Oyuna Gelme Türkiye…

108

Değerli okurlarımla yine birlikteyiz.
Aslında kendileriyle yüz yüze gelerek sorularını almak isterdim. Şimdi geliniz
birlikte bazı konuları değerlendirelim: Irak ve Suriye patron ülkelerin neden
işgali altına girmiştir. Çünkü bunlar hala milletleşme öncesi kabile dönemi
yaşıyorlar. Milletleşemeyen kalabalıklar birlik ve milliyetçilik yapamazlar. Milli
seviyede ortak kabul ve redleri, mutabakatları oluşmayan topluluklarda
mezhepçilik, etnik taassup ve bölgecilik gibi hususlar ortaya çıkabilir. O
coğrafya üzerinde hedefleri olan ülkeler bu farkları kaşıyarak toplum içi çatışmaları
tahrik ederler. Şii ve Sünni çatışırken bir de bakarsınız ki ülkelerin
toprakları çoktan işgal edilivermiş. Mezhep şuuru gerçekleşmeyen milli şuurun
yerini almış. Irak’ta görüldüğü gibi işgalci ABD askerlerinin yollarda ellerini
öpen Arap kardeşlerimiz görüleverir. Bütün yerine parçanın öne çıkması yabancı
işgalcilere karşı direnci de zayıflatır. Mezhep çatışmaları, bölgecilik ve
etnik taassup çözüm zannedilir. Irak’ta ve bazı ülkelerde görülen durum budur. İşgalciler
bir hafta Şii camiini bombalarlar; aynı çevreler bir süre sonra Sünni camiine
bombayı atarlar. Bu oyun sürer durur.

            Bu oyunlar
Anadolu coğrafyasında da denenmiştir ama insanlarımızdaki milli şuur sorunların
çözümüne yardımcı olmuş, darbe ve işgal heveslilerinin eli boş kalmıştır. Bir
daha maalesef etnikçi politikalar yeni bir buluş gibi ele alınmış mahalli
sıfatlar milli kimliğin yerine kullanılır olmuştur. Etnikçi politikalara ve
çokkültürlülük dayatmalarına Türkiye’ye tavsiye eden sözde dostlarımız acaba milli
birlik ve bütünlüklerinden en ufak bir tavizi verebilirler mi? Kendi
ülkelerinde bir dönem eritme aracı olarak düşündükleri çokkültürlülük
politikaları onları bugünlerde neden rahatsız eder? Dün bu çokkültürlülüğü
savunanlar neden kendileri için sürdürmezler de Türkiye gibi ülkeler için
düşünürler?

            Dünya kritik
bir dönemden geçiyor; taşlar yine oynatılıyor; sınırlar tartıştırılıyor. Dost
ve düşman farklılaşıyor. Böyle bir siyasi ortamda çok donanımlı,
aldatılmayacak, yanıltılmayacak, güçlü bir yakın çevresi olan devlet adamları ile
yönetilmeye ihtiyaç artmaktadır. Danışılmadan ve bilinmeden bazı kavramların
kullanılması ülkeleri zora sokabilir. Mesela “kültürel ırkçılık” gibi birçok kavramı kullanmamalıyız. Kültürel
olmanın ırkçılıkla alakası yoktur. Irkçı bir değerlendirme de kültürel bir
yaklaşımla çelişir. Yabancı sığınmacılara karşı akıl ve mantık dışı yanlış
politikaların yarın ülkemizde doğuracağı tehlikelere bilimsel yönden haklı
itirazının ırkçılıkla ne ilgisi olabilir. Bazı siyasetçiler komik duruma
düşmekten kurtulmalıdır.

            Osmanlı da
farklı düşünüp yanlış politika uygulamamış; nüfus bakımından homojen ve bugünkü
adıyla kurtarılmış bölgeler peşine düşmemiştir. Cumhuriyet döneminde de değerli
devlet adamı ve rahmetli Gazi Mustafa Kemal Atatürk 1934 yılında Resmi Gazete’de
yayınlanan bir kanun ile Cumhuriyetin topraklarını ve egemenliğe ortak
aramamıştır. Sevrci işgal anlayışını Türk milletiyle beraber yırtıp atmıştır.
Bugün yeni Sevrci sapıkların, teslimiyetçi olan Batı’nın ve ABD’nin bazı
solcularının ve de bazı sağcılarının çırpınışı devamlı boşa çıkarılacaktır.
Yeter ki istikrarlı ve çelişkili politikalar izlemeyelim. Siyasi partilerimiz milli
meselelerde ve ortak sorunlarda birlik olabilsinler. Yapacağımız yeni
tayinlerde dikkatli olalım. Her şeyden önce ülke menfaatleri geldiğinde samimi
olalım. Anayasa değişikliklerinde çokkültürlülük tuzağına düşürülmeyelim. Sadakati
değil, insanlarda liyakati esas alalım.     

