PKK’nın sembolik silah yakma töreninden sonraki gün Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Erdoğan “tarihi” denilen bir konuşma yaptı.
Bu konuşmasında da “Terörsüz Türkiye’ Projesi, bir müzakerenin, bir pazarlığın, bir al-ver sürecinin neticesi değildir.”
Arkasından “TBMM’de bir komisyon kurulacak. Cumhur İttifakı olarak AK Parti, MHP ve DEM Parti heyetiyle bu süreci pişirerek geleceğe taşıyacağız. Biz bir adım atana her türlü kolaylığı sağlıyoruz. Çıkış yolu arayana kapıyı ardına kadar açarız” dedi.
Oysaki PKK ve uzantılarının beyanlarının tamamında “açılması istenen kapı” hakkında bilgi veriliyor. Bu kanat bazı vaatler almış olmalı ki süreçten çok mutlular. İlginç olan şu ki Erdoğan ve Devlet Bahçeli de PKK/ DEM’liler kadar mutlu.
Ama hiç konuşulmayan konu şu: BU SÜRECİN SONUNDA TÜRKLER MUTLU OLACAK MI?
****
Pozitif Entegrasyon Ya da Eyalet Sistemi:
Teröristbaşı Öcalan mesajlarında “pozitif entegrasyon” kavramını kullanıyor. “Barış ve demokratik toplum hedefine ulaşılması pozitif entegrasyonalist bir perspektifle mümkündür” diyor.
Silah yakan 30 kişilik PKK’lı teröristin başındaki Bese Hozat kod adlı (KCK Eşbaşkanı) terörist “silah bırakma töreninde” aynı kavramları kullandı:
“Bundan sonra özgürlük, demokrasi ve sosyalizm mücadelemizi, demokratik siyaset ve hukuk yöntemiyle yürütmek amacıyla ve DEMOKRATIK ENTEGRASYON YASALARININ ÇIKARILMASI TEMELINDE silahlarımızı özgür irademizle imha ediyoruz.”
KCK Eşbaşkanı Bese Hozat, daha önce de defalarca: “Kürt halkı kendi coğrafyasında kendini yönetmek istiyor.” “Demokratik özerklik olmazsa çözüm olmaz.” “Türkiye üniter yapıyı aşmalıdır” demişti. Yani sözde silah bırakırken de görüşleri hiç değişmemiş.
Öcalan’ın mesajlarında ve Bese Hozat’ın açıklamalarında geçen bu ifadeler devletten kolektif hak ve statü talebidir. Üniter yapının zayıflatılması ve Kürt bölgesi için fiili özerklik hedeflenmektedir.
PKK’nın etnik temelli bölgesel özerklik talebi, Türkiye Cumhuriyeti’nin “tek millet, tek bayrak, tek vatan” ilkesine açıkça aykırıdır.
***********************************
Kimler Eyalet Sistemi İstiyor?
PKK’lılar dilinden düşürmediği “pozitif entegrasyon” veya “demokratik entegrasyon” Avrupa Birliği literatüründe Özerk Bölge veya Eyalet Sistemi demektir.
Kurulacak eyalette etnik kimliği ile kendi yasalarını uygulayacakları ve bugünkü PKK yöneticilerinin yöneteceği bir Kürt özerk bölgesi talebi söz konusu.
2013’te, birinci Çözüm Sürecinde de Öcalan (İmralı Tutanaklarına geçen ifadesinde) aynı talebi yapmış: “Türkiye eyaletlere dönüşmeli. 7 eyaleti Kürt nüfus, 18 eyaleti Türk nüfus, 25 bölge düşünüyorum. Bunların yerel yönetim parlamentoları olmalı” demiş. Bugün de aynısını söylüyor.
Aslında R.T. Erdoğan da 2013’te benzer düşüncesini seslendirmişti: “Eyalet yapılanmaları süratle kalkınmayı getirir. Demokraside siyaseti, siyasi rekabeti getirir. Güçlenme alametidir eyalet. Osmanlı’ya baktığımız zaman Lazistan eyaleti var, Kürdistan eyaleti var. İniyoruz güneye aynı şekilde eyaletleri var. Eyalet sisteminden korkmamalı.”
ABD Ankara Büyükelçisi de durduk yere “Osmanlı’nın Millet Sistemi Türkiye için en uygun modeldir” demedi.
O halde “bir pazarlık yok, bir al-ver süreci değil” ifadesi doğru değildir. Bu ifade doğruysa “taraflar arasında bu konuda bir görüş ayrılığı yok” anlamında algılanabilir.
***********************************
Demokratik Özerklik
“Demokratik Özerklik”, Türkiye’de PKK çizgisindeki yapıların siyasal hedeflerini gizlemek ya da yumuşatmak için sıkça kullandığı bir kavram. Göründüğünden çok daha derin ve radikal bir anlam taşır.
“Katılımcılık, kültürel haklar ve yerel yönetim” üzerinden masumlaştırılan bu model, gerçekte PKK/KCK çizgisinin etnik kimlik temelli federatif bir yapı hedefidir.
PKK/KCK çevresinin geliştirdiği ve ilk olarak 2011 yılında KCK sözleşmesinde kurumsallaştırılan bu modele göre:
Kürtlerin yaşadığı coğrafyalarda kendi kendini yöneten yerel yönetim yapıları kurulur. Bu yerel yönetimler, halk meclisleri, komünler ve yerel kolluk güçleri aracılığıyla çalışır.
Valilik gibi merkezi idareler kaldırılır ya da etkisiz hale getirilir, kararları yerel halk alır. Kürtçe eğitim, yerel yönetim dili olur. Vergi toplama, kolluk gücü oluşturma yetkisi yerel yapılara devredilir.
Yani “demokratik özerklik” gerçekleşirse, bölge sembolik olarak Türkiye Cumhuriyeti sınırları içinde kalacak. Fakat PKK kendi hukukunu, kendi yönetimini ve kendi savunma gücünü oluşturacaktır.
Bu, fiilen üniter devletten kopukluk anlamına gelir.
Bu aşama çok kritiktir. Bunu başarabilirlerse, bu özerk bölgede devlet kurumları oluşturulup güçlendirilecektir. Önce Suriye (Rojava), sonra Irak (KDP bölgesi) ile kültürel ve idari iş birliği ile siyasi, ekonomik ve sosyal bağlar geliştirilecektir.
Uzun vadede dört parçalı Kürdistan’ın birleşmesi amacıyla bir konfederasyon ya da bağımsızlık referandumu için meşru zemin oluşmuş olacaktır.