Çanakkale
Onsekizmart Üniversitesi Devlet Konservatuvarı Müdürü Müzik Ana Sanat Dalı
Öğretim Üyesi Prof. Dr. Uğur Türkmen, düzenleyicisi olduğu müzikle
alâkalı bilgi şölenine icracı müzisye olarak katılan otizmli Buğra Çankır
ile tanışır. Yaş ve kariyer farkına rağmen aralarında sıkı ve sıcak bir dostluk
gelişir.
(Muhtemelen
Prof. Türkmen’in yönlendirmesiyle) Buğra Çankır, yüksek lisans tezini, Prof.
Türkmen’in o dönemde müdürü bulunduğu Afyon Kocatepe Üniversitesi Devlet
Konservatuvarı’nda Türkmen Hoca’nın danışmanlığında hazırladı. Buğra Çankır her
hafta hiç aksatmadan ve dakikalık gecikmeler bile olmaksızın babasıyla birlikte
650 kilometre yol katederek İskenderun’dan Afyon’a geldi, dersleri tâkip etti.
Eğitiminin sonunda imtihanını başarı ile verdi, tezi kabul edildi. Afyon
Kocatepe Üniversitesi Milletlerarası İlişkiler Birimi’nin desteği ile İtalya’da
Floransa Cherebuni Konservatuvarı için 9 aylık bir eğitim bursu kazandı.
Bütün bunlar,
bir romanda veya film senaryosunda yer alan hâdiseler değildir. Yaşanmış
güzelliklerin özetidir.
Buğra Çankır ve Uğur Türkmen tarafından hazırlanan OTİZMLİ AMA
YETENEKLİ / Otizmli Çocukları Olan Aileler ve Müzik isimli kitap, 13,5 X
19,5 santim ölçülerinde, birinci hamur kâğıda renkli fotoğraflarla tezyin
edilmiş olarak 200 sayfa hacimle meraklılarına ve otizmli evlâdı olan ailelerin
istifâdesine sunuldu.
Kitabın
kapağında bir başka incelik, hayranlıkla farkedilen zarâfeti ayrıca belirmek,
kadirşinaslık olacaktır. Prof. Dr. Uğur Türkmen, kitap kapağında unvanını
kullanmamış ve adının, öğrencisinin adının altında yazılmasını uygun görerek
bir tevâzu âbidesi inşa etmiştir.
Uğur Türkmen
tarafından kaleme alınan eserin birinci bölümü, engelli gençlerin eğitimi ve
ailelerin durumu hakkındaki bilgilere tahsis edilmiştir. Akademik kariyerlerin
en üst seviyesi için hazırlanmış tez gibi ilmî bir metindir. Türkiye’de ve
dünyâda engellilerle alâkalı okulların târihçesi, kapasiteleri uygulanan
metotlar, engellilere ve ebeveynlerine faydalı olacak bilgiler ihtiva
etmektedir.
Bu bölümdeki
ara başlıklardan bâzıları: Otistik kişilerin; *Bedenî gelişimleri, *Duygu ve
zekâ ile alâkalı özellikleri, *Dil gelişimi ve iletişim becerileri,
*Problemleri, *Sosyal gelişmeleri, *Müzik terapi ve otizm, *Eğitim ve terapi,
*Otizmle ilgili kurum ve kuruluşların adresleri…
Bölümün
sonunda, Buğra Çankır’ın hazırladığı tezin, kitap hâline getirilişinin hikâyesi
yer alıyor.
İkinci bölümde
Buğra Çankır’ın otizmli 10 kişinin baba ve annelerine yöneltttiği usta
işi anket soruları ve cevapları var.
Eser, ‘Son Söz’ başlıklı bölümle bitiyor. ‘Son Söz’ün son cümlesi otizmli bir
gencin velisine ait:
‘Otizm hayatın keşfedilmemiş rengi, adı
konulmamış notasıdır.’
Son iki sayfa,
‘Kaynakça’ başlığını taşıyor. Burada
otistik kişilere faydalı olacak 26 adet kitabın; yazarının, yayınevinin adı,
basıldığı şehir ve yıl bilgileri yer alıyor ki. Bu da önemli bir hizmettir.
