O Biçim Demokrasi

87

Bizim Batıcıları görüyorsunuz değil mi? Her fırsatta dillerinden düşürmedikleri, devletimizin kurucusu Atatürk’ün arkasına sığınıp, batılılaşmayı hedef gösterenlerin ne derece samimi oldukları her geçen gün daha iyi anlaşılıyor. Batıyı görmesek batının standartlarını bilmesek bizi inandırabilirler ama bunların davranışlarını gördükçe samimi olmadıkları, batıcılığı sadece kendi çıkarları için kullandıkları meydana çıkıyor.

Bunlara göre Batıcılık sadece açık saçık giyinmek, çıplak denizlere girmek, istedikleri yerlerde istedikleri kadar kafa çekmek, diledikleri zaman diledikleriyle diledikleri gibi bir arada olmak. Aksi düşünceleri potansiyel tehlike olarak gördükleri için milletin çoğunluğunun oylarıyla milletvekili seçilseler bile millet meclisinden milleti meclisten kovmak, meclise almamak… Bazıları başını örtüyor diye ne kadar bilgili ve yetenekli olursa olsun devletin vatandaşları için açtığı üniversitelerden uzak tutmak. Hatta üniversite giriş imtihanlarında ülke ikincisi olan İmam Hatip mezunu gençlerin üniversiteye girişini engelleyen yasayı meşru görmek.

Batı’nın her şeyden fazla değer verdiği halk iradesine bizim batıcıların saygısı yok. Millet iradesinin çoğunluğu ile meclise girmiş siyasi partinin, hiçbir hukuk kuralında yeri olmamasına rağmen kendi uydurdukları bahanelerle kapatılmasını uygun görebiliyor, iki kere ikinin dört ettiği kadar açık ve belirgin konuları gülünç nedenlerle tartışabilir hale getirebiliyorlar. Mesleklerinde zirveye çıkmış insanların bu kadar yanlışlara bulaşmalarının izahı mümkün değil. En tepedeki hukukçular bugüne kadar yaptıklarının tem terisine kararla imza atıp dün beraat kararı vediklerine bugün en ağır cezayı, dün cezalandırdıklarını bugün es geçebiliyorlar. Ülkeyi bölmeye çalışan bölücü örgütün yapılanmasında görevli meslektaşlarının görevlerine mani olma anlamına gelen müdahalelerin yapılmasının izahı olabilir mi?

Bazı batıcı siyasilerin durumu ise tam bir vehamet. Hukuku çiğneyen hatta mevcut hukuki düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs edenlerin normal, yani sivil mahkemelerde yargılanmasına karşı çıkıyorlar. Halkın iradesi ile seçilen ve kendilerinin de içinde bulunduğu meclisi devre dışı bırakmaya teşebbüs edenlerin bırakın yargılamayı, yapılanları neredeyse alkışlayacaklar.

Böyle bir anlayış demokratik rejimlerde değil, krallıklarda bile olmaz. Oralarda halkın seçtiği yöneticiler olmasa da yöneticilerinin vicdanları bu derece haksızlığa başvurmalarına elvermez. Bunların demokratlığı krallıktan daha faşist. Bunların her yaptıkları doğru! Halkın çoğunlukla da olsa aldığı kararlar yanlış. O biçim demokrasi işte.