Önce fişlemişler sonra fişimizi çekmişler

105

 

Son günlerde hiç boşum yok, hemen her gün bir arkadaşımdan telefon geliyor;” 28 Şubatçılar seni fişlemişler, haberin var mı?”
Aslan Değirmenci’nin Çıra yayınlarından çıkan ’28 Şubat’ın Çözülen Kodları’ kitabından mı bahsediyorsunuz diyorum; yok o değil, bu başka deyip anlatmaya başlıyorlar.
Durmadan fişleyenler kadar kendimi önemsemediğime hayıflanarak internetten haberi buluyorum.
Rota Haber sitesinin “BÇG Önce Fişlemiş Sonra Fişini Çekmiş” üst başlığıyla verdiği haberin alt başlığında; “54. Hükümeti devirmek için TSK bünyesinde kurulan Batı Çalışma Grubunun, üst düzey siyaset ve bürokrasi kesimine yönelik kapsamlı fişleme yaptığı, fişlenen isimler hakkında da ‘gereğini yaptıkları’ ortaya çıktı” deniliyor.

Fişlemelerle ilgili haber ekinde yer alan Excel dosyasında;  İçişleri Bakanlığı, Emniyet Genel Müdürlüğü, Başbakanlık, Sağlık Bakanlığı, Adalet Bakanlığı, Üniversiteler ve Milli Eğitim Bakanlıklarına bağlı birimlerde çalışan 3747 kişinin isimleri var.

Fişlenenler arasında; Ümmet Kandoğan; Melih Gökçek, Recep Yazıcıoğlu, Oğuz Kağan Köksal, Faruk Bal, Prof. Dr. Mustafa İsen ve Recep Akdağ gibi ünlü isimler de yer alıyor.

Kişiler hakkında düşülen notlarda; “eşi kara çarşaflı, eşi başörtülü, namaz kılıyor, türbanla derse girdiği, kılık kıyafet yönetmeliğine uymadığı, irticai faaliyetlerde bulunduğu, RP’lilerle teması var, irtica yanlısı” gibi ifadeler yer alıyor.

Listenin 3219. sırasında adım yazıyor. Yönetici arkadaşlarımdan İhsan Avcı ve Yasin Yücel’in isimleri de yer alıyor. İsimlerimizin karşısına aynı ifadeler not düşülmüş ama bu sefer ‘nurcu’ dememişler;” irtica eğilimli olup, laik ve Atatürkçü düşünce yapısındaki öğretmenlere baskı uyguladığı, onları her konuda mağdur ettiği, irtica eğilimli öğretmenleri kolladığı duyumu alınmıştır” diye yazmışlar.

Haber verilen diğer listelerde neler yazdığıyla ilgilenmiyorum.

Bunu yapanların yanına kar kalmayacak olmasına sevinemiyorum, içim acıyor; akıp giden zamana, emeklerime, çalınan istikbalime, eşime ve çocuklarıma yaşattığım üzüntülere yanıyorum.

Bakanlığın bir biriminin takdirname düzenlediği gün diğer biriminin Gümüşhane’ye tayin kararnamesi düzenlemesinin sebebini şimdi daha iyi anlıyorum.

Bu filmi sadece 1998 – 2000 yıllarında değil, Tokat’a ve İzmir’e tayin edildiğim 1993 senesinde de görmüştüm…

El altından düzenlenen bu asılsız fişlemeler sonucu 1993 yılında Tokat ve İzmir, 1994 yılında Manisa,  1998 yılında Manisa Endüstri Meslek lisesi Öğretmenliği, 1999 Gümüşhane Milli Eğitim Müdür yardımcılığı akabinde mahkeme kararıyla Manisa’daki görevime iade ve  ‘Allah kahretsin’ deyip 23 yıllık fiili hizmetle 46 yaşında emeklilik…

O tarihlerde bu olup bitenlerin aslını esasını bilmiyordum. Mahalli politikacılar, kendi adamlarını getirmek için bunu yaptırıyorlar diyordum fazla yanılmamışım!

Yöneticilikteki 14 yılımı hiçe sayıp meslek lisesine öğretmen olarak atamalarının sebebini MEB’lığı, mahkeme evrakında; “Cumhuriyete yönelik tehlikelere karşı eğitimde başlatılan çağdaşlaşma olarak” gerekçelendirmişti. Yani beni kapsama alanı sınırsız olan irtica ile irtibatlıyor ve Cumhuriyet için tehlike olarak niteliyordu.

Bu anlamsız iddianın hakkımdaki fişlemelerden kaynaklandığı şimdi daha net anlaşılsa da, gerçek dışı bu bilgiyi onlara kim verdi, bu asılsız beyanı hiç bir araştırmaya gerek görmeden kim yazdı?

azan, yazdıran ve iftiralara çanak tutan, iddia edilen anayasal suçu soruşturma konusu yapmayan darbecilere ve insafsız avcıya hizmet eden malum mahlûklara(!)  yuh olsun.