***
İkinci kitap Prof.
Dr. Uğur Türkmen tarafından hazırlanmış ve BUĞRA ÇANKIR ‘UMUT
IŞIĞI’ adını taşıyor. Birincisi ile aynı ölçüde ve 180 sayfadır.
Prof. Türkmen
‘Sunuş’ başlıklı bölümde, Sevgili
Buğra ve ailesi ile nasıl tanıştığını, konserdeki başarısını, daha sonra
ailesiyle birlikte İtalya’ya gittiğini anlatıp Buğra Çankır’ın yüksek lisans
belgesini aldıktan sonra, mevzuat gereği karşılaştığı engelleri sıralıyor. Doktora ve sanatta yeterlik eğitimi görmesi
için lisan imtihanında 55 puan alması gerektiği, Yüksek Öğretim Kurumu’nun
aldığı bir karar sebebiyle ‘özel öğrenci’
bile olamadığını anlatıyor, ‘sanatkâr
öğretim elemanı’ olmasının önündeki engelleri açıklıyor. ‘Engelliler Yokuşu’ hüviyetini benimsemiş
vatanımızda, Buğra Çankır’ın; kendisine, ailesine, milletine sunacağı hizmetler
için kapalı tutulan kapıları tek tek sıralıyor.
Ve hüküm:
‘bilinçli’ bir topluma ihtiyaç
var. Bu bilinç ise kitaplardan,
konferanslardan, film ve belgesellerden öğrenilmiyor.
Bu kitap, çarkın
dönmesi için bir damla su taşıma maksadını taşımaktadır. Kitabın satır
aralarında çok, pek çok ciddî mesajlar var.
Kitap, otizmli
çocuğu olan bir ailenin yaşadıklarını özet olarak okuyucuya sunuyor.
Sorulabilir
Niçin sorumlu yetkililere değil de okuyuculara? Güzel Anadolu’muzun güzel bir
özdeyişi var: ‘Kızım sana söylüyorum,
gelinim sen işit…’
***
Türkmen
Hoca’nın Buğra Çankır’ın babası Kemal Çankır ile yaptığı röportaj ve renkli
fotoğraflar, 16-68. Sayfalarda yer alıyor. Basında, televizyonda, You Tube’da,
tanınmış sanatkârlarla, askerde, konserlerde Buğra Çankır’ın fotoğrafları,
aldığı belgeler, armağanlar 69-130. sayfaları süslüyor.
Kitap,
tanıdıklarının dilinden Buğra Çankır başlıklı bölümle devam ediyor. Annesi
Necla Çankır, Ağabeyi Burak Çankır, Müzik öğretmenleri Hüseyin Yıldırım, Necim
Sağıroğlu, Dr. Öğretim Üyesi Şehrinaz Gündüz, Prof. Dr. Şükrü Torun ve Öğretim
Elemanı Filiz Yıldız, sevecen ve takdirkâr cümlelerle Buğra Çankar’ı
anlatıyorlar.
Müzik
dünyasında, dünyaca tanınmış icracılara eser ithaf edilmesi önemli bir
gelenektir. Buğra Çankır da dünyaca meşhur sanatkâr olduğu için O’na da
bestekârlar Uğur Türkmen, Gregory Pascuzzi ve Orhan Şanlıel; Buğra için
eserlerini ithaf etmişlerdir. İthaf edilen eserlerin notaları ile Umut Işığı
Buğra Çankır isimli kitap sona eriyor.
O, başarıdan
başarıya koştukça hakkında yazılan kitapların sayısı da mutlaka artacaktır.
İZGE
BASIN YAYIN:
Seyranbağları Mahallesi, Bağlar Caddesi Nu: 15/C Ankara.Telefon:
0.312-432 49 43
Belgegeçer 0.312-432 22 32 e-posta: izgeyayincilik@gmail.com // İnternet: www.izgeyayincilik.com.tr
UĞUR TÜRKMEN: 1971 yılında Kütahya’da doğdu. İlk-orta 1993 Yılında Niğde Üniversitesinde Müzik Uğur Türkmen, evli ve üç evlât Müzik eğitimi ve müzikoloji alanlarında
|
Müzikal Üç buçuk yaşında konuşmadan önce okumaya *korrepetitör: Eşlikçilik. Piyano ve keman gibi müzik |
KUŞBAKIŞI
HAYKIRIŞLARIM
Ertuğrul Subaşı 13,5 X 21 santim
ölçülerindeki 160 sayfalık eserinin içeariğinde; Türk târihinin ve kültürünün
motiflerini nakış nakış işlemiştir: Şamanizm’den Bozkurt amblemine, Doğu
Azerbaycan’dan Can Azerbaycan’a, Nihal
Atsız’dan Başbuğ Türkeş’e, Ebulfez Elçibey’den Osman Yüksel Serdegeçti’ye,
Dündar Taşer’den Mustafa Kemal Atütürk’e, Hocalı Katliamı’ndan Nevruz
bayramına, Ergenekon’dan Ayasofya’ya, Ülkücü Gençlerden Galip Erdem’e, Ertuğrul
Dursun Önkuzu’dan Ali Bülent Orkan’a, Gün Sazak’tan Yusuf İmamoğlu’na, 3 Mayıs 1944
Irkçılık – Turncılık Dâvâsından Ülkü Ocklarına uzanan yolculaklarda Türk’ü
terennün ediyor.
Yerine
göre balyoz kadar ağır ve sert, yerine göre pamuk kadar yumuşak kelimelerle,
bazan sevecen, bazen otoriter üslupla, Kızılırmak kadar coşkun, Abant Gölü
kadar durgun cümlelerin birbiriyle yarıştığı sayfalardan tadımlık bir bölüm:
Kâinatın
kanununda şöyle bir hüküm vardır: Zâlim varsa karşısında kılıcıyla üzerine
giden mücâhid vardır. Haksılık varsa, Hakk’a âşık hak savunucusu da vardır.
Haksızlığın sopası savuçlara, ayak tabanlarına vurulsa da Hakk’ın kırbacı da
şaklayacaktır. Firavun’un karşısında Musa vardı. Ebû Cehil’in karşısında
Afrâ’nın oğulları Muâz ve Muavviz kardeşler vardı.
Dünya durdukça bu
varoluş kavgası devam edecektir. Kavgayı sevda, sevdayı kavga bilenler her dâim
zamanlara mühür vurmuştur. Vurmaya devam edecektir.
Ülkücü
düşüncenin haykırışlarını yansıtan kitap, Aralık 2020’de yayımlandı.
BİLGEOĞUZ YAYINLARI:
Alemdar Mahallesi Molla Fenarî Sokağı Nu:
35/B Cağaloğlu, İstanbul. Tel: 0.212-527 33 65 Belgegeçer: 0.212-527 33 64 Whatsapp
hattı: 0.553-129 86 86 E-posta: bilgekitap@gmail.com WEB: www.bilgeoguz.com
FARÂBÎ
870-950/951 yılları arasında yaşamış Türk
asıllı ilim adamıdır. Genel kabul görmüş düşünceye göre insanlığın birinci
öğretmeni Aristo, İkinci öğretmeni Farâbî’dir. Filozof, astronomi ve mantık
âlimidir. Din ilimlerinden dil ilmine, matematiğe, fiziğe, siyâsete, ahlâka
kadar ve felsefenin bütün alanlarında varlığa dâir ilimlerin tamamını zihin
heybesine yüklemiştir. Yaşadığı çağın bütün ilimlerini aslına uygun olarak
yorumlamış, İslâm kültürünün meselelerine çözümler getirmiştir. Aklı ve onu vereni en yüce değer olarak
benimseyen Farâbî, insanın toplum, tabiat ve Tanrı ile ilişkisini tutarlı bir
sistem bütünlüğü içinde açıklayarak hem mensubu bulunduğu İslâm toplumunu hem
de Batı’yı derinden etkilemiştir.
100’den fazla ilmî eser telif etmiş, İslâm
felsefesinin kurucusu olma şerefine nâil olmuştur. Bütün bu özellikleriyle ve
ileri sürdüğü doğru bilgilerle ve öncü fikirlerle kültür ve medeniyet inşa
etmiştir. Yaktığı ilim ışığı bin yıl sonra bile dünyamızı aydınlatmaya devam
etmektedir.