            Çokkültürlülüğün
resmen vatandaşların, farklı
etnikliklerin birbirine yabancılaştırılması, hukuki ve siyasi anlamda ötekileştirilmesi,
haksızlığı, ayıbı ve saygısızlığı olduğunu unutmayalım. Dünya
küreselsizleşirken biz küreselleştirme yani milli devletlerin
uysallaştırılması, bölünmesi, etkisizleştirilmesi oyununa düşmeyelim.  

Önceki İçerikKutadgu Bilig’de Ahlâk Kavramı
Sonraki İçerikÖtüken Neşriyat’tan Küçük Hacimli, Dev Muhtevâlı 3 Adet Eser:
Avatar photo
1944 İstanbul doğumludur. Orta Öğrenimini Maarif Kolejinde, yüksek öğrenimini İktisadî ve İdari Bilimler Yüksek Okul'unda tamamlamıştır. 1967'de İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi'ne asistan olarak girmiştir. Ord. Prof. Dr. Z.F. Fındıkoğlu'na asistanlık yapmıştır. 1972'de "Bölgelerarası Dengesizlik" teziyle doktor, 1977'de "Orta Teknik Eğitim-Sanayi İlişkileri" teziyle doçent, 1988'de de profesör olmuştur. 1976 Haziranında yurt dışına araştırma ve inceleme için giden Erkal 6 ay Londra ve Oxford'ta inceleme ve araştırmalar yapmış, Doçentlik hazırlıklarını ikmal etmiştir. 1977 yılında hazırladığı "Orta Teknik Eğitim-Sanayi İlişkileri" isimli Eğitim Sosyolojisi ve Eğitim Ekonomisi ağırlıklı tezle Doçent olmuştur. 1988'de Paris'de, 1989'da Yugoslavya Bled'de yapılan milletlerarası UNESCO toplantılarında ülkemizi birer tebliğle temsil etmiştir. 1992 Yılında Hollanda'da yapılan Avrupa Konseyi'nin "Avrupa'da Etnik ve Cemaat İlişkileri" konulu toplantısına tebliğle katılmıştır. İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi dışında dönem dönem Harp Akademilerinde, Gazi Üniversitesi'nde, Karadeniz Teknik (İktisadi ve İdari Bilimler Yüksek Okulu) ve Marmara Üniversitelerinde de derslere girmiştir ve konferansçı olarak bulunmuştur. İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi İktisat Bölümü ve İktisat Sosyolojisi Anabilim Dalı Başkanı, Metodoloji ve Sosyoloji Araştırmaları Merkezi Müdürü, İstanbul Üniversitesi Senato Üyesi, Aydınlar Ocağı Genel Başkanı ve İstanbul Türk Ocağı üyesi olan Prof. Dr. Erkal'ın yayımlanmış ve bir çok baskı yapmış 15 kitabı ve 700 civarında makalesi vardır. Halen Yeniçağ Gazetesi'nde Pazar günleri makaleleri yayımlanmaktadır. Prof. Dr. Erkal evli ve üç çocukludur. Dikkat Çeken Bazı Kitapları : Sosyoloji (Toplumbilimi) (İlaveli 14. Baskı), İst. 2009 Orta Teknik Eğitim-Sanayi İlişkileri, İst. 1978 Bölgelerarası Dengesizlik ve Doğu Kalkınması,(2. Baskı), İst. 1978 Sosyal Meselelerimiz ve Sosyal Değişme, Ankara 1984 Bölge Açısından Az Gelişmişlik, İst. 1990 Etnik Tuzak, (5. Baskı), İst. 1997 Sosyolojik Açıdan Spor, (3. Baskı), İst. 1998 İktisadi Kalkınmanın Kültür Temelleri, (5. Baskı), İst. 2000 Türk Kültüründe Hoşgörü, İst. 2000 Merkez Binanın Penceresinden, İst. 2003 Küreselleşme, Etniklik, Çokkültürlülük, İst. 2005 Türkiye'de Yolsuzluğun Sosyo-Ekonomik Nedenleri, Etkileri ve Çözüm Önerileri (Ortak Eser), İst. 2001 Ansiklopedik Sosyoloji Sözlüğü (Ortak Eser), İst. 1997 Economy and Society, An Introduction, İst. 1997 Yol Ayrımındaki Ülke, İst. 2007 Yükseköğretim Kurumlarının Bölgelerarası Gelişme Farklılıkları Açısından Önemi ve İşlevleri, İTO, İst. 1998 (Ortak Araştırma)