Parti Kursaydık Logosu Ne Olurdu?

107

Türkiye’nin hali hazırda devasa problemleri var ve elbette bu problemler dururken kurulacak olan yeni bir partinin logosunun ne olacağının hiçbir kıymeti bulunmuyor. Meclis’in önünde kendini yakan insanlar, ekonomik sorunlarından dolayı siyanür içip intihar eden aileler, ocaklara düşen şehit ateşleri ve bu yazının hacmini aşacak daha pek çok ciddi problemin varlığı logo konusunu son derece önemsiz bırakıyor. Ancak Türk siyaseti öyle bir tıkanma noktasına geldi ki mevcut durum ülkenin problemlerine çözüm üretmekten fersah fersah uzak. Bu şartlarda gözler sürekli yeni yüzler, yeni söylemler ve yeni enerjiler arıyor. Öte yandan siyaset sahnesine “yeni” olma iddiasıyla çıkan eski yüzlerin olumlu yönde bir umut vaad etmedikleri de ortada.

Yeni olma iddiasıyla ortaya çıkan siyasi partilerin parti teşkilatlarının dizaynında ve organizasyonunda, söylem ve sloganlarının belirlenmesinde, parti işleyişiyle alakalı diğer meselelerde ve tabi ki de logo seçiminde kolaya kaçtıklarına şahit oluyoruz. Böyle görünürde basit ama “marka değeri” bakımından önemli konularda baştan savma hareket eden partilerin ülkenin problemlerine çözüm üretme noktasında umut vaad edememeleri son derece normal. Zira aslan yattığı yerden belli olur.

            İki gün önce (13 Aralık) tarihinde Türk siyaset sahnesine yeni bir parti çıktı; Ahmet Davutoğlu’nun kurduğu Gelecek Partisi. Partinin logosu da yeşil bir çınar yaprağı olarak belirlenmiş. Çınarın Osmanlı Devleti için anlamını burada uzun uzun anlatmaya gerek yok. Osman Gazi’nin kutlu rüyasından, Geyikli Baba’nın Orhan Gazi’nin sarayının avlusuna diktiği çınar ağacına kadar (bugün Bursa İnkaya’da bulunan çınar olduğu rivayet edilir) bu sembolün önemi dilden dile anlatılır. Durum bu olmakla birlikte böyle tarihsel bir sembolün tercih edilmiş olması çok fazla kolaya kaçmanın ve somut çözümlerden ziyade bol miktarda hamasete dayalı bir siyaset anlayışının göstergesi. Logonun hafifmeşrep çağrışımlarına dair sosyal medyada dolanan mizahi yorumlara değinmiyorum bile. Benzer bir durumu daha önce Kayı Boyu’nun simgesini logo olarak seçen İYİ Parti’de de görmüştük. Hâlbuki “yeni” iddiasıyla ortaya çıkanların bugüne ve geleceğe bakan yeni şeyler ortaya koyması lazım. Adını “gelecek” koymak geleceğe bakıyor olmak için tek başına yeterli değil.

            Eleştirmek kolay ama ortaya yapıcı bir fikir koymak zordur. Hem Gelecek Partisi’ne hem de İYİ Parti’ye yukarıdaki eleştiriyi getirdikten sonra kendi kendime şu soruyu sordum; Sen parti kursan logosu ne olurdu? Elbette benim önerilerim mükemmel değil ve hatta belki de dalga geçilmeye müsait öneriler. Ama saçma bile olsa bir fikir önermek, kuru kuruya tenkit etmekten evladır.

 

Anadolu Kaplanının Yeniden Dirilişi: Pardus

 

            Pardus, Anadolu parsının veya Anadolu kaplanının özel bir türü olarak kabul edilir. Tam adı panthera pardus tulliana’dır. Nesli tükenmek üzere olan bu canlı Anadolu’da en son 2015 yılında görülmüştür.

            Bir parti kuracak olsaydım logosu mutlaka pardus olurdu. Bunun ilk sebebi pardusun bu coğrafyaya ait olmasıdır. Pardus ırk, din, dil, mezhep, kültürel fark gözetmeksizin Türkiye Cumhuriyeti’nin bütün vatandaşlarını temsil kabiliyetini haizdir.

            İkincil sebep, pardus bir panter türü olması hasebiyle gücü, dinamizmi, çevikliği, canlılığı ve bir manada da gençliği temsil etmektedir. Siyasetin yaş ortalamasının hayli yüksek olduğunu hesaba kattığımızda güç ve dinamizmi temsil eden bir figürün, o figürü kullanan partinin marka algısına ve değerine son derece büyük bir katkı sağlayacağı aşikardır.

            Üçüncü sebep, pardusun ekonomik algısıyla alakalıdır. Türk ekonomisin en iyi dönemlerinin “Anadolu kaplanları” olarak adlandırılan sanayici ve iş adamlarının yatırımlarını artırıp yurt dışına açıldıkları ve hem kendilerinin hem de ülkenin iyi paralar kazandığı dönem olduğu açıktır. Bu bakımdan, pardusun ekonomik anlamda Anadolu kaplanı çağrışımı önemlidir. Ülkenin içinde bulunduğu ekonomik kriz ortamında, asırlık devasa firmaların bile konkordaro ilan ettiği ve hatta iflasına karar verildiği dönemde, başka bir ifadeyle Anadolu kaplanlarının neslinin tükenmeye yüz tuttuğu dönemde pardus figürü nesli tükenmek üzere olan Türk ekonomisinin tekrar ayağa kalkmasının hatta tekrar dirilmesinin sembolü haline gelecektir.

            Dördüncü olarak, Pardus, aynı zamanda Türkiye Cumhuriyeti’nin Linux tabanlı milli işletim sistemidir. 2013 yılında ise Debian tabanına geçilmiştir. Bu nedenle pardus figürünün teknolojik bir çağrışımı da bulunmaktadır. Pardus figürünü kullanan siyasi parti, Türkiye Cumhuriyeti’nin teknoloji hamlesine ve milli yazılım fikrine de selam çakmış olacaktır. Bu nedenle pardus figürünü kullanan parti lafın gelişi değil, gerçek anlamda Türkiye’nin geleceğine hitap eden bir parti olduğu algısını seçmenin bilinçaltına iletecektir.

            Yukarıda saydığımız tüm bu sebeplerden dolayı, pardus figürünün seçmenin bilinçaltına son derece olumlu mesajlar vereceği ve kullanan siyasi partiye avantaj sağlayacağı kanaatindeyim.

 

Yeşilin Katledilmesine İnat: Zeytin Ağacı

 

            Parti kuracak olsaydım, ikinci logo alternatifim dalları Türkiye haritasını andıran (bu hususta farklı alternatifler değerlendirilebilir) bir zeytin ağacı olurdu. Sebeplerine gelince;

            İlk sebep, zeytin Türkiye’nin Akdeniz ve Ege Bölgeleri başta olmak üzere Marmara Bölgesi’nde, Batı ve Doğu Karadeniz’de yine Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nin Gaziantep’ten Mardin’e kadar uzanan hattında yetişen bir ağaçtır. Bu nedenle zeytinin de bu coğrafyadaki bütün vatandaşlarımızı kapsayan bir sembol olduğunu söyleyebiliriz.

            İkinci sebep, zeytin ağacı barışın sembolüdür, “Zeytin dalı uzatmak” deyimi bile buradan gelir. Bu bağlamda zeytin ağacı figürü toplumdaki Türk-Kürt, Alevi-Sünni, sağcı-solcu, seküler-dindar vs. vs. ayrımların ortadan kalkıp toplumsal barışın tesis edilmesi gibi bir sübliminal mesajı da içermektedir.

            Üçüncü sebep, zeytin ağacı, zeytinliklerin hükümetin yanlış politikaları doğrultusunda imha ve/veya tahrip edilmesi nedeniyle azalan bir ürün. Bu bağlamda zeytin ağacı mevcut hükümetin mahvettiği eğitim, yargı, güvenlik, savunma, sağlık sistemlerini, ekonomiyi, tarım ve hayvancılığı ve tüm diğer hususları temsil ediyor. Çünkü ülkede zeytinlikler azaldığı gibi, yeşil alanlar da azalıyor saydığımız konularda devletin vatandaşına sunduğu hizmetin nitelik ve niceliği de azalıyor. Bu bağlamda zeytin ağacı figürü mevcut hükümet eliyle tahrip edilen tüm kamusal hizmetlerin tekrar ihdası ve ihyası manalarını da taşımaktadır.

            Dördüncü sebep, yukarıdakilere nazaran daha sübjektif olarak nitelendirilebilecek olan dini sebeptir. Kur’an-ı Kerim’de Nur Suresi 35. ayette zeytin ağacı ve Tin Suresi 1. ayette zeytinin bizzat kendisi anılmaktadır. Nur Suresi 35. Ayette geçen “Mübarek bir ağaçtan, ne doğuya, ne de batıya ait olan zeytin ağacından tutuşturulur. Bu ağacın yağı, ateş dokunmasa bile neredeyse aydınlatacak (kadar berrak)tır.” ifadesinden dolayı zeytin ağacı figürünün Türk halkının dini yönüne dokunan bir yanı da bulunmaktadır.

            Öte yandan bugün batı dillerinin tamamında petrolün karşılığı olarak kullanılan “oil” kelimesi eski Yunancada zeytin ağacı anlamına gelen “eleia” kelimesinden türemiştir. Pek çok toplumun din anlayışında zeytin ağacı figürü önemli bir yer tutmaktadır. Bu manada zeytin ağacına ayrı bir değer verilmekte ve “zeytin bütün ağaçların ilkidir” (olea prima omnium arborum est..) denilmektedir. Gerek Eski Ahit’te gerek Antik Mısır kültüründe gerekse Yunan mitolojisinde zeytin bolluğun, bereketin, refahın ve yeniden doğuşun ve hatat ölümsüzlüğün simgesi olarak kabul edilmektedir. Eski Ahit’te Nuh Peygamber’in tufanın bittiğini bir güvercinin gagsında getirdiği zeytin dalı sayesinde anladığı ifade edilir. Buna göre zeytinin yeniden doğuşun sembolü olması buradan gelmektedir.

            İster Antik Mısır’ın ister Yunan mitolojisinin ister Eski Ahit’in ister Kur’an-ı Kerim’in gözünden bakın hiç fark etmez. Zeytin ağacı kapsayıcı olmasının yanında bolluk, bereket, yeniden doğuşun sembolüdür. Bu bağlamda 17-18 yıllık bir geriye gidişin ardından Türkiye Cumhuriyeti’nin yeniden doğuşunun sembolü de elbette zeytin ağacı olmalıdır. Vesselam…

Önceki İçerikR a u f R a i f D e n k t a ş Büyük Devlet Adamı, Eşsiz Vatanseveri, Ebedî Âleme İntikalinin 8’inci Yılında Hasretle Anıyoruz: Kıbrıs Gazisi Emekli Yarbay Attila Çilingir Anlatıyor.
Sonraki İçerikİnanamadığımız Rakamlar ve Saklanan Gerçekler
Avatar photo
1983 yılında Tokat Erbaa’da dünyaya geldi. İlk okulu Ankara’da, ortaokulu Bitlis Tatvan’da, Lise’yi Bursa’da okudu. 2001 yılında İstanbul Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Kamu Yönetimi bölümünü kazandı. 2003 yılında bu okulu terk edip Marmara Üniversitesi Hukuk Fakültesi’ne girdi. 2008 yılında bu okuldan mezun oldu. Yüksek lisansını 2019 yılında Gaziantep Hasan Kalyoncu Üniversitesi’nde tamamladı. Halen Kocaeli Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü’nde doktora eğitimini devam ettirmektedir. 2018 yılında siyasetle de ilgilenen yazar, 2019 yılında Kocaeli Aydınlar Ocağı’nın üyesi olmuş ve 2023 yılında Kocaeli Aydınlar Ocağı’nın başkanlığı görevine seçilmiştir. 2018 yılında bu yana Kocaeli’de köşe yazıları yazmakta ve yazıları Kocaeli’nin muhtelif yerel basın kuruluşlarının yanı sıra Kocaeli Aydınlar Ocağı web sitesinde yayınlanmaktadır. Yine 2018 yılından bu yana ülke genelinde barolarda eğitimler ve Kocaeli’de yerel STK’larda konferanslar vermektedir. Evli ve iki çocuk babasıdır. ESERLERİ : A. YAYINLANMIŞ KİTAPLARI 1) Katılım Bankacılığı, Yetkin Yayınları, Ankara, 2020. 2) Tayyip Erdoğan Sonrası Türkiye, Melekler Yayıncılık, Kocaeli, 2020. 3) Türk’ün Ustalarla İmtihanı, Kitap Yurdu Doğrudan Yayıncılık, 2023. B. YAYINLANMIŞ AKADEMİK MAKALELERİ 1) Tahkim Sözleşmesinin Unsurları – Leges Hukuk Dergisi, Prof. Dr. Saim Üstündağ’a Vefa Andacı, Ekim 2020, Y:11, S: 130, s. 112-133. 2) Milletlerarası Mal Satımına İlişkin Birleşmiş Milletler Antlaşması’na (Viyana Sözleşmesi / CISG) Göre Taşıma Halindeyken Satılan Mallara İlişkin Hasarın İntikali – Prof. Dr. Saim Üstündağ’a İthafen İlmi Makaleler, Aristo Yayınevi, İstanbul 2021, s. 335-360. 3) Nama Yazılı Pay Senetleri Üzerinde Önalım, Alım, Geri Alım ve Öncelik Hakları - Prof. Dr. Saim Üstündağ’a İthafen İlmi Makaleler II, Aristo Yayınevi, İstanbul 2021, s. 1-59. 4) Faiz ve Vade Farkı Kavramlarının Hukuki Niteliklerinin Karşılaştırılması – Sosyal Bilimlerde Güncel Gelişmeler, Dora Basım, Bursa, 2021, s. 19-41. 5) Anonim Şirketlerde Payın ve Pay Senetlerinin Devri - Sosyal Bilimlerde Güncel Gelişmeler II, Dora Basım, Bursa, 2022, s. 313-336. 6) Limited Şirketlerde Pay Devri – Bilimsel Araştırmalar, Yetkin Yayınları, Ankara, 2023, s. 113-130. 7) Arsa Payı Karşılığı İnşaat Sözleşmelerinde Yüklenicinin Temerrüdü Nedeniyle Sözleşmeden Dönme, Kocaeli Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi, Aralık 2023, S:28, s. 133-161.