Olduğun gibi Görün

120

Tıpkı demokrasi
gibi hesap verebilirlik de bir siyonist, mason, kâfir Batı uydurmasıdır. İnsan,
kendini yönetenlerin dürüst olmasını istiyor. Demokrasiye bağlı gibi görünüp
diktatör gibi davranmamasını mesela. Yani dobra dobra.

Kennedy- Oswald- Ruby

İnsan, devletinin doğru söylediğine inanmak istiyor. Hukukun
herkese eşit işlediğine, birilerinin talimatıyla gazeteci tutuklanmadığına
inanmak istiyor.

FETÖ yalanla, dolanla, sahte ihbar mektuplarıyla iş
görüyordu. Emir ve kumanda zinciri içinde çalışan savcı ve hâkimlerle masum
insanları yakalıyor, hapsediyordu. Çok şükür bu ceberut teşkilatın kurduğu ağ
dağıtıldı diye biliyoruz.

Sonra biri çıkıyor ve diyor ki, biz, bunları hasımlarımızı
yok etmek için kasten yaptık. Yani: Biz, onlara kol kanat gerdik, onları
namluya sürdük… Sonra operasyon bitti, şimdi onları temizliyoruz!

Gençler hatırlamazlar, Oswald diye biri ABD Başkanı
Kennedy’yi vurmuştu. Daha doğrusu bir tek Oswald yakalandı. İki yerden ateş
edildiği, kurşunun iki kere girip bir kere çıktığı gibi laflar edildi ama aslını
öğrenemedik. Çünkü Oswald karakoldan çıkarken Ruby diye biri de onu vurdu,
öldürdü.

Biraz da biz… Mi?

Felaket ifadeler. Hepsine pekiyi diyelim. Bugüne bakalım.
Rezalet bitti değil mi? Hiç olmazsa şimdi aynı edepsizlik yaşanmayacak değil
mi? Düzmece ihbar mektuplarıyla beğenmedikleriniz tutuklanıp, davanın muhatabı
neden tutuklandığını öğrenmeden Taraf benzeri rezil bir gazete iddianameyi
açıklamayacak değil mi?

FETÖ’nün savcıları… Yanlış anlaşılmasın, hani şimdi tutuklu
ve firarda olan cinsini kastediyorum, görüntü almadan manyetik ortamları,
telefon ve bilgisayarları götürürdü. Sonra da içlerine maharetle aslında
olmayan belgeler yerleştirirlerdi. Siz öyle yapmayacaksınız değil mi? Müyesser
Hanım’ın belgelerini götürürken avukatı görüntü alınmasını istemiş, almamışlar.
Çünkü… Alacak teknik eleman yokmuş. Eh doğru söze ne denir? Kanun öyle diyor
değil mi? Disklerin, kayıtların kopyası alınır… Ama alacak teknik eleman yoksa
bundan sarfı nazar edilir. Her halde öyledir değil mi?

“Biz, bize yönelen komployu durdurduk, şimdi sıra bizde.
Ne yani, FETÖ’ye haktı da bize yasak mı?” 
demeyeceksiniz değil mi?
Biraz da biz yiyelim felsefesinin doğma uzantısı!

Biz FETÖ’ye tetikçilik yaptırdık sözleri bir. Ve bu yazıya
sığmayacak kadar geniş ikinci konu, iktidarın Trol orduları… Her biri normal
bir ülkede hükümet düşürecek skandallar ama Allahtan bizdeki hükümet düşebilen
cinsten değil. Üstelik eminim iki skandalın da makul izahı vardır. Olmasa da
birinin karşınıza geçip hesap sorması mümkün değil ya. Tıpkı demokrasi gibi
hesap verebilirlik de bir siyonist, mason, kâfir Batı uydurmasıdır.

İnsan, kendini yönetenlerin dürüst olmasını istiyor.
Demokrasiye bağlı gibi görünüp diktatör gibi davranmamasını mesela. Yani ya
göründüğü gibi olsun, yahut olduğu gibi görünsün. Dobra dobra.

ÇKP koç gibi- Kutb da öyle?

Sayın Perinçek, “AKP’yi biz yönetiyoruz” deyince, nedense
aklıma Çin Komünist Partisi’nin (ÇKP) bir açıklaması geldi. “Doküman 9
denilen bu politika belgesinde parti, Batı’nın temel değerlerinin ÇKP’nin
varlığını tehdit ettiğini söylüyordu: “Evrensel değerler ve ‘Batı
tarzı hürriyet, demokrasi ve insan hakları evrensel ve ebedidir
‘ iddiaları
ÇKP’nin temellerine saldırıdır
… Batı tipi anayasal demokrasinin
reklamını yapmak, hali hazır liderliğin ve Çin tarzı sosyalizmin ve yönetim
sisteminin altını oymaktır.

Koç gibi, düşündüğünü yazmış! Söylediği yaptığına, yaptığı
söylediğine uyuyor. Çin Komünist Partisi’ni tebrik ederim. Neyse o. Açık ve
net! Gönlünde beslediği yerli ve millî dikta, emir kumandayla çalışan bir
adalet, daha doğrusu siyasî cezalandırma sistemi iken ağzıyla demokrasi, hukuk
devleti, insan hakları demiyor ÇKP. Kıvırmıyor. Ahlaklı!

Bakın, yine koç gibi, “Demokrasi kâfir düzenidir
diyen Müslümanlar var. Çekirdek selefileri bir yana koyuyorum. Seyyid Kutb öyle
söylüyor. Mevdudî öyle söylüyor. Hatta Hayrettin Karaman Hoca da İslamî
değildir diyor. Siz de göğsünüzü gere gere söyleyin. Ağzınız hürriyet,
demokrasi konuşurken eliniz otorite işlerse bu ne ÇKP ne de Müslüman Kardeşler
kadar dürüsttür. Siz Kutb’u ve Mevdudî’yi örnek almaz mıydınız?

Bize zaten melez diyorlar

Prof. Dr. Ahmet Bican Ercilasun Hoca da yazdı bakın. Şu
muhalefet diye geçinenler ya hain, ya terörist değil mi? En azından terörist
işbirlikçisi değil mi? Peki bunları “içeri almamak” sizin elinizde değil ki.
“Türkiye bir hukuk devletidir.” Türkiye’nin en tepesindeki adamlar sabahtan
akşama Bay Kemal’in ve şürekâsının terörist sevici olduğunu söylerken, hepsinin
hain olduğunu bağırırken savcılar neden saat dörtte bunların da evlerini basıp
gerekeni yapmazlar? Neden çekiniyorsunuz? Batı’dan mı? O hain, siyonist, vs.
vs. Batı’dan mı? Batı bize zaten demokrasi demiyor. Kusurlu Demokrasi de
demiyor. Hibrid Rejim diyor. Yani melez. The Economist Dergisi‘nin Economic
Intelligence Unit
 raporunda bakıyorum. Demokrasi skorunda bizi 110’ncu
sıraya koymuş. Üç basamak daha inersek aşağıda “Otoriter Rejim“ler
başlıyor. Onlarla aramızda, Fildişi Sahili, Burkino Faso ve Cezayir var.
Üstümüzde Nijerya.

ÇKP, hürriyet, demokrasi, hukuk falan diyen ve aslında Çin
Komünist Partisi’nin altını oyan terörist ve hainlere ne yapıyorsa siz de öyle
yapın. Koç gibi. Dürüstçe.(Alıntı: Milli Düşünce Merkezi