zayıflatacağını düşünmektedir. Fakat bunu yaparken AKP’nin halk nezdinde ciddi bir yıpranma yaşayacağını da görmektedir.
AKP iktidarının ilk defa sarsıntıya girdiğini gördüğü için de, yerine gelebilecek iktidarla farklı bir sürece girileceğini tahmin etmektedir. Böylece gelecekteki beklentilerine kavuşamayacağı gibi müzakerelerle bugüne kadar elde ettiklerini de kaybedebileceğinden endişe duymaktadır.
Nitekim BDP Eşbaşkanı Demirtaş bu endişesini açıkça dile getirdi:
“Paralel devletin galip gelmesi ve Erdoğan’ın gitmesi diyalog sürecinin bitmesi demektir.“
*****
DOĞRU YOLU BULMAK İÇİN PKK’YA KULAK VERMELİ
Osmanlı Sadrazamlarından Âli Paşa başarısının sırrını soranlara, “her önemli olayda Rus büyükelçisini çağırır, görüşünü alırdım. O ne diyorsa ben tersini yapardım. Devletimizin menfaatine olan en doğru kararı böylece alırdım” dermiş.
PKK’nın AKP’yi destekleyen tavrı Cemaati desteklememiz için yeterli değil. Fakat bir kısım vatandaşlarımız sırf “PKK ile aynı tarafta olmamak” için AKP’yi desteklemekten vazgeçebilecektir.