Duymayacaksın benden, Ne kardeş eti yemeye bir davet, ne de arkadan söylenmiş bir söz. Günahıma
ortak etmeyeceğim seni, ruhunu kirletmeyeceğim…
Sözlerim makam, mevki seçmeyecek aciz biriyle nasıl
konuşuyorsam bir kralla da aynı şekilde konuşacağım. Sözlerin de makam mevki,
zengin fakir diye ayırılmayacak her biri herkesin ki kadar değerli olacak. O
kadar az kelimeyle o kadar çok şey anlatacağım ki şaşıracaksın. Sadece sözlerim
anlam taşımayacak, suskunluğumda konuşacak seninle. Anlatmak istediklerimi
duyacaksın sessizliğimde, Ben de duyabileceğim senin sessizliğini…
Yanımda sadece malın, canın, namusun güvende olmayacak,
ruhun ve düşüncelerin de güvende olacak. Fikrin sana ait olacak, değiştirmeye
çalışmayacağım düşüncelerini.
Sözlerim, pınardan kaynayan berrak bir su gibi fışkıracak
zihnimden, düşündüklerimi söylemekten korkmuyorum, Sende korkmayacaksın yanımda,
beni kırmayacak gücendirmeyeceksin, kelimelerle oynamaya gerek duymayacaksın Özgür
olduğunu hissedecek, sende kendini özgürleştirmek
isteyeceksin.
Zan’na düşmeyeceksin sözlerimden, Acaba demeyeceksin. Açık
ve net anlayacaksın anlaşılması gerekeni. Vücut dili bilmene gerek olmayacak, ne
demek istedi diye düşünmeyeceksin. Öfkemi de sevgimi de duygu ve düşüncelerimi kelimelerimde
bulacaksın.
Kelimelerimiz ince bir ruhun ve aklın eseri olacak. Sesimiz
gürlemeyecek gök kubbede aklımıza eseni değil hakikati söyleyecek dilimiz ne eksik,
ne fazla, Kendimizi anlatmaya çabalamayacağız,
Sabırlı olacağım seni dinlerken. Sende öğreneceksin
anlatmayı ve dinlemeyi. Dinlemek için susacağız, anlatmak için konuşacağız. Sen
ya da ben konuşurken birbirimize cevap vermek için düşünmeyeceğiz. Ve her ne
konuşursak konuşalım sadece hakikat için konuşup hakikat için susacağız.
Konuşulanlar saygı ile karşılanacak, yaka silkip umarsızca
kulak arkası yapmayacağız söylenilenleri bir değil binler de çıksa karşımıza
hakikati söylemekten çekinmeyeceğiz. İçinden çıktığımız halkımıza rağmen…
sözler bilgeliğe ve doğruya götüren bir yol olacak yürümek isteyene…
Yalnız herkesin her istediğini her zaman söylediği meydan
değildir bu gök kubbe, özgürlüğün kanunsuzluk, mutluluğun serbestlik olmadığı
gibi, Parrhesia da her aklına geleni konuşmak değildir. Parrhesia toplumda
egemen olana veya egemen zümreye karşı ya da egemen olan görüşe karşı doğru bildiğini,
hakikati tüm riskleri göze alarak söylemektir. Dışlanmayı, itilip kakılmayı,
afaroz edilmeyi göze alabilmektir. Demokrasi azaldıkça düşünceyi söylemek güçleştikçe
parrhesia daha güçlü olur. Parrhesiastes ise devleşir. Dünya yuvarlaktır dersin
afaroz edilirsin, Kral çıplak dediğiniz de size inanılmayabilir. Bende sığar
iki cihan ben bu cihana sığmazsam dersin derini yüzerler. Kafana tokmaklarla
vurularak ölebilirsin. Allah birdir dersin olmadık zulümler görürsün, sizin
taptıklarınıza tapmıyorum dersin yurdundan sürülürsün. Antik yunandan, günümüze
hiç değişmemiştir.
Emrolundukları gibi dosdoğru olanlar. Konuştuğunda hak ve
hakikat için konuşanlar her daim olacaktır. Ama onları buralarda arama şehrin
ortasında caddelerde ya da televizyonlarda bulamazsın, onlar bir kartal gibi
yalnız, aydınlığa kanat çırparlar Anka kuşu gibi her dem kendi küllerinden
doğmasını da bilmişlerdir. İsmin önemi yoktur aslında ister peygamber olsun,
ister isyankâr…
Doğruyu söylemek kitabının sadece bir kısmının bende
uyandırdıklarıydı sizinle paylaştıklarım ama paylaşmadığım birçok şey hala
orada duruyor. Ola ki merak edip okumak isterseniz ağırdır dili. Zahmetli bir
kitap. Sıkılmayın üzülmeyin, zaten herkes doğruyu taşıyamaz. Parrhesiastes
olmak her yiğidin harcı değildir. Adamın sakalını ağartır. Belini büker.