Öğrenci tembellik ve gevşeklik gösterdiği zaman, kırıcı ve hakaret edici bir konuşma yapmamalı. Belki: “Benden daha akıllı ve zeki çocuklarsınız. İstediğiniz takdirde, dersi başaracağınızı biliyorum. Böyleyken niçin çalışmıyoruz?” demek daha etkilidir.
Çünkü konuşanın başkasına söyleyeceği sözü kendisi için söylüyormuş gibi açıklamada bulunması, karşısındakini kızdırmaksızın uyarır.
Nitekim meşhûr Habib-i Neccar Antakya halkına şöyle seslenmişti: “Ben, beni yaratana neden kulluk etmeyecek mişim? Siz (hepiniz) ancak O’na döndürü(lüp götürü)leceksiniz. Ben O’ndan başka tanrılar edinir miyim? Eğer o çok esirgeyici (Allah) bana bir zarar (yapmak) isterse onların (iddia ettiğiniz) şefaati bana hiçbir faide vermez. Onlar beni asla kurtaramaz. Şüphesiz ben o takdirde mutlak apaçık bir sapıklık içindeyim (demek)tir. Gerçek, ben Rabbinize iman ettim. İşte bunu benden duyun.” (Yasin Sûresi: 22 – 25)
Buradaki: “Bana ne oluyor ki, beni yaratan Allah’a ibadet etmeyeyim?” ifadesi: “Size ne oluyor ki sizi yaratan Allah’a ibadet etmiyorsunuz?” anlamındadır.
Habib-i Neccar, kınamasını hafifletmek için Allah’a iman ve ibadet etmemek gafletini kendine dayandırmıştır.
X
Öğrencileri şöyle bir açıklama ile harekete geçirmek çok daha kolaydır:
“Hayvanlar, dünyaya öğretilmiş olarak gönderilir. Görevleri; ne üzerine yaratılmışlar ise, onu yerine getirmektir. Hiçbir öğrenimden geçmedikleri halde Arıların bal yapması, İpek böceğinin ipek, Kuşların yuva yapmaları gibi.
“İnsanlar ise dünyaya öğretilmemiş; fakat öğrenmeye kabiliyetli olarak gönderilir. Öyleyse insanın yaratılış gayelerinden başta geleni öğrenmektir. Eğer insan öğrenmiyorsa; yaratılış gayesini yerine getirmiyor demektir.
“Bu durumda hayvandan aşağı seviyeye düşer. Çünkü hayvan, yaratılış gayesini yerine getiriyor.
“Gençler! Öğrenmek insanlığımızın bir gereği. Artık siz bilirsiniz